ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kriptoda iflas eden doktorun canına kıyması
-
kumar bağımlılığının sonudur. kriptolar bir kumardır, kim aksini söylerse söylesin.
açın hesabını bakın bakalım neler yazmış diye. sağdan grafik atmış, soldan grafik atmış. yükseliş bkeliyorum demiş, dediğinin ertesi günü bitcoin %15 üzerinde düşüşe girmiş.
kripto dünyasında sağdan soldan grafik çizip kendini kandırıyor millet.
asıl yaptıkları şey kumar oynamak. büyük ihtimalle kaldıraçlı oynuyordu, sonu bu oldu.
kripto kumardır, kaldıraç kumarın hasıdır.
napolyon'un taç giyme törenindeki türk
-
napolyon'nun tablolarını incelerken rastlantı sonucu gördüğüm şahıs. meşhur taç giyme töreninin tablosu*.
bu da bizim elemanımız. napolyon'un arkasında töreni dikkatle izliyor *
bu olay bazı otoritelere göre avrupa'nın sekülerleşme sürecindeki en önemli sembolik olaylardan birisi. çünkü normalde papalar imparatorlara taç giydirirken napolyon tacı kendi kendine giydirmiş. ressam arkadaş da büyük ihtimalle böyle bir anı ölümsüzleştirmek istemiş. esas nokta şu: gerçekten de tören esnasında bir osmanlı mensubu bulunmuş mu yoksa tamamen ressamın hayal ürünü veya simgesel bir anlatımı mı?
tc pasaportu taşımak beni heyecanlandırıyor
tek harfli soyadı karizması
-
(bkz: şansal büyüka)
tsundoku
-
japonya ne güzel ülke diyorum bu kelimeden sonra. türkçesi de derhal bulunmalı derken aklıma selfie yerine kullanılan geliyor fikrimi geri aldım gitti.
bunu pek fazla yapmamalı yoksa geri dönüp okuması daha da zorlaşıyor. internetten yapılan siparişlerde maalesef korgoyu ücretsiz hale getirmek için kurulan sistemin kölesi olmaya mecbur bir durum halini aldı kitap satın alma hastalığı. sonra yapılan yeni listeler, özel günlerde ya da kendini motive etmek için yapılan ek alışverişler bunlar hep kapitalizmin birer oyunu. hayır, alarak iyi bir şey yaptığımızı hissettiriyorlar ya bir de. sonuçta kitap alıyorum diyebiliriz. ama birikmiş ve okunmamış kitap yığınları alıyoruz ve okumamızı daha da zorlaştırıyor bu durum. ama tsundoku güzel bir kelime. bunu resmileştirip bir de isim verdikten sonra tsundokuya hayır eylemi bile başlatılabilir.
paramız yok orjinallerini alamıyoruz + alıyoruz ama okuyamıyoruz (tsundoku)*
pasaport polisleri ile girilen diyaloglar
kafede yalnız oturan insanlar
-
hayatında olduğu gibi kafede, restoranda, trafikte, işte, evde yalnız olan insandır. sanıyorum dünya gittikçe yalnızlaşıyor. üzülmeyin herkes sizin gibi.
an itibariyle oturuğum yerde, 13 masa tek başına oturuyor. ellerinde telefon/tablet var. yarısının kulağında kulaklık. yarısından fazlası sigara içiyor. 4 tane masada 2 kişi oturuyor, tamamı hemcinsiyle. 2 kişi oturanlardan biride ağlıyor. 2 masada boş.
üstelik günlerden bi pazar sabahı, hiç mi kimse eşlik edecek birini bulamaz..
arkadaşlık/ilişki/evlilik süreçlerinin her geçen gün kısaldığı günümüzün problemi nedir? teknoloji olduğunu düşünmüyorum. sosyal medya yalnızlaştırmıyor, insanlar yalnız olduğu için sosyal medyaya yöneliyor. paylaşım ihtiyaçtır, bunun için imkan bulunamıyor çareyi sosyal medyada buluyor ama bu çare gerçek değildir, sahtedir. peki neden böyle oluyor? sanıyorum egolar, ispatlar, hırslar, kötülükler bu noktaya getirdi. her şey sahte olmaya başladı. başta sevgi. samimiyet, sevgi rolleri oynanıyor. e karşındaki bunu farkedemeyecek kadar aptal değil. doğal olarak tatmin olmuyor. kısa bi süre oyuna dahil oluyor. bakıyor mutlu değil. eee ne çekicem karşımdakinin mallıklarını diyor, alıyor kulaklığını çıkıyo geziyor.
şarkıdaki gibi; biz büyüdük ve kirlendi dünya..kirlenen dünyada kimse omuzunu yaslayacak birini bulamıyor. aksine çoğunluk menfaat için birlikte. vakti zamanında yaşca büyük birisi demişti ki; arkadaş arkadan taşlayan demektir. ne güzel demiş. selam olsun kendilerine.
edit: imla
sümeyye erdoğan'ın hala bekar olması
-
(bkz: benim kızımla evlenmediler)
diktatör olsaydım 20 parti seçime girebilir miydi
-
adolf hitler'in seçimle iş başına gelmiş olduğunu unutan tarih bilgisi oldukça eksik insan sorusu.
beşiktaş
-
az önce bir oğlum oldu arkadaşlar. adını "kartal" koydum. umarım birgün burayı okur. o sene bu sene.
albert einstein
-
ön not: entry'i kendi başına okumak yerine şöyle sıradan okuyun, yoksa anlamsız gelecektir yüksek ihtimalle: http://www.eksisozluk.com/…24.01.2011&td=25.01.2011
~
einstein, o gün de her zamanki gibi yazıhanesine yemek ısmarlayacakmış. einstein'ın karnı ekseriyetle iskender kebap çekermiş, fakat yanına ne içecek alacağını bilemez, hep bu hususta zorlanırmış.
birgün duvar ustasının 7 yaşındaki yeğenini çağırmış ve ona:
- "iskender ısmarlayacağım ama yanına ayran mı, kola mı söylesem bilemiyorum" demiş.
duvar ustasının 7 yaşındaki yeğeni einstein'a:
- "efendim, iskenderin yanında yoğurt zaten var, kola ısmarlayın" demiş.
einstein çocuğun kulaklarından tutmuş, yarım metre havaya kaldırmış. ardından gıdısını okşamaya başlamış ve;
"evladım, sen bir dâhisin biliyor musun?" demiş, ve ardından sarılıp hıçkırıklarla ağlamaya başlamışlar. (çocuk acıdan ağlıyormuş ama, kulaklar esnemiş tabii)
mercedes'ine acemiyim özür dilerim yazan şoför
-
şu nahifliğe bile kusur bulmak... vay arkadaş.
tanım: tatlı bir davranış.