hesabın var mı? giriş yap

  • ağaçlar olmalı.insanlar bi kötülük yaptığında,doğaya zarar verdiğinde oksijeni tak diye kesmeli.bak bakalım bi daha yapabiliyo mu?
    evet güzel fikir,ağaçlar olsun dünyanın hakimi.

  • - siz bebekleri canlı canlı mı yiyorsunuz?
    - yok abi, öldürüp yiyoruz, sadece deistiz biz
    - hah tamam...
    - içeride agnostik arkadaşlar var, onlar pişiriyorlar da.

  • huzur vermez.
    hayır saat olmuş gecenin onu, ofisteyim, hala çalışıyorum, durup durup sinyal istiyor piç. vermiyorum ya sinyal falan. gider misin buradan?!!!
    teşekkürler.

  • bir çok amatörün başta kolay gördüğü iştir. karar verilir ve hep kazanacağım düşüncesiyle girilir. uzun seneler ilgilenen biri olarak kendi yaşadığım süreci şöyle özetleyebilirim.

    1) bu iş genelde banka üstünden döviz alım-satımı veya altın ile başlar. haftalık 100-200 tl kar elde edilir ama yetmez. sonuçta borsaya göz dikilir. araştırdıkça bu işin ne kadar karlı olduğu düşüncesine kapılnır. kazananlar incelenir. "ne olacak ki aynı döviz alım satımı ama her hisse kendi başına bir para birimi" gibi düşünülür.

    2) önce en düşük komisyonla işlem yapacağınız firmalar araştırılır. sanki onbinde 1 ila 2 arasındaki fark sizi kurtacakmış edasıyla ince ince hepsi incelenir. en düşük komisyon veren bulunur ve kayıt olunur. oysa ki bilinmez ki bazen 6 ay 10k içeride kalınacaktır.

    3) ardından işlemlere başlanır. büyük firmalara bakılır. tabii ki hiçbir indikatör bilinmediği için birkaç alım tesadüfi olur. klasik tuprs, kocts, asels gibi hisseler alınır. her şey şansa kalmıştır. örneğin düşüş döneminde aldıysanız moraller bozulur fakat sabırlı olanlara 3-4 ay sonra yüksek kar getirecektir. (şu anki pandemi dönemi gibi) veya yükseliş döneminde alanlar kısa sürede kar eder, çok iyi yatırımcıyım diye düşünürler fakat satmazlarsa ani düşüler yüzünden para kaybedeler. siz de muhtemelen bu dönemlerden birinde gireceksiniz ve öğreneceğiniz ilk şey: "kısa vadede alım-satımın riskli olduğudur." döviz gibi değildir.

    4) alım-satımlar bir süre iyi gider (maksimum 3 ay). sonradan hedefler yükselir. yahu ben 300-500 tl için mi girdim olunur, oysa ki kaybetmeyen biri için bu müthiş miktarlardır ama işte sütten ağzınız yanmazsa ayranı üfleyerek içmezsiniz (ne dedim ben?)

    5-a) insanoğlu bu asla tatmin olmaz. riskli yatırımlar yapmaya başlanır veya indeks farklı bir yöne sapar ve orada işler değişir. mesela doların eğimi hep pozitifitr, ne olursa olsun artar. düştüğü görülmez. borsaya giren de böyle düşünür ama bu bir yanılgıdır. aldığınız yüklü bir hisse büyük bir firma da olsa aniden düşebilir, hatta yarı fiyatına inebilir. tebrikler ilk kazığınızı yediniz ve bu daha başlangıçtır. buna örnek olarak hala kendini toplayalamayan büyük 2017 asels düşüşü verilebilir. bakınız: asels

    bu aşamada yatırımcılar 2'e ayrılır a)riskli borsacılar b)foreks ve bitcoinciler.

    5-b) bir kısımda böyle olmaz diyerek forekse geçer. foreks resmen kumardır. az riskli olan döviz üstünden kaldıraçlı işlem yaparsanız ama bence yapmayınız.

    --- spoiler ---
    özet (isteyen geçebilir)
    şöyle düşünün: dolar 6,1 iken 6,2'e çıksa normalde 0,1 tl kazanırsınız, foreks size der ki ben bunun 50 katını yani artışta 5 tl kazandırıyorum ama yatırdığın paranı hacizlerim ve dolar düşerse hepsini kaybedersin. yani normalde ana paranızı aradaki kar marjına yatırmış olursunuz. örnek: 5 tllik işlem yaptınız diyelim, dolar 6.1'den 6'a düşerse 0,1x50=5 tl eder ve bu miktar kadar yatırdığınız parayı da kaybetmiş olursunuz.
    (bkz: kaldıraçlı işlem)
    --- spoiler ---

    işte buna bulaştınız mı geçmiş olsun, az bilgiyle ciddi paralar kaybedersiniz. önerim gerçekten anlamıyorsanız forex'e girmemenizdir.

    bir kısımda sanal paralara yönelir. çünkü heyecan miktarı yetmez, haftasonları dahil 24 saat al-sat yapmak ister. yine yükseliş döneminde 3-5 kazanılsa da yanlış kararlarla bu kazancın hepsi erir. yine örnek 2017 bitcoin'in 20bin dolardan 3bin dolara düşüşü verilebilir.

    sonuçta;
    bir süre sonunda 2 şey başınıza gelir: ya zamanında satmazsınız ya da zararına satarsınız. burada murphy kuralları işler. örneğin 2'e aldığınız şey 2,5 çıkar, satıp kar elde edersiniz, mutlu olursunuz, ertesi gün 4'e çıkar, bu sefer kafanızı taşlara vurursunuz, "diğer hissede bu sefer bekelyeceğim ülen" dersiniz, bu sefer hisse 1,5'a düşer. yine taşlara vurursunuz. yani doğru zamanı asla kestiremezsiniz, kendinizi boşuna yıpratmayın.

    unutmayın: "artıştaki para sahte bir yanılsamadır, o para cenizde değildir ve aç gözlü olup satmadığınız sürece kaybedersiniz" az karla da olsa parayı cepte tutmak her zaman doğru olandır.
    (bkz: stop loss)

    özetle borsa hayat gibidir. sinirleriniz güçlüyse bu işe girin ve sabırlı olmayı öğrenin. bir hisseyi ne zaman satacağınız o an değil, öncesinde karar verin ve bunu her zaman uygulayın.

  • "corgim var, biraz sesli ama sevimli hayvanlar. geceleri tutturdu mu havlıyorlar da ama bir insanı uyandırma ihtimalleri pek az."

    benim sese uyanma eşiğim seni ilgilendirmez, psikolojik tedavi gören bir insan mesela bir kez uyandı mı geriuyumayabilir ve toparlaması haftalarını alabilir. senin sahte köpek sevgin yüzünden eziyet çekmek zorunda değil.

    hasta olan var, bebeği olan var, sadece sessiz uyumak isteyen var. ayrıca o hayvanları 4 duvar hapisaneye kapatınca elinize ne geçiyor anlamıyorum.

    bir de hayvan düşmanı pislik deniyor. apartman ortak yaşam alanıdır arkadaşım. müstakil evinde istersen 100 tane köpek sok evine.

    bir de devam ediyor bak ne yazmış:

    "ben de bunu öğrendiğimden beri sabah yürüyüşlerinde köpeğimin dışkılarını poşete koyup bunun paspasına atıyorum."

    ne acayip insanlarsınız. ben gece havlama duymak istemiyorum, nasıl kendi çocuğumu sıklıkla uyarıp sustuyorsam sen de köpeğini ya susturursun ya da yapamıyorsan taşınırsın müstakil eve.

    not: evcil hayvansız günüm geçmedi bu hayatta, müstakil evde yaşıyorum.

  • ürkünçlü olaydır. işin ilginç kısmı; haberdeki ailenin soyadının "toprak" ve bununla aynı olayları tecrübe eden diğer ailenin soyadının "taş" olması. "su" ve "hava" aileleri dikkatli olsun. "tahta" aileleri de espri yapmasın.

  • 1680 yılında etiler yoktu, diyerek başlanması gereken soru. etiler, adını etibank'ın yaptırdığı konut kooperatifinden alır. etibank da cumhuriyet sonrası açılan ve selçuklu öncesi anadolu medeniyetlerini (sümer, hitit*, akad*) isim olarak benimseyen bir bankadır. etiler'in olduğu bölge 18. yüzyıla kadar ormanlık araziydi. kışın kurt inerdi. bölgeden bir arazi 18 yüzyıl sonlarında kaptanı deryaya tahsis edilince levend* adını aldı. bugünkü levent mahallesinin kurulması ise 1950lere kadar bekleyecekti*.

    eyüp ise bizans döneminden beri bir yerleşmeydi, sahabelerden eyüp el ensari ve ordusunun 7. yüzyıl sonunda kapılarına dayanıp bozguna uğradığı konstantiniyye surlarında yer alan bir bizans toprağıydı. 15. yüzyılda konstantiniyye osmanlılar tarafından alındıktan sonra fatih sultan mehmed, ilk kuşatmayı yapan eyüp el ensari'nin mezarını aratmaya başladı. kuşatmayı yapan müslümanlar, surların dışındaki bir manastır mezarlığının dışına gömülmüşlerdi. akşemseddin rüyaya yatıp mezarın yerini tesbit edince burası türbe yapıldı, ve üzerine görkemli bir cami yaptırıldı. cami son haline gelene kadar epey elden geçmiştir. eyüp uzunca bir süre şehir dışında bir köy, mezarlık ve ruhani mekan olarak kaldı.(tarîh-i sultan süleyman, nakkaş osman, 1580*)

    1680 yılında muhtemelen eyüp'ten, konstantiniyye'den gelirken bindiğiniz atla haliç kıyısına kadar gidip, kayıkla karşıya geçip, galata'dan yukarı ormanın içine doğru da eşrafın "delü mü sikdü acep?" bakışları arasında at üstünde gidebilirdiniz.

  • anneme bulaşık makinası almıştım ahdım vardı, sonra pek bişi kalmamıştı maaştan, ama olsun, sevinçten ağlatmıştım ya o yeter, 12 senedir hala kullanıyor.

  • https://www.tucsa.org/…k_yapilar_yazi.aspx?yazi=787

    dünyanın en aerodinamik köprüsü olacak"
    yüklenici firmalardan yapı merkezi inşaat yönetim kurulu başkanı başar arıoğlu da basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. arıoğlu, 1915 köprüsü'nün dünyanın en uzun asma ve en aerodinamik köprüsü olacağını belirterek, "bunu yapmazsanız proje sağlam ve verimli olmaz. deprem anlamında en büyük depremleri oluşturan kuzey anadnolu fayına 10 kilometre mesafede olacağı için en çok etkilenmesi muhtemel bir yapı olacak. japonya'daki de depreme yakın ama bu köprü de onunla yarışacak bir köprü olacak. japonya'daki köprü tek parçadan oluşuyor. buradaki köprü iki ayrı tabliye olacak. bunlar çok sağlam birbirlerine bağlanmış oluyor. iki tabliye arasında hava geçişini sağlıyoruz. rüzgar fırtınası sırasında hava akımını karıştırarak, köprünün havalanmasına engel olacak. orta açıklığı boş bıraktığımız zaman aerodinamik bir köprü elde edilmiş oluyor. burada bir numaralı sorun rüzgar, iki numaralı sorun deprem. ikisine karşı da tedbir alınmış oluyor. bu köprü osmangazi köprüsü'ne benzeyecek. yavuz sultan selim köprüsü'ne benzer bir çözüme gidebiliriz. mühendislik bilgileri içinde en iyileri alıp buraya tatbik etmeye çalışıyoruz. bizim arkamızdan gelen köprülere bilimsel ışık tutacak bir sonuç ortaya çıkabilir. çin'de çok fazla köprü yapılıyor. rekor kısa zamanda geçilebilir. ama diğer köprüler gibi mühendislik tarihinde özellikle not düşülmüş bir köprü olarak kalacak."

    edit: kaynak eklendi.
    edit2: yönetim kurulu başkanının isim düzeltmesi için (bkz: @arjin1987) 'ye teşekkür ederim.
    edit3: şirketin ad düzeltmesi için (bkz: @kim mi kardashian) 'a teşekkür ederim.