hesabın var mı? giriş yap

  • 99 yazindan beri almanya'da yasiyorum. oglum burda dogdu. önümüzdeki ay ilkokula baslayacak. evet, okul agustosta basliyor.
    dün kreste son günüydü. özel falan degil, standart, devlete bagli bir kurum.
    iki koca klasörle eve geldi cocuk. 4 sene boyunca yaptigi bütün resim, karalama, yazi vs ne varsa güzelce dosyalayip vermisler.
    bir de 54 sayfalik rapor. cocugun fiziksel gelisiminden tut, dilbilgisi, kelime hazinesi, diger insanlarla iliskiskisi, matematiksel zekasi, müzige, spora, dansa ilgisi ve yetenegi, rasyonel düsünebilme yetenegi vs vs, daha aklima gelmeyen bir ton sey. bunlari 4 yil boyunca incelemis, raporlamis, yildan yila degisimi gözlemlemis, gereken yönlendirmeleri yapmislar.
    yuh dedim. kres falan yoktu bizim cocuklugumuzda, olsa bile lükstü, evin karsisindaki arsada büyüdük. ama ilkokul ögretmenime sorsalardi, herhalde 54 sayfayi birak, hakkimizda anlatacak 54 kelime bulamazdi.
    nasil bulsun anasini satiyim, 60 kisilik, bir sirada 4 kisinin oturdugu sinifta kadincagiz neyin gözlemini yapacak.
    seviyorum seni iftinur hocam:)

  • an itibariyle yaşanmıştır.

    - canım üstünde ne renk gömlek var? (telefonda)
    - hu huuuuu fantaziye gel...
    - ahahahayyyyy ne fantezisi be beyazları yıkıcam, beyaz giydiysen akşamı bekliyim..
    - mavi. mavi giydim ben.

  • filmin çekimi ile ilgili dramatik bir olay;

    spoiler sayılamayacak önemsiz bir detay barındırıyor entry, fakat yine de uyarayım ben çok takıntılıysanız...

    şu yazıyı çeviriyorum: https://reverb.com/…-hates-on-six-strings?_aid=tank
    -------------------------
    john ruth karakterini canlandıran kurt russell'ın, daisy domergue'un yani jennifer jason leigh'nin rol icabı elinden kaparak kolona vurup parçaladığı gitar, martin gitar müzesi'nden kiralanan 145 yıllık altı telli antika bir martin imiş*. oscar ödüllü sound mixer mark ulano'nun dediğine göre tarantino, tam o anda sahnedeki performanstan memnun olduğundan, dudağında tuhaf bir kıvrımla odanın köşesinde izliyormuş*. parçalayan kurt russell'ın durumdan haberi yokmuş, dekor sanıyormuş*. kendisine bilgi verilmemiş. söz konusu sahnede gitar elinden alınan jennifer jason leigh ise durumu bildiğinden verdiği tepki gerçekmiş. gitarın parçalandığını öğrenip çıldıran müze temsilcileri ssninsider.com'a göre, kiralayanlara (yani film ekibine) şu iki soruyu sormuş: ''başka bir tane daha lazım mı?'' ve ''acaba kırılanın tüm parçalarını, müzemizde sergilemek için alabilir miyiz?''

    gitar 1870'lerde üretilmişken; filmdeki olaylar 1861-1865 yılları arasında gerçekleşen amerikan iç savaşının hemen sonrasındaki yıllarda oluyormuş. film, çevrelerden gitarın orijinalliği üzerinden artı puan kazanırken, aslında malum sahnede gitarı çalan kadın karakterin söylediği şarkı 1907'de yayınlanan geleneksel avustralya halk şarkısı ''jim jones at botany bay'' imiş.
    -------------------------

    şimdi linkini vereceğim yazı ise yukarıdaki yazıya martin firması tarafından gelen cevap imiş ama bunu daha sonra çevireceğim, uykum var*; https://reverb.com/…old-guitar-on-hateful-eight-set

    uyku sonrası edit: hemen yukarıdaki satırda linkini verdiğim, firmadan gelen cevap hakkındaki yazının çevirisi;
    -------------------------
    müze, arşiv ve özel projeler direktörü dick boak, firmanın, sitede yayınlanan ve gitarın parçalanışı hakkındaki detayları içeren* yazıdaki olaylardan haberdar olmadığını söyledi.

    filmde kullanılan sahnede parçalanan gitar, sette mevcut diğer kopyaların aksine 1870'lerde üretilen orijinal gitarmış.

    boak, ''olayın kaza olduğunu, üzerine iskele, dekor falan düştüğünü sanmıştık. böyle kazalar olur anlarız ama bu hafife alınacak bir şey değil. bu olayların, bir gitarın parçalanmasının senaryoda olduğu ve bunun oyunculara bildirilmediği için gerçekleştiği bilgisi bizler için tamamen yeni. senaryo ya da kurt russell'a gitarın, martin müzesi'nden alınmış paha biçilemez ve yeri doldurulamaz bir eser olduğunun söylenmemiş olması hakkında hiçbir şey bilmiyorduk.'' diyor.

    mark ulano, sahnenin belli bir noktadan, arada kesildikten sonra orijinalin, kopya gitarla değiştirilip kopyanın parçalanması şeklinde çekilmesinin gerektiğini söylemiş. ''bir şekilde kurt russell'a bu bilgi iletilmedi ve orijinali parçalanırken jennifer j. leigh gerçek bir tepki verdi.'' demiş.

    boak, firmanın başka bir tane teklif etmediğini, bu olayın ardından bir daha hiçbir koşul altında filmlere gitar kiralatmayacağını söylüyor.

    kazanın rezilliği yetmezmiş gibi, yeri doldurulamaz bir müze eseri olduğu gerçeğini göz ardı edip değerini hiç de yansıtmayan bir şekilde, gitar satış fiyatı kadar sigortalanmış. ayrıca boak, firmanın, gitarın parçalarını müzede sergilemek için değil ssninsider.com'da söylendiği gibi olası bir restorasyon amacıyla istediğini söyledi. ''parçaları incelememiz üzerine farkettik ki gitar tamir edilemeyecek kadar dağılmış, yok edilmiş.'' dedi.

    boak ekliyor, ''insanların bu olayın bizi çok üzdüğünü bilmesini istiyoruz. bunun gerçekleştiğine inanamıyoruz. hiçbir şeyin bunu gerçekten çözebileceğini sanmıyorum. gitarın sigortalandığı ücret kadar ödeme aldık fakat mesele bu değil. mesele amerikan müzik tarihinin ve mirasının korunması.''
    -------------------------

  • - uzan!
    - sıyır!
    - aç!
    - ayır!
    - dikel!
    - yan yat!
    - ıkın!
    - kendini sıkma!
    - al!
    - sil!
    - otur!
    - her gün sabah akşam iki kez sür!
    - 2 aya hala ağrıyorsa yanıma gel!
    + sağolun doktor bey
    - çık!
    - söyle sıradaki gelsin!

    hadi rektal tuşe yapıyor diye ciddiyetini bozmuyor diyeceğim ama,

    - aç
    - aaaaaaa de
    - nefes al
    - nefes ver
    - nefesini tut
    - acıyınca söyle
    - tamam toplan
    + neyim var?
    - grip. bronşite dön!(abartmak serbest nasılsa ehehehe)

    iki pastil, bir şurup, bir de burun damlası verecen hepi topu, karşımda kıdemli uzman çavuş taklidi yapmanın alemi ne amk.

  • "ben bir şey yaptım, hatasını çekiyorum. bedelini de ödeyeceğim. ne kadar özür dilesem de affı yok. anlık bir şeydi, olabilir. her erkeğin başına gelebilir. hiç tanımazsın birini, yarım saat sonra teknende olur, bir şey yaparsın onunla, sonra da iner gidersin, o arada bu olur. ancak yorumlar çok can acıtıcı. midemin ağrısından duramıyorum, kesin kanser oldum. öyle üzülüyorum ki" demiş.

    de abi sen bu gevşeklikle grip bile olmazsın.

  • (4. sinif, yas 9.5, 10; bir ogrencinin ogretmenine duydugu saygi, sevgi ve hayranligin hala yerinde oldugu donemler...)

    bugun sinifa girer girmez, ilk dersimizin tanisma vesilesiyle kaynamasindan mutevellit hemen acin defterleri, kitaplari dememle birlikte, sinif defterini imzalarken gorup gorebilecegim en tatli erkek ogrencilerimden biri, boncuk gozlerinden saril saril akan yaslarla ve elinde minik bir kagitla birlikte masama yaklasir. elindeki kagidi gostererek:

    - ogretmenim, annemleri arayabilir miyim?
    + hayrola, neden aramak istiyorsun?
    - ogretmenim lutfen arayayim, bakin bu kagitta telefon numaralari yazili, anneanneminki de yazili, isterseniz onu arayalim ogretmenim lutfen, nolur.
    + ne oldu ki, neden arayalim, tamam aglama dur bi saniye.
    - ogretmenim gecen sefer ders islemedik diye defterimi ve kitabimi getirmeyi unutmusum bugun ogretmenim. napicam ben? arayalim getirsinler hemen ogretmenim lutfen.
    + olabilir canim benim, ne var bunda bu kadar aglayacak, hadi bakalim otur yerine, aglama ama artik, bos bi kagida yazarsin bugunluk, bunun icin aglanir mi hickira hickira bu kadar? diger defterlerin nerde hani, koparalim bi sayfa hemen...
    (umursamayip elindeki numara yazili kagidi tekrar gostererek)
    - ama ogretmenim......
    + ne oldu?
    - cok utaniyorum...!
    + ...........

  • her şey eskiden aldığım bir ürünün markasını hatırlamadığım için sipariş listemi kontrol etmemle başladı. alta doğru indikçe bir siparişimin hala kargoda olduğunu gördüm. üzgünüz biraz geciktik yazıyordu
    görsel

    biraz geciktik dedikleri tarih ne mi?
    görsel

    görünce yok canım sistemsel bir hatadır olur mu hiç öyle şey dedim. dedim çünkü bu bir bağış maması yani geldik sizi bulamadık gibi bir durum söz konusu olamaz.
    görsel

    iletişim kısımından sorunu yazınca beni bugün arayacaklarını söylediler. ben de tmm dedim. evet biraz önce aradılar siparişimin teslim edilmediğini ama en en fazla 1 yıl önceki siparişlerin parasını iade edebildiklerini, eski yıllar için bir hakkımın olmadığını ama yaşanan bu olaydan ötürü bana 50 liralık hediye çeki tanımlayabileceklerini söylediler.

    duyunca sinir oldum. yahu bu sizin organize ettiğiniz bir bağış zaten. biz adres bile girmiyoruz siz direkt yedikule barınağına gönderiyorsunuz. kargoluk bir durum yok burda, bu tamamen sizin hatanız. ben kurumsal bir şirket diye doğal olarak kontrol etmedim ulaştı mı diye.

    hadii diyelim oldu bir hata iyi de 7 senedir ulaşmayan kargo mu olur sizin sisteminiz bunu görmüyor mu bu dijital çağda?

    üstüne üstlük ne demek 1 yıldan geriye siparişte hakkınız yok, ne demek 7 yıl önceki mamanın aynı parasını çek diye vermek. alın bakalım aynı ürünün şimdiki en ucuz fiyatı kaç
    görsel

    cem yılmaz'a reklamda oynaması için milyonlar verirken büyük güvenilir firma olan bu şirket kendi hatasını telafi etmeye gelince, çook üzgünüz ama 1 yıldan önceki siparişler için ne yazık ki bir şey yapamıyoruuuuz ama neyse al şu 50 lirayı da 2 kilo salatalık alırsın bizden olsun hadi naş diyor.

    trendyolundan , gittigidiyoruna, n11 inden , amozonuna, çiçek sepetinden ve daha bir sürü e ticaret sitesinden alışveriş yapıp her birinde çeşitli sorunlar yaşadım amaaa hiçbiri sizin kadar utanmaz değildi bir şekilde hatalarını telafi ettiler.

    7 yıldır üstüne yattığınız para bir bağış parasıydı. yapmanız gereken şey o mamanın bugünkü parasını iade etmekti. 240 liralık ürünün 50 lirasını yatırdınız (ha pardon onu da yatırmadınız 50 liralık alışveriş yapacağım bir de sizden) ve siz güvenilir bir firmasınız öyle mi?

    yok bu soru retorik bir soru.
    asıl merak ettiğim benim gibi fark etmeyen kaç insanın parası kaldı burda?

    edit: bu yazdığım şeyler gerçek olmasa bu şirket tutup bana ticari itibarı zedeleme davası açar. yapamaz neden? çünkü gerçek, çünkü kanıtlanabilir.

    benim de hesap geçmişimde teslim edilmesine rağmen edilmedi yazanlar var. tmm bu olabilir de 3. fotoya bakın bu kargolar 10 günde bir özel araçla toplu teslim ediliyor standart kargo değil bu. ayrıca bana teslim edilmediğini hepsiburada söylüyor. hadi onlarda aslında teslim edildi ama o kadar eskiye kadar araştırıp yorulmak istemiyorlar diye böyle söylüyorlar da burda yapılacak şey basit, benim içimi rahatlatmak. ya aynı ürünü bağış yaparsın ya da o ürünün güncel fiyatını iade edersin.
    başlığı açarken olmasını umduğum şey de buydu,
    görsel
    peki buraya yazınca bir şey yaptılar mı? iletişim bilgilerimi aldılar. sonuç, 50 liralık çek neyine yetmiyor kardeşim.

    son olarak umarım bundan etkilenip bağış yaptığınız yerlere yapmaktan vazgeçmezsiniz. işini düzgün yapan yerlerde var. örnek, https://yhkkd.com/
    bu dernek yük hayvanları için kuruldu. burda yazın ölesiye çalıştırılıp kışın ot yemesin, masraf olmasın diye ölüme terk edilen eşekleri kurtarması var.
    . aynı organizasyon kedi köpeklere de yardım ediyor. sayfayı inceleyince görürsünüz. çoğu kişi yazıık diyip geçiyor. siz geçmeyin.

    yakışıklı mahkumunuz michael scofield'un mezar taşında yazdığı gibi,
    bu dünyada görmek istediğin değişimin kendisi ol

    edit 2: demin bir kez daha aradılar. bana yanlış bilgi verildiğini, aslında teslim edildiğini söylediler. bu gerçekse de ilkinde teslim edilmediğini söyleyen de kendileri idi ve bu durumda yapılacak şey çok basitti, aynı ürünü bağış olarak göndermek.

    bu benim kendi kişisel alışverişim olsa 7 yıl sonra bunu fark etmek benim mallığım olduğu için lafını arkadaş ortamında dahi etmezdim. bağış ürünü olduğu için hassas davrandım, karşıdan da bunu beklerdim.

    telefonu kapatırlarken ama 50 liralık çekinizi geri almadık diyorlar. gerçi karşı taraf attığım kahkahayı duydu ama bir kez de burdan yazayım çook teşekkürler hepsiburada :)