hesabın var mı? giriş yap

  • şöyle bakın isterseniz
    o dönem asgari ücret 78 milyon lira imiş. yani asgari ücretin 512 kat fazlasını alıyormuş
    yani şimdiye kıyaslandığında aşağı yukarı 5.8 milyon lira kazanıyormuş.
    dipnot: kadının en prime olduğu dönemdi bu arada.

  • nasıl olsun ki? iş arayan bulamıyor. mevcut işine devam eden ya mobbing yüzünden mutsuz, ya da kazandığı paradan memnun değil. dolar ve euro olmuş neredeyse 10 lira, herhangi bir hobiye özenmeye kalkmadan vazgeçiyorsun, gitarmış, boyaymış tehhh. aylardır evden çıkmayan var, evden çıkan da virüs korkusundan bir an önce eve varmak istiyor. yaz ne ara geçti anlayamadık, tatil bile yapamadan kış geliyor. gerçekten bu saatten sonra yaşama hevesimizin kalması mucize.

  • 2.5 sene en yakın arkadaşımdı, beraber en çok gülüp eğlendiğim insan. benim hayatımda birileri oldu bitti, onun hayatında da... beraber üzüldük, dertlestik aşk meşk konularında. sonra bir gün biraz kıskançlık sezdik ikimizde birbirimizde, şaşırdık ne alaka diye.yok ya yanlış anladık heralde deyip konuyu kapattık. o evlenip hayatını kurmak istiyordu, ona yönelik kadınlarla tanışıyor yada tanıştırılıyordu. ev bakıyordu evlendiğinde oturabileceği, akıl verdim çocuğun nerde oynayacak site içi olsun boşver orası güzel değil diye vazgeçirdim bir gün. sonra iş değiştirdi, o sıra beraber yaptığımız işten çok farklı bir sektöre geçti, daha güvenli daha saygın bir iş. evrak hazırladığı gün aradı biraz konuşabilir miyiz diye. gittim bu biraz buruk, her zamanki gibi değil. dedi ki; bugüne kadar kendimi sana layık görmedim işimden dolayı, ailen de öncekini işi yüzünden istememişti, şimdi memurluk kadar olmasa da daha garanti bir işe geçiyorum o yüzden buna cesaret edebildim bugün, eğer bunu denemezsek günün birinde hayatına biri girip evlenip gideceksin ve ben seni bir daha arayamayacağım, göremeyeceğim. bunu düşünmek beni çok korkutuyo, gel deneyelim, seni bugüne kadar beraber olduğum en uzun ilişkimden bile daha iyi tanıyorum, becerebilirsek sevgili olmayı evlenelim...

    sonuç;
    11.yıl, 8 yaşında mükemmel bir çocuk, her günü kahkahalarla geçen site içinde bir ev :)

  • devletin en üst düzeydeki güvenlik toplantısı dinlenmiş, ses kayıtları youtube'a düşmüş, istihbarat teşkilatı ve dışişleri'nin başbakanın bilgisi dahilinde kendi toprağına, kendi askerlerine saldırı düzenleyerek komşularından biriyle savaş çıkarmak için gerekçe yaratmaya çalıştığı ortaya çıkmış, ağzımız açık bunu algılamaya çalışıyorken, yarım saat sonrasında başbakanın helyum çekmiş gibi bir sesle düzenlediği mitingi izleyip katıla katıla gülmeye başlamamız sonucunda ortaya çıkan durum. son 3,5 ayda yaşadıklarımızla iyi bile dayandık aslında. fazla hunisi olan var mıydı?

  • --- spoiler ---
    doktor: hoşgeldin rahmi abi
    hasta: hoşbulduk, benim hanıma merhem vermişsin yatmadan önce rahminin ağzına sür diye, onu değiştirsek diyorum ağzımda yara yaptı.

    şimdi bunu doktorun "rahmi abi" dediğini duymadan tekrar okuyun, çünkü ben izlerken o kısmı kaçırmış olmama rağmen ohaaa +18 espri diyerek güldüm. sonra anladım ki benim içim fesatmış, ya da senaristler alttan alttan aslında bunu demek istemiş. (bkz: 69)
    --- spoiler ---

    bunu ikinci izlediğimde farkedip "haa adamın adı rahmi miymiş" dedikten sonra hanım bana dönüp, evet sen niye güldün ki bunu duymadıysan dediydi. öyle de bir anım var işte.

    uzun süre sonra gelen edit:

    dikkatli bir suserimizin * gözünden kaçmamış; bu espri meğersem ekşiden çakmaymış.
    (bkz: #5443462)

  • hemispatial neglect olarak da geçer. yalnızca sağ hemisfere özgü bir sendrom değildir sol hemisferde de görülebilir ancak etkileri sağ hemisfere nazaran çok daha hafiftir, sebebiyse hala tartışılmaktadır, sol hemisferin baskılaması ve sağ hemisferin fonksiyonelleşmesi gibi farklı teoriler ortaya atılmıştır. bu sendromda, genellikle görsel algıya yönelik çalışmalar yapılmıştır ancak ses, koku gibi uyaranlara da hastalar aynı şekilde cevap vermiştir. ama en ilginç bulgu bu sendromun mental imagery -zihinsel betimleme- üzerine etkisidir. bisiash ve luzzatti bu sendromdan ötürü tedavi gören ve milan'da yaşayan hastalarla çalışmalarını yapmışlardır. hastalardan kendilerini piazza del duomo'nun önünde ve karşısında olmak üzere iki durumda hayal etmeleri ve meydanın tasvirini yapmaları istenmiştir. her iki tasvirde de, hastalar sol tarafı aktarmakta güçlük çekmişler ve aktaramamışlardır. yani bu sendrom yalnızca algıyla sınırlı değildir, hayal etmeye, hafızaya kadar uzanan etkileri vardır.