hesabın var mı? giriş yap

  • toplasan türkiye'de bir kaç bin adet piyasaya çıkacak olan telefon üstünden hala kriz var mı yok mu bilmem ne muhabbeti yapan tipleri göstermiştir. hala şu bir kafe dolu kriz yok, şurda alışveriş yapan var kriz yok, bundan alan var kriz yok muhabbeti yapan. araba alıyorlar kriz yok diyorlar (arabadan toplasan 15 tane gelmiş zaten, satılmış). o aldığınız şeylerin zaten arzı çok değil hala anlayamadınız bunu, milyon tane yok lan satışta! bir kaç bin tane var.

  • + hızlandırılmış ingilizce kursuna hoş geldiniz!!! sen!!! yes mi no mu?!! çabuk!!! yes mi no mu!!!?!!
    - ay n-no! no!!!
    + bok no!!.. sen!!! çabuk söyle ar yu çekindırılıst?
    * ne?
    + zzt boston!!! azınıza sıçıcam hepinizin!!!

  • tüm mükemmel özelliklerinin yanında bencil olmamasıyla da gönlümde apayrı bir yeri olan grup.

    bugün efsane diye andığımız the beatles, pink floyd vs. gibi pek çok grup kendi aralarındaki tartışmalar yüzünden birer efsane olan gruplarını dagıtarak dinleyicilerini bu bütünlükten mahrum etmişlerdir.

    peki queen'in arasında hiç mi anlaşmazlık yoktu? hem de nasıl. o sessiz sedasız john deacon bile bazen birbirlerine kesinlikle tahammül edemediklerini, birbirlerinin sinirini bozduklarını söylüyor. hepsi de defalarca stüdyoyu terk edip sakinleşince yeniden bir araya geliyorlar.

    bir keresinde roger taylor, brian may'in gözüne saç spreyi sıkıyor ve brain may çok sinirleniyor. ikili tam birbirine girmek üzereyken freddie mercury en sinirli halinin palyaçovari bir taklidiyle aralarına atlıyor ve onları sakinleştirene kadar şaklabanlık yapıyor.

    yine başka bir gün roger taylor, freddie'ye öyle sinirleniyor ki davul setini toptan sahneye doğru fırlatıyor ve freddie'yi kılpayı ıskalıyor.

    brian may'in freddie'ye sinirlendiği ve stüdyoyu terk ettiği bir olaydan sonra freddie ertesi gün elinde bir hediye ile brian'a geliyor. sabaha kadar uğraşıp brian'ın sololarından bir mix yapıyor ve onu brian may'e verirken " o mükemmel şeyleri bir de benim duyduğum gibi duymanı istedim " diyor.

    bunların yanında şarkı seçimleri ve telif gibi konularda da anlaşmazlıklar yaşanıyor. mesela bohemian rhapsody single'ı milyonlarca kopya satıyor ve single'ın b yüzündeki i'm in love with my car'ı yazan roger taylor, freddie ile aynı telifi alıyor. bunun kavgası da uzun süre yaşanmasına rağmen sonunda bir uzlaşmaya varılıyor.

    şarkı seçimleri konusunda çoğunlukla farklı fikirlere sahip olsalar da herkes birbirine saygı duyuyor. roger taylor hepsinin tarzının aslında farklı olduğunu söylüyor ve şöyle diyor: " ben progressive seviyorum, brian heavy metal, john punk, freddie ise tüm tuhaf şeyleri. "

    john deacon, another one bites the dust ile çıkıp geldiğinde brian may elektro gitarın yan enstrüman olarak kullanılması fikrine alışamadığını söylüyor. ama sonuçta bu onun olduğu kadar john'un da grubu ve arkadaşı sert bas saundunu koruyarak bir şey yapmak istiyor ve buna saygı duyuyor.

    freddie mercury gruptaki iki kişinin bile birbirine benzemediğini, konserlerden sonra kapıda ayrı yönlere gidecek olan 4 limuzin beklediğini, müziği paylaşmak dışında herkesin kendi hayatını yaşadığını söylüyor.

    her ne kadar uyuşamasalar da egolarına yenilmediler ve hep bir arada kaldılar. beatles ve pink floyd gibi kariyerlerinin zirvesinde dağılmadılar. mesela roger waters'ın devasa egosu yıllarca fanları hepsini bir arada dinlemekten mahrum bıraktı.

    queen iç çatışmalar yüzünden 1 yıl bir araya gelmedi ama grubu dağıtmadı da. ancak live aid konserinde yeniden bir araya geldiler ve ordan aldıkları müthiş enerji ve gazla yeniden stüdyoya girdiler. freddie mercury hastalık onu tüketene kadar şarkı söylemeye devam etti.

    işte queen her şeyin yanında böyle mükemmel bir gruptur. müziğe olan tutkuları, farklı kişi ve düşüncelere saygıları ile benim için her daim 1 numara olacaktır.

  • uzun bir aradan sonra diziye tekrar başladığımda fark ettiğim ayrıntı.

    polatın gerçek kimliği, aslında 3. kişilerce hep biliniyordu. buna göre aslan akbey ya büyük bir yalancı veya hain olabileceği ihtimali hiç de yok değil.

    bilmeyenler için önce özet:
    mafyayı çökertmek amacıyla, kgt ajanı ali candan'a öldü süsü verilip polat alemdar'a dönüştürülmüş ve polatın gerçek kimliğini bilen, duran emmi ve hatta estetik ameliyata giren doktorlar dahil herkes aslan akbey tarafından öldürülmüş, aslan akbey'de polat'a; senin ali kimliğini bilen sadece sen ve ben varız demişti.

    lakin bunun yalan olduğu ilk bölümlerdeki ip uclarından anlaşılıyor. zira;

    tespit:
    1-) bilindiği üzere 1. bölümde aslan akbey'e şifreli bir posta geliyor, aslan şifreyi çözdüğünde ise " operasyon hedef kurtlar vadisi" cümlesi çıkıyordu. bu andan itibaren aslan ali'yi anavatana geri çağırıyor ve kurtlar vadisi operasyonunu başlatıyordu. yani operasyonu başlatan aslan akbey değil. (sakin olun doğu esrefoğlu da değil, açıklayacağım)

    2-) ali candan ameliyat sonrası polat alemdar olduğunda, aslan akbey'e (2 veya 3. bölümde) kitap kapağının içinde yine şifreli bir posta geliyor. bu sefer ise aslan akbey'e, polatı süleyman çakırın yanına yerleştirmesi gerektiğini söylüyordu. ( çakırın fotoğrafları falan çıkıyor). yani operasyonu başlatan 3. kişi operasyonda izlenecek yolu da bizzat gösteriyor. aslan akbey sadece bir icracı. bu andan sonra polat, bir şekilde çakırın yanında yer ediniyor ve yükselmeye başlıyorlar.

    3-) dolayısıyla operasyonu başlatan da, yöntemi söyleyen de, aslan değil bir başkası ve polatın gerçek kimliğini biliyor. çünkü polat ve çakır tanıştıktan kısa bir süre sonra ortak oluyorlar ve gazetelerde boy boy fotoğrafları çıkıyor. yani operasyonun yöntemini söyleyen adam eğer aptal değilse, polat'ın aslanın ajanı olduğunu sırf bu sebeple bile anlaması işten değil.

    4-) doğu eşrefoğlu operasyonu başlatan isim değil. hatta operasyonun başladığından bile haberi yok. şöyle ki;
    - dizi esnasında aslan akbey ile defalarca bir araya gelseler de, operasyonun asla sözü geçmiyor.
    - doğu eşrefoğlu; operasyon başladıktan çok sonra, aslan akbey ölünce kgt raporlarına ulaşıyor ve ali candan'ın öldüğünü, bir ajana estetik ameliyat yapıldığını ve yapan doktorların da öldüğünü ancak öğreniyor ve operasyonun çoktan başladığını ancak o an farkediyor.
    - eğer doğu bey operasyonu başlatan isim olsa, belki ali candan'ı bilmese bile polatın ajan olduğunu bilmesi gerekirdi fakat polatın ajan olduğunu ancak polat kendisine silah çekince ve kendi itiraf edince öğreniyor. dolayısıyla operasyonu planladığını söyleyen doğu herşeyden habersiz.

    5- doğu beyin, aslanın ölümü sonrası, olup biteni görmesi ve aslana hitaben; "aslan değil çakal bu" demesi de buna en büyük gösterge.

    yani anlaşıldığı üzere aslan akbey 3. kişiler hesabına çalışmakta ve bunlardan emir almakta.
    polata; "cesursun ama safsın çok güvenmişsin aslana" diyen pala anlaşılan haklıymış.

    edit: bazı arkadaşlar hala o kişinin doğu eşrefoğlu olduğunu söylüyor. hayır beyler. doğu beki polatın ali kimliğini bilmiyordur fakat dediğim gibi, eğer doğu bey bu emirleri gönderdiyse ve polatı çakırın yanına yerleştir dediyse, çakırın yanında parlayan, alemin hiç görmediği bu yabancı delikanlının, "aha bu bizim aslanın ajanı" demesi en azından tahmin etmesi lazım. lakin doğu bey'in böyle bir ne bilgisi ne de tahmini var. hatta bir defasında polat ve doğu bey konuşurken, doğu bey polat'a: "seni kim yetiştirdi?" diye soruyor polatta sokaklar diyor. bunun üzerine sokaklarda yetişilmez ölünür diye cevap veriyor. yani doğu polatın ajan olduğunu bilmiyor, polatın vatan millet laflarının dikkatini çekmesi üzerine şaşırıp, polatı zarflıyor.

    edit2: herkes operasyonu doğu beyin planladığını yazıyor. evet arkadaşlar bende planlamadı demiyorum ama operasyonu başlatan da, hangi yöntemle olacağına da başkası karar vermiş. yani doğu bey operasyonun ne zaman başlayacağını, kime başlayacığını, kimin yöneteceğini bilmiyor. sadece bir zamanlar böyle bir proje ortaya atmış. zira doğu bey, ancak polat herşeyi anlattıktan sonra "ulan bu benim proje amk" diye düşünüp kurtlar vadisini ben planlamıştım falan diyor.

    edit 3 ve yeni tespit. bir çok yazarında uyarılarıyla yeni bir olay farkettim. aslan akbey tapınakçalara çalışıyor ve aslanı öldüren tapınakçılar.

    aslan operasyon emrini tapınakçılardan alıp operasyonu başlatıyor ve polatı çakırın yanına koyuyor. tapınakçılar polatın, kgt ajanı olduğunu biliyor ama gerçek kimliğini bilmiyor. ( karahanlının oğlunu da tapınakçılar kaçırtmış olabilir ama operasyondakinin karahanlının oğlu olup olmadığını bilmiyorlar). bu yüzden aslanı sorguya çekip elindeki belgeleri açıkla diyorlar. (aslanı sorguya çeken mito'nun konseye, tapınakçılara çalıştığı zaten malum). burada amaç polatın karahanlının oğlu olup olmadığını öğrenmek.
    sonuç olarak, aslan tapınakçıların emriyle operasyonu başlatıp, dikbaşlılık ettiğinden(sonuçta kendisi avrasyacı bir ideolojiye sahip) ve hatta tapınakçıların bombayla öldürmek istediği karahanlıyı kurtardığından onlar tarafından da öldürülüyor.
    tapınakçılar, polata boşuna demiyor; "seni tüm hayatın boyunca izliyorduk", " babana kurdurduğumuzu sana yıktırmak için biz yetiştirdik vs."
    yani aslanın kardeşi, karahanlı tarafından öldürülünce(yanlışlıkla)aslan intikam almak istiyor. bu sırada tapınakçılarla temas etmiş olacak ki, onların talebiyle efeyi kaçırıyor. (dizide ne diyorlardı, intikam isteyene fırsat en büyük vaattir.) zamanı geldiğinde(karahanlının 1. mart teskeresini geçirememesi ve artık gitmesi gerektiği) tapınakçılar emir gönderiyor ve aslan, doğu beyin projesini araklayıp, tapınakçıların emriyle, operasyonu doğudan bile habersiz başlatıyor. sonrası malum..

    doğu eşrefoğlu'nun, polatın karahanlının oğlu olduğunu öğrendiğinde bu kadar şok yaşaması ve sinirlenmesi (adam kendini kaybetti) tam bu dönemde tapınakçılar konusunun işlenmesi ve dahi doğunun tapınakçılar tarafından öldürülmesi de bu yüzden.

  • pahalı ürünleri savunan insanları ortaya çıkararak şaşırtan fastfood zinciridir.

    babacım ben "pizza yemek için sms bekleyen adam"dan bahsetmiyorum. sen zaten herşeyin promosyonunu yakalıyorsundur, hayatta küçük heyecanlar yaratıp bununla gurur duyuyorsundur. o başka bir yetenek. ben normal bir insandan bahsediyorum; hani canı pizza istedi, karnı aç, giriyor yemek sepetine, canının istediği pizzayı sipariş verecek, haftasonunu beklemeyecek, birazdan yiyecek.. hani o pizzanın yanında 30 tl yazıyor. mevzu sen değilsin yani, heyecan yapma.

  • papaz, iki metre ilerisinde duran zangoça hiddetle sorar:
    ''gizli gizli sen mi içiyorsun kutsal şarabı? ''
    zangoçta derin bir sessizlik... papaz iyice köpürür...!!!
    ''sana soruyorum be adam! duymuyor musun beni?
    'hayır burdan hiçbir şey duyulmuyor efendim''
    "olacak şey mi! iki adım öteden beni duymuyorsun..''
    zangoç bıyık altından güler:
    '' isterseniz yer değiştirelim anlarsınız...''
    yer değiştirirler. bu kez zangoç seslenir:
    ''kilise için toplanan bağışları kim zimmetine geçiriyor?"
    papaz (mırıldanarak):
    ''hakikaten yahu! buradan hiç bir şey duyulmuyor''