ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bilal erdoğan'ın ibb başkan adayı olması iddiası
-
başkanım 20 dakikanız varsa 5 dakikalık bir şey anlatacağım.
günseli kato'nun kolyesi
-
günseli kato'nun katıldığı bir televizyon programında taktığı, biraz dikkatli bakıldığında kolaylıkla görülebilen kolyedir.
http://i.imgur.com/nmvgcxx.jpg
bu da videosu
edit: link uçmuş. düzeltildi.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
hollanda seçim sonuçlarına bakıyorum % 65 akp.
adam orda esrarını tüttürüyor, kokainini çekiyor bana da akp'yi laik görüyor amk keşi.
öğrenci evinde yaşanabilecek en dumur olaylar
-
evden dışarı hiç çıkarılmayan kedinin, hamile kalması.. *
happy birthday to you
-
orjinali ingilizce olan ve en az 18 dile çevrildiği bilinen “happy birthday to you” isimli şarkı ilk olarak bir anaokulu öğretmeni ve piyanist tarafından “good morning to you” ismiyle bestelendi. şarkının bestelenme amacı anaokulu öğrencilerine yönelikti. ticari veya profesyonel bir amacı bulunmuyordu. şarkı, patty ve mildred hill isimli iki kız kardeş tarafından 1893 yılında bestelenmişti. şarkı bu haliyle, yani bir “günaydın şarkısı” olarak iki kız kardeşin anaokulları için yazdığı “şarkı hikayeleri” isimli 1893 tarihli kitapta yer aldı.
şarkının bir doğum günü şarkısına ne zaman dönüştüğü ve bu haliyle sözlerini kimin yazdığı ise bilinmiyor. ancak “happy birthday to you” ismiyle ilk olarak 1924 yılında bir kitapta basıldı. şarkı, 1930’larda popülerleşmeye başladı. 1935 yılında ise şarkıyı besteleyenlerin diğer kız kardeşi olan jessica hill bir dava açarak şarkının telif haklarını satın aldı. bugün de bu şarkı ticari amaçla kullanıldığında hill vakfı’na telif ücreti ödenmesi gerekmektedir. telif hakkının sahibi olan şirket, bu şarkıdan yılda iki milyon dolar kazanmaktadır.
guinness rekorlar kitabı’nın 1998 tarihli araştırmasına göre “happy birthday to you” bütün dünyada en çok bilinen ingilizce şarkı unvanına sahip.
kaynak
yabancı olup da arabesk tadı veren parçalar
-
morcheeba - otherwise
inceleme başlattık
-
yes minister'da şu şekilde işlenmiş olan hükümet pratiği:
james hacker: when am ı going to do all this correspondence?
bernard woolley: you do realize you don't actually have to, minister.
james hacker: don't ı?
bernard woolley: not if you don't want to. we can draft an official reply.
james hacker: what's an official reply?
bernard woolley: ıt just says "the minister has asked me to thank you for your letter"; then we say something like "the matter is under consideration", or even, if we feel so inclined, "under active consideration."
james hacker: what's the difference?
bernard woolley: well, 'under consideration' means we've lost the file; 'under active consideration' means we're trying to find it.
türkçesi:
bakan - bu kadar yazışmayı ben hangi ara yapacağım?
müsteşar - yanıt vermek zorunda olmadığınızın farkındasınız değil mi bakanım?
b - değil miyim?
m - istemiyorsanız hayır. her zaman bir 'resmi cevap' yollayabiliriz.
b - resmi cevap nasıl oluyor?
m - önce 'bakanlık mektubunuz için size teşekkür eder' gibisinden bir şeyler söylüyoruz, sonra ya 'konuyla alakalı inceleme başlattık' diyoruz, ya da, o da eğer cidden lüzum görürsek, 'konuyla alakalı fiili inceleme başlattık' diyoruz
b - ikisinin arasındaki fark ne?
m - valla 'inceleme başlattık' dosyayı kaybettik demek, 'fiili inceleme başlattık' dosyayı bulmaya çalışıyoruz demek.
sözlükçülerin kıskandıkları insanlar
tarihteki muazzam ayarlar
-
2002 dünya kupasından kısa bir süre sonra... marmara üniversitesi iletişim fakültesi'nde düzenlenen medya okur yazarlığı konferansına katıldı şenol güneş. üstelik davetli falan da değildi. davetlilerden biriyle telefonda konuşurken "aaa çok yakınlardayım, ben de geleyim" deyip gelmiş. konuklar arasında gazanfer bilge'den tutun da mehmet demirkol'a, yok yok. programda olmamasına karşın koskoca şenol güneş gelmiş diye ona da söz verdiler. salon inliyor. boru mu; adam türkiye'yi dünya üçüncüsü yapmış. kürsüye çıktı ve konuşmasına şöyle başladı:
"bir konuşma hazırlayamadım kusura bakmayın. buraya gelmem tamamen tesadüf. gerçi burada bulunan spor basınının değerli temsilcilerine göre benim her yaptığım tesadüf..."
buzdolabında internet olması
-
(bkz: facebook hesabını dondurmak)