hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: az bilinen efsane duyarlar)

    edit: bu tiplere zaman zaman sjw de deniyor. türk halk diliyle "havadan nem kapan" tayfa olarak da bilinirler. yine bu tipler, linç olarak da adlandırılan av vakti yaklaşınca duyar kasarlar ve birinin ağzından çıkacak en ufak kelimeye bakarlar.

    edit2: bunlar değişik adamlar. tarihte bu oyunu geliştirenler, yani taşların elle yapıldığı zamanda yaşayan kişiler; her bir taşı sanat eseri kabul ediyor ve taş yapan ustalar oluyor. böylesi değerli bir şeyi dayanıklı malzemeden yapmak lazım ama taşların da karışmaması, net bir şekilde seçilmesi, zeminle de uyum içinde olması gerekiyor. mantıklı olarak da fildişi ve koyu renkli taş kullanmak akıllara gelmiş. bunu, buradan alıp nelere bağlıyorlar.

    edit3: bir de "neden kadın yok?" denmiş. iyi de taşların türkçe isimleri, erkek de değil: piyon, kale, fil, at, vezir. sayarsan bir tek kral var. hem bu bir savaş simülasyonu. oyunun ortaya çıktığı tarihlerde, kaç savaşta kadın var? hem vezirin birçok dildeki karşılığı da "kraliçe" olarak geçmekte.

  • çıkışına haftalar kala bethesda, oyunun başlangıç tarihi olan ms 2330'a kadar neler yaşandığını anlatan bir zaman çizelgesi paylaştı.

    2050 - insanlar mars'a ilk defa indi. 2100 yılına gelindiğindeyse uzayda yaşayan insanlar vardı.

    2156 - insanlar, dünya'dan 4.37 ışık yılı mesafede bulunan alpha centauri'ye ulaştı.

    2159 - united colonies kuruldu.

    2160 - new atlantis 2161 yılında kurularak united colonies'in resmi başkenti oldu.

    2167 - solomon coe, cheyenne'e yerleşti ve ilk yerleşim yeri akila city'yi kurdu.

    2188 - coe, volii'yi freestar collective adında yeni bir ittifak kurmak için cheyenne ile birlik olmaya davet etti. freestar collective'in resmi kuruluşu 2189'da gerçekleşti.

    2194 - united colonies, clinic yıldız istasyonunu narion sisteminde bulunan deepala'nın yörüngesine konuşlandırdı. narion sisteminin tarafsız halkı bu durumu uc'nin sınırlarını genişletmek için bir girişimi olarak değerlendirerek uc'nin clinic'i uzaklaştırmasını talep etti. uc'nin bu talebi reddetmesinin ardından narion halkı yaptıkları bir oylama sonucu freestar collective'e katıldı ve ittifak, sistemi korumak üzere 2195'te harekete geçti.

    2196 - freestar'ın harekete geçmesine karşılık olarak uc, narion sistemine bir filo gönderdi ve freestar bu hamleye aynı şekilde karşılık verdi. narion savaşı böylece başladı.

    2216 - narion savaşı sürdükçe halk savaştan yıldı. sonunda uc ve freestar collective arasında 2216 yılında narion antlaşması imzalandı. ''settled systems'' tabiri bu antlaşmada resmiyet kazandı.

    2221 - freestar collective'in tüm vatandaşlarına hizmet eden elit bir güvenlik ve soruşturma gücü olarak freestar rangers kuruldu.

    2275 - sebastian banks tarafından constellation kuruldu. orijinal üyeleri arasında, tanınmış fizikçi chloe bao, sebastian'ın öğrencisi ve en genç üye aja mamasa, botanist ve uzay bitkileri uzmanı darius andris, zengin varis ve maceraperest bernadette laurent, eski kaçakçı everado gil ve son olarak biyolog ve doktor kadri toma yer alıyordu. constellation'ın üyelerinin ihtiyaçlarına nesiller boyunca hizmet edecek lodge, new atlantis'te inşa edildi.

    2305 - barrett, constellation'a katıldı.

    2307 - freestar collective, lunara sisteminde yer alan vesta gezegeninde tarıma başladı. 2308 yılında united colonies, dördüncü bir yıldız sisteminde koloni kurarak freestar collective'in narion antlaşması'nı ihlal ettiği iddasında bulundu. diplomatik görüşmeler sonuçsuz kaldı ve uc, vesta'yı kuşatarak koloniyi korumak üzere gezegende kalan veya bu amaçla sonradan gelen herkesi öldürdü. koloni savaşı böylece resmi olarak başladı.

    2310 - constellation, ilk eser'ini buldu ve arşivlerinde gizledi.

    2311 - yıllar süren çatışmaların sonucunda sivil ve askeri gemilerden oluşan bir freestar collective filotillasının cheyenne muharabesi'nde uc donanması'nın büyük gemilerini vurkaç taktikleriyle imha etmesiyle koloni savaşı fiilen sona erdi.

    2315 - freestar collective'in koloni savaşları sırasında sivil gemiler kullanmasına uc'nin yanıtının bir parçası olarak uc vanguard kuruldu. vanguard, united colonies'ı ve çıkarlarını korumaya ant içmiş sivillerin kendi gemileriyle oluşturdukları uc sivil donanmasıydı. bu hizmetin nihai ödülü ise united colonies vatandaşlığıydı.

    2319 - sarah morgan, uc navigator corps'un en genç yöneticisi oldu ancak bu birimin 2320 yılında kapatılmasıyla bu pozisyonda uzun süre bulunamadı. amaçsız kaldığı hissine kapılan ancak eğitiminden yararlanmaya hala niyetli olan morgan, constellation'a katıldı.

    2321 - settled systems'ın önde gelen yıldız gemi üreticilerinden stroud-eklund'un sahiplerinden biri walter stroud, constellation'a katıldı ve constellation'ın ana finansörü oldu.

    2322 - eski crimson fleet korsanı vladimir sall, constellation'a katıldı.

    2325 - sarah morgan constellation'ın başkan vekili oldu.

    2325 - teolog matteo khatri, constellation'a katıldı.

    2326 - barrett, constellation arşivlerinde orijinal eser'i buldu ve özel bir nesne olduğunun farkına vardı.

    2326 - sarah morgan'la aylar süren yazışmaların ardından yetenekli bilim insanı noel, constellation'a davet edildi.

    2327 - freestar ranger sam coe ve kızı cora, constellation'a katıldı.

    2328 - andreja, constellation'a katıldı.

    2328 - barrett, constellation'ı starstation l-868'i satın almaya ve derin uzay tarayıcısı olarak modifiye etmeye ikna etti. istasyona ''göz'' adı verildi.

    2330 - starfield başlar.

  • gecenelerde bir arkadas sagolsun 8-10 tane getirdi. abi bunlar solucan bocek filan yiyolar diye de yagladi. neyse kahvaltida gomduk bunlari. olum dedim sen her hafta getir boyle. cevap su:

    "abi tavugun gotu belli"

  • yil 2005, sahne soyle:

    gunlerdir acik bulunan winamp, azimle playlistin assagilarina ulasmis ve tarkan calmaya baslamistir. uzun zamandir tarkan dinlenmedigi farkedilir ve sevince bogulunur, bu bir sevgi olayidir, ercandir. o sirada sessiz sedasiz yemegini pisiren meksikali ev arkadasi mirildanmaya baslar. ben tam "ulan ese, ilk defa duydugun sarkiyi ne diye mirildanirsin" diye kontra-mirildanirken, binlerce kisinin saskin bakislari arasinda bagira cagira sarkiyi soylemeye baslar. bir taneyle de kalmamis namussuz, degistirdikce soyluyor. korku filmi gibi, donup "birader sen de yemek istiyon mu" demesine ramak kalmis. meger tarkan zamaninda meksikada meshur olmus, pek cok kisi bilirmis, o kadar cok calmis ki adamin yillar sonra bile aklinda kalmis.

    yil 2006, takriben iki saat once:
    los angelesin ciks mekani sunset strip'te geziniyoruz. geziniyoruz derken ortamlara akmiyoruz, hasta yatagindan kalkmisiz, gece yuruyusu yapiyoruz pijamayla terlikle filan. diger herkes bildigin britney spears modunda, rukusluk had safhada. trafik de sikisik, neredeyse hepsi luks olan arabalardan yoldakilere ve civar mekanlardakilere laf atiliyor, iki adimda bir polisler birini kelepcelemis goturuyor, boyle cilgin bir ortam var. iste bu sirada, gananin gsmhsine esit degerde oldugunu tahmin ettigim bir arabanin butun camlari ayni anda iniyor; artik hiyaragasi nasil bir ses sistemi kurmussa butun o hengameyi bastiran bir dimtistak'la sarkiya giriyor. butun kafalar bunlara cevrilmis, icerde 4-5 tane ayi gibi zenci var, bildigin hiphopcu takimi. unlu filan da olabilirler bilmiyorum, hiphopcularin hepsi birbirine benziyor zaten. ilk soku atlattiktan sonra bir baktik, yakalarsam muck muck caliyor. seni gidi findikkiraaan dedigi yerlerde de zenciler avazlari ciktigi kadar nananananaaaaa diye bagiriyorlar.

    iki dakika kadar devam etti olay, polisler filan geldi, abartmayin dediler. bildigin lapd memurunun, bildigin hiphopcuya, tarkanin sesini kis demesi ve o sirada arkadaki ayilarin hep bir agizdan tum mahalleye opucuk yollamasi paradigm shift denilen hadisenin tanimi olsa gerek.

    benzer olaylar ibrahim tatlisesle de cok yasaniyor, ama onun pazari iranlilar, ermeniler filan, tarkan kadar evrensel olamadi daha.

  • yalnız yaşayacaksam, mahzenden tüm odalara evin her köşesini tek tuşla tamamen aydınlatacak şekilde ışık sistemi kurdurmak.
    elin hayaleti, iki dünya arasında sıkışmışı, aksak zombisi, vampiri, ip atlayan ölü kızıyla filan uğraşamam.

  • atatürk'ü daha çok ararsınız. bu insanlar yarın öbür gün galip gelirse, irandaki gibi saçın açık diye dayak yerken atatürk'ü neden savunmadık diye daha çok vah edersiniz ama geç kalınmış olur her şey için.

    görsel

    işin ilginç yanı çiğdem hanım seçim fotoğrafı çektirmiş. erkeklerle yan yana koymak istemediler galiba.

    görsel

  • sene 2019...askerden geleli neredeyse bir sene olmuş. net bir şekilde hayatımın en kötü gününü yaşıyorum.
    neredeyse 1 senedir işsizim, önceki akşam 6 senelik kız arkadaşımdan ayrılmışım, yalnız yaşıyorum zaten memlekete dönsem babam kapıdan içeri koymaz, gidecek yerim yok, kiralar faturalar birikmiş, o da yetmezmiş gibi aynı günün sabahı kyk borcum dolayısıyla hesabıma e-bloke konmuş 3-5 gün yetecek az buz bir param da bankada kalmış.
    doktora bittikten sonra askere gittim geldiğimde iş bulamayınca bir arkadaşın çalıştığı otoparkta fiş kesip sonrasında bir maketin el broşürlerini dağıtıyorum ama nasıl bir talihse bu işler bile çok görülmüş olacak ki bana birkaç gün öncesinde bu iki işten de "gelme" diye haber almışım. babam bana küsmüş "madem işsiz kalacaktın ne diye senelerce yüksek lisansıdır doktorasıdır koşturdun durdun" diyip duruyor. annem "utandığımdan konu komşu seni sorunca kendi işini yapıyor diyorum" demiş. girdiğim bir iki tane iş görüşmesinden haber yok kaç aydır, cepte para yok, gittiğim tüm kapılar yüzüme kapanmış, ortamlarda dalga konusu olmuşum resmen. üstüne gelen ayrılık, haciz şoku falan derken mental olarak çökmüş değil resmen enkaz altında kalmışım.
    öyle bir psikolojide bilen bilir duvarlar insanın üstüne üstüne gelir. çıktım evden haliyle, evinsiz evinsiz gezerken bir esnaf bir arkadaşın dükkana girdim. biraz sohbet muhabbet tabi çocuk biliyor halimi yakın arkadaşım (hoş o da batık işleri çok kötü ama) yalandan rencide olmayayım diye "hatırlar mısın fi tarihinde sana şu kadar borcum vardı" diyerek cebindeki 400 liranın 200 lirasını bana veriyor zorla.
    alıp çıkıyorum o parayı, yol üstünde bir banka oturup muhtemelen bir daha göremeyeceğimi düşündüğüm çok sevdiğim caddenin manzarasını, geleni geçeni izliyorum. neyse bank çift taraflı bankın arkasına üniversite öğrencisi olduğunu anladığım gençten bir çocuk telefonla konuşa konuşa gelip oturdu. istemeden kulak misafiri oldum haliyle. arıyor sürekli birilerini "abi elektriğimiz kesik, babamın maaş 3-4 güne yatacak varsa 150-200 lira gönderebilir misin?" diyor her aradığına. anladığım kadarıyla kimse yardım etmiyor. sesi giderek çatallaşıyor 3. 4. aramadan sonra sanırım ev arkadaşını arıyor "ben de bulamadım ya valla kaldık öyle nap'caz şimdi?" diyor.
    "ulan" diyorum kendi kendime "zaten batmışsın, muhtemelen bu kahırla geceyi çıkaramazsın, kahırdan gitmesen kendine kıyacaksın hem kıymasan ne 200 lira ile mi bitecek tüm dertlerin?" diyorum.
    sonra gencin yanına gidip rencide olmasın diye "kusura bakma istemeden kulak misafiri oldum konuşmalarına, benim bir ahdim vardı bir iş kovalıyordum dünya bankası projesinde, olursa 3 tane öğrenciye yemek ısmarlayacağım diye, az önce telefon geldi o bahsettiğim işe kabul edilmişim, sen de sanırım zor durumdasın al şu 200 lirayı borcunu öde açtır elektriğini" diyorum. çocuk "abi olmaz falan" diye ısrar etse de ahdim var gibisinden bir şeyler sallayıp zorla veriyorum parayı çocuğa. gözlerinin içi parlıyor tabi garibin, damdan düşenin halinden damdan düşen anlar hesabı bilirim o çaresizliği ve sonrasında hiç beklemediğin anda gelen umudu.
    neyse biraz daha oturayım derken aradan yarım saat geçmeden bir telefon geliyor. dünya bankasının türkiye'de ortak iş yaptığı aracı kurumdan arayan bir kadın "görüştüğümüz danışmanlar arasında sizi tercih ettik gelin sözleşme imzalayalım" diyor.
    tabi o günden sonra hayatım bambaşka bir yöne evriliyor bu proje sayesinde birçok fırsat geliyor önüme.
    o sıra içime mi doğdu, olmasını istediğim için az da olsa kendimi mutlu edeyim diye mi dedim dünya bankası projesine kabul edildim yoksa tamamen tesaddüf müydü anlamadım ama bu anım aklıma geldikçe hep tebessüm ettirir bu hoş tesadüf içeren anı.
    edit: yazım