ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
gökyüzündeki esrarengiz parmak izi
-
videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
bkz: esrarengiz parmak izi
edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.
edit:3 ucu açık olay, ne olduğunu anlamak için takipte kalmak gerek.
ido tatlıses
-
çiğköfteden çocuk yaparsan bu kadar olur dedirten ergen irisi.
tabu
-
tabu, oyuncuların takım arkadaşlarına "tabu" kelimeleri kullanmadan belirli kelimeleri veya deyimleri anlatmak zorunda oldukları popüler bir kutu oyunu bildiğiniz üzere. ancak tabu için neden bir kart destesi şeklinde ek paket, veya bir diğer ismiyle genişleme paketi çıkarılmadığı konusu yıllardır kafamı kurcalayan bir konu. çünkü sadece bir desteyle oyunun ömrünü uzatabilirsiniz zira standart oyundaki kelimeleri bir süre sonra ezberliyorsunuz. chatgpt birkaç cevap verdi...
genişletme paketleri oyunu geliştirebilir ve ek kelime kartları sağlayabilirken, masa oyunları için genişletme paketlerinin piyasaya sürülmesi birkaç faktöre bağlı olarak değişebilir. tabu için genişletme paketlerinin sık sık yayınlanmamasının ise birkaç olası nedeni var:
pazar talebi
genişleme paketleri, genellikle oyunculardan yeni içerik için yüksek talep olduğunda oluşturulur. tabu genişleme paketlerine olan talep yeterince fazla değilse, oyunun yayıncısı bunları geliştirmeye ve piyasaya sürmeye öncelik vermeyebilir. temel oyunun popülaritesi ve satışları, genişletme paketlerinin uygulanabilir olup olmadığını belirlemede önemli bir rol oynar.
geliştirme kaynakları
bir kutu oyunu için genişleme paketi hazırlamak, oyunun yayıncısı tarafından zaman, çaba ve kaynak harcanmasını gerektirir. yeni kelime kartlarını düzenleyip test etmeleri, sanat eserleri tasarlamaları ve potansiyel olarak yeni oyun öğeleri eklemeleri gerekiyor. yayıncının sınırlı kaynakları varsa veya başka projelere odaklanmışsa, tabu için genişleme paketleri geliştirmeye öncelik vermeyebilir.
lisanslama ve fikri mülkiyet
oyunun doğasına bağlı olarak, genişletme paketlerine dahil edilecek belirli temalar, markalar veya fikri mülkiyetler için lisans almak karmaşık ve maliyetli olabilir. yayıncı uygun lisansları alamıyorsa veya ilgili maliyetler fahişse, genişletme paketlerinin kullanılabilirliğini sınırlayabilir. yani istediğiniz özgür kelime çeşitliliği olmayan bir genişletme paketi haliyle tatsız olur. arada sırada pop kültür referansları veya tarihe mal olmuş bazı isimleri konuşmak isteyeceksiniz.
uzun ömür ve pazar doygunluğu
tabu uzun yıllardır ortalıkta dolaşıyor ve pazar, oyunun çeşitli sürümleri ve sürümleriyle şimdiden doymuş olabilir. belirli bir noktadan sonra, oyuncular birden çok oyun varyasyonunu keşfetmiş veya mevcut kelime kartlarını tüketmiş olabileceğinden, yeni genişletme paketlerine olan talep azalabilir.
tabu için genişleme paketi sürümlerinin ardındaki belirli karar verme sürecinin değişebileceğini unutmamak önemlidir ve genişleme paketleri ve kullanılabilirlikleri hakkında en doğru bilgiler için oyunun yayıncısına veya resmi kanallarına danışmak en iyisidir.
kuru patlıcan dolması
-
şu anda bizim evde var ve yaklaşık 8 saattir eve gitmeyi bekliyorum. öyle bir şey. yüz tane bile yerim. çerez niyetine. en sevdiğim koruk suyu ile yapılanı. karar verdim 35 tane yiyeceğim. 40 tane de olur. böyle ezilmiş gibi oluyor ya onları daha çok seviyorum. böyle ezik gibi. ince yani biraz. iyi ki doğmuşum bence, yoksa bunu nasıl yerdim ki. doğmasam midem bile olmazdı, midem olmasa yemek yiyemezdim. ağzım bile var. çok şanslıyım. iyi ki de antepli olmuşum işte. aferin babama. gidip tebrik edeceğim ama önce dolmaları yiyeyim. yolda başıma bir şey gelmese bari. kaza filan geçirsek iyileşene kadar dolmalar bozulur çok saçma olur. neyse anneme derim hastaneye getirir. gene de yerim yani. ok sorun yok.
bizim evde dolma var yıhyıh. istesem hepsini yerim ve istiyorum. güzel şeyler sona bırakılmaz. hemen yenir. çünkü ölebiliriz.
3 şubat 2023 erzurum et kuyrukları
-
hoşuma giden görüntülerdir. erzurum, 46'dan beri salak saçma partilere oy veriyor. artık şapkayı önüne koyup, düşünmek vakti gelmiştir
deprem anı diyalogları
-
bi arkadaş anlattı. bunun kanki sallantı anında fırlamış yataktan. dinle imanla pek alakası olmayan biçok müslüman evladı gibi kelime-i şehadet, ayet, sure felan okuyacak ama aklına hiçbişey gelmiyor. gelen tek şeyi yüksek sesle haykırıyor:
- sordum saaarıı çiçeeee
yapılmış en aptalca dalgınlık
-
yapılmış en aptalca dalgınlık demeyeceğim, en aptalca aptallık ablamın kocasından geliyor;
üst komşu bir gece karısını dövüyor, ablamla eniştem duruma müdahele edemeyip polisi arıyorlar, eniştem adresi veriyor. sirenler, polisler derken ablamın kapısı yumruklanıyor "aç, polis" deniliyor. bizimkiler şaşırıyor, ihbar eden kendileri, kapıyı açıyorlar, polis "şikayet var sen içeri git" diyor enişteme, sonra ablama "bu adam size şiddet mi uyguladı?" gibi sorular soruyorlar, anlaşılıyor ki bizim zeka küpü enişte adresi verirken kendi daire numarasını vermiş polise. bu sırada polisin gürültüsüne karısını döven adam da geliyor, bizimkiler diyemiyorlar polise "biz değiliz, onlar" diye çünkü adam merdivenlerden izliyor olayı. allahtan bizim enişte tekar arıyor karakoldan bir arkadaşını da, durum açıklığa kavuşuyor. yine de polis evden ayrılmadan önce enişteme "gözümüz üzerinde, dikkatli ol" mesajı vererek gidiyor.
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
sene 2002 mayıs sanırım yaşım 19
hayatımda ilk defa memleketim ve şehrimden uzak anadolu’nun bir şehrinin gelişmemiş bir ilçesinde myo 1.sınıf öğrencisiyim.
ilk dönem bitti bütün öğrenciler evlerine dönmeye başladı.
arkadaş ve çevrem arasında nasıl dönüyorsun, ne zaman döneceksin, istersen birlikte gidelim sohbetleri havada uçuşuyor.
o dönemler içine kapanık biriyim.
istanbul’a bilet alacak param olmadığını kimseye söyleyemiyorum.
cuma günü okulun son günü
o akşam ve takip eden haftasonu akın akın herkes memleketine dönüyor.
ben gündüzleri evden hiç çıkmıyorum.
çarşıda sağda solda görüp neden gitmedin yada gitmiyorsun soruları işe karşılaşmak istemiyorum.
ilçe küçük bir yer hemen hemen bütün öğrenciler, esnaf ve yerel halk kısmen birbirlerini tanıyorlar.
gündüzleri evde radyo dinleyip öğrenci evimde az kalan bitmeye yakın erzaklarımı dikkatli tüketip akşam 20.00 istanbul otobüsünü izlemek için uzak noktaya gidiyor, giden öğrencileri izliyorum, bir gün benimde o otobüse binebilme hayalini kuruyorum.
sonrasında bütün ilçeyi karanlıkta geziyorum sokak sokak. gündüz evde yatmanın acısını çıkarıyorum.
yorulmalıyım ki eve gittiğimde uyuyabilmeliyim zira gündüz yeterince uyumuşum.
o yılları yaşayan bilir
internete sadece kafelerden ulaşabilirsin, cep telefonu sadece sms ve sesli arama içindir.
kontörün yoksa arama sms ve çağrı yapamazsın.
benim de yoktu tabi.
kaldığım evde eski ev sahibinin çevirmeli ev telefonu vardı. benim için büyük şans.
ailemden arayabileceğim herkesi aradım istanbul’a dönebilecek otobüs bileti için. yok maalesef.
en erken para gönderebilecek ablam 1 hafta sonra maaşını alınca yollayabiliyor.
herkese haber salıp beklemeye koyuldum.
ilçede sadece ziraat bankası var
parayı bana o bankanın şubesine havale ile yolluyor aliem.
sanırım o haftasonu geçti
önümde daha kocaman bir hafta var
sonraki pazartesiye kadar beklemek zorundayım.
cepteki para miktarım sıfır.
kredi kartı yokki daha kaç yaşındasın. sıfır kart sıfır para.
içimden dedim bekleyeceksin yok başka çarem.
bütün arkadaşlarım hatta bütün okul öğrencileri döndü artık şehirlerine. bitti sezon.
tanıdığım bitkaç esnaf ve ev sahibi kaldı. ev sahibini pek sevmezdim yobazın biriydi.
ne ondan borç isteyebilirdim ne de esnaftan
sabırla bekleyecektim, önümüzdeki pazartesi para gelmesini.
20 yıl geçmiş günlük tam olarak ne yaşandığını hatırlamıyorum.
ama ertesi günü mutfakta yiyecek ve pişirecek hiçbir şey kalmadığını hatırlıyorum.
küçük mutfak tüpüm dahil bitmişti.
zaten öğrenci evinde ne olabilirdi.
gündüzleri tam gün odamda yatıp, akşam güneş batımından sonra çarşıya gezmeye çıkıyordum.
küçük sarı renkli radyolu kaset çalarım vardı.
aptal yerde sadede trt fm çekiyordu.sevmiyordum aptal radyoyu.
coskun sabah, ahmet kaya ve tatlıses kasetlerim vardı
onları dinleyip uykuya dalardım
şimdi ahmet kaya dışında hepsinden nefret ediyorum.
ilk günler sonrası açlığı iyice bedenimde hissetmeye başladım, uykuya dalmak zorlaşıyordu artık yatakta uzanmak acı veriyordu.
o berbat günün gecesi çarşıya çıktım yine.
birşey yapmalıydım para elde edecek birşey, sırf birşeyler yiyebilmek için.
sony walkmanim vardı pillerini ısırarak sonuna kadar kullandığım hayatta en önemli eşyam.
merkeze ıspartaya gidecek param olsa onu satmayı düşünüyorum.
kulağımda walkman sokaklarda aptal aptal geziyorum ahmet kaya'nın kaseti sanırım emin değilm.
pek inanılır gelmeyebilir zaten bana da mucize gibi gelmişti.
hayatımda yolda ilk kez para buluşumdur. 5 milyonluk bir banknot bulmuştum.
inanamıyorum şaka gibiydi.
eğilip aldım gerçekten 5 milyon.
o zaman tabi daha 6 sıfır atılmamış.
o zaman bir gazate 500 bin lira. bir kolon sayısal 250 bin liraydı. hatırladıklarım.
zaman gece ilçede bakkalar kapalı gittim eve dedim akıllı ol dikaktli harca daha 5-6 günün var.
o gece eve dönüp sabredip aç yattım.
ertesi günü ilk defa gündüz çıktım dışarı sabah markete gidip 3 ekmek ve geri kalanı ile yettiği kadar domates aldım.
tabi bilgisayar programlama okuyorum kafa çalışıyor.
yaptım hesabımı dedim her gün yarım ekmek içine domates 6 gün yeter bana tek öğün.
o şekilde geçirdim bir haftayı
erken açıkmamak için gündüz uyumaya devam edip akşam yedim
akşam sonrası yürüdüm eve geldim yattım
ertesi gün yine aynı
pazartesi günü bankaya öğleden sonra gittim hayal kırıklılığına uğramamak için.
dedim gişede adıma havale var mı? evet
o günkü sevincimi unutamam tam 50milyon
ablam göndermiş sağolsun. minnettarım.
ilk işim pideciye gidip kıymalı pide yemek oldu
sonra biletçiye gidip istanbul biletimi aldım.
her akşam uzaktan ağlamamak için kendimi zor tutup kalkışını izlediğim istanbul otobüsüne pazartesi bindim ve evime gittim.
aradan 20 yıl geçmiş tam. bunlar gerçekten yaşandı mı? inanması bile zor ama evet yaşadım
yeri merak edenler ısparta uluborlu
ebru gündeş'in 600 bin tl'lik yazlık alışverişi
-
bakınız, enflasyon ülkeyi nasıl da vurmuş.. ebru gündeş hanımefendinin kışlık alışverişi daha birkaç ay evvel 400 bin lira tutuyorken, bugün yazlık alışverişi için 600 bin tl harcamak zorunda kalmış. nerden baksan %50 fark var. işte bunlar hep enflasyon.
http://www.radikal.com.tr/…bin_lira_harcadi-1350430
(bkz: ebru gündeş'in 400 bin tl'lik kışlık alışverişi)
gece 12'den sonra eğlencenin tamamen yasaklanması
-
koca ülkeyi parasız yatılı yurduna çevirdiler lan. aman burdan kültür savaşı çıksın da laikler kudursun. fakirler gelen zamları unutsun. ne bitmez çilesi varmış lan ülkenin. 20 senedir aynı filmi oynatıp halen bilet satıyorlar.
11 temmuz 2018 odtü'lülerin tutuklanması
-
odtü mezuniyet töreninde taşıdıkları malum pankart sebebiyle cb’na hakaret suçlamasıyla dün gece çıkarıldıkları mahkemede 4 odtü’lü yeni mezun tutuklandı arkadaşlar.
kaynak: tutuklanan arkadaşlarımız. gün içinde kaynak gelecek arkadaşlar.kaynak
edit: özelden yazan bir arkadaş kürdistan bayrağı taşımalarının anlamı ne diye soruyor. bayrak lgbti bayrağı arkadaşlar. internette reis tutkunları sayfalarında da almanya bayrağı tutuyorlar diye yorumlar görmüştüm. hobi olarak mı cahilsiniz?
edit2: bana gelen mesajlardan ve yazılan entry’lerden görüyorum ki muaviye küfeli hikayesine dönmüş her şey bu ülkede
yeter
-
ilk defa sözlük formatına aykırı olduğu için bir başlığa ve entrye kızamıyorum.
haklı bir serzeniş.