ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
30 ağustos kutlamalarının tüm yurtta yasaklanması
-
covid-19 nedeniyle getirilmiş sanırım yasak. binlerce kişi ayasofya'da, avlusunda içi içe namaz kılarken zarar vermeyen virüs, zafer bayramı kutlamalarında zarar verebilir! yersen!
hedef 2023!
sen bak öyle mal mal kemal efendi! böyle bir şey olabilir mi de geç!
ihsan şenocak'ın fatih altaylı'yı hedef alması
-
fatih altayliyi bilemeyiz de, kendisinin ne çocuğu olduğu hakkında fikir sahibiyiz.
osmanlı dar yerde yaşamayı sevmezdi
socrates dergi
-
socrates dergi ile ilgili ilginç noktalardan biri de, kadrosundaki isimlerin yıllar evvel ekşi sözlükte birbirlerinin nick altlarına yazdıkları mesajlardır.
1) raul gonzalez nickname'i ile erman yaşar daha 2005 yılında parma maniac emre özcan için şu entriyi girmiş: (bkz: #6925082) olaya bakar mısınız, birisi spiker diğeri yorumcu ve şu an ikisi s sport'ta beraber premier lig maçları anlatıyorlar. yıllarca beraber ev arkadaşı olduklarını da unutmayalım.
2) bu kez emre özcan, orkun çolakoğlu için 2004'te şunları yazıyor: (bkz: #4191565) 2007'de ise şunu: (bkz: #10557910) erman yaşar'ın 2011'de orkun çolakoğlu için yazdığı entri ise şöyle: (bkz: #26562437) özellikle içinizden erman yaşar'ın ses tonuyla okuyun. *
edit: emre özcan'ın 2008'de caner eler için girdiği şu entri de varmış: (bkz: #13783518)
katkısı için walnutbreaker'a teşekkürler.
mona lisa'nın çalınması
-
bırakın tosuncuğu, sülün osman'a dahi şapka çıkartacak cinsten bir dolandırıcılık organizasyonudur mona lisa tablosunun çalınması.
1911 yılının ağustos ayında dünyanın tüm gazetelerinde bir haber basılır; dünyanın en ihtişamlı tablosu olan mona lisa, louvre müzesindeki asılı olduğu duvardan çalındı...
aslında tablo çalındıktan sonra duvardaki eksiklik saatler boyu yadırganmamış çünkü bazı ressamlar böyle meşhur resimleri kopyalamak için özel izinler alarak müzeden çıkarabiliyorlarmış ve yetkililer de ilk saatlerde böyle düşünmüşler. bir gün sonra resmin çalındığına kanaat getirilince müzenin tüm kapıları kapatılarak aramalar başlamış. müze yaklaşık 50 dönüm üzerine kurulu olduğu için aramalarda 60 dedektif görev almış ve aramalar bir hafta sürmüş. aramalarda tek bulunan şey resmin tablosu olmuş. tablo üzerinde parmak izleri tespit edilse de parmak izi dataları kısıtlı olduğu için bir işe yaramamış. bu süreçte müze çalışanlarının evleri dahi aranmış fakat herhangi bir şey bulunamamış.
hırsızlıktan bir hafta sonra da daha önce louvre müzesinden sanat eserleri çalan kişiler sorgulanmaya başlamış. bu kişilerden, çaldıkları eserleri sattıkları kişilerin isimleri de alınmış. burada karşımıza tanıdık bir isim çıkıyor; pablo picasso... picasso daha önce aldığı eserlerin çalıntı olduğunu bilmediğini beyan ediyor, sonrasında yargılansa da suçsuz bulunuyor.
hiçbir sonuç elde etmeden aradan iki yıldan fazla zaman geçiyor. 1913 yılı aralık ayında bir ihbar üzerine mona lisa tablosunu satmak isteyen bir adam yakalanıyor; vincenzo perrugia...
tablonun çalındığı zamanlar vincenzo müzede tamirat tadilat işleri için çalışan birisi. çalıştığı sürede müzeyi iyice gözlemleyip müzenin açılış kapanış saatlerini, güvenlik durumlarını tespit ediyor ve bir akşam bir dolaba saklanarak müzede kalıyor. sabahında ise tabloyu duvardan alıp resmi çerçeveden çıkararak paltosunun altına saklayıp müzeden elini kolunu sallayarak çıkıp gidiyor. aslında müze çalışanların evinin aranması sırasında onun da evi aranıyor ama resmi evindeki masanın altına yapıştırdığı için
-kimsenin de aklına evin ortasındaki masanın altına bakmak gelmediğim için- resim bulunamıyor. iki yılın sonunda bir italyan galeri sahibine satmaya çalışırken de yakayı ele veriyor.
şimdi gel gelelim hikayede hiç adı geçmeyen ama hikayenin baş kahramanı olan şahsa; eduardo valfierno...
bu zat tablolar çalınmadan altı ay önce mona lisa tablosunun altı adet kopyasını yaptırarak amerika'ya gidiyor. amerika'da galeri sahipleri ile görüşerek 300 bin dolara mona lisa tablosunu alacak açgözlüler arıyor ve herhalde pek de zorlanmıyor. bu saatten sonra ihtiyacı olan tek şey mona lisa tablosunun çalındığının duyulması. o sırada müzede tadilat işleriyle uğraşan vincenzo'ya tabloyu çalması karşılığında 30 bin dolar (günümüz parasıyla yaklaşık 1 milyon dolar) vaadediyor. bundan sonraki hikayeyi biliyoruz; vincenzo tabloyu çalıyor (tabi valfierno hiçbir zaman tabloyu almak için kendisi ile irtibat kurmayacak)
diğer tarafta ise valfierno elindeki altı adet tabloyu tanesi 300 bin dolardan satarak 1.8 milyon dolar gibi o zaman için çok büyük -gerçi günümüz için de iyi para- bir vurgun yapmış oluyor
başörtülü küçük kızın öğretmenini eleştirmesi
-
demedi demeyin. bu kız büyüyünce ya ateist olur ya da işid'e katılır.
18 şubat 2020 papara iş görüşmesi rezaleti
-
benim rezalet yönünden çok kvkk ihlali meselesine takıldığım olay, bir tek ben mi burada açıkça bir kvkk ihlali olduğunu görüyorum, cto denen kişi bilgi görüntülemeye yetkili olabilir ama bu yetkiyi amacı dışında kullanmış görünüyor burada ve bence çok büyük bir kvkk ihlali görünüyor burada.
durup dururken telefon rehberindeki insanların hesabı olup olmadığına, ne kadar parası olup olmadığına bakabilir mi yani bu adam, siber güvenlik, audit birimleri ne iş yapıyor acaba bu sırada, kimse cesaret edip cto'ya neden böyle bir sorgu gerçekleştirdiniz diye sorabiliyor mu acaba?
lys ygs gibi düzgün olacak
-
(bkz: o zaman yarrağı yedik)