hesabın var mı? giriş yap

  • niye ingilizler federeri tutuyor ya da çoğunluk federeri niye tutuyor diye isyan edenler bir alıcı gözüyle baksınlar adama, bu kadar mı estetik olunur, adam rönesans döneminden çıkmış gelmiş sanatını icra ediyor gibi.

  • çok fakirdi o zamanlar, takip ediyordum ve biri yaptığı yemek videosunun altına şunu yazmıştı
    "o kadar marka sana yepyeni mutfak eşyaları gönderiyor, milleti kandırarak fakir rolü yapmayı bırak" bunu okuyunca o kişiye hak vermiştim nedense, ancak günler sonra o video tekrar çıktı önüme, tekrar yorumlara baktığımda taha o kişiye cevap vermişti ve şöyle diyordu "ablacığım, benim bekar ablalarım var ve hepsi gelen eşyaları çok beğeniyor, taha bunu benim çeyizime verir misin diyor, onları kıramıyorum, kullanmadan veriyorum...ablalarım mutlu olunca ben zaten mutlu oluyorum" demişti... fakirlik zor şey arkadaşlar, yaşamadan bilemezsiniz. bu çocuğun yaşamasını dilerdim... bir mucize olsun, taha aramıza geri gelsin... ve o gün öyle düşündüğüm için özür dilerim taha, her ne kadar beni duyamasan da...

  • x,y ve z kartezyen koordinat sistemindeki yer değişiminin büyüklüğündeki farka göre iki farklı gözlemci için zaman iki farklı hızlarda akar.

    yani diyelim ki mahmut ve hüso iki farklı kişi olsun ve hüso bir uzay gemisine binip mahmut'un sabit durduğu bir referans sisteminde ışık hızının %90'ı hızda mahmut'tan uzaklaşıyor olsun. bu durumda eğer mahmut'un ve hüso'nun eline iki farklı kronometre verirsek ve aynı anda bu kronometreleri başlatırlarsa, hüso'nun kronometresi ile mahmut'un kronometresi farklı değerler gösterirler. diğer bir deyişle mahmut'un zamanı ile hüso'nun zamanı birbirinden farklı olur. bunun sebebi ışık hızının %90'ı hızda giden hüso'nun ingilizce time dilation olarak bilinen zaman genişlemesi durumunu tecrübe etmesidir. pisagor teoreminden yola çıkarak mahmut'un zamanındaki değişimi matematiksel olarak ifade edebiliriz.

    peki nasıl?

    ve ayrıca pisagor teoreminin bu durumla ne ilgisi var?

    öncelikle zamanın kişiden kişiye değişiklik göstermesinin sebebi ışık hızının tüm perspektiflerden aynı olması, yani sabit olmasıdır. bu maxwell denklemleri ve özel görelilikle ilgili bir durumdur ve bunun açıklaması da başka bir yazının konusudur. bu durumun sebebi daha sonra açıklayacak olmakla birlikte, durumun kendisinin ne olduğunu açıklamak gerekiyor. şimdilik aşağıdaki örneği kabul edip ilerleyelim.

    ışık hızı sabittir demek, ışığa nasıl bir perspektiften bakarsanız bakın ışığın sizden aynı hızda uzaklaşıyor olduğunu gözlemlersiniz demektir.

    newton fiziğine göre düşündüğümüzde bir cismi gözlemlediğimizde hızını bizim durumumuza göre algılarız. yani diyelim ki biz bir arabanın içindeyiz ve saatte 100 kilometre hızla ilerliyoruz. sol şeritte saatte 110 kilometre hızla ilerleyen bir arabaya bizim gözümüzden bakarsak, o araba sanki saatte 10 kilometre hızla belirli bir doğrultuda bizden uzaklaşıyormuş gibi algılarız.

    işte bu durum ışık hızı için geçerli değildir.

    yani biz belirli bir referans noktasına göre istersek saatte 100 kilometre hızla ilerleyelim, istersek saatte 100000km hızla ilerleyelim, bizden uzaklaşan bir ışık demetinin bizden uzaklaşma hızını hesaplarsak ışık hızı sabitini buluruz.

    yani kısaca biz ne hızda ilerlersek ilerleyelim, ışık bizden aynı hızda uzaklaşır ve bu uzaklaşma değerine de ışık hızı sabiti denir.

    ışık hızı sabiti -> görsel

    bu bilgiyi kullanarak time dilation olarak bilinen zaman genişlemesini ve iki farklı gözlemci için iki farklı zaman akışı olduğunu görebiliriz. peki nasıl mı?

    öncelikle bir düşünce deneyi tasarlamamız gerekiyor. bu düşünce deneyi benim olmamakla birlikte, özel görelilik derslerinde öğrencilere zaman genişlemesini anlatmak için çok sık kullanılan bir deneydir.

    deneyde mahmut ve hüso isminde iki farklı gözlemcimiz var. mahmut kare şeklinde sabit duran bir gezegen üzerinde dururken, hüso ise ok şeklinde çok yüksek hızlarda ilerleyen bir uzay gemisinin içinde olacak.

    iki farklı kişi de kendi bakış açılarına göre bir aynadan sekip geri dönen bir ışık demetini inceleyecekler.

    şu şekilde -> görsel

    şekilde gördüğünüz gibi, iki kişi de ışık hızı sabitinden dolayı aynadan sekip dönen ışığın aynı hızda aynadan sekip döndüğünü görür. ikisinin de aynalarının arasındaki mesafe aynı olduğundan aynalar arası mesafeye l mesafesi diyelim.

    mahmut da, hüso da kendi aynalarına bakıp ışığı gözlemlediklerinde de ışığın aynı zaman diliminde 2l mesafeyi kat ettiğini görür. yani ikisi de kendilerince ışığın iki ayna arasındaki gidiş gelişine t zaman der.

    şimdi olaya farklı bir açıdan bakmamız gerekecek. olaya yeni bakış açımız mahmut'un durduğu yerden hüso'nun hızla ilerlemekte olan uzay gemisindeki aynaları gözlemlediği bakış açısı olacak.

    mahmut hüso'ya baktığında, hüso'nun gemisi mahmut'a göre sürekli olarak belirli bir doğrultuda ilerlediğinden, mahmut hüso'nun aynalarını farklı zaman dilimlerinde farklı yerlerde görecektir.

    mahmut'a göre hüso'nun aynası -> görsel

    şimdi şöyle düşünelim.

    mahmut'un bakış açısından kendi yanında duran aynalardaki ışık 2l mesafe kat ederken, hüso'nun gemisinin içindeki ışık 2lm mesafe kat ediyor.

    pisagor teoreminden dolayı 2lm mesafesinin 2l mesafesinden daha fazla olduğunu biliyoruz. bu durumda iki seçenek var. genius dizisini izleyenler hatırlayacaklardır, einstein bir sahnede arkadaşı michele besso'ya "ya newton haklı ya maxwell haklı, ikisi de aynı anda haklı olamaz!" tarzı bir cümle kuruyordu ve arkadaşı da ona cevap olarak "newton ile maxwell kapışırsa maxwell iki kaşının arasından vurulur" benzeri bir cevap veriyordu. işte bu kapışma aşağıdaki iki seçeneğin kapışması.

    1. seçenek : zaman sabittir ve ışık hüso'nun gemisinde mahmut'un durduğu yerde olduğundan daha hızlı hareket eder, böylelikle hüso'nun ışığı daha uzun bir mesafeyi mahmut'un ışığı ile aynı sürede kat edebilir.

    2. seçenek: ışık hızı sabittir ve zaman hüso'nun gemisinde mahmut'un durduğu yere göre farklı bir biçimde akar, böylelikle hüso'nun mesafesini kat edebilmesi için ışığın hızını değiştirmemiz gerekmez.

    doğru olan 2. seçenektir. hüso'nun gemisinde akan zaman, mahmut'un zamanından farklıdır. çünkü ışık hızı sabittir.

    time dilation, yani zaman genişlemesi dediğimiz şey de hüso'nun zamanı ile mahmut'un zamanı arasındaki farktır.

    bir miktar matematik bilen herkes tarafından zaman genişlemesi oranı cebir yaparak bulunabilir ancak şu an bunun üzerine yazmaya fazla vaktim olmadığından belki bir ara matematiksel işlemlerle zaman genişlemesi oranının nasıl bulunduğunu zaman genişlemesi başlığı altında gösteririm.

    yine de benim mağara devri yazılarıma bakmak yerine oldukça iyi görselleştirilmiş halini görmek isteyenler için time dilation linki

  • yukaridaki listenin yarisini bile gerceklestiremedigimi gorunce hangi statuye girdigimi merak ettigimdir. ben kendimi orta halli sanirdim, fakir bile degilmisim amk.

  • istanbul yenibosna'daki bimeks'te piskopat bir hanım kızımızın bana ima ettiği sinir bozucu olay.

    26/02/2016 günü saat 13:13'de "71" tl ödeyerek bimeks'ten "addison" marka laptop çantası satın aldım.

    26/02/2016- 05/03/2016 tarihleri arasında almış olduğum çantayı sadece 2 kere kullandım.
    bu kullanımlarda askısının çıkmasında dolayı içerisinde laptopum varken 3 kere çantanın yerlerde sürünmesini izledim.

    birde üstüne fermuarının bozulması eklenince soluğu yenibosna bimeks'te aldım.

    ürünün sıkıntılarını, bana verdiği zararı anlattım ve değişim istediğimi söyledim.

    şubedeki bayan arkadaş, değişim gibi bir hakkımın olmadığını, ürünü "teknik servise" göndericeklerini söyledi.

    teknik servis ne alaka ürünü neden değiştirmiyormusunuz diye sorduğumda hanım kızımız, süper bir açıklama ile konuya açıklık getirdi.

    -beyfendi ürünü değiştirememizin sebebi, getirdiğiniz ürünün sıkıntılı olmasıdır.

    beynim henüz teknik servis olayını kabullenemezken hanım kızımızın verdiği bu cevap ile iyice dumur oldum. kendisine, ürün sıkıntılı olduğu için değişime geldiğimi tekrardan hatırlattım.

    hanım kızımız ona verdiğim cevabı beğenmemiş olacak ki,
    -siz ürünü buradan böylemi aldınız? neden denemeden aldınız? diyerek 2. aydınlatıcı cümleyi kurdu.

    hanım kızımıza,
    -tam olarak ürünü alırken ne yapmam gerekiyordu, laptop ile buraya gelip, laptopu çantanın içine koyup, acaba askısı kopacak mı diye firmanın içinde dolaşıp durmam mı gerekiyordu? diye sorduğumda bana 3. aydınlatıcı cümleyi kurdu.

    -beyfendi bu ürünü alarak hata yapmışsınız, 71 tl lik ürün yerine daha pahalı bir ürün alsaydınız herhangi bir sıkıntı yaşamazdınız. pahalı ürünlerde sorunlar az yaşanır. dedi ve 4. aydınlatıcı cümleyi yapıştırıverdi.

    -ben herzaman bir ürün alırken en kalitelisini alırım.

    hanım kızımızı durdurabilene aşk olsun, her zaman kalitesi ürünler aldığını kanıtlamak için 5. aydınlatıcı hareketini yaparak bana ıphone s6 telefonu gösterdi. böyle altın renkli alacalı bulacalı bişey.

    sonra başladı hayatının her anlamında kaliteye önem verdiğini ve benimde kaliteye önem vermem gerektiğini, 71 tl'lik bir ürün alırsam bu tarz şeylerin yaşanacağını durmadan belirtti.
    ağzından çıkan her 3 cümleden 2'si benim ucuz ürün aldığım üzerine kuruluydu.

    olayın şoku ve şaşkınlığı içerisinde hanım kızımıza, benimle dalga geçip geçmediğini sordum.
    hanım kızımız bana, kendisinin de emir kulu olduğunu kendisine ne söylenirse onu yaptığı söyledi.

    yani tüm bu saçmalığı bana kendi hür iradesi ile yaşatmadığını bizzat firmanın doğrultusunda beni aşağıladığını söylemiş oldu.ve ağzından 6. aydınlatıcı cümle çıktı.

    biz dandik ürün satabiliriz, ama siz almak zorunda değilsiniz. dedi

    sonra çantamı "teknik servise" göndermek için gerekli işlemleri yaptığı söyledi. ismini sorduğumda, beni şikayet edecekseniz adımı bir kağıda yazıp verebilirim dedi.
    hanım kızımızın ciddi sorunları olduğunu düşünerek oradan ayrıldım. tam olarak nasıl bir şikayet polikası yürüteceğime karar verme aşamasındayım.

  • benim lan bu. hayatımda yediğim en kötü yafta da bu. cumartesiler gelmesin istiyorum amk. korkulu rüyam oldu bu artık benim. her cumartesi sol frame'e çakılı kalıyor bu başlık. yok ''böyle ezikler var mıymış?'', yok efendim,'' onlara kızmayın, teselli edin''. ulan ibiş bunları barda, clubda kızları tost yaparken mi yazıyorsun? belli ki sen de evdesin. kime lan senin havan?

    eskiden sadece cumartesi akşamı bu başlığa entryler girilirdi, şimdi salıya perşembeye kadar uzadı amk. cumartesi gecesi bitirin şu işi nolur?

  • -siri bana da biraz komiklik yap. yap ki ben de güleyim diyalog yazayım.

    +barış!!!

    -anlamadım?

    +özgürlük!!!

    -pardon?

    +demoqq'rasi!!!

    -ne alaka??

    +aşiti!!!

    -olm hangi dil lan bu, kimsin lan sen?

    +benem ben! siri süreyya önder!

    -ahahahahaha ya ama hahahha.

    +la bu solcular size ne etti gardaşım.

    -ahahahah kahvemi püskürttüm.

    +pis kürt mü?? ula faşik!!

    -ahahhahahahah ahahha sandalyeden düştüm lan ahahaha.

    +niye sen ekşici misen gardaş?

    -evet yeni yazar oldum burda.

    +o zaman siz piçler bunu çok seversiz.

    -neyi?

    +dövlet bize bokmir!

    -ahahahahahha adasdasfdasd kjsdfsafaskdjdak ahahhahah öldüm ya hahaha yeter haha.

    +sus lan itin evladı!

    -hooop ayıp oluyo ama siri.

    +şaka lan şaka siri sakık oldum şimdi de. sözüm vandallara hahaha.

    -hahahaha.

    +maksat diyalog maksat uzlaşı. çözüm süreci hahahah.

    -evet hahahahahaha.

    +la sizin ülke zaten komik ben niye güldüreyim hahaha başkanlık sistemi hahahaha.

    -hahhahahaha.

    +ne acayip bi ülkeye programladılar lan bu sefer ahaha sirilerim bozuldu benim de haahaha.

    -ahahahahaha.

    +neyse sarjım bitiyor gidiyim de biraz da devlet siri olayım madem hahahaha.

    -ahahahahahaha.

  • diğer büyük kedilerle karıştırıldığı için yaptığı iş büyük şaşkınlıkla karşılanan jaguar.

    jaguarlar dört büyük kediden biridir ancak karakteristik özellikleri ile diğer kedilerden çok farklıdır. öncelikle avını uzun veya kısa mesafeden kovalamaz. çok sık yağmur ormanlarında yaşamasından ve üstün kamuflaj yeteneğinden ötürü pusuya yatar ve tek sıçramayla avını yakalar. zaten jaguar kelime anlamı itibariyle avını tek sıçramayla yakalayan demektir.

    ayrıca büyük küçük fark etmeksizin diğer kedilerin hiçbiri gibi avının boğazına da sarılmaz. jaguar tüm hayvanlar arasında, kafatası büyüklüğüne oranla en yüksek güç uygulayabilen ikinci hayvandır.(birincisi benekli sırtlandır) bu yeteneğinden faydalanarak avının kulaklarının hemen üzerinden ısırarak kafa tasını kırar.

    son olarak, o gördüğünüz timsah, belgesellerde izlediğiniz nil timsahı değildir. zaten nil timsahı jaguarın yaşadığı coğrafya olan amerika'da da bulunmaz. o gördüğünüz caimandir. ağırlığı ortalama 70 kg olup, ağırlığı 140 kg'ye çıkabilen jaguar için standart avlardan biridir.

    avlanma sahnesi değerli ve ender görülen bir sahnedir çünkü jaguar çok iyi kamufle olan bir kedi olduğundan ve yaşadığı ormanlarda çok sık bir bitki örtüsü olduğundan, jaguar avına ender rastlanmaktadır. bu yüzden aslanlar, çitalar veya leoparlar gibi yüzlerce belgeseli bulunmaz. ana konusu jaguar olan zannedersem 4 belgesel var. bu da o belgesellerden biri olan 'der jaguar - das phantom des dschungels' belgeselinden bir kesittir.