hesabın var mı? giriş yap

  • cambridge asuroloji öğrencilerinin çektiği 20 dakikalık film. urfa'daki sultantepe höyüğünde bulunan bir tablette yazılı 3000 yıllık "nippur'un fakir adami" isimli masali kullanarak, orijinal babil dilinde film çekmişler. ortaya oldukça ilginç bir video çıkmış. türkçe dahil 16 farklı dilde altyazısı mevcut bu kısa videoyu linkten izleyebilirsiniz.

  • genel olarak fotoğraf çekimlerinden arta kalan fotoğrafların, dergi ve gazetelere satılarak değerlendirilmesi amacıyla ilk olarak 1920'li yıllarda h. armstrong roberts tarafından kurulan stok fotoğraf ajansı ile başlayıp, 80’li yıllara gelindiğinde ise hız kazanıp ayrı bir endüstriye dönüşmüş fotoğraf sektörüdür. 2001 yılına gelindiğinde google'ın fotoğraf arama hizmetini sunmasıyla birlikte olay yavaş yavaş internet platformuna taşınmıştır. zaman içerisinde istockphoto*, shutterstock* ve dreamstime gibi pek çok stok fotoğraf ajans şirketi bu akımı takip etmiştir.

    20 yıl öncesine kadar stok fotoğrafçılığı günümüze nazaran daha kolaydı. ancak dijital teknolojinin ilerlemesi, mobil cihazların günden güne gelişen kamera özellikleri ve yazılım teknolojileri neticesinde artık çok daha fazla rakiple mücadele etmek zorundayız.*
    dslr'den cep telefonuna kadar iyi kötü herkesin elinde bir kamera var ve biraz ilgisi olan herkes çektiği bu tarz fotoğraflar ile rekabete girebilir. ancak sadece stok fotoğraf çekmek yeterli olmaz. çekilen bu fotoğrafların doğru bir şekilde işlenmesi, isimlendirilmesi, tanımlanması ve ilgili anahtar kelimeler ile (genellikle ingilizce olur) etiketlendikten sonra stok ajanslara üye olup, istenilen şart ve kabul prosedürlerini geçtikten sonra yüklenmesi, kabul görmesi ve en nihayetinde satılıp gelir elde edilmesi beklenmelidir. evet bu kolay bir süreç değildir ancak bazı teknik detaylara sahip olduktan sonra hobi amaçlı çekilen fotoğraflar dahi kabul görebilir.
    burada dikkat edilmesi gereken iki önemli konu vardır. birincisi fotoğrafın yapısal öğeleri ve teknik başarımı, diğeri ise yasal izin prosedürleridir.
    öte yandan exclusive veya non-exclusive olarak mı çalışılacağına yani tek mi yoksa birden çok ajansa mı fotoğraf gönderileceğine karar verilmelidir. bu durumda fotoğraflara ödenecek komisyonlar artı veya eksi yönde değişiklik gösterir.
    belirli bir tür, model veya stile bakılmaksızın her türlü fotoğraf ajans tarafından kabul görebilir. genel olarak beyaz fon üzerinde çekilmiş, ışık dengesi, beyaz ayarı, netliği ve temizliği yerinde olan yüksek çözünürlüklü fotoğrafların kullanılma oranı daha yüksektir. (sonuçta para ödüyorlar ve kaliteyi istemek hakları.)
    fotoğrafların doğru olarak pozlandırılıp daha sonra renk ve efekt filtreleri uygulanarak manipüle edilmesi ilk etapta göze hoş gelebilir ancak ajanslar bu olaya aynı sıcaklıkta yaklaşmaz. sonuçta kimseden sanat fotoğrafları istenmiyor.

    bir diğer önemli konu ise manken, model, mekan ve tasarım izinleridir. çünkü stok ajansları satışa sunacakları hiçbir görsel için risk almak istemez. yerine göre her bir model veya mekandan ayrı ayrı sözleşme ve izin belgesi istenebilir, yine geçerli bir kimlik belgesi ile doğrulama yapılması dahi gerekebilir.
    bazı ajanslar sözleşmelerinden taviz vermez. bu nedenle çekim zamanı, sebebi ve model için istenilen kişisel bilgilerin model sözleşmesi üzerinde eksiksiz olarak açıklanması talep edilebilir. ayrıca model veya manken üzerinde dövme bulunuyor ve bu dövme deseni tamamen fotoğrafta görünüyorsa, dövmeyi yapan dövme sanatçısından da bir mülkiyet ve sanatsal çalışma hak veya izni istenebilir. içerisinde yayınlanma izni verilmemiş model olan fotoğraflar hemen kabul edilmez. "model sözleşmesi" (model release) olarak hazırlanmış ve imzalanmış belgenin gönderilmesi beklenir. yani bir fotoğrafın ticari olarak kullanılabilmesi için kadrajdaki modelin ve kullanılan mülk belirginse ve izne tabiyse mülk izninin (property release) alınması gerekir.
    bu sözleşme ibraz edilmediği sürece görsel "ticari" olarak satışa sunulmaz. diğer taraftan model izin belgesi gerektirmeyen stok fotoğraflar, "editoryal (editorial) fotoğraf" adı verilen ve ticari amaç içermeyen görseller olarak kategorize edilir.

    esasında stok fotoğrafçılığında satın alınan şey fotoğrafın kendisi değil "lisans"ıdır.
    fotoğraflar reklam, tanıtım gibi faaliyetlerde kullanılacaksa ticari (commercial),
    gazete ve dergilerde bir haberin görseli olarak kullanılacak ve reklam amacı taşımayacaksa editoryal (editorial) fotoğraf olarak tanımlanır. hemen hemen her ticari fotoğraf editoryal fotoğraf olarak kullanılabilir ama tersi mümkün değildir.
    stok fotoğraflar "rf" yani royalty free (telif haksız) olarak fotoğrafları satın alan kişiler tarafından büyük bir sınırlama olmadan ve pek çok kere kullanılabilirken,
    "rm" yani rights managed (sınırlı kullanım hakkı) olan fotoğraflar ise belirtilen sınırlamalar çerçevesinde kullanılabilir.

    kullanım hakları ile ilgili yapılacak anlaşmaların istisnai durumları dışında kullanılacak görselin tüm hakları eser sahibinde kalırken, kullanım ile ilgili hakların belirli bir kısmı satın alan kişiye verilmiş olur. yine eser sahibi isterse aynı fotoğrafı birden çok kullanıcı ve ajansa satabilir.
    bu şekilde fotoğraf başına düşen ödeme değişkenlik gösterir. ancak bu çalışmalar paha biçilmez fotoğraflardan ziyade editör, tasarımcı ve reklam sektöründe çalışanların işine yarayacak tarz ve şekilde oluşturulmuş veya arta kalmış fotoğrafların değerlendirilmesi olduğundan, olay ve çalışmalar yine bu klasman altında değerlendirilmelidir.

    öte yandan ürün fotoğrafları özel bir çaba, stüdyo, deneyim ve ışık bilgisi gerektirir. beyaz fon, sürekli ışık ve birden fazla paraflaş altında yapılabilir. dramatik sahne malzemeleri ile desteklenebilir. perspektif, çözünürlük ve renk yönünden teknik veya orta format kameralar ile çalışmak gerekebilir.
    buna benzer şekilde profesyonel olarak hazırlanan stok ürün ve katalog fotoğrafları ajanslara sunulabildiği gibi sipariş üzerine reklam sektörü ile kombine edilecek şekilde hazırlanabilir. sağlam bir ekip çalışması ister. profesyonellik kokar. pek hobi amaçlı yapılmaz. maliyetlidir.

    edit: imlâ

  • kendisi gibi 2010 yılından önce akpyi savunmamak ahlaksızlıkmış bazı suserlara göre.

    esas ahlaksız sizsiniz. hem de ahlaksızın en önde gidenlerisiniz. sanki akp'yi sevmeyen herkes darbeci, elitist, baykalcıymış gibi hala eski alışkanlıklarınızla manipülasyon yapıyorsunuz. bugünlerin yaşanmasında bu adam gibi sizlerin de payı var. o kopasıca elleriniz 2010'da evet demeseydi bugün hsyk ve yargı bu halde olmayacaktı. kuddusi okkırlar, ali ismailler hala yaşıyor olacaklardı.

    malum zatın sümüklü mendilleri ne yaparsanız yapın o günahlarınızdan sıyrılamayacaksınız. her zaman islamcıdan demokrasi bekleyen salaklar olarak anılacaksınız.

  • 'ben farklıyım', 'sizin gibi değilim', 'kuuulum', 'iplemez bir serseriyim', 'kafam siz sıradan böceklerinkinden çok daha değişik çalışıyor' gibi görünmek için bütün hücreleriyle uğraşıyor, o kadar çok uğraşıyor ki muhtemelen kendisi de bütün bunlara inanıyor.

  • her yönüyle şüphe uyandıran kazıdır.

    göbeklitepe dahil türkiye'de yapılan hiçbir tarihi kazıda bu kadar büyük güvenlik önlemleri alınmamıştı.

    tarihi bir kazıda müze yetkilileri bulunduğu söyleniyor ama arkeoloji dünyasından hiç kimsenin konu hakkında fikri yok.

    ülkenin zenginliğini kendi malı gibi gören bir hükümet var ve milletvekili dahil kimse alana giremiyor.

    kazı bittikten üç ay sonra recep tayyip erdoğan vatikan'a davet ediliyor, daha önce 1959 yılında celal bayar gitmiş, başka davet alan yok.

    hangi tarihi kazıda mit ve özel harekat görev aldı bugüne kadar, ülkede eline harita alan define kazısı yapıyor.

    öldürülen polis memuru eşine, kral mezarı ve çıkarılan altınlardan bahsediyor.

    gün gelecek orada görev yapanların korkuları son bulacak ve gerçek ortaya çıkacak.

  • tam hali 24 mayıs 2021 izmir barosu tarafından süleyman soylu, mehmet ağar, sedat peker, tolga ağar ve erkan yıldırım hakkında suç duyurusunda bulunması olacak.

    kaynak

  • haksız protestodur.

    fakiriz arkadaşlar, şunu artık kafanıza sokun.

    “oturup bir kahve de mi içemeyeceğiz?” diye soracaklara peşinen cevap vereyim: içecekseniz böyle şikayet etmeyeceksiniz. paranızı biriktirip gidip öyle içeceğiz ya da başka yerden kısıp denkleştireceğiz.

    zira 48 lira denen paranın bugünkü kurla karşılığı yaklaşık 2.5 dolar.

    girin bakın amerika’daki starbucks fiyatlarına. bir sürü ürün hala daha amerika fiyatlarından daha ucuz.

    fakirlik, gelişmemiş bir ülke vatandaşı olmak böyle bi şey.

    sahte zenginlik bitti arkadaşlar. dilerim bunlar iyi günler değildir.

    alışsanız iyi olur, yoksa çok ağlar durursunuz.

    editbucks: arkadaşlar bana neden çemkiriyorsunuz? sanki zamları ben yaptım, sanki ben çok memnunum.

    ok, keşke bölgeye göre fiyatlandırsa, keşke burda da 2.5 lira olsa. hepsine ok diyorum. hepiniz haklısınız.

    merciler kontrol etsin diyen arkadaşlar: kontrolünü umduğunuz mercilerde en baştan sağlıklı işleyen bi kontrol sistemi olsa, zaten böyle fakir olmazdınız diye tahmin ediyorum. ama siz daha iyi bilirsiniz tabii.

    lütfen kabul edemediğiniz fakirliğinizden alevlenen ateşli hırslarınızı fakirliğinizin sorumlusu olanlardan çıkarın; ben de siz gibi fakirim.

    editté macchiato: sevgili arkadaşlar, iyi niyetlisiniz anlıyorum. buyrun, edin protestonuzu; ben kimse protesto etmesin demedim. hepinizi destekliyorum gönülden.

    alçak kahve sektörünü yola getirince eliniz değmişken elektronik eşya, et süt gibi temel gıda ve araba/taşıt satıcılarını da protesto etmekten geri durmayın.

    onlar kim köpek de bu millete 40-50bine telefon satmaya kalkıyor?

    kahve sevdasına kapılıp, etin fiyatından daha pahalıya peynir satan alçaklara da bi protesto ayırmadan geçmezsiniz umarım.

    fındık da çok pahallandı bence; hatta duyduğum kadarıyla almanya’ya burdan giden fındık orda daha ucuz(muş). fisko birlik mi kimse sorumlusu o da bi zılgıtı hak ediyor diye düşünüyorum; onu da sakın boş vermeyin.

    ayrıca şahsi ricam, selpak’a da el atmanız. 10 tane selpak mendili 38 liraya aldım dün. tuvalet kağıdını da söyleyecektim de bir an fakir olduğumu hatırlayıp selpak tuvalet kağıdı benim neyime diyerek vaz geçtim.

    böyle böyle teeek tek hepsini yola getirip, o pis iç ve dış güçlerin oyununu da bozmuş olursunuz.

    hadi bakalım; aslansınız, kaplansınız.

    şimdi müsaade ederseniz zar zor aldığım ristretto biancomu içmem gerek daha fazla soğuyup tadı kaçıp param boşa gitmeden.

    siz bir ristretto bianco kaç lira biliyor musunuz?

  • facebook listemde bulunan halis muhlis kezbanların (kezban lafına kıl kapıyorum ama bunları tarif edecek başka kelime yok) birbirine "cnm peçeteni hazırla da git" diyerek tarif ettiği film.

    erkekler acaba birbirlerine herhangi bir film için "kardeş peçeteni hazırla öyle git" dese neler olur? veya o film nasıl bir filmdir?

  • görmediğim, beklemediğim şey...
    beni anca annem babam arar.
    bana mesajı sadece bankalar, telefon operatörüm ve cumaları ehl-i müslim kalmış bikaç kişi atar.
    mail box'ta trendyol, bukombin ve daha nicelerinin reklamı vardır.
    feysbukta bildirimlerimin çoğu lanet olasıca oyun istekleridir.
    işin kötüsü sokakta tanıdığın biriyle burun buruna gelsen de görmezlikten gelenler vardır.
    varsın ekşiden mesaj da gelmeyiversin. ben hala oksijen alıp karbondioksit vermeye devam ediyorum işte daha ne olsun.