hesabın var mı? giriş yap

  • vay be, yıllar önce recep ivedik serisi başladığında, recep ivedik figürü; kaba sabalığın, cahilliğin, barbarlığın temsilcisiydi.

    aradan geçen 20 yılda toplum o kadar geriye gitti ki, şimdi recep ivedik figürü, toplumdaki kültürel ortalamanın ilerisinde kaldı, doğa için mücadele eden, rantı ve ekonomiyi eleştiren, aktivist biri oldu.

    debe editi: sonbaharın güzelim yağmurları, güzel ve yalnız ülkemin onurlu insanlarına umut olsun.

  • her konuda mizah yapmak için zorlanmış bir kahkaha burukluğunda olan insanların bilmesinin çok da gerekli olmadığı haber. ne yazılırsa yazılsın espri yapmaya çalışıyorlar, alamıyoruz önünü.

  • guinness biralarının guinness rekorlar kitabı'nı çıkarmaya başlaması nasıl bir tarihsel gelişimin ürünüdür? anlatılan o ki, guinness şirketinin başkanı bir av partisi esnasında bizzat kendi arkadaşlarıyla "en hızlı av kuşu hangisidir?" konulu bir polemiğe girer. incelikli bir insan olduğundan sonra da şöyle der kendi kendine: "kimbilir benim memleketimin publarında sırf bu bilinemeyen rekorlar yüzünden ne kavgalar çıkmakta, kaç adam guinness biralarını içip içip ardından 'en iyi avcı benim, en büyük ev benim evim, en çok kadınla ben yattım' gibi konularda birbirlerini yemekte, büyük maddi ve manevi tahribata sebebiyet vermektedirler.. dünya barışı adına bu gidişe ben bir son vermeliyim".
    bu motivasyonla ufak bir broşür halinde ve guinness biraları sponsorluğunda 1950'lerde basılır ilk guinness rekorlar kitabı. gittikçe kendini aşar, guinness biralarından daha ünlü olur, bugünkü haline gelir. tahminim odur ki bu kitaba girmek isteyenlerin kendilerine verdikleri maddi ve manevi zarar, irlanda publarında birkaç sarhoş adamın çıkardığı tartışmanın verdiği ziyanın yanında hiçbir şey değildir.
    ben aslında son cümleyi sizi denemek için yazdım. yakalayabildiniz mi acaba içindeki anlam hatasını.. ilk yakalayan marie antoinette oldu, kendisini tebrik ediyorum içtenlikle.

  • migros veya herhangi bir süpermarket dilim karpuz satabilir. çekirdeğini bile satabilir. ancak ben ömrümde ilk defa pazarda yarım karpuz gördüm. işte bu çok daha dehşet verici bir şey.

  • benim lan. soracağım tabi, sik gibi anında kargo yazmayın o zaman. 1 saat içinde yazın, 2 saat sonra yazın. anında kargo yazarsan anında sorarım. yollamasan da anında söverim.
    editcan: ben böyle anlarım arkadaş. güzel türkçemizi güzel kullanın o zaman. gün içinde kargo yaz bebeğim.
    edit 2: başlık başıma.

  • o zaman ilk türklerden olan asya hunlarına saygı gereği, seçmeli olarak da; hunca öğretilsin...

    nasıl olsa modern çağda ikisi de işe yaramayacak. bari "asıl" atalarımızın dilini öğrenelim.

    ek olarak : hunca diye bir dil olmadığını, onun yerine göktürkçe olması gerektiği söyleyen arkadaşlar da sonuna kadar haklı.

  • adrenalin bağımlılarını her gün bir araya getiren mekan.

    ne zaman bir ortamda adı geçse gözlerimi kısıyorum, uzaklara bakıyorum ve şu hikayeyi anlatıyorum:

    bir yaz günü ben ve heyecan tutkunu arkadaşım, yine 500t'nin nabız hoplatan atmosferinde tem otoyolunda rüzgarla yarışıyorduk. şoför, profesyonelliğin ve yılların getirdiği tecrübenin verdiği özgüven ve karizmayla yağ gibi makasa giriyordu sağlı sollu. ben ve arkadaşım ise şofürün hemen arkasındaki ikili koltukta, bu seferkinin diğerlerine benzemediğini çoktan anlamıştık ve haklılığımızı 3 dakika sonra ön konsoldan gelen kıvılcımlar pekiştirecekti. akbil cihazının hemen altında bulunan kapaklı bölmenin kenarındaki açıklıktan gelen ışıklarla adrenalin tavan yapmıştı. tam o anda şoförün ağzından şu kelimeler döküldü:

    - muharrem araba alev aldı.

    ardından otobüste oluşan o inanılmaz heyecan dalgasını anlatmam mümkün değil. herkes verdiği paranın, bastığı akbilin karşılığını fazlasıyla almış olmanın tatmini içinde sağa sola kaçışma hazırlığına başlamıştı bile. o sırada arka sıralardan gelen ve neden otobüste olduğunu kimsenin bilmediği 3. bir iett görevlisi sessizce yaklaştı, tem otoyolunun ortasında duran otobüsün alevini söndürdü ve aynı gizemle geri gitti.
    500t ahalisi, kahraman şoför ve muavin muharrem ile birlikte yanık kablo kokusu eşliğinde topkapıya doğru yoluna devam etti.