hesabın var mı? giriş yap

  • eğer ki algıda büyük bir problem yaşamışsa, dünyanın en saçma talebinde bulunabilen çocuktur.

    apartmanın altıncı katında oturan yaşlı teyze sokakta oynamakta olan bana seslenir:

    - evladıııım; bana bakkaldan '...' alır mısın?
    - ne aliiim?
    - '...' oğlum '...'
    - ne kabıııııı?
    - '...', '...!!!!' al bu da parası!
    - ne kabuğu yaaaaa anlamadım ki (mırıldanarak tabi)
    - kısa olsun unutma!

    teyze kağıt parayı mandala sıkıştırıp atar, sarı bir paraydı ama miktarını hatırlamıyorum. parayı alıp bakkala giden ben, çekingen ve ne dediği kendi kulaklarım tarafından bile anlaşılmayan bir ses tonuyla:

    - abi balkabağı var mı?
    - ne?
    - balkabağı abi, kısa olcakmış
    - yok be evladım, bakkalda ne işi olsun balkabağının
    - tamam abi hayırlı işler

    sokağa dönen ben, sepetini salmış balkabağını bekleyen teyzeye;

    - teyzeeeee balkabağı yokmuuuuuş???
    - ne balkabağı oğlum, maltepe maltepe, kısa maltepe alıcaksın
    - heeee tamaaaam (bozuntuya bile vermeden)

    şimdi düşünüyorum da;

    balkabağı lan balkabağı...
    hangi insan evladı bakkala gidip balkabağı ister, ulan?

    o değil de, balkabağı dediğimde bakkalın suratındaki ifadeyi hatırlıyorum da.. :)

  • 2-a sınıfından cevdet'in muhteşem boğazdışı şakasına gülmekten tamamını okuyamadığım tehdit. kıyamam, çinirlendin mi çen?

  • evlenirken, benim birikmiş param vardı, damat bey de onun yarısı kadar kredi çekti öyle hallettik her işimizi. ailesi düğün üstü yok yere küslük çıkardı, gelmediler, tek kuruşluk katkı da sağlamadılar, düğüne tek akrabalarının gelmesine de izin vermediler. canları sağolsun dedik geçtik, mutluyduk.

    düğünün hemen ertesi günü tüm takıları bozup eşimin çektiği banka kredisini kapattım. hani diyorsunuz ya, "kendi" akrabalarımın taktıklarıyla.

    bir zaman sonra eşimin ailesi bizimle barışmaya karar verdi, öyle yaptık. söz merasiminde bana bir kolye ve küpe takmıştı, küsünce de geri almıştı annesi, onu tekrar verdi. kırmadım kalbini aldım.

    boşanma sırasında ilk o kıytırık iki takı geldi aklına. geri istedi.

    yine de hiç aklıma, bütün erkekleri şeytanlaştırmak gelmedi. tek iyi örnek görmedim çevremde bu konuda, tüm arkadaşlarımın boşanma davalarında altın savaşları yaşandı, iki taraflı, ben hep kendime baktım. elbette bunların lafını bile etmeyecek adamların varlığına da inandım.

    diyeceğim, iyiyi de kötüyü de cinsiyette aramayın hiç. kimseyi de boşanma dilekçesini görmeden tanıdım demeyin. iyi insan seçmeye bakın. becerebilirseniz.

  • çok normal ve olması gerekendir. iş sözleşmesi iki taraflıdır ve bunun evlilik sözleşmesi ile karıştırılmaması gerekir.

    özel durumlar dışında kişi daha az çaresiz olacağından görüşme daha sağlıklı bir zeminde yapılacaktır. ne iş olsa yaparım moduna giren bir kişi ve bunu fırsat olarak kullanan işverenin birlikteliği ilerleyen zamanda kesin çatırdar zaten.

    kendi çapında bir yöneticiyim ve bana bağlı kişilerin iş görüşmesi yapmasından zerre rahatsızlık duymam. hatta isterlerse beni referanslarına yazabileceklerini de söylemişimdir hep.

    bir patron veya yönetici dolu olan bir pozisyona yeni eleman almak için önce çalışanını çıkartıp iş görüşmelerine daha sonra başlamaz. bu ne kadar normalse bir çalışanın iş görüşmesi yapması o kadar normaldir. zaten o işverenin görüştüğü kişilerin çoğu bir yerlerde çalışıyor.

    bir şekilde çalışanlarının iş görüşmesi yaptığını öğrenip işten çıkarttıklarını anlatmışlar. yapmayın. bu herkesin hakkı.

    eğer çalışanınız iş arıyorsa büyük ihtimalle mutsuzdur. mutsuzluğun çeşitli sebepleri olabilir. maaş konusu bunlardan sadece bir tanesi. ve inanın en önemlisi değil. o kişiyle uzun süre çalışmak istiyorsanız mutlu olmasını sağlayın. aksi halde her yeni gelene iş öğretmekle uğraşır durursunuz.

  • 2030'dan geldi ise şu anda da yaşıyor olması gereken kişi, şimdiki haliyle yan yana gelsin, inandırsın bizi, yalan detektörü manipüle edilebilen bir cihaz sonuçta.

  • su seviyesindeymiş lan bi de. o seviyedeyse bi kontrol edin bence yandaki petrol istasyonunun deposunu patlatmış olabilirsiniz gençler.

  • eyvah necdet: bunca yıllık çaycısın asım. hiç tavşanları düşündün mü? çaya neden tavşan kanı derler sence?

    asım:...

    eyvah necdet: hişş! sana bişey sordum.

    asım: şey... kırmızı diye heralde.

    eyvah necdet: kırmızı ha! gülünsün

    [midyat ve seyfonun gülme efektleri]

    eyvah necdet: sen hiç kırmızı çay gördün mü asım?

    asım: görmedim ama...

    eyvah necdet: peki o halde neden çaya tavşan kanı derler? çayın renginden değil asım. kanın çokluğundan. o tavşan deyip geçitğin hayvandan o kadar çok kan akar ki şaşarsın. bu yüzden avcılar tavşan vurduklarında bi gün boyunca kanın içinde bekletirler. tavşanın eti başka türlü yenmez asım.

    asım: haliyle biz o kadarını bilemiyoruz tabi.

    eyvah necdet: yani burda anlatılmak istenen çayın rengi değil. bereketidir asım. içsene çayını.

  • nostalji güzellemesi sevmiyorum ancak şu kısmı vurgulamak istiyorum; o zamanlarda hatta 90'larda da orta halli anadolu lisesinde okuyan bir öğrencinin geleceğe dair umudu vardı. eğer çalışır ise başarılı olabileceğini istediği mesleği yapabileceğini biliyordu. temel motivasyon da buradan kaynaklanıyordu aslında.

    şimdi orta okulundan üniversiteye kadar bakın kimsenin bir umudu yok. en iyi liseyi en iyi üniversiteleri okusan ne olacak ki? sen 5000 tl maaş için kıvranırken, o parayı 15 saniyede burnuna pudra şekeri olarak çekenler var.

    bu ülkenin şuanda en yoksul ve yoksun kesimi eğitimli kesim sanıyorum. eğitime yapılan yatırımın(elbette başkaca çok artıları olmakla birlikte) ekonomik anlamda neredeyse hiç karşılığı yok. yani mesele o yıllarda iyi eğitim vardı bu yıllardaki eğitim kötü değil sadece. bu çocukların güzel bir geleceğe inanmalarını sağlayamadıktan sonra vereceğiniz eğitimin içeriğinin pek bir önemi yok maalesef.

  • 2019 kurban bayramı sebebi ile deneyimleyip, kolay yoldan beni yazlığa ve denize ulaştırmış olan otoyoldur.

    sorun yok mu ? yavrum türkiye 'de yaşıyorsun olmaz olur mu ?

    * hgs/ogs yazan gişeye, daha az kuyruk var diye, nakit ödeme için yanaşan organizmalar. size söyleyecek bir şey bulamıyorum. çünkü artık sizi anne rahmine geri koyamayız. sizi tekrar eğitmek, çok ciddi ekonomik bir külfet olacak. üstelik garantisi yok. başka ülkeye de iteleyemiyoruz.
    o gişenin camını açıp, orada para kabul eden şirketin gerzekliği. oysa, burada nakit almıyoruz, en yüksek ücret tarifesi ile cezanız posta adresinize gelecek dese, ne kadar harika olur.
    * bursa il sınırlarında seyahat ederken, çok ciddi bir otomobil kullanma özürlüsü yola peydah oluyor. bu arkadaşlar, sanırım bursa oto sanayi esnafı. tamirden çıkan aracı test etmek için son model bmw ve mercedesleri sıkıştırıyorlar, önlerine kırıyorlar. daha önce, (bkz: bursa'daki şoförlerin sinyal vermeme nedeni/@hosvelkam) sebebinden şüphelendiğim bir durum var. ha evet, (bkz: anasini siksen durmaz) araçlar yine bu bölgede.
    * köprü, viyadük ve diğer anayol bağlantılarında, yolda sizi hoplatacak kadar büyük bombeler var. süratli giderken, dört teker yerden kesilme veya alçak arabaların altının sürttüğünü çok gördük.
    * sol şeritten gitmeyin. çünkü sol şeritte, gerçekten haberlerdeki bilgi doğru mu diye, istanbul-izmir arasını 3 saatte almaya çalışan, mercedesler, bmwler ve şirket araçları var. (beyaz toyota, beyaz megane vs.) bu araçlardan daha üst segmentte aracınız varsa, elbette sizi tutan yok. ama en sağ şeritte tertemiz ve sakin gidebiliyorsunuz.
    * orta şeritte 100km/h sabit hızla gidenlerin sayısı az ama varlar. neden, en sağ şeridi kullanmıyorsun dayı ??
    * yol yeni açıldığı için, yol kenarı dinlenme tesislerinin bir çoğu sadece benzinlik modunda. bir kaç aya kalmaz, süper restoranlar ve dinlenme alanlarına evrilecekler. ancak, yola çıkarken depoyu dolu tutmak elzem olacaktır.
    * yol kenarındaki dinlenme alanları, kara sinek istilasında. belki zamanla azalır.
    * çoğu noktasında telefon çekmiyor. zamanla, yol kenarındaki dinlenme tesislerine, baz istasyonu montajı yapıldıkça, bu sorunun da ortadan kalkacağını düşünüyorum

  • toplu taşıma aracında ön kapıya çok yakın bir amca, inmek için orta kapıya yanaşmaya çalışıyor.

    x: amca ön kapıdan inersin acele etme.
    amcadan cevap : ön kapı yasak. ben sadece devletin koyduğu kuralları çiğnerim. halkın koyduğu kuralları çiğnemem, çünkü onlar halkın iyiliği içindir.

  • kestane ¢i¢egi bali veya kekik bali olan deli bal ger¢ek deli bal degildir. bir ka¢ ka$iktan fazla da yenilebilir. asil deli bal rhododendron
    ¢i¢eginin ozunden yapilir. bu ¢i¢egin sari olani flavum rhododendrondur ve ¢ok zehirlidir. bu bitkiler ¢i¢ek a¢tiginda kovanlar bu bolgelere yerle$tirilir ve arilar buyuk ¢ogunlukla bu ¢i¢egin ozlerinden bal alirlar.bu arada arilar kestane,¢i¢ek ve kekikten de oz aldigi i¢in balin i¢inde kestane,¢i¢ek ve kekik ozleride bulunur.her balda oldugu gibi bu balda da kalite diger ¢i¢eklerden alinmi$ ozlerin az olmasina baglidir.