hesabın var mı? giriş yap

  • hanımefendinin instagramında 5 dk gezince bir arkadaşımı hatırladım. pendikte bir gecekonduda yaşıyorlardı. çok büyük bir şirkete sekreter olarak girdi ne yaptı ne etti 6 ay içinde şirketin sahibini kafaladı evlendi. aynı bu abladaki gibi 20-30 yaş fark var. ondan sonra yüce dağları ben yarattım tribinden çıkamadı. konuşurken ben bu şirkete ömrümü verdim diyor 2 gün gitmesem batar diyor. terfi etti tabi muhasebe müdürü gibi bir şey oldu. en son birlikte happy moonsa gittiğimizde garsona benim yemeğimi herkesten önce getireceksin!!! deyince son görüşmemiz oldu.

    bu ablamızda da onu hissediyorum bir şeyleri hazmedememiş gibi. sürekli tüm postlarda ben buraya tırnaklarımla kazıya kazıya geldim imajı vermeye çalışıyor da içi boş çok belli.

    -yazan arkadaşa telafi edebiliriz bir aksaklık olmuş olabilir deseydi bugün kimse bunları yazmayacaktı ama onun yerine arkadaşın yaşadığı evin neminden( yani sen fakirsin rutubetli evde oturuyorsun diyor ) bahsetmeyi daha uygun görmüş. kibir en büyük günah.

  • yabancı sanatçı ve gruplar için düşünecek olursak

    1- en başta bugünkü dolar ve euro kurundan,
    2- uygulanan fahiş vergilendirme politikasından,
    3- ülkede güvenlik ve asayiş durumunun stabil olmamasından,
    4- 4-5 yıl önce başlayan alkollü içecek sponsorluğu yasağından,
    5- doğru düzgün albüm alma kültürü ve albüm satışı olmamasından (sanatçının albümü bir ülkede çok satılıyorsa plak firması da masrafların önemli bir kısmına sponsor olabiliyor),
    6- büyük sanatçı ve grupların kaşe fiyatlarının yıllar geçtikçe uçmuş olmasından,
    7- belli bir yaşa gelip iş hayatına atıldıktan sonra gelir düzeyi yükselen insanların sevdiği sanatçıyı gidip yurtdışında izleyecek maddi imkana sahip olmasından,
    8- bu sanatçıları getirebilecek kapasitede büyük organizatörlerin azlığından, (eski kallavi oyuncuların çoğu piyasadan çekilmiş, geriye birkaç küçük çaplı organizatör kalmıştır)
    9- bizde sanatçı ve grup takip etme kültürü olmamasındandır. (nerede o sevdiği grup için 1 sene para biriktiren güney amerika'daki tutkulu fanlar!)

  • saldırıdan önce ve sonra çekilmiş iki fotoğrafına bakıp bakıp ağladım tüm gece. bir yandan da karşılaştırma yaptım kendimce. belki o değildir, belki sadece giydiği bluz benzerdir dedim. birisi için artık çok geçti ama diğeri capcanlı hayattaydı, hâlâ bir şeyler yapılabilirdi.
    ama değilmiş, listeye adı eklenmiş... iki fotoğraftaki de o n a l t ı yaşında ayrancı anadolu lisesi öğrencisi güzel destina'ya aitmiş.

    insanların kana susadığı bir ülkede, hiç alakasının olmadığı bir savaşın kurbanı oldu gencecik kız. tek suçu o gün orada olmaktı. tüm diğer hayatını kaybedenler gibi...

    gündüz güneşliydi ankara, gece yağmur başladı. öyle çok yağsa ki şehir ağzına kadar dolsa, taşsa hepimiz boğulsak o suda dedim. bunca insanı kaybettiğimiz günün sabahı olmamalıydı. ama oldu, maviye döndü karanlık... tıpkı suruç'ta, garda, sultanahmet'teki günlerin ertesi sabahı gibi. birilerinin hırsı, açgözlülüğü, kan seviciliği uğruna yapılmış önceki saldırılar sonrası gibi..

    destina'yı tanısaydım belki burada hayallerinden, neşesinden, sevgisinden bahsedecektim.. ama onunla ilk karşılaşmam buydu ve bende bıraktığı iz hüzün ve öfke olduğu için susup ailesine sonsuz sabırlar dileyebiliyorum ancak. o ve otuz üç can için yalnızca bunu yapabiliyorum. ne kötü...

  • çocukluğunda zorbalık yaşayan, boktan ailelere sahip olan ve iyi eğitim imkanı da sunulmayan (veya hiç olmazsa kendi kendine bu fırsatı yarat(a)mayan) bireyler er geç tanık olduğu dehşet manzaralarını içinde bulunduğu topluma geri yaşatır.

    bu açıdan bakarsak sert hatta gaddarca olacak ama diyebiliriz ki "yarın ananı bacını bıçaklayacak mülteci çocuklar için fazla endişeleniyorsun". maalesef ki onlara berrak zihinlerini geri kazandırmak imkansıza yakın. haşere gibi üreyip senin değerlerine kafa tutacaklar, olacak olan bu.

    bunun dışında "savaş nasıl bir vahşettir aklım almıyor" kısmına katılıyorum. sadece diyorum ki "orada kaybettikleri savaşı burada tetikleyecekler"

    buna razıysan ok, gitmesinler. ama umalım ki günün birinde bize sıkmasınlar.

  • bir çocuğun, ilerde kimle evleneceğine dair ebeveynleri tarafından başka birilerine söz verilmesinden bahsettiği argümanıyla savunulan insan. evet baya normalmiş adamın söylediği ya, biz kafadan bacaklılar bu kadar modern ve akla yatkın söyleme nasıl tepki göstermişiz allasen