ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yakışıklı sözlük yazarları
-
daha 6 yaşındayken, koskoca berber tarafından "yakışıklı abim gelmiş" şeklinde karşılanıyordum. "yakışıklı abime yastık getirin" deyip altıma yastık bile konuluyordu. buradan yola çıkarak; tanım: dahil olduğum gruptur.
birlikteyken telefonlarıyla ilgilenen insanlar
-
sık sık karşılaştığım insanlar. madem telefonun sana yetiyor neden benimle beraber dışarı çıkıyorsun değil mi? ya da madem muhabbetim açmıyor neden kendine başka bir arkadaş bulmuyorsun? çok büyük saygısızlık bu.
ateistlerin adam öldürmeye daha yatkın olması
-
tam tersi bir durum olduğunu düşünüyorum. ateistlik bir hayat sorgusunun, bir entellektüel birikimin sonucudur. materyalist düşünce ateistin beynini zaten yeterince yormuşdur. ölümden sonrasına inanmadığı için elindeki hayatıda cezaevinde düşüp kalan ömrünü talan edecek kadar aptal değildir. ateistten değil, "cahil" müslümandan korkunuz.
the hobbit the battle of the five armies
evlilik teklifi alınca travma geçiren kezban
-
çömeldi,sağa sola gitti,demirlere dayandı,en son oturdu ama bir kere bile adama sarılmadı.
adamı değil evliliği istediğinin kanıtı bir video olmuş
fiziki kitap okuyanların e-kitap nefreti
-
genelde aşağıdaki kilişelerden oluşur:
- kitap kokusu başka yeaa
- sayfaları çevirmenin hazzı yok oğlum onda
- kitabın hissi başka ağğbi yeaa
- ekranın ışığı gözü yorar (ışık yok amk ne ışığı?)
- o ne öyle elinde taşican her gittiğin yerde (kitap taşınmıyor tabi pardon)
- şarj mı edicen şimdi onu? (şarjı 1 ay gidiyor, tatile gittim döndüm bir hafta daha okudum)
geneli görüldüğü üzere işkembeden sallama üzerine kuruludur. e-okuyucuyu tablet sanıp ekran ışığına bok atanından tut, hergün şarj etmek zorunda olduğunu sananına kadar ne ararsan var. kimisi öyle muhafazakar takılıyor ki bu konuda alıp hediye etsen kullanmayacak o derece.
son feci bisiklet
-
yaa o değil de insanlık gerçekten teknolojinin fazlasıyla cebimize girmesiyle birlikte tersine evrim geçiriyor.
bu teknoloji olayı yaramadı bize valla bak.
biz de ergen olduk.90 larda geçirdim 10lu yaşlarımı. ben ve tum arkadaşlarım, hatta biz tüm bir jenerasyon 90lari pink floyd, led zeppelin, deep purple dinleyerek geçirdik bu ulkede. onları dinlemeyen iron maiden, metallica, nirvana, pearl jam dinliyordu.
türk sanatçılardan mfö best of çıkardı 95te. ardından m.v.a.b. geldi. sakın gelme diye bir başyapıt çıktı o albümden misal. özlem tekin, şebnem ferah, teoman patladi 96-99 arası. 99 un en sonuna duman yetişti eski köprünün altında ile. hala daha iyi bir şarkı yapamadılar bence. ve tamam sustum diyen vega.
rock kazanı ve leman okuyorduk. sonradan roll gelmişti.
korkunç bir ergen olarak cezmi ersöz okuyordum. hatta ergenlikle suclaniyorduk cezmi okuyoruz diye. ödp kurulmuştu mesela. dünyayı cozdugunu düşünen ergenler olarak heyecan duymuştuk çokça. siyasal olmamizda her hafta leman okumamizin etkisi büyüktü.
bakın tüm bunlar biz lisedeyken oluyor. böyle bir nesil yetiştik biz bu ülkede.
şimdi bunlar nedir kardeş? ne diyeyim ben bunlara? bunlari takip edenlere ne diyeyim? ne oldu bu 20 yıl içinde ben onu anlamaya çalışıyorum.
not: evet yaşlıyım.
akp'ye oy vermeyen metroya binmesin
-
akp'ye oy vermeyen vergi vermesin o zaman diyerek artırdığım önerme.
yaran diyaloglar
-
internet cafeye polis baskın yapar ve counter strike oynayan çocuklardan birinin yanına gelir:
+ver bakim kimliğini.
-abi kimliğim yanımda değil valla.
+ulan kimlik olmadan ben ne biliyim terörist misin nesin?
-yok abi. ben kantırım zaten.
charlie chaplin
bir kızın bir erkekten hoşlandığını anlamak
-
mümkün değildir. en azından bende öyle. şu an sabah akşam düşündüğüm biri var. adama ne selam veriyorum, ne sohbet ediyorum, ne yakınlarına oturuyorum, ne dokunuyorum...
aksine kasıldığımı belli etmiycem diye, portakala limona bakar gibi bakıyorum. gözlerimi kaçırasım geldiğinde daha çok oyalanıyorum o civarda, sanki orada kalbimi hoplatan bir şey yokmuş gibi takılıyorum.
iletişime geçmiyorum.
malım galiba. biri bana flört101 versin lan hayrına!
edit: bu arada rica ediyorum yanlış anlaşılma olmasın; katiyen "köpek çekmek" için yapmıyorum ( bu da ne ayıp bi deyim, neyse). aksine, utandığım; elimi kolumu nereye koyacağımı bilemediğim; reddedilmekten çekindiğim için böyle saçmalıyorum.
program files altına kurulmayan artist programlar
-
"program files klasörünün altına kurulmayı istemeyen artist programlar"'dır aslı, elli harf diyetiyle yukarıda gördüğünüz hali almışlardır.
neyse efendim. program kurcaksınızdır. bulursunuz setup dosyasını, enter'a basmak veya tıktıklamak suretiyle başlatırsınız kurulumunuzu. eh bir ara nereye kurulacağını soracaktır program, ve size de default bir değer verecektir. işte artist program ile efendi program arasındaki ayrım bu noktada yapılır.
efendi program, "c:\program files\halimsalim" gibi bir değer taşıyor olacaktır, kanaatimce normal olanı da budur.
kendini fasulye gibi nimetten sanan program ise "c:\neyintursusu\pancar" gibi bir değer seçecektir. yani kendini direk c: 'nin altına install ettirecek kadar değerli görmektedir paşa beyimiz. (bkz: bak sen)
iyice tozutmuş programlar ise
"c:\harikaprogramlar\gelbizekatilbize\yarraaamiyeooo\robdosambr\"
gibi klasör değerleri atarlar kendilerine ki, deli ederler, cin ederler adamı.
kimsin olm sen? artist misin? koskoca paint shop pro, internet explorer, kazaa vs vs bile efendi efendi program files'ın altına kurulurken, sen ne diye zirzopluk edersin? otur oturduğun yerde kırmiyim cd'ni.
nusret'in fenerbahçe soyunma odasına alınmaması
-
hele şükür bir yere de girememiş dediğim olay. yırtık dondan çıkar gibi her yerde amk tuzcusu.