hesabın var mı? giriş yap

  • aman allahım!'dan sonrasını okumadım. 0/10 rezillik

    edit: siyasal islamcı olduğunu anlamak için metni okumaya gerek yok. gündemi sarsan videoda malum ceo'nun yanındaki iki kişiyi merak edenler için bildiriyorum, biri bu olaya dahil olan şahıs ( merak eden baksın ), diğeri de sözlükte yazarmış, en azından attığı mesajdan anladığım o.

  • sene 2019...askerden geleli neredeyse bir sene olmuş. net bir şekilde hayatımın en kötü gününü yaşıyorum.
    neredeyse 1 senedir işsizim, önceki akşam 6 senelik kız arkadaşımdan ayrılmışım, yalnız yaşıyorum zaten memlekete dönsem babam kapıdan içeri koymaz, gidecek yerim yok, kiralar faturalar birikmiş, o da yetmezmiş gibi aynı günün sabahı kyk borcum dolayısıyla hesabıma e-bloke konmuş 3-5 gün yetecek az buz bir param da bankada kalmış.
    doktora bittikten sonra askere gittim geldiğimde iş bulamayınca bir arkadaşın çalıştığı otoparkta fiş kesip sonrasında bir maketin el broşürlerini dağıtıyorum ama nasıl bir talihse bu işler bile çok görülmüş olacak ki bana birkaç gün öncesinde bu iki işten de "gelme" diye haber almışım. babam bana küsmüş "madem işsiz kalacaktın ne diye senelerce yüksek lisansıdır doktorasıdır koşturdun durdun" diyip duruyor. annem "utandığımdan konu komşu seni sorunca kendi işini yapıyor diyorum" demiş. girdiğim bir iki tane iş görüşmesinden haber yok kaç aydır, cepte para yok, gittiğim tüm kapılar yüzüme kapanmış, ortamlarda dalga konusu olmuşum resmen. üstüne gelen ayrılık, haciz şoku falan derken mental olarak çökmüş değil resmen enkaz altında kalmışım.
    öyle bir psikolojide bilen bilir duvarlar insanın üstüne üstüne gelir. çıktım evden haliyle, evinsiz evinsiz gezerken bir esnaf bir arkadaşın dükkana girdim. biraz sohbet muhabbet tabi çocuk biliyor halimi yakın arkadaşım (hoş o da batık işleri çok kötü ama) yalandan rencide olmayayım diye "hatırlar mısın fi tarihinde sana şu kadar borcum vardı" diyerek cebindeki 400 liranın 200 lirasını bana veriyor zorla.
    alıp çıkıyorum o parayı, yol üstünde bir banka oturup muhtemelen bir daha göremeyeceğimi düşündüğüm çok sevdiğim caddenin manzarasını, geleni geçeni izliyorum. neyse bank çift taraflı bankın arkasına üniversite öğrencisi olduğunu anladığım gençten bir çocuk telefonla konuşa konuşa gelip oturdu. istemeden kulak misafiri oldum haliyle. arıyor sürekli birilerini "abi elektriğimiz kesik, babamın maaş 3-4 güne yatacak varsa 150-200 lira gönderebilir misin?" diyor her aradığına. anladığım kadarıyla kimse yardım etmiyor. sesi giderek çatallaşıyor 3. 4. aramadan sonra sanırım ev arkadaşını arıyor "ben de bulamadım ya valla kaldık öyle nap'caz şimdi?" diyor.
    "ulan" diyorum kendi kendime "zaten batmışsın, muhtemelen bu kahırla geceyi çıkaramazsın, kahırdan gitmesen kendine kıyacaksın hem kıymasan ne 200 lira ile mi bitecek tüm dertlerin?" diyorum.
    sonra gencin yanına gidip rencide olmasın diye "kusura bakma istemeden kulak misafiri oldum konuşmalarına, benim bir ahdim vardı bir iş kovalıyordum dünya bankası projesinde, olursa 3 tane öğrenciye yemek ısmarlayacağım diye, az önce telefon geldi o bahsettiğim işe kabul edilmişim, sen de sanırım zor durumdasın al şu 200 lirayı borcunu öde açtır elektriğini" diyorum. çocuk "abi olmaz falan" diye ısrar etse de ahdim var gibisinden bir şeyler sallayıp zorla veriyorum parayı çocuğa. gözlerinin içi parlıyor tabi garibin, damdan düşenin halinden damdan düşen anlar hesabı bilirim o çaresizliği ve sonrasında hiç beklemediğin anda gelen umudu.
    neyse biraz daha oturayım derken aradan yarım saat geçmeden bir telefon geliyor. dünya bankasının türkiye'de ortak iş yaptığı aracı kurumdan arayan bir kadın "görüştüğümüz danışmanlar arasında sizi tercih ettik gelin sözleşme imzalayalım" diyor.
    tabi o günden sonra hayatım bambaşka bir yöne evriliyor bu proje sayesinde birçok fırsat geliyor önüme.
    o sıra içime mi doğdu, olmasını istediğim için az da olsa kendimi mutlu edeyim diye mi dedim dünya bankası projesine kabul edildim yoksa tamamen tesaddüf müydü anlamadım ama bu anım aklıma geldikçe hep tebessüm ettirir bu hoş tesadüf içeren anı.
    edit: yazım

  • şöyle yapalım

    bir ay tüm ürünleri bedava satın, çok beğenirsek, yemeklerimizde fark yaratacak bir tat yaşarsak, %30 indirimli fiyat ile baharatlarınızı almaya devam edelim.

    piyasalar fena.

  • bu nasıl bir umursamazlıktır aklım almıyor artık. seçimden beridir halkta inanılmaz bir durgunluk var. zam üstüne zam yağıyor ve kimsenin sesi çıkmıyor.
    erdoğan istediği gibi at koşturuyor istediği yeri satıyor peşkeş çekiyor. ülkeyi babasının malı gibi kullanıyor ve hiç kimse bir şey yapmıyor.
    güzelim ülkemin bunların elinde çürümesi beni delirtiyor artık.
    muhalefetten bir şey beklemiyorum onlar da aynı bokun laciverti. başka bir kurtuluş yolu olması lazım.

  • baba: - benim seçtiğim bir kızla evlenmeni istiyorum
    oğul: - hayır!
    baba: - kız bill gates’in kızı
    oğul: - o zaman tamam.

    ... baba bill gates’e gider:

    baba: - kızını oğlumla evlendirmek istiyorum.
    bill gates: - hayır.
    baba: - ama oğlum dünya bankası’nın ceo’su
    bill gates: - o zaman tamam.

    baba dünya bankası’nın başkanına gider:

    baba: - oğlumu ceo yap!
    başkan: - hayır.
    baba: - oğlum bill gates’in damadı
    başkan: - o zaman tamam.

  • "yalnız kaldım sanıyorum."

    anneannemin vefat ettiği dönemde söylemişti. anne kaybını o kadar acı tanımladı ki bu cümle mıh gibi kazındı aklıma.

  • bir beş sene kadar oluyor, bir iş için new york eyaletinin kuzeyinden greyhound (abd'nin metro turizmidir) ile nyc'ye geliyordum. yol üç buçuk saat kadar sürüyor, ilk bir saat tıngır mıngır geçti. gidiyoruz. birden otobüste selda bağcan çalmaya başladı. lan dedim ne oluyor... sonra yaklaşık iki saat boyunca çalmaya devam etti. bizim otobüs bir anda erzincan-malatya otobüsüne dönüverdi. ben şaşkınlık içindeyim, bayağı da merak ettim mevzuyu. inerken şoföre sordum ne iş diye; owww selda is my favourite dedi. adam karışık mp3 yapmış yollarda hep çalıyormuş. diyeceğim o ki, bu kadını gerçekten bütün dünya dinliyor.

  • dicle üniversitesinde bu arkadaşlarla okumak zorunda kalan aklı başında kardeşlerime sabır diliyorum.

    ayrıca bi üniversite nasıl koskoca cem yılmaz'ı getirerek şöhretini daha da düşürür bunu görmüş olduk. enteresan gerçekten...