ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kızların bir kez evleniyorum şımarıklığı
-
derdi ''o insan'' ile evlenmek değil yalnızca ''evlenmek'' olan kızlarımıza mahsus bir durum olduğunu düşünmekteyim.
arda turan'ın takipçisini tehdit etmesi
-
eleştiri kaldıramayan arda saçmalaması. bu insanlar bu kadar ünlü oluyor, büyük paralar kazanıyorlar fakat hala seni bulucam olum türevi kekoluklarından vazgeçemiyorlar ya çok tuhaf geliyor. yıllardan beri milyonlarca insan tarafından takip ediliyorsun, başarılı olsan dahi insanlar tarafından eleştirileceğin gerçeğini kanıksayamadın mı? nedir bu kimse bana laf edemez tripleri, üç kuruşluk tehditler? hala bayrampaşalı ardasın, biraz yol yordam öğren, olmadı kendine kişisel gelişim uzmanı falan tut. cumhurbaşkanından futbolcusuna hepsi zorba anasını sattığımın memleketinde, insanın reset atası geliyor ülkeye.
12 eylül 2016 ateistlerin kudurması
-
ne uzatılan bir konudur. ateistler vegan veya vejetaryen olmadan da bu bayram hakkında olumsuz fikirlere sahip olabilirler.
-bunun bir "kutlama şekli" oluşundan rahatsız olabilirler.
-tanrının neden hayvan yerine bir fidan gönderip ibrahime ek demediğini sorgulayabilirler.
-neden hayvanların uyuşturulmadan, illa canlı şekilde dakikalarca çırpınarak ölmesi gerektiğini, illa foşur foşur kan akması gerektiğini sorgulayabilirler.
-bir toplum dayanışması yani fakirleri doyurma kampanyası şeklinde görülüyorsa toplumdaki açlar yalnızca üç beş gün mü aç kalıyorlar diye sorabilirler, bu kadar aç sefil dilenen çocuklar neden var, öğütle güzellik olmuş mu, din buna mutlak bir çözüm getirmiş mi diye sorgulayabilirler.
ve daha yüzlerce şekilde eleştirebilirler. bunlar zaten subjektif değerlendirmelerdir. kutsal görmediği bir şeyi eleştirip sorgulayabilir herkes, nitekim de böyle yapıyorlar.
"ateistlerin kudurması" diye açılan başlık yeterince hedef gösteren ve ayrımcı bir dil kullanmıştır zaten, "islamofobiyi benimseyenler için benim lafım" çok sağlıklı bir yaklaşım olmuyor başlığa bakınca yani. ben de din düşmanı değilim, herkes istediği şeye tapabilir, istediğinden medet umabilir, toplumu bu eksende hizaya getirmeye çalışmadığı sürece buyursun inançlarını istediği gibi yaşasın. ancak bu şekilde olmuyor hiçbir coğrafyada görüldüğü üzere.
dahası, "ateistlik nedir bilmeyen" denmiş. ateizmin tarihi falan dense anlarım da ateizmin kendi başına bir öğretisi, ödevi, geleneği yoktur. ateizm tanrıyı reddetme biçimidir. üzerine çok bir şey bilmeyi gerektirmez. zaten yapılan her ankette ateistlerin dini ve din tarihini ortalama bir dindardan daha iyi bildikleri ortaya çıkıyor. inandığı tanrının buyruklarını başkasının yaşam anlayışına da empoze etmeye çalışmaları, baskı ve zulüm göstermeleri hiç azımsanacak örnekler de değil, dolayısıyla dindarları bilinçlendirme girişimleri daha yerinde bir hareket olur.
tramvayda videosu çekilen baba ve oğul
-
bunlar pro dilenci. t1 tramvay hattında takılıyorlardı. özellikle turistlerden aldıkları banknotları salisede cebe indirir baba. o torbadaki pet şişe sayısı sabittir.
edit: dilenci demeyeyim, performans sanatçısı.
edit 2: tramvay zaten bu.
emil michel cioran
-
deliliğin cioran için anlamı sahiplik altındaki aklı -nesnellik değil de öznellik olarak, ben'im aklım olarak, nesnellik ve saf hakikat imleyen akıldan ziyade- kaybetmektir ve deliliğin önşartı için -aslında akılla özdeş olan- ışığı dileyen cioran şunları söyler:
"aklımı kaybetmeyi bir şartla isteyebilirdim, gece gündüz güleç, sorunsuz ve takıntısız, neşeli ve keyfi yerinde bir deli haline geleceğim kesin olmalı. kaynağını aydınlıktan alan esriklikleri şiddetle arzular ama yine de onlara sırt çevirirdim, çünkü onlar, karanlık bunalımları daima peşlerinde sürüklerler. bunun yerine, yalnızca benim içimden fışkıran ve dünyanın çehresini güzelleştirebilecek, esrikliğin geriliminden uzak, aydınlık bir sonsuzun sukunetini koruyabilecek bir ışık banyosunu tercih ederim. o, bir gülümsemenin zarafetine, onun sıcaklığındaki hafifliğe sahip olurdu. ve ben, bütün dünyanın, bu aydınlık rüyanın üzerinde, bu saydamlık ve özdeksizliğin içinde yüzmesini isterdim. artık ne bir engel ne bir madde varolsun, ne bir biçim ne de sınır kalsın; ve işte ben de bu cennette ışıkla ve ışık içinde ölüp gideyim..."
dilan polat'in ödediği vergi
-
aptallarin en buyuk ozelligi aptalliklari sayesinde dikkatleri uzerine cekip kendi kendilerini ele vermeleridir. bu gereksizin balonunun bu kadar cabuk sonmesi sevindirdi. bakalim altindan neler cikacak daha.
64 tane 3975 yazıp toplamaya çalışmak
-
ogretmeni iyi ki soruyu;
64
3975
x________
seklide sormamis.
ekonomik kriz görmemiş ekşicinin kriz var demesi
-
ben 94 krizini de 2001 krizini de gordum. su an ki durum krizin otesinde.
edit: 94 krizi yerine 96 yazmisim. duzelten arkadaslara tesekkurler
asgari ücret 1000 tl leman kültür'de şarap 107 tl
-
şarabın parasını saf mı saf alt komşumdan gelen vergilerle ödediğim için haklı serzeniş; tövbe.
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
akşam evde canı sıkılan ege (10), realist ilay (8)...
ege: sonunda buldum valla...
romica:...
ege: çok asosyal bir aileyiz biz!
romica:...
ege: neden biliyor musun?
romica: bir şey okumaya çalışıyorum
ege: öff!
salona giden ege'nin sesi duyulur...
ege: çok asosyaliz biz, asosyal aile... neden asosyal bir aile olduğumuzu anlatayım mı?
ilay: yeni kelime mi öğrendin?