hesabın var mı? giriş yap

  • belediye otobüsünde bir amca ile aramda geçen diyalogda, yanıma doğru geldiğini görmem ile ayaklanıp;

    ben: gel amca otur ben zaten inicem şimdi.

    amca: burası mı rezerve edildi, ben daha önlerden bir yer ayırtmıştım ama heralde kapıldı... :)

    ben:hönk

    tabi çoğu kişi bu diyalogu duydu ama birkaç saniye tepki veremedi, meğersem amca patlatmış espiriyi. sonrasında otobüste gülüşmeler... tabi kimse 70'li yaşlarda amcadan böylesi zeka ürünü bir cevap ve sempatiklik beklemiyordu. o kadar alışmışız ki sen kalk ben oturucam tarzında olaya bakan yaşlı sinirli teyzelere...

  • amcamda peygamber sabrı var.

    1.çarpıştan sonra: yav git işine kızım. oynama benle.
    2.çarpıştan sonra: amk ne oluyor lan. ben şimdi senin. neyse o da düşmüş. iyi misin kızım bir şeyin yok ya.

  • içinde eskişehir'de başörtüsü eylemine katıldı diye içinde kemalist polislerin ve esnafın da olduğu 6-7 kişi tarafından komalık olana kadar dövülen ve gittiği hastenede kemalist doktor tarafından geri gönderilen ve sonunda da ölen birinin hikayesi var mı diye merak ettiğim hikayelerdir.

  • geceleri kulaklığınızı takar müzik dinler bir yandan da gökyüzünü izlersiniz. elektriklerin kesilmesi her ne kadar bilgisayar başından kalkmayan biri olsanız da sizin için aynı zamanda bir ödüldür geceleri. ne kadar karanlık, o kadar büyüleyici. güneşi sevmezsiniz, kaçarsınız ondan. dinlediğiniz müzik gruplarının bile karanlık bir teması vardır.***. geceleri daha uzun olduğu için kış mevsimini daha bir ayrı seversiniz. masaüstü resminiz mutlaka gece ya da karanlık temalıdır.

    günün birinde nyctophilia diye bir kelime görürsünüz. anlamına bakarsınız, sizi çok iyi yansıttığına inanırsınız. yeni bir nickname sahibi olmuşsunuzdur zaman zaman sonuna bir kaç sayı eklemek gerekse de

  • nasıl bir korkaklıktır, nasıl bir ödlekliktir bu karşısında kimse yokken atıp tutuyor ama kimsenin karşısını çıkmaya cesareti yok.

  • vallahi böyle giderse yakında zaten tamamen çekilirler yani türkiye'de de olmazlar
    yaklaşık bir saat önce 800'lü bir numaradan arandım. getir'in telefon numarasıymış.
    dedi ki '' 200 lira hediyeniz adınıza tanımlanmıştır, kampanyalar kısmından bakarak, yararlanabilirsiniz''
    2 seneyi aşmıştır getir'den sipariş vermeyeli. dur bir bakayım dedim, nedir ne değildir diye.
    evet 200 lira indirim hakkı verilmiş, 600 tl alışveriş yaparsam kullanabileceğim.
    iyiymiş dur yapalım madem dedim, ama ne göreyim
    '' ay çiçek yağında kullanamıyorsun, kolada kullanamıyorsun, et ürünlerinde kullanamıyorsun, süt ürünlerinde kullanamıyorsun, kullanamıyorsun da kullanamıyorsun''
    kullanabildiğimiz ürünleri yazsalar daha kolay ve zahmetsiz olur. ben kullanabileceğim bir şey bulamadım açıkçası.
    olur da yetkilileri burayı okur ise, onlara söyleyeceğim '' sizin yapacağınız kampanyaya tüküreyim''

  • maalesef güzel ülkemde adam sayısı git gide azalırken, şerefsiz sayısı git gide çoğalıyor.

    gencecik bir kız, vahşice öldürüldü. ne söylense yetersiz kalır. allah mekanını cennet eylesin.

    edit: tanım falan yok. tanımsız.

  • son şampiyon ve bu turnuvada da 90 sayı ortalama ile oynayan ispanya'yı son 2 dakikayı saymazsak 65-67 bandında tutup, gerginlikten reklam panolarını devirtecek hale getirmişiz, millet hala gıy gıy yapıyor.

    kadroda cedi osman hariç geçen sezon 20 dakikadan fazla süre alan bir oyuncu yok. cedi'nin süreleri de iş avrupa'ya gelince 20 dakikanın altına inmiş. turnuva boyunca cedi'den sonra eline baktığımız furkan korkmaz da 12 dakika süre almış. daha anlaşılır biçimde, obradoviç'in f4'de toplam 1.5 dakika süre verdiği melih mahmutoğlu, ispanya karşısındaki ana hücum silahlarımızdan biriydi. yani ispanya'yı aslında yenebileceğimizi ama ufuk hoca yüzünden yenildiğimizi falan zannediyorsanız diye söylüyorum. kafanızda kadro kalitesi açısından belki bir şeyler canlanır. canlanmıyorsa da fazla zorlamayın zaten.

    ezberlemişler bir okben ve ege arar'ı, bunlar niye yok diye sorup duruyorlar. niye yok diye sordukları okben geçen sezonu daçka'da 1 sayı 1 ribaund 1 asist ile bitirmiş. sanki kadroda olsa marc gasol'ün içinden geçecekti. erkan'ın yerine okben'i, barış'ın yerine de ege'yi alsak tam olarak ne olacağını umuyorsunuz merak ediyorum. yine grupta 2 galibiyet alıp ispanya'ya elenecektik.

    ömer, ersan ve bobby olsa muhtemelen ispanya'dan kaçacak galibiyeti alır, belki hırvatistanı da zorlar, en fazla bir tur daha gidebilirdik. bu isimler dışında kadroda kim olsa senaryo bundan farklı olmayacaktı. ufuk sarıca da zaman zaman olmadık hatalar yaptı ama o hatalar da olmasa şimdi şuradaydık, buradaydık diyebileceğimiz durumlar söz konusu değil. bunlar da kendisine tecrübe olarak kaldı.

    takdir etmeyi ve kabullenmeyi öğrenemedik bir türlü. oyuncu havuzu çok dar, kadro kalitemiz bu ve yapabileceğimiz bu kadardı. yenildiğimiz maçlarda bile 3. çeyreklerde havlu atmadık. hepsinde sonuna kadar mücadele ettik ve ispanya dahil hiçbir takıma teslim olmadık. cedi ve furkan henüz çok genç olmalarına rağmen inanılmaz sorumluluk aldılar. iki şut kaçınca korkmadan, elleri titremeden üçüncüyü de kaldırıp attılar. al sana mis gibi turnuva kazanımı işte.

    ''yenebileceğimiz takımları yendik'' eleştirisi zaten yalnızca bu coğrafyaya has. yenebileceğimiz takımlara yenilebilirdik de veya 3. çeyrekte havlu atıp 20'den fazla fark da yiyebilirdik. cedi ve furkan'a sorumluluk ağır gelebilirdi. melih özgüvensiz bir şekilde titrek ellerle şut atabilirdi. semih yine 0 konsantrasyon ile sahada gezinebilirdi. ama öyle olmadı. ispanyollara tırnak yedirttik. bu mücadele, gurur duymak ve alkışlamak için yeterli. şahsım adına hepsiyle gurur duyuyorum.

    bir de tabi ufuk sarıca dahil hiç kimse yabancı sınırı olduğu için oyuncu yetiştiremiyoruz diye söylenmedi.
    eski oyuncular twitter'dan ''yabancı kuralı türk basketboluna zarar veriyor. acilen kaldırılmalı'' diye yazıp çizmedi. kimse prim konuşmadı.
    nasılsa yeniliriz deyip maçı bırakmadı hiçbir oyuncu.
    yenildiğimiz maçlardan sonra hiç kimse bu forma için ölürüm, ver mehteri şuradan diye ucuz milliyetçilik yapmadı.çünkü zaten hepsi sahada o formaya ne kadar değer verdiklerini mücadeleleri ile göstermişlerdi.

    sonra da nesiyle gurur duyacakmışım. bunlarla gurur duyuyorum işte. bu yüzden destekliyorum. bu yüzden elenmemizin ardından salondan yuhalamalar değil alkışlar yükseliyor. bu yüzden ''milli takıma gasol şoku! manyak fark yedik!'' başlıkları yerine ''teşekkürler 12 dev adam'' manşetleri atılıyor.

    şahsım adına teşekkürler. izlemek büyük keyifti. daha iyisini de yapabiliriz. yapacağız da.