hesabın var mı? giriş yap

  • eger illa cevap verecekseniz daha once serserilere karsi denenmis cevaplari durumunuza gore modifiye ederek baslayabilirsiniz:

    - hey yavrum be, ne isi var o cariklinin yaninda (erol tas gibi gul, grupca gul...)
    + bana bak çarıklı sensin
    - bana mı dedin
    + sana, sana, sana, hepinize be! rezil, iğrenç yaratıklar! hiç mi insanlık yok sizde ha? nedir bu laflar, ha nedir? nasıl dersiniz bu pislikleri bu tertemiz kizlara! onlar sevgi istiyor, ilgi istiyor, siginmak, sevilmek istiyor... onlara gonlunuzu acacaginiza birde utanmadan, sıkılmadan alay ediyor, meta görüyorsunuz... aslında alay edilecek, küçük görülecek birileri varsa o da sizlersiniz... hiç bir işe yaramayan, asalak gibi yaşayan sizler... utanacağınızı bilsem yüzünüze tükürmek isterdim ama ondan da anlamazsınız ki siz...

    bu yemezse "bak beyim, sana iki cift lafim var"i deneyebilirsiniz kanimca...

  • dün metrodayım, kulağımda müzik, dışarıdan hiçbir ses duymuyorum, kaşlarımı çatmışım ve bir yerlere dalıp çıkamamışım. yanımda dokuz, on yaşlarında bir kız çocuğu, onun yanında da annesi var. bir ara küçük kızla bakışıyoruz, daha doğrusu bana baktığını hissediyorum. sonra kafamı yine önüme çeviriyorum. bu sefer bana doğru eğilip, bir şeyler söylüyor. kulaklıklarımı çıkarıp, "efendim? duyamadım?" diyorum, "kirpiğin düşmüş de" diyor ve birden uzanıp yanağımdan kirpiğimi alıyor, iki parmağının arasında tutuyor. bu oyunu hemen hatırlıyorum. hala oynandığını unutmuşum, oynamayı da çok zaman önce bırakmışım. küçük kız ise heyecanla oyuna devam ediyor, "bir dilek tut" diyor. gözlerimi sıkı sıkı kapatıp, bir dilek tutuyorum. "dileğin uzunmuş" diyor gülümseyerek, "peki, alt mı üst mü?". ben de gülümseyerek, "alt" diyorum. sabırsızlıkla oyunun sonucuna bakıyoruz beraber. kirpiğim alt parmağının üstünde duruyor, "dileğin tutacak" diyor sevinçle. "tutacak" diyorum sevinçle. hafifçe üflüyor kirpiğimi sonra. müziği olduğu yerde bırakıyorum ve yolculuğun sonuna kadar, küçük kızla birbirimize gülümsüyoruz.

  • adam ülkenin paniğini görmüş ve açıklama yapma gereği duymus,

    "merak etmeyin, yuksek fiyatlara e-ticaret sitelerinden almayin, makarnamiz var" demis.

    simdi bu aciklama yapan adami sirf makarna üretiyor diye neden saçma sapan bir şekilde elestiriyorsunuz ki?

    acaba bu elestirileriniz " makarna eşittir akp" diyen beyninizdeki eşleşmeden olabilir mi?

    kaldı ki adam, ülkeyi en azından makarna konusunda merak etmeyin diye uyaran ve makarna ürettiği halde yüksek fiyata almayın diyen insan.

  • o değil de, bu nihal ilerde avukat falan olursa nasıl savunma yapacak çok merak ediyorum*

    -müvekkilimin toplumdaki itibarını zedelemek için tamamen delilsiz suçlamalar yapılarak iftira atılmaktadır !

    -paaardooooon ? sen müvekkilini çok "popi" bir yaşam formu falan sanıyosun gaaalllbaa

    -?????!!!!

    -hakim bey görüyosunuz, terbiyesizlik online..kih kih kih

  • 3.5 yil ozel bankacilik biriminde multi milyoner insanlar ile calismis, musteri ziyareti yapmis , otellerde ve evlerinde toplantilara gitmis bir birey olarak asagidaki yorumu yaziyorum.

    ilk olarak filmde ciddi bilgi eksikligi bulunmaktadir. yani hikaye birbirini tam olarak tamamlamamaktadir.
    neden mi ?
    adam kadina saat veriyor ve saat sahte cikiyor.
    bakin four seasons hotel , raffles hotel vb yerlere gitiginiz zaman, orada calisan personel sizin sahte saat takip takmadiginizi aninda anlar. bunlarin egitimleri personele verilir.
    ıkinci olarak bu tur zengin adamlar bizler gibi ya bir tane 10.000 tl'ye saat alayim omurluk olsun digerlerini ucuz kullanayim demez. bu tur adamlar rolex hublot vb marka saatlere 100-500 bin dolar arasinda para verir. ve bu saatlerden bir tane olmaz en az 7-8 adet vardir.

    bununla birlikte filmde gosterilen hayat 3-5 kisinden 30-50 bin dolar carparak yasanacak hayat degildir. o ozel jet sirketleri referans olmadan sizi kapidan iceri sokmaz.

    son olarak kadina sahte belge ile 100 bin dolar kredi cektiriyor. bu da imkansiz bir durumdur. neden mi ? evi degil kendinizi rehin biraksaniz oyle para cekemezsiniz. yurt disinda yerlesik bir sirket size maas yazisi vermis ise bunun kesinlikle o ulkedeki sizin konsoloslugunuz tarafindan apostilli sekilde onaylanmasi geremektedir.

    yani kisacasi o otellerde restorantlarda toplama para ile 1 kez dolasirsiniz surekli dolasamazsiniz.
    hatta sahte rolex saat ile ozel jete binmeyi birak pasaport kontrolunden gecerken sen hayirdir derler ?

    peki gercek hikaye nedir?
    muhtelemen bu abimiz birilerinin cantaciligini yapiyor. birileri icin tasimacilik yapiyor. o ulkelerdeki muktedir kisiler bu abiye guzel bir hayat yasatti. bu hayati da yasarken 3-5 tane kadindan para carpmistir. ama filmde anlatildigi gibi 10 milyon $ vb carpaniz icin 100 tane kadinin her birinden 100 bin dolar toplamaniz gerek bu da imkansizdir.

    he film guzel akiyor yani

  • - deney yapacağım baba. bana bir bardak su ve üç buz getirir misin?
    - tamam.
    - şimdi de beş tane bebe bisküvisi getir.
    - tamam.
    - bisküvileri ye.
    - ama tokum...
    - yemen gerekiyor çünkü bana kırıntı lazım.
    - elimle ufalasam?
    - olmaz. bana gerçek kırıntı lazım.
    - peki. (yiyorum) al bakalım kırıntıları.
    - şimdi deneyimizde önce suyun içine buzları koyuyoruz...
    - evet...
    - sonra da buzlu suyun içine kırıntıları döküyoruz.
    - peki...
    - şimdi de bekliyoruz.
    (birkaç dakika bekledikten sonra)
    - şimdi de suyun tadına bakıyoruz.
    - tamam...
    (sudan bir yudum alıyor, yüzünü buruşturuyor, büyük bir ciddiyetle yorumda bulunuyor)
    - iğrenç ve soğuk.