hesabın var mı? giriş yap

  • diploması ile sunduğu cv'ye ekleyebileceği ''üstün sabır ve direnç'' sertifikasını da hak etmiş öğrencidir. zira bir zamanlar çok zor şartlar altında yaşanıyordu buralarda.

  • tadına bakıp "1963 basra körfezi" dedim, pompacı gülümseyerek "ağzınızın tadını biliyorsunuz efendim" diye cevap verdi.

  • ilk arabam bir renoydu. *
    1 sene bende kaldı, arkadaştan almıştım, servise göstermiştim, bir şeyi yok denmişti filan....1 senede 17 kez oto sanayi sitesine uğradım.bu sayede esnafla tanıştım, dost edindim. şarj dinamosunun dağıtması, klimanın çalışmaması, teybin bozuk oması ,radyonun çalışmaması, kaloriferin ısıtmaması, yakıt tahliye pompasının patlak olması, karterin delik olması, yağ eksiltmesi (3 ayda 1 litre kadar) gibi ufak tefek sorunlar işte.....keyifli şeyler yani, bozuldukça uzmanlaşıyorsun, ufkun açılıyor, hayatta duymadığın şeyleri öğreniyorsun. en keyiflisi elbette şarj dinamosu. bozulunca ne olur dersen şöyle oluyor, önce farlar söndü gece karayolunda, sonra araç öksürmeye başladı, sonra motor sustu, sonra zar zor çalışan teyp, sonra aracın iç aydınlatması. sonra tak diye durdu.
    sağ ön tekerde 2 , sol önde 1 bijonun kesik olmasından bahsetmiyorum. aracın bir de arada bir yanan hararet lambası vardı. o ne güzel bir kırmızıdır.
    ama öğrendiğim en önemli şey ki bu bana büyük ders oldu, aracın hacizli çıkması. yani yakın arkadaştan alıyorsun tescili noteri filan boşveriyorsun. ta ki 3 ay sonra ya ne olur olmaz devrini alayım diye emniyete gittiğinde araç hacizli deyiveriyor ya polisler. donup kalıyorsun.

    eskiden ikinci el sahiden ucuzdu da bu gün ikinci el sıfırdan pahalıyken sıfır almak mallıktır diyen adam malın önde gidenidir. adam az önce toyota facebbok sayfasına yazmış ''auris almak için x bayinize gittim. bendeki 2013 auris 1.33 e 44 000 lira verdiniz, bundan sonra benim için bittiniz, toyotanın ikinci el piyasası hani iyiydi ''
    mantık bu, elemanın sıfırı 49000 lira liste fiyatlı, pazarlıkla rahat rahat 47 ye bırakılan 2 yaşındaki aracına toyota 44 lira vermiş takasta, dananın zoruna gitmiş. sanıyor ki 47- 48 filan eder benim arabam. çünkü koltuğuna benim çok değerli kıçım şeref verdi. boru mu ?
    böyle salak bir piyasada 2.el araç maraç alınmaz. gider daica alırım sıfır alırım.

  • önce bir kavga çıkar.kavgada kendini üstün olarak gören taraf horozlanmaya başlar,diklendikçe diklenir,artisliğin kralını yapar.
    bu durum karşı tarafdan birinin kelebeği çıkarıp şakır şukur sallayıp açmasıyla bi anda değişir,ya biz sorun istemiyoruz abi ye döner,kavga etmeye hiç gerek yok a döner.
    buna halk arasında kelebek etkisi denir

  • oyuncu bir tv programında gülerek anlattı. "fatih terim döneminde sürekli oyundan ilk çıkan futbolcu oluyordum. dakikalar yetmişi gösterirken tabela kalkar ve oyundan çıkardım. bir maça başladık ve ilk yarıda iki gol attım, maç koptu. sahanın içinde okan buruk, suat kaya gibi oyuncularla ilk kim çıkacak muhabbetine başladık ve iddiaya girdik, oyundan ilk çıkan diğerlerine yemek ısmarlayacak yahut bir şeyler alacak... iki gol attığım için bu sefer ilk ben çıkmam diye düşünüyorum derken dakika yetmişe geliyor ve tabela kalkıyor, oyundan çıkıyorum. oyundan çıkarken okan-suat falan gülüyor, benim suratım bir karış. fatih hoca yüzümü görünce; oğlum niye trip yapıyorsun? diye sordu, hocam öbür maçları anladım da bu maçta iki gol attım erkenden çıkarmazsın sanıyordum, diye cevap verdim. fatih hoca; " evladım, suat işaret etti, hocam arif sakatlandı, ağrısı var dedi, ondan değiştirdim..." orada bile yemişler beni..."

  • birleşik krallık parlamentosunun en üst kamarası. öyle de kadim bir tarihe sahip.

    düşünün daha osmanlı devleti resmen kurulmadan önce, orta çağ'da kurulmuş bir yapı. şövalyeler ve zengin kimseler oluşturuyordu bu kamarayı. günümüzde bu kamaranın bütün üyeleri lord ünvanını taşır.

    bu aralar çokça gündeme gelen bu mahkemenin bir zamanlar cadı oldukları gerekçesiyle insanları idam ettirdiklerini, bizlerin şimdi karayip korsanları'nda gördüğümüz o efsanevî yaratıkların vaktiyle gerçek olduklarına inanıp yüzlerce korsanı sürgüne, o yaratıklarla mücadeleye gönderdiklerini düşünün. ingiltere'nin iyi kötü tarihini bir şekilde belki temsili bile olsa koruyor olması çok güzel bence.

    14. yüzyıldan sonra ise lordlar kamarası ve avamlar kamarası olarak ikiye ayrılmışlardır. din adamlarının yanı sıra kral tarafından çağrılan soylular oluşturuyordu lordlar kamarasını.
    o zamanlar günümüzdeki gibi 1000 civarı üyesi yoktu tabii. harbi asil insanlardı üyeleri ve sayıları 50 civarı idi.

    osmanlı imparatorluğu'nun buraya da etkisi oldu tabii. istanbul'un fethi ile birlikte avrupalılar o koca duvarların toplarla yıkılabileceğini görünce feodal sistem gittikçe zayıfladı ve soylular üzerindeki baskılar arttı. avam kamarası daha da güçlenmeye başladı.

    günümüzde 26 lord, ruhanî üye diye adlandırılır. işte bu adamlar harbi soyludur. bu kişilerin 12. yüzyılda yaşamış dedelerinin bile kim olduğu bilgisi mevcuttur ellerinde.

    çoğunun dedesi 15. yüzyılda gerçekleşen meşhur köylü ayaklanmasında öldürülmüştür muhtemelen ya da zar zor kurtulmuştur.

    günümüzde pek bir işe yaramasa da bir zamanlar birleşik krallık'ın krallıktan sonraki en yetkili kurumu idi burası.
    hâlâ kibirlidirler. bunu 2007 yılında avam kamarası tarafından oy çokluğuyla kabul edilen ve lordlar kamarası üyelerinin seçimle belirlenmesine yönelik yasa tasarısını reddedip kraliyet tarafından atanma usulüne devam etmelerinden de anlayabilirsiniz.