hesabın var mı? giriş yap

  • bilgisayarı kapatırken eskimesin diye mouse, klavye, monitör vs. tüm fişlerini ayrı ayrı söküp paketlemek. her açışta tekrar bilgisayarı kurmak. bunun üstüne mallık yoktur sanırım.

  • patiswiss piyasayı sürklase mi ediyormuş? allah belamı versin ilk kez duydum ismini. ayrıca başlık sahibinin yazdığı şeyin "tayyip iyi ama ah o dış mihraklar" laflarından hiçbir farkı yok.

    ulan kadında öyle bir kibir ve kendine inanmışlık var ki öss'de 45'te 45 türkçe yaptığını yazarken bile imla hatalarıyla göz kanatıyor.

    neyse, çikolata zaten pek sevmem, küflüsünü hiç yemem.

  • üniversiteyi bitirdiğim sene bir tanıdığımız beni kanada'da yaşayan yeğeni ile tanıştırmak istedi. aracı ile tanışma ve kanada'nın uzaklığı vs. derken düşündüm taşındım aman alt tarafı bir tanışma diyerek kabul ettim. iletişim bilgilerimi verdim ve bana ulaşmasını istedim. ancak adamdan birkaç hafta hiç ses çıkmadı. sonra dediler ki bayram tatilinde geliyor arife günü kızılay'da buluşun. ok dedim.

    bir yandan hiç gidesim yok bir yandan adamı merak ediyorum. giyindim, hazırlandım ve buluşma yerine gittim. oturdum bir kahve söyledim bekliyorum derken telefonum çaldı, yurtdışı numarası. etrafa bakınıyorum geldi göremedi de arıyor diye. açtım telefonu bir kadın sesi, byk hanım siz misiniz diyor. ben ne oluyoruz yahu diyorum içimden. evet falan derken dedi ben x'in ablasıyım! neyse geldi karşıma oturdu. ben soruyorum x nerede diye. cevap şu: x hala kanada'da yarın gelecek!

    hemen o saatte kızılay'da olan ablamla kardeşimi aradım buraya gelin dedim. çünkü tek başıma bir yere kımıldayamayacak kadar şaşkınlık içerisindeyim. neyse bizimkiler geldi biz dört kadın oturduk sohbet ediyoruz ama bu işte bir yanlışlık var. en son dayanamadım ya dedim hayırdır ne oluyor burada. ablası dedi ki: x seninle önce benim tanışmamı istedi. bizimkilere dedim kalkın gidiyoruz. neyse kalktık biz mekandan indik aşağı.

    olay burada kapandı mı, hikaye burada bitti mi peki? hayır! bir baktık çıkış kapısının önünde orta yaşlı bir çift. kadın dedi ki: annemler de merak ettiler de seni görmeye geldiler! ablam kahkahayı patlattı, kardeşimin kolundan sertçe çektim hadi gidiyoruz diye. öylece ortamı terk ettik.

    biz eve ulaşmadan olayın haberi gitmiş. neymiş ben saygısızlık yapmışım bizim tanıdığın kanadalı akrabalarına. lan???

    randevulaşmayı umduğum kişinin bütün ailesi ile randevulaştım sözün özü. ik gibi çöktüler başıma. mülakata almaya gelmişler, açıkçası ben yazılı bir sınav da bekledim ama o kadar abartmak istememişler sanırım.

    yıllarca ailede alay konusu oldum, bir daha da hiç kimsenin beni tanıştırmak istediği birisi olduğunda ok demedim. ben o hatayı yaptım cicim thank you diyerek yolladım.

  • adam tam olarak ne demiş önce bir onu okuyun sonra yorum yapın.

    --- spoiler ---

    “f.bahçe’nin elde ettiği çok büyük başarı. 3 yıl önce final four oynuyor, geçen yıl finalde son anda kaybediyor ve bu senede şampiyon oluyor. bu, türk basketbol tarihinin, kulüpler bazında elde ettiği en büyük başarı.

    bana ‘kutluyor musun fenerbahçe’yi’ diye soruyorlar. hayır, ben kutlamıyorum fenerbahçe’yi. onlar da bizi geçen yıl eurocup şampiyonu olduğumuzda kutlamadılar. bu işler karşılıklı. sonuçta ben bir kutlama mesajı yayınlamadım, onlar da yayınlamamıştı. ama, onların çok büyük bir başarı kazandığını da belirtmem lazım. gerçekten de çok anlamlı bir iş yaptılar.”

    --- spoiler ---

  • tavuk, günümüzde imkanı olan kişilerin kolay şekilde bakabilecekleri ve yetiştiriciliğini yapabilecekleri güzelim bir canlıdır.

    günümüzde dahi özellikle kırsal kesimlerde ve büyükşehirlerin hâlâ mahalle kültür ve mimarisini taşıyan yerlerinde evlerin bahçelerinde genellikle tavuk bakılmaktadır.

    osmanlı imparatorluğu da nüfusunun büyük çoğunluğu kırsallarda bulunan bir devletti ve tavuk yetiştiriciliği en yaygın olan şekliydi hayvancılığın.
    bunu kimisi ticaret için kimisi ise kendi ev hanesinin etinden, yumurtasından faydalanabilmesi için yapmıştır.

    osmanlı imparatorluğu'nda et kültürü küçükbaş hayvanlar üzerinde yoğunlaşmıştır her zaman. koyunların, kuzuları fiyatları sığırlardan daha pahalı olmuştur bu sebeple!

    balık kültürü ise çok azdır. bu da şehirlerde tüketilmektedir daha çok. lâkin evliya çelebi'ye göre trabzon vilayetindeki insanlar sabah akşam hamsi yemektedirler ve hamsiyi çok sevmektedirler bunu da not düşelim.
    tavuğa dönecek olursak;

    ismail hami danişmend, ilk kuluçka makinesininin osmanlı imparatorluğu'na bağlı kahire'de icat edilip buradan avrupa'ya yayıldığını söyler.
    yani fabrikasyon üretim civcivlerin ilk kez osmanlı topraklarından çıktıklarını söyleyebiliriz.

    o kadar uzaklaşmadan istanbul merkezli bir tavuk - sosyal yaşam ilişkisi üzerinde durmak gerekirse;

    istanbul'da kapalıçarşı'nın ana kapılarından biri de olan tavukpazarı'nın tarihi ta bizans dönemine kadar gitmektedir. istanbul'un fethinden sonra da bu sokakta kurulmaya devam etmiştir tavuk pazarı.
    dünyanın çeşitli yerlerinden getirilen tavuklar bu pazarda satışa sunulmuştur.
    yine bursa, edirne gibi şehirlerde de tavuk ticaretinin merkezi sayılan ve tavukpazarı diye anılan yerler vardır.

    osmanlı imparatorluğu'nda halkın gelir düzeyini ve sürekli yaşanan ekonomik krizleri de düşününce tavuk bakıcılığı insanlar için en yararlı işlerden biri olmuştur her daim.
    bunun yanında sarayda da padişahların özel tavukları beslenmektedir. özellikle yabancı elçiler kendi ülkelerinde bulunan cins tavukları ( süs tavuğu ) osmanlı padişahlarına hediye olarak getirmişlerdir.
    osmanlı imparatorluğu da aynı usûlü gerçekleştirmiştir. meselâ günümüzde sultan tavuğu diye anılan süs tavuğu, 1850 yılında ingiltere'ye hediye olarak gönderilmiş ve o topraklara ilk kez bu tarihte bu tavuk türü ayak basmıştır. bu tavuk osmanlı'dayken asırlarca dünya tarafından bilinmezken ingilizler sultan tavuğunu dünyaya tanıtmış ve 1874'te amerikan kümes hayvanları birliği tarafından " kusursuz hayvanlar " listesine dahil edilmiştir.

    bazı nizamnâmelerde de tavuklara değinilmiştir. kanunî sultan süleyman'ın " değirmen fermanı " diye de anılan fermanında " ... değirmenler gözlene. değirmende tavuk besleyüp halkın ununa ve buğdayına zarar etmeyeler. lüzum gelirse vakti bilmek için bir horoz besleyeler. hile etmeyeler. kimsenin buğdayını değiştirmeyeler... " gibi ifadeler yer almıştır.

    yani değirmencilerin değirmen çevresinde tavuk beslemeleri yasak edilmiştir.

    1865'teki büyük salgında fransız doktorların da tavsiyesiyle bir yıl boyunca tavuk eti tüketimi yasak edilmiştir.

    istanbul vilayeti baytar müfettişliği tarafından yayımlanan buyrukla dükkanların büyüklüğüne göre içerideki kafeslerde tutulabilecek tavuk sayısı belirlenmiş, bu kurallara uymayanlara ceza kesilmiştir.

    ikinci mahmud dönemiyle birlikte iyice modernleşen gıda denetimi ikinci abdülhamid dönemiyle birlikte iyice yerleşmiştir istanbul'da.
    ibrahim ethem ulagay gibi isimlerin öncülüğünde kurulan kimyahânede tavuklardan ve yumurtalardan çeşitli örnekler alınıp sağlık testi yapılmıştır.

    dipçe: tavuk eti yemeyi en çok seven padişah fatih sultan mehmet'tir.

  • ifab kural kitabının 100. sayfasında konu düzenlenmiş. ilgili bölümde ofsayt düzenlemesi yapıldıktan sonra şunlara da dikkat edilmeli diye bir kaç durum sayılmış. biraz kafa karıştırıcı bir metin. şöyle diyor;

    "şu durumlara dikkat edilmelidir:

    • topla oynama niyetiyle topa doğru hareket eden ofsayt pozisyonundaki oyuncu ya topla oynamadan veya topla oynamaya teşebbüs etmeden veya rakibi ile top için mücadeleye girmeden önce faul yapılırsa, bu durum ofsayt ihlalinden önce gerçekleştiği için faul ile cezalandırılır
    • halihazırda topla oynayan veya oynamaya teşebbüs eden veya rakibi ile top için mücadele eden ofsayt pozisyonundaki bir oyuncuya ihlal yapıldığında, faul yapılmadan önce ofsayt gerçekleştiği için pozisyon ofsayt ile cezalandırılır"

    anladığım şu;

    1 - genel kural, ofsaytın çalınma anı: takım arkadaşı topa dokunduğu an ofsayt durumunda olan bir oyuncu atılan bu topa dokunursa, rakibin görüş açısını kapatarak oynamasını engellerse ya da top için rakibiyle mücadeleye girerse ofsayt düdüğü çalınır. temel kural bu.

    2- kenardaki futbolcu ortayı yaptığında, top daha gelmeden içerdeki ofsayt durumunda olan futbolcu çekildi, dirsek yedi vs. o zaman faul verilir. çünkü ofsayttaki hücum oyuncusu daha topa dokunmadı, oynamaya teşebbüs etmedi ya da top için rakip ile mücadeleye girmedi.

    3- kenardaki futbolcu ortayı yaptığında, ofsayt durumundaki hücum oyuncusu topla oynamış, oynamaya teşebbüs etmiş ya da top için rakibi ile mücadeleye girmişse ofsayt gerçekleşmiş olur. tam bu aşamada faule maruz kalmışsa artık faul değil ofsayt çalınır.

    alanya-fenerbahçe maçındaki valencia'nın pozisyonuna bu perspektiften bakacak olursak:

    top ceza alanına gönderildiği an valencia ofsayt pozisyonunda. valencia'ya faulün yapıldığı an, onun topla oynadığı, oynamaya teşebbüs ettiği ya da rakibi ile top için mücadeleye girdiği andan önce ise karar penaltı olmalı. sonra ise karar ofsayt olmalı.

    izlediğim kadarıyla, top atıldığında valencia'nın topa teması yok ama oynama teşebbüsü ve rakibi ile top için mücadelesi tartışmasız biçimde var. bu nedenle buradaki ofsayt kararı doğru.

    edit: aklıma geldi. ofsaytın gerçekleştiği andan sonraki faulleri kabul edip penaltı çalmak var uygulaması nedeniyle de mümkün olamaz. zira yardımcı hakemler tereddütlü pozisyonlarda pozisyon sona erene kadar bayrak kaldırmıyorlar. bu şekilde devam ettirdikleri bir anda faul yapılırsa nasıl penaltı verilecek?

    mesela beşiktaş'ın iptal edilen golünde, ofsayttaki gökhan topla gitti ljajiçe' pas verdi, o aşamada ljajiç'e ceza sahası içerisinde faul yapılsa penaltı mı verilmesi gerekecekti?

  • kazanılan bir savaşı doğaüstü olaylara bağlamak herşeyden önce o savaş için merminin önüne atılan askerinden tut, sabahlara kadar plan yapıp düşmanı durdurmak için strateji geliştiren subaylara haksızlıktır.
    olmayan gizemli olaylardır. hurafedir.
    edit: gizemli olay vardır diyenler olmuş. bir tane buldum mesela kurtuluş savaşıyla ilgili. tamamen gizem içerisinde olay. sarıklı evliyaların top mermilerini tutup düşmana attığı olayı gören son kişi anlatıyor. izlerken hep beraber aydınlanmış oluruz.
    sarıklı evliyalar

  • türkiye için oldukça kötü bir durum. bizim en büyük ithal kalemlerimiz dolar üzerinden iken en büyük ihracatımız euro bölgesine yapılıyor. arbitraj avantajımız maalesef kayboldu

  • annenin annesinin becerisi yanında sönük kalan.

    fotoğraf makinesi ile dışarı çıkan toruna:

    - dikkat et, gazeteci sanarlar!

    1.5 yıl sonra: haklı olabilir kadın.