hesabın var mı? giriş yap

  • evet bu da olmuştur. her türlü adam kayırmanın, fişlemenin, yolsuzluğun döndüğü bir sınav sisteminde; rabia'nın "kolunda unuttuğu saat" yüzünden hayallerini, umutlarını, geleceğini ve emeklerini elinden almıştır eğitimin yüz karası kurum ösym.

    tek kişilik sınava girdiği sınıfında gözetmenleri tarafından da kolundaki saati fark edilmemiş, uyarılmamıştır bu genç kız.

    haber linki

    --- spoiler ---

    bu azimli ve başarılı genç kız, sistem tarafından desteklenmesi gerekirken engellendi.

    --- spoiler ---

    edit: twitter'da #otizmlirabiayasahipçık hashtagi ile destek başlamıştır.

  • ayarlardan hızı 2 katına çıkarıp 12 falan dakikada izleyebilirsiniz. ekşi sözlük boş geçen zamanı kurtarma ekibi iyi hafta sonları diler.

  • iyi şöför olmak güçlü çevresel farkındalıkla mümkündür. makas atmak, kavşaktan sola dönüşte en sağdan girip sıranın önüne geçmek, kurallara uyanların hakkını gasp ederek öncelik almak iyi şöför olmak değildir, ülkenin genel ahlak ve kültür düzeyi de maalesef trafiğe yansımış durumda.

    çevresel farkındalıktan kasıt; aracın tüm yardımcı donanımlarını etkili kullanarak etrafı sürekli radar gibi taramakla mümkündür. araçtaki üç aynanın ve aynanın görmediği kör noktaların otonom bir biçimde kontrolünü oturtan şöför iyi şöfördür. 40 yıl araç kullanıp bunu oturtamayan insanlar var, sorsan çok iyi şöförüm diye geçinir, dar alana parkla, yokuşta kaydırmamakla övünür ama bok gibi şöfördür. çevresel farkındalık ile sadece bireysel hatalardan kaçınmakla kalmaz, başka şöförlerin hatalarına karşı da önlem almış olursunuz. örneğin sağa park etmiş modifiye bir apaçi arabasının arkayı kontrol etmeden çat diye kapısını açacağını öngörüp yavaşlar ya da uzağından geçersiniz, direksiyona yapışmış kafası önde giden acemi bir şöförün aynaya bakmadan şerit değiştireceğini tahmin edersiniz.

    günümüzde çevresel farkındalığa yardım eden pek çok elektronik yardımcı donanım bulunmakta. kör nokta uyarı sistemi, çarpışma uyarı-önleme sistemleri, şerit-uyarı takip gibi sistemler kesinlikle iyi şöför olmaya yardım eden sistemler. araç alanlara tavsiyem metalik boyadan, cam tavan gibi donanımlardan evvel bu donanımlara bütçe ayırsınlar.

    “bende suç yok, 8/8 karşı tarafta hata” diyen biri muhtemelen iyi şöför değildir. trafik kanununda suçsuz olmanın pek anlamı yok, karşıdakinin hatası öngörülebilir ise, örneğin karşı taraf kontrolsüz kavşakta yol hakkı önceliğine uymadığı için kaza olduysa, karşıdakinin salak olma ihtimalini düşünmeyip bakmadan geçen tarafta da kanunen olmasa da hata vardır.

  • eğer gerçekse mükemmel bir cesaret. borç batağına saplanmadan evlenmeye müsaade etmeyen topluma karşı güzel bir duruştur bu.

  • yapımının çok zahmetli ve pahalı olmasından kaynaklanmaktadır. klasik bir lazanya yapabilmek için yani “lasagne alla bolognese “ veya “lasagne al ragú” ya da “lasagne al forno “ yapabilmek için çoğu ülkemizde zor bulunan malzemelere ihtiyacımız var.

    lasagna italyanca’da tekil, çoğulu lasagne. alla bolognese bologna usulü demek, bologna usulü dediğimiz şey aslında ragù soslu demek, bizim spagetti bolonez dediğimiz şey aslında spaghetti al ragú. ragú dediğimiz şey ise et ağırlıklı bir sos. sostan ziyade yahni demek daha doğru olur.

    lasagne al forno fırında lazanya demek, tüm lazanyalar fırında yapılıyor zaten. ragú denilen sosun da türleri var: ragu alla napoletana- napoli usulü, ragu alla bolognese- bologna usulü. ama asıl olanın bologna bölgesine ait olanı olduğunu düşünüyoruz. neden? zira ragú aslında fransızların ragoût kelimesinden geliyor. napolyon italya’nın kuzey bölgelerini işgal etmiş böylece emilia-romagna bölgesine bu kavram gelmiş. ha ne fark var napoli usulü ve bologna usulü arasında kullanılan etler, etlerin kesimi (biri kıyma olarak kullanırken diğeri, ufak kesilmiş kuşbaşı kullanır, kullanılan sosis vs. farklı.

    dağlık bölgelerde mantar da kullanılıyor bazen ama biz standarda bağlı kalalım.

    ben hiç kimsenin türkiye’de usulüne uygun lazanya yaptığını sanmıyorum. belki bir kaç italyan restoranı veya italyan büyükelçiliği ya da üst düzey lokantada, 5 yıldızlı otellerde filan yapıyorlarsa ancak olabilir. evlerde kimse uğraşmaz doğru düzgün yapmakla çünkü çok pahalıya gelir.

    malzemelere bakalım:

    birincisi makarna. ideali taze makarna ile yapacaksın. yumurta ve unla hamur yapacaksın, durum buğdayı unu ve tipo “00” unla, sonra ya üşenmeyip oklavayla açacaksın ya makarna makinesinde yapacaksın. sonra açtığın makarnaları su böreği yapar gibi tek tek haşlayıp kenara koyacaksın. kim uğraşacak makarna açmakla? ölme eşeğim ölme.

    soslara gelirsek, dediğim gibi bir ragú bir de beşamel sos hazırlayacaksın.

    ragú için; extra virgin zeytinyağı, soffrito (havuç, soğan, kereviz sapı) lazım öncelikle. iyi zeytinyağı bulmak da mesele, kereviz sapı bulmak da zor.

    et koyacaksın, dana kıyma, bir de pancetta veya proscuitto. türkiye’de domuz etini ara ki bulasın, bulduğunun fiyatı da ebesinin nikahı. sonra domates koyacaksın, türkiye’de domatesler domates değil tadı yok, o yüzden tomato passata ya da soyulmuş konserve domates alacaksın, o da ayrı bir hikaye. beyaz şarap koyman lazım. et suyu ayrı bir dert. hazır alsan ayrı sıkıntı kendin yapmaya kalksan ayrı bir sıkıntı.

    beşamel sosu yapacaksın sonra; un, tereyağı, süt, muskat, onun kıvamı ayrı dert, muskat hangi evde var?

    ayrıca parmesan lazım hatta bazı tariflere göre mozzarella ve/veya ricotta peynirleri de lazım. parmesanın bologna fiyatı kg’ı 25-30 euro civarıydı. türkiye’de (bulursan parmiggiano- reggiano dop) 50-60 euro.

    hepsini 3 ayrı aşamada yaptın bunları tek tek katman katman dizmen fırına vermen filan nereden baksan en az 3-4 saatlik iş.

    dolayısıyla kimse türkiye’de bunu hakkıyla yapma zahmetine katlanmaz (istisna deliler hariç), o işe kalkışanlar da doğru düzgün malzeme temin edemez, onu da temin ettiler diyelim bir tabak lazanyayı dünyanın parasına yersin. bizim insanımız da bu ne lan kıymalı makarnayı adamlar 80-90 tl’ye satıyorlar diye burun kıvırırlar. italya’da düzgün bir yerde fazla fancy olmayan bir lokantada misal bir trattoriada gidip yersen bir tabağı 13 euro, 98 tl. ciao, arrivederci. türkiye’de belki papermoon’da veya serafina’da iyi bir versiyonunu bulur da yersin. (ondan da çok emin değilim)

    millet de gelmiş buraya kıymalı makarnaya bayılıyorum, kayseri yağlamasıyla lazanya zaten aynı şey muhabbeti yapıyor. bayılırsın tabii başka şansın mı var. parmesanın kilosu olmuş 450 tl.

  • şimdi nevşehir'de 8 yıl önce kaybolmuş, muhtemelen öldürülmüş bir kadın var. kadıncağız kötü yola düşmüş ve kocasının para geldiği müddetçe itirazı olmamış.

    sevgilisi diye çıkan miniçakal da uzun süre kadını satıp parasını yemiş.

    eski kocası, kayınvalidesi, komşuları, hısım akrabaları günlerdir sırayla konuşuyor.

    yapan eminim bulunacaktır ama benim canımı sıkan şey çok farklı.

    bu insanların hiç birisi fiili olarak çalışmıyor ve birden fazla sosyal yardım alıyorlar. kaybolan kadının kocası %50 engelli maaşı alıyor ki engeli yok, artı annesine baktığı için vasi maaşı alıyor ki engelliyse nasıl alıyor? üztüne yaşlı annesi ayrıca bağırıp duruyor benim 5000 tl maaşım var diye.

    yıllardır bu hazinenin paraları sosyal hizmet adı altında bu tip, hiç bir iş yapmayan insanlara dağıtılıyor deli gibi.

    kovidli halimizle bile kucağımızda laptop kulağımızda telefon hala çalışıyoruz.

    maaşlarımızdan çatır çatır kesilen ve bu tiplerin kursaklarından geçen her lokmada hakkım var ve zerre helal etmiyorum.

  • biz de eşimle, doğacak çocuğumuza uygun fiyatlı beşik arayıp durmaktayız. ama yine de benim çocuğum onun çocuğundan bin kat daha şanslı. dürüst ve şerefli bir babası var.

  • bence hepsi kaldırılmalı bağış yoluna gidilmeli. hesaba parayı yatıran almalı. en azından arsadır evdir elimizde kalır. vatandaşlık aldıktan sonra ayrıca adam ona da para harcasın ordan da vergi alırsın mis. x2 kazanç. beklenen sayıda vatandaşlık alınmazsa da kampanyaya başvurulmalı. 1 vatandaşlık alana 1 vatandaşlık bedava gibi. ama bu kampanya stoklarla sınırlı olmalı ve belli bir süre geçerli olmalı.

    daha yeterince dingonun ahırı olmadık. yetmez ama evet.