hesabın var mı? giriş yap

  • urfa civarlarında bulunan, üzerinde milattan öne on binli yıllardan kalma bazı yapıların ve kabartma sanat eserlerinin bulunduğu tepe.

    - tepe üzerinde devasa boyutta taşlar ve bu taşların üzere işlenmiş bazı sanat eserleri bulunuyor.
    - yakınlardaki taş kaynaklarının uzaklığı ve işlenmesi için gerekli insan gücü düşünüldüğünde bu anıtların yapılması için bin kadar insan çalıştırılması gerektiği tahmin ediliyor.
    - bu sayıdaki insanın böyle bir işte çalışması için bölgeye yakın bir yerde konaklaması gerekir.
    - bu kadar çok insanın bölgeye yakın bir yerde konakladığına göre bu kişilerin bir şekilde beslenmesi gerekir.
    - bir arada bulunan bu kadar çok insanı toplayıcılık ya da avcılıkla doyurmak mümkün değildir.
    - binlerce farklı yabani buğday türü üzerinde yapılan çalışmalar bu bölgede kendiliğinden yetişen buğdayın genetik yapısının bugün tarımda kullandığımız ekilebilir buğdayla neredeyse aynı olduğunu gösteriyor.
    - insanın mağra duvarlarına resim çizmekten vazgeçmesi başka bir deyişle avcılık ve toplayıcılık üzerine kurulan mağra yaşamını terketmesi bu anıtın yapımıyla aynı yıllara rastlıyor.

    özetle: insanın muhtemelen ilk kez tarım yaptığı, yerleşik hayata geçtiği, mağra duvarlarına resim çizmekten ziyade, sistematik bir biçimde sanat yapmaya ve kültürel birikim oluşturmaya başladığı yer, başka bir deyişle ilk "uygarlık"'ın kurulduğu yer ülkemiz toprakları içinde.

    peki biz ne yapıyoruz?

  • az önce bu telefondan bir polis memuru aradı. terörle mücade birimindenmiş. telefonumu nerden aldığımı sordu. faturasının olup olmadığını sordu. son bir kaç gün içinde internetten herhangi bir işlem yapıp yapmadığımı sordu. kimlik bilgilerimi aldı. adıma bir sürü işlem yapılmış. iban numarasını aldım. hemen 20bin tl göndericem. halledecek. allah razı olsun. ucuz yırttım

    edit : çok tuhaf mesajlar aldım. arkadaşlar elbette ki ironi yapıyorum. ama adam çok ama çok ikna edici detaylarla konuşuyor. en başında ismimi biliyordu mesela. o yüzden dikkat edin. kişisel bilgilerinize her yerden ulaşılabiliyor bugünlerde.

    bu tür aramaları en kolay sonlandırma yöntemi arayan kişinin ismini, aradığı şubeyi sormanız. ben sordum. isminin c*** yıldırım olduğunu, sicil numarasının 269772 olduğunu söyledi. antalya il emniyet müdürlüğü, terörle mücadele'den aradığını söyledi. ben de onu aynı şubeden arayıp ulaşacağımı söyleyince telefonu yüzüme kapattı. polise bildirdim. az önce de polis (gerçek olanı) beni aradı. olayı anlattım.

    eşinizi dostunuzu uyarın. olmadı organize işler sazan sarmalı'nı izletin

  • aile hekimliği uzmanlığı asistanıyım. bu akşam aşımı oldum. akut olarak herhangi bir yan etki gözlemlemedim. pandeminin başından beri hem covid poliklinik hem covid servis hem de filyasyonda görev aldım. çok kötü hastalar gördüm. azımsanmayacak miktarda genç ağır hasta gördüm. aşının yarar zarar terazisinde hastalığı geçirmekten daha az riskli olduğunu düşünüyorum. çocuklarımıza yıllardır uyguladığımız geleneksel yöntem ile üretilmiş bir aşı olması karar vermemde önemli bir etken oldu.
    çin aşısı alman aşısı demeden bulduğumuz aşıyı olmamız gerektiğini düşünüyorum. yoksa bu pandemi daha çok can yakacak.

  • bu ülkede on yıllarca sömürülen, günde 16 saat hayvanlar gibi çalışıtırıp 2 kuruş ekmeğe muhtaç edlien, sonrasında sırf patron istediği diye kapının önüne konan milyonlarca insan varken japonya ile karşılaştırılmasına oldukça güldüğüm beyanat. japonya'daki işçi özlük hakları ve hayat standartları türkiye'de olsa hiç kimse işini bırakmak istemez.

    edit: imlâ

  • kendi içmez,içeni kınamaya bayılır
    yüzünden aldatmaca,sahtekarlık yayılır
    şarap içmiyor diye kasılıp gezer ama
    yedikleri yanında şarap meze sayılır

    diyerek acaba yıllar evvelden hangi ülkenin başbakanını işaret etmiş merak ettiğim ileri görüşlü büyük adam.

  • 1. kare seklinde kutu üretmek, daire seklinde kutu üretmekten daha ucuzdur. stoklamasi da daha kolaydir.
    2. pizza (tavada yapilmis amerikan tarzi sikindirik kalin pizzalardan söz etmiyorum), hicbir zaman tam daire seklinde olmayacagi icin onu o daire seklinde bir kutuya yerlestirmek sorunlu olacaktir.
    3. köselerdeki bosluklar sayesinde pizza dilimlerini kare kutudan almak, kalip gibi daire kutuya yerlestirilmis pizza dilimlerini almaktan daha kolaydir.
    4. yeryüzündeki yillardir bu isi yapan milyorlarca pizzacinin bir bildigi vardir.

  • 1990'larda çocuk olan insandır.

    ahh ahh o dönemler lc waikiki'den giyinmek ne popüler bir şeydi. niye popülerdi tam olarak bilemiyorum ama lc waikiki'ye gidip maymunlu maymunlu eşofmanlar aldığımızı ve çok mutlu olduğumu hatırlıyorum.

  • "bu aralar isimlere taktım. geçen bir hanımla muhabbetim oldu. isminizi bağışlar mısınız dedim. su dedi. su istiyor sandım."

    türkiye'nin en büyük yeteneği seçildi bu adam.

  • time dergisinin 1998 yilinin hemen ba$inda duzenledigi, hayatimin gidi$atini cok acaip bir $ekilde degi$tirmi$ me$hur anket. evvela a$agidaki linke tikla sevgili okuyucu. hikayeyi anlatmaya birazdan ba$layacagim.

    http://webarsiv.hurriyet.com.tr/…98/02/09/28026.asp

    hatirladin degil mi? evet, ba$liyorum.

    1998 yilinin $ubat ayi. o siralar ben bir medya kurulu$unun ankara merkezinde sistem & network sorumlusu olarak part time cali$iyorum. fakat sorumlu oldugum sadece iki $ey var, biri ankara merkez ile istanbul merkez arasindaki x25 baglanti -ki tum haber ali$ veri$i bu hat uzerinden saglaniyor- digeri cali$tigim ankara merkezdeki novell network. bu ikisi takir takir cali$tigi surece benim yapabilecegim bir $ey yok, mutemadiyen yatiyorum, ki yakla$ik 10 ay bu $ekilde yatmi$im. yapacak hic bir i$ yok. frame relay, dsl, kablo gibi internet'e sabit bir hat da bulunmadigindan kendi cabalarimla elde ettigim dialup hesaba baglaniyorum. fakat o zamanlar dialup pahali bir $ey oldugu icin pek fazla bagli kalamiyorum, gunumuzun 146'si gibi. o yuzden, gunlerim cay/kahve sigara tuketmekle, tv izlemekle, kameramanlarla kameralar, seslendirme sanatcilariyla (haberlerin metinlerini okuyan, seslendiren kimseler) meslekleri hakkinda muhabbet etmekle geciyor. sikintidan patliyorum, yine de sanilmasin ki orada guzel gunlerim olmadi. ornegin bir defasinda, seslendirmenlerin ofiste bulunmadigi bir sira acilen i$lenmesi gereken bir haber gelmi$, rica uzerine necmettin erbakan'a sesimi vermekle ba$layan seslendirmen hayatim, haberin yayinlanmasindan sonra haber mudurunun "bu kutuk sesi her kim cikardiysa bir daha cikarmasin" yorumuyla sona ermi$ti.

    uzatmayayim. i$ hayatim bayik geciyor, derken bir gun, i$bu entry'ye sebep olan anketi duyuyorum, hurriyet gazetesi hatta yurtsan atakan'in ta kendisi olabilir, emin degilim, gunahini almayayim. anket, ce$itli kategorilerde en cok oy alan isimleri listemekle alakali. isimler ise onceden belirlenmi$ degil, direk uydurma bir isme de oy vermek mumkun. anketin turkler arasindaki amaci ise ataturk'e oy vermek, oy verdirmek, birinci yapmak.

    sistem yonetimine ilgili oldugum kadar programlamaya da ilgiliyim ve bu anketi can sikintimi gidermek ve programlama pratigi icin bir firsat olarak goruyorum. yapmak istedigim ise basit, bir program yazmak ve programin otomatik, cekirdek gibi oy atmasini saglamak. bu i$ icin o donem pek hakim olmadigim c dilini seciyorum.

    programi yazmayi bitirdikten sonra oy verilecek ki$i olarak ataturk ismini seciyorum ve programi cali$tiriyorum. program cali$iyor, ataturk'un oylari durmadan artiyor. $irkettekiler ise durumdan memnun, afferin diyorlar, cay kahve ismarliyorlar, sigara tutuyorlar. fakat ben programin dogru durust cali$tigindan, gercekten oy atip atmadigindan emin degilim. benden ba$ka oy atan (browser'dan elle, tek tek) insanlar da var. o yuzden oy verilecek ki$inin ismini degi$tirmeye karar veriyorum ve bunun icin cok dangalak bir zaman ve cok dingil bir isim seciyorum: cuma ak$am mesai sonu ve kendi ismim.

    haftasonu eski$ehir'e ailemi ziyarete gidiyorum. aklimda ne anket var, ne program ne de ba$ka bir $ey, sadece ailemin yanindayim, guzel yemekler yiyorum, iciyorum, kisacasi aile saadeti ya$iyorum. bir sonraki sahnede ise $u var: bir ceylan turizm otobusu, ak$ama dogru bir vakit, orta koridorda oturan bir teo, bir kac koltuk onunde capraz koridorda hurriyet okuyan biri, gazetenin arka sayfasi, sag ustte yeri garanti manken ve hemen solunda ismim, man$etten.

    siradan biri olarak kendi ismimi ulkenin en buyuk gazetelerinden birinde, hem de arka sayfasini kaplayacak bir haberde gormeye ali$ik degilim, $a$iriyorum. fakat bir diger yandan da kendi kendime $unu diyorum, "cok jenerik bir ismim var, kesin ba$ka bir dangalakla ilgilidir." ke$ke oyle olsaydi sevgili okuyucu. gazete sahibi okumasini bitirdiginde hemen gidip gazeteyi istiyorum, koltuguma donup okuyorum, malesef haber benimle ve bu anketle ilgili cikiyor. (yanilmiyorsam $u soru vardi) kim bu murat arslan? tum i$ adamlari birbirlerine bu soruyu soruyorlarmi$, kimse kim oldugunu bilmiyormu$, almanya'da i$ hayatina devam eden biri oldugu du$unuluyormu$.

    ertesi gun, okula degil direk i$e gidiyorum. yaptigimi telafi etmem lazim, tabi ki ba$ka bir ismi listeye sokarak ve daha az oy alanlara oy atarak, kendi ismimi cikartmanin tek yolu bu. kisa bir surede bu i$ten yirtabilirim. fakat malesef oyle olmuyor, cunku dalginlikta sinir tanimami$ bir insan olarak, cuma ak$ami kendi ismimi programda tanimladiktan hemen sonra, "$u programi bana gonder ben de kendi makinamda cali$tirayim, daha cok oy gitsin" diyen arkada$ima programi gonderiyorum. oyle ki, programin kaynak kodunu degil, cali$tirilabilir, binary halini gonderiyorum. yetmiyor, kendi ismimi tanimladiktan sonra derledigim halini gonderiyorum.

    burada onemli bir parantez acip binary nedir bunu kisaca aciklamak gerekiyor. bilgisayarlarimizdaki her dosya, ya text'tir, ya binary'dir. text dosyayi acip icine bakabilirsiniz, cunku icerisinde sadece text bulunur. binary ise, kabaca cali$tirilabilir dosyadir, programdir, ya da data dosyasidir. ornegin bir jpg dosya binary'dir, photoshop'la actiginizda resmi gorursunuz ama notepad ile ayni dosyayi actiginizda abuk subuk karakterler. notepad.exe de ornegin bir binary'dir, cali$tirilabilir, ama icine baktiginizda anla$ilmaz karakterler gorursunuz.

    benim arkada$ima gonderdigim dosya ise binary. icini acip bakamayacagi, icerigini -normal $artlarda- degi$tiremeyecegi, sadece cali$tirabilecegi bir dosya. ama bu cok yakin arkada$im ne yapiyor, bu i$lerden cok iyi anlayan biri olarak, gonderdigim programin icerigini kendi istedigi birine oy gonderebilmek icin degi$tiriyor. bir hex editor yardimiyla, kabak gibi gorulen murat arslan ismini ba$ka bir $eyle degi$tiriyor, isim, soyisim ve aradaki bo$lukla beraber 12 karakter olan bir ba$ka isimle, fenasi kerim'le.

    listede ataturk de dahil 9 lider, bir de ben variz. kendimi listeden bir an once cikarmak niyetindeyim, oncelikli amacim bu. fakat bir sonraki gun, ben tamam bu i$ oldu derken benim hic beklemedigim, ibne arkada$iminsa bekledigi bir $ey oluyor. fenasi bey de listeye giriyor. artik listede 8 lider, bir ben bir de fenasi beyle beraberiz.

    i$ler iyice boka sarmi$ durumda. ben fenasi'nin nasil olup da listeye girdigine anlam veremiyorum. cok gecmeden ne yaptiginin pek farkinda olmayan dingildek arkada$imin itirafiyla gercegi ogreniyorum. kisa bi tarti$manin ardindan, artik ikimizin de ortak bir amaci var, hem beni hem fenasi'yi listeden cikartmak, tabi yeni isimlere oy gondererek. bu i$i, yaptigini temizlemesi icin arkada$imin uzerine yikiyorum. paul atreides gibi fantastik isimlere bir suru oy gondererek bir kac gun icinde ismimi temizledi sagolsun.

    fakat o bir kac gunluk sure icinde neler oldu?

    - engin ardic, kanalinin ana haber ku$agi sonrasi ciktigi yorum ko$esinde $ahsima keci boku sifatini uygun gordu.
    - $irketten istifam istendi, ettim. (2 hafta sonra ba$ka bir yerde 3 kati maa$la i$e girdim)
    - atv ana haber'de konuyla ilgili bir haber yayinlandi, sadece istanbul'da 79 adet murat arslan oldugu ogrenildi.
    - tgrt ana haber'in murat arslan'in kim oldugunu ogrenecegi ve kamuoyuna aciklayacagi aciklamasi uzerine apartmana girerken maksimum dikkat gosterildi. eve 100 metre uzakliktaki iha'nin 15km uzagindan dolanarak okula gidilmeye cali$ildi.
    - leman olayi kapak yapti. fenasi kerim ile ilgili olarak, gencligin du$tugu durumu, artik turk gencliginin her $eyi ta$ak malzemesi yaptigi irdelendi.

    kisa bir sure sonra olay unutuldu, medya her zamanki $eylere odaklanmaya kaldigi yerden devam etti, ben de hayatima. gunumuzde ise bu olay, turk'lerin her gaza geldigi anket, fenasi ve time isimleri akla geldiginde hatirlanir.

    bunun di$inda, o donemde resmen comfortably numb durumundaki $ahsimi i$ degi$tirmeye zorlami$ ve bugunlere gelmeme katkisi olmu$tur.

    edit: hurriyet arsiv linki.

  • işsizlik yüzünden kendini yakan insanların olduğu bir ülkede siyasiler saraylarda yaşıyor. diyecek bir şey yok...

  • valla haklı bir tweet.

    tamam futbol 11'e 11 oynanıyor da futbolla yatıp futbolla kalkan, başka hiç bir spora destek vermeyen, en büyük spor eğlencesinin futbol olduğu 80 milyonluk ülke isen letonya'dan çok daha iyi olacaksın.

    ısparta kadar nüfusu olan izlanda'dan 3 yemiş 80 milyonluk ülke mi olur lan?