hesabın var mı? giriş yap

  • oha yıllardır düşünüp düşünüp de bir yere bağlayamadığım şu mevzuyu benim gibi başka dert edinenler de varmış. şimdi efenim gerçekten de anlam verilemeyen bir durum vardır ortada... şöyle ki, yer istanbul, saat 15.00! işe gidiş saati değil, öğle arası değil, akşam çıkış saati değil, okullarda sabahçı-öğlenci için derse başlama çıkış saati değil... herkesin işinin başında olması gereken bir saat. ve fakat trafiğe bir çıkıyorsunuz kilit! imkanı yok adım ilerlemiyor. aradan bir yerden kaçayım diyorsunuz. o da nesi orada da deli trafik var. sonra camdan dışarı bakıyorsunuz yandaki kafe dolmuş da taşıyor, oturacak yer yok! işte o anda dilden şu cümle dökülüyor: "yahu bunca insanın bu saatte dışarıda ne işi var?"

    "senin ne işin var" diyeceksiniz ama ben gazeteci olduğum için her saat, her an dışarıda olabiliyorum. ya da o gün izinli olabiliyorum vs. ve fakat bunca insanın gazeteci olma, çalışmıyor olma ya da 'serbest' çalışıyor olma ihtimali yok. işsiz desen altında arabası gezen, oturup kafede yiyip içip vakit geçiren bunca işsiz, bu kadar parayı nereden buluyor sorusu geliyor bu defa da akıllara...

    özetle doluya koysan almıyor, boşa koysan dolmuyor. biri lütfen artık bir açıklama getirerek bu gizemi sonlandırsın. kim bu insanlar? ben de onlardan biri olmak istiyorum. bunun için ne yapmam gerekiyor?

  • 4857 sayılı iş kanunu incelemesi ile kafa şişirmek istemem, kanunda düzenlenen " haftanın altı günü iş günüdür" ibaresi sebebiyle yıllık izinlerinizde cumartesiler de düşülür.

    ancak yargıtay der ki; işçi şayet fiilen cumartesi günleri çalışmıyorsa bunun yıllık izinden mahsubu iyi niyet kurallarına ve işçi lehine yorum ilkesine aykırıdır.

    ama tabii bu ancak dava aşamasında gözönüne alınan bir husustur ki dava açtırdığınız avukatların yüzde doksanı iş hukukuna hakim olmadığından bunu bilmez ve işverence sunulan belgelerde haftalık 5 gün-6 gün hesabına girilmez, dava açarsanız bunu avukatınıza hatırlatmanızda fayda vardır.

    ayrıca hafta içi izin kullanarak beş günle yırtacağını zanneden arkadaşlara da kötü bir haberim var, işi bilen yöneticiler beş günlük yıllık izin kullandığınızda altıncı günü de düşerler.

    doğru bir uygulama olmadığını düşünüp yazmışımdır defalarca, yargıtay'la aynı fikirdeyim, fiilen çalışılmayan günün iş günü gibi düşülmesi hakkaniyete ve iyi niyet kurallarına aykırıdır.

  • omega 3 yağ asitleri vücudun üretemediği ama ihtiyaç duyduğu esansiyel yağ asitleri sınıfındadır. ala,epa ve dha formları vardır. ala bitkisel formdur, epa ve dha ise hayvansal formdur.ala(bitkisel) formdan epa ve dha'ya dönüşüm vardır.bu dönüştürme işlemi oldukça verimsizdir. ala’yı epa/dha’ya dönüştürebilme kabiliyeti kişiden kişiye değişmektedir ancak araştırmalar göstermiştir ki insanlar ala’nın yalnızca %0.3’ü ila %21’ini epa’ya ve %0 ila %9’unu dha’ya dönüştürebilmektedirler. başka bir deyişle vücudumuz ala’nın en az %70’ini ve hatta duruma bağlı olarak %99’unu omega-3 kaynağı olarak kullanamamaktadır. yani omega 3 diye tükettiğimiz keten tohumu,semizotu,ceviz gibi kaynaklar bize omega 3 adına yeterli yarar sağlamıyor. bu durumda fayda sağlamak için hayvansal omega3'ün daha iyi olduğunu görüyoruz (hamsi,sardalya,somon gibi yağlı balıklar).

    eğer haftanın en az 3 günü 150-200 gram yağlı balık tüketmiyorsanız sağlıklı bir insanın günlük alması gereken 1000mg omega3 seviyesine ulaşmanız da mümkün değil. baliktan omega 3 alimi mumkun olsa da ne yazik ki ciftlik baliklari ve agir metal riski nedeniyle balik tuketimi de tartismali bir konudur. yaşam koşullarımızın eskiye nazaran daha stresli olması,daha çok kimyasala maruziyet,depresyon-anksiyete,ağır metal birikmesi vb gibi pekçok etken vücutta enflamasyona yol açar, bu durumda omega 3 ihtiyacını arttırır.bildiğim kadarıyla türkiye'de omega3 seviyesi bakılmıyor ama bence baktırmaya da gerek yok. omaga 3'te sağlık vardır.amerika'da ve avrupa'da pek çok psikiyatrik hastalık tedavisinde ilaç tedavisinden önce omega3, b12 takviyeleri verilerek tedavi şekillendiriliyor.

    omega 3 besin desteği satın alırken bakılması gerekenler
    -merdiven altı satış yapan,hiçbir sertifikası bulunmayan,elindeki katologlarla insanlara dünya'nın en iyi omega3'ünü sattığını söyleyen kişilerden kesinlikle omega3 almıyoruz. omega3'ü alabileceğiniz tek doğru yer eczanedir.
    -elimize kutuyu aldık inceliyoruz.eğer üzerinde ıfos(ağır metal ve kimyasal atık içermediğini gösterir) sertifikası olduğu yazıyorsa sınıfı geçti.eğer yoksa hemen o ürünü de bırakıyoruz.
    -toplam epa+dha miktarına bakıyoruz,toplam omega3 yağ asit miktarı bizim için önemli değil.sağlıklı insanlar için 1000mg, stresli-depresyonda olanlar,sigara icenler,kotu beslenenler,kolesterolu yuksek olanlar, otoimmun hastaligi olanlar daha yuksek miktarlarda alabilir.
    -balık yağının formunun trigliserid formda olması tercih sebebidir.etil ester formda olan balık yağlarının emilim oranı trigliserid forma göre çok düşüktür.eğer ürün trigliserid formdaysa üzerinde mutlaka yazar.

    ve en önemlisi bu omega 3 takviyesi alırken tok karna olmak ve yağlı yiyecekler yemiş olmak. ben her kahvaltıda yumurta, yağlı peynir ve cevizle beraber omega 3 alıyorum. çünkü yağlı yiyecekler emilimi arttırıyor. aç karna içerseniz omega 3 aynen çöp oluyor.

  • az önce reklamda gördüğüm kampanya.

    eski iphone 4 yada 4s'ini getirene 360 tl peşinat sayıp iphone 5 veriyormuş 24 ay taksitle.

    4s'ini bana getiren olursa 450 veririm.
    beni görmeden vodafone'na gitmeyin sakın.