hesabın var mı? giriş yap

  • -alooo
    -sey,meraba.
    -kimi aramıstınız?
    -ya sizi aramıstım aslen,
    -kimsiniz siz?
    -ben sizinle tanısmak istiyorum numaramın tam tersine sahipsiniz de.
    -elimin tersiyle de tanısmak ister misin?

  • eğer doğruysa sevinçten çıldıracağım haber.

    o kadar mega bir medeniyetse, 1500 ışık yılı uzaklıkta olmasına rağmen hala var ve hatta daha mega bir şekilde var olma ihtimali ise beni benden alıyor.

    şimdi spekülasyonu bırakıyor ve bilgi veriyorum:

    efendim, kıc 8462852 denilen yıldız aslında nasa'nın kepler mission'ı kapsamında halihazırda 2009 yılında bulunmuş; güneşten daha sıcak ve daha büyük bir yıldız. bizim galaksimize de 1500 ışık yılı kadar uzakta. 2009 yılından beri incelenen bu yıldızda bir gariplik var. şöyle ki;

    yıldızların çevresinde dönen gezegenler olup olmadığı, kabaca bir açıklamayla o yıldızların yaydıkları ışıklardaki düzenli azalmalara bakılarak belirleniyor. neden, çünkü şayet gezegenler varsa kütleçekim vb etkisiyle yıldızın etrafında bir yörünge takip edecek ve işte mesela dünya gibi 365 günde bir aynı noktadan geçecek ve geçtiği noktadaki ışığı almamızı engelleyecek. ama diyelim başka bir cisim de bu şekilde bir ışık azaltması yapabileceği için, sağlama yapmak amacıyla bir de cismin şekline de bakılıyor, küre şeklindeyse bu gezegen olduğunu destekliyor. üçüncü nokta ise büyüklük. yine kütleçekimin etkisiyle, o yıldızın etrafında dönecek gezegenlerin kütlesi az çok belirlenebiliyor ve yıldızın ışığını görece o küçüklükte kapatan cismin gezegen olduğuna daha çok ikna olunuyor.

    yani, yıldızın ufak bir kısmının ışığını (yani neredeyse sadece %1'ini kadar falan), düzenli bir şekilde kapatan/azaltan, küre şeklinde bir cisim varsa bu gezegendir, sonucuna varılıyor.

    işte kıc 8462852 için durum böyle değil. yapılan gözlemlerde yıldızın neredeyse yüzde 20'sini kapatacak kadar büyük ve küre şeklinde olmayan bir cisim/cisimlerin, yıldızın ışığını düzensiz şekilde kestiği keşfedilmiş.

    bunun gezegensel bir çarpışma olabileceği ve yayılan tozun bu şekilde düzensiz ışık kesmelere yol açabileceği ileri sürülmüşse de bu çürütülebilir; zira, bu durumda bazı ısınma ve parlamaların olması gerekir ve bu da yıldızdan gelen infra-red ışının normalden fazla olmasını gerektirir. fakat kıc 8462852'de böyle bir durum yok.

    yine bir kuyrukluyıldız kümesinin gezegenin yörüngesinde olabileceği de iddia edilmiş. fakat bu da aynı sebepten yerinde değil; kuyrukluyıldız kümesi ve toz dolayısıyla yine infra-red ışınının fazla olması gerekirdi. ayrıca böyle bir kümenin, bu koca yıldızın neredeyse %20'sini kapatmasına imkan yok.

    ihtimaller teker teker yok edidikten sonra, akla astrofizikçi freeman dyson'ın birkaç on yıl önce ortaya attığı dyson sphere diye anılan şu fikir gelmiş: "kilometrelerce uzanan binlerce dev güneş paneli inşa etsek ve bunu güneş çevresinde bir yörüngeye yerleştirsek ne olur?". gelişmiş bir medeniyet pekala da böyle güneş panelleri yapmış ve kıc 8462852'nin yörüngesine yerleştirmiş olabilir. ben demiyorum, 14 ekim tarihinde, monthly notices of the royal astronomical society'de bu yıldızın bir tuhaf olduğun yazmış bir sürü astronom bir araya gelip ve sonrası da çorap söküğü gibi gelmiş.

    tabii sadece heyecanlı bir tahmin. bilemediğimiz kozmolojik ve bittabii doğal bir fenomen de olabilir. ama şu linklere bir göz atabilir ve hayallere dalıp mutlu olabilirsiniz: the atlantic interview, science alert, phil plait'in değerlendirmesi

  • açık açık halkın parasıyla kumar oynadığını itiraf etmiş.

    devamında “ peki bu modeliniz ya tutmazsa “ sorusuna
    “türkiye’ye zarar verdiğimi düşünür, üzülürüm”
    demiş . iyi mi …
    ponçikliğe bakar mısın, üzülürmüş…
    fıkralarla yaşıyoruz.

  • direk gıda sektörünün içinden yazacağım.gıda ambalajı üreticisiyim.birçok şirket patronu arkadaşım var restaurant , cafe ve pastane işleten.
    başlık ne yazık ki doğru.bunun siyasi görüş ile uzaktan yakından alakası yok.zamların tamamı artık talebe göre belirlenmekte.bugün bir dilim pasta 100 tl , bir kebap 150 tl.3 kişi pirzola yeseniz 250 gramdan 750 gramı 600 tl.evde aynısı 200 tl.
    firmalar artık zam işini rutine bağladı.o ay hiçbir mamüle zam gelmese bile fiyatlar değişmekte.bakın un fiyatları düştü, pastacılık yağı fiyatları vs herşey düştü ancak fiyatlar artmakta.bunun bir sebebi de enerji ve işletme maliyetleri.ancak bu da aslında malzeme fiyatları düştüğünden dengeli gitmesi gerekirken halen zam yapılmakta menülere.

    "diğer yandan talebin patlamasının bana göre asıl sebebi insanların para biriktirerek mülk , otomobil alma ihtimali kalmaması.bu yüzden maaşlı çalışan kesim özellikle o ay çalışıp o ay yeme moduna geçti.bu da talebi patlattı özellikle gıda sektöründe."

    edit; çok fazla mesaj alınca asıl ekmek fırsatçılığından da bahsetmek istiyorum.

    bakın unun çuvalı 240 tl idi.tmo ( toprak mahsülleri ofisi ) destekli olarak satılıyordu yaz ortasına dek.yazın tmo bu desteği kaldırdı ve unun çuvalı 500 tl lere çıktı.o da 1-1.5 aylık süre için.( zaten depoları full tmo destekli un doluydu bu fiyattan un almadılar bile) ardından hemen ekmeğe zam yapıldı 5 tl oldu.
    şu an son 2 aydır tmo desteği yeniden var ve unun çuvalı 345 tl!
    peki ekmeğe zam geldi mi ? gelmedi değil mi ? halen 5 tl.aslında geldi!ekmek gramajı 250 idi.önce 230, şimdi de geçen hafta 200-210 gramlara kadar düşürdüler resmi olarak.sonuç olarak aslında geçen hafta ekmeğe %20 daha zam geldi yazdan beri gramajı düşürdüklerinden.
    fırınlar ülke tarihinde görülmemiş bir kar oranı ile çalışmaktalar şu an.birçoğunda afgan , suriyeli vb çalıştırmakta.vergi zaten hak getire, fiş kesmezler malum , vergi düzgün ödemezler.taksici lobisi diyorlarya, ülke de asıl fırıncı lobisi var.açın bakın alayı da iktidarı savunur.

  • samimi iki arkadaş inşaat mühendisliğinden mezun olurlar. biri çalışmak için yurt dışına gider diğeri devlet memuru olur...

    beş yıl sonra yurt dışındaki arkadaş diğerini çağırır ve son derece lüks, havuzlu bir malikanede ağırlar.

    memur olan arkadaş sorar;

    - sen ne kadar ücret alıyorsun?

    - 8000 dolar...

    - iyi de bu malikane ne kadar?

    - 1,5 milyon dolar.

    - nasıl oluyor bu iş?

    - şu karşıdaki köprüyü görüyor musun?

    - evet...

    - köprünün korkulukları 3 cm kalınlığında olacaktı.

    - eeee?

    - 2 cm olmasına göz yumdum, böylece bu malikaneyi aldım.

    bir yıl sonra memur olan diğerini çağırır. boğazda bir yalıda ağırlar.

    yurtdışında çalışan arkadaş şaşırır sorar;

    - sen ne kadar ücret alıyorsun?

    - 5000 türk lirası...

    - bu yalı ne kadar?

    - 60 milyon tl...

    - nasıl oluyor?

    - şu karşıdaki köprüyü görüyor musun?

    - hayır...