ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
babaların tutkunu olduğu markalar
-
(bkz: nuri leflef kundura cilası)
pazar öğleden sonraları ayakkabıları, serili gazetelerin üzerinde boyarken o tanıdık koku yayılırdı eve. fırçayı sallarken keyifli keyifli ıslık da çalardı bazen. boya sandığıyla sokaklarda gezdiği çocukluk yıllarını, öğle sıcağında bir ağacın altında içtiği gazozun tadını hatırlatıyordu belki de. yeni yeni anlayabiliyorum canım babam; biz büyüdük, sen gittin. mekanın cennet olsun.
edit: mesajlarıyla yüreğimize dokunan tüm dostlara selamlar...
babanın söylediği unutulmayan sözler
-
lisedeyken karneyi getirdim, şöyle bi göz gezdirdi kaça geçtin dedi.
resmen kendi hevesimizle okuduk anasını satıyım.
2017 miss turkey güzelinin tacının geri alınması
-
gelecekte sıkça yaşanacak bir sorunun bugünkü tezahürü.
çocuklukta ve ergenlikte hepimiz salaklıklar yaptık ama hafızalardan silindi. şimdiki çocuk ve ergenlerin tüm salaklıkları internette. kendileri bulup silmedikçe de öyle kalacak. 30 yıl sonranın başbakanı şuanda eski sevgilisine twitter'da laf sokmalı twit atıyor olabilir mesela.
7.1'lik depremi cool bir şekilde karşılayan japon
-
japoncam iyidir "bu işin fıtratında var" diyor.
balon patlayınca ölen 5 aylık bebek
-
arkadaşlar siz kafayı mı yediniz? hayır hakaret için sormuyorum gerçekten aklınız yerinde mi?
bir anne balonla çocuğunu nasıl yalnız bırakırmış , cahillikmiş , bilmem neymiş.
balon yahu balon. nereden bilsin kadın. benim de aklıma gelmez sizin gibi süper insanlar hariç kimsenin aklına gelmez.
allah rahmet eylesin. vakti gelmiş eylül bebeğin.
edit: ilk entryimde yazdığım şeyi arkadaşlar sayesinde düzelttim. teşekkürler :)
günay özarslan
-
dhkp-c'nin canlı bombası. masum insanlarımızın canına kasteden bu pislik emeline ulaşamadan gebertilmiştir.
özel harekâtçı polislerin ellerine sağlık diyorum.
şutu direkten dönen futbolcu karizması
-
yo yo gol atan futbolcu gibi değildir bu adamın hissettikleri, yaşadıkları. 25 metreden sert ve falsolu vurduğu şut direkte patlamış, seyirciyi gaza getirmiş, rakip defansı korkutmuştur artık bu oyuncu. vuruştan sonra şannsızlara, ezilmişlere sıcak bakan bütün insanlar bu topçuyu destekler. izleyen herkes "ah koçum bi dahaki sefere, zaten bu da harikaydı, arkandayız, seninleyiz" mesajını verirken, top direkten döndükten sonra bir saç düzeltme, bir dudak bükme, kafayı hafif yana çevirme, talihe küsme hareketleri görülür ki bu oyuncuyu daha da yüceltir.
o şuttan sonra kafasını yavaşça öne eğip defansa doğru yavaşça hareketlenirken herkese yeni ümitler doğurur, koşmaya başladıkça siyah beyazlaşan ekranda kalan tek renk o futbolcudur. sımış olduğu yumrukları, geniş omuzları ve kendinden emin koşuşuyla görev yerine dönerken kendisine çarpan omuzları hissetmez.. kader ona vurmuştur ama yıkamamıştır... artık daha kararlı daha isteklidir. parmak uçlarında koşacak bir aslandır adeta.. o emindir herkesin kendisine baktığından ve inandığından... o sırada kendisine seslenen takım arkadaşına kulak verir:
-pas versene ororspuuuuu çocuğuuuuuuuuuuuu
msn hatıraları
-
"bu kadar sık titreşim yollayamazsınız"
ölen kişiden geriye kalan en hüzün verici nesne
-
babam öleli henüz 20 gün olmuştu.
babam öldüğünde hastanede yoğun bakımda yatan anneme bu durumu söylemedik.
cenazeden bir hafta sonra annemi taburcu ettiler çünkü yapacak bir şeyleri kalmamıştı.
annem evde bir hastane yatağında solunum cihazıyla yatıyor
ben, kardeşlerim ve bakıcısı hep çevresindeyiz.
bir gün ablamı çağırdı yanına büyük bir telaşla ve dedi ki
"yarın perşembe yumurtacı gelecek, yumurta alın ondan
mutfakta cüzdanım var ve içinde 20 tl para..."
oysa yarın çarşambaydı.
kimse bu siparişi dikkate almadı tabi, çünkü daha önemli kaygılarımız vardı.
artık günleri de karıştırıyor, bilinci gidiyor yavaş yavaş dedik.
"tamam sen merak etme" deyip annemi geçiştirdik.
sonra bu mevzu unutuldu haliyle...
bundan dört gün sonra bir cumartesi sabahı annemi de kaybettik.
annemin ölümü üzerinden iki ay geçmişti evdeki eşya, mobilya,
anne babama ait kıyafetleri birilerine vermek için toplamaya başladık.
işte o gün mutfaktaki bir çekmecede anneme ait
eski, siyah, annem kadar yorgun görünen o küçük el çantasını gördüm.
elim istemsizce çantaya gitti. küçük çıtçıtını açıp açmamakta tereddüt ettim
ama sonra açtım.
içi boştu, sonra çantanın içindeki küçük ceplere soktum parmaklarımı.
elime bir şey değdi. çıkarıp baktım. 4'e katlanmış bir 20 tl...
gözlerimden yaşlar boşandı.
annem 3 aya yakın hastane, yoğun bakım hastalığıyla uğraşıyordu
ve o cüzdandan uzaktı ama içindeki o 20 lirayı hatırlıyordu.
o cüzdan ve arasından çıkmış 20 tl artık benim evimde.
onu yakında çerçeveletip evimin mutena bir köşesine asacağım.
66 yıllık bir evlilikten sonra 24 gün arayla ve
babamın ölümünden haberi olmadan ölen annem gideli bugün tam 4 ay oluyor.
ve bu benim annesiz ilk anneler günüm.
ölümcül frp enstantaneleri
-
yine vampire the dark ages
gm: "ve iste size bu kutsal kilici veriyorum.. isa'nin en son yemek yedigi kaptan yapilmistir.."
player: "e iyi de biraz buyuk diil mi?" (boru degil kardesim, bildigimiz long sword iste)
gm (istifini bozmadan) "isa cok yerdi."
lassie ile sivas kangal arasındaki farklar
-
lassie ye gel oğlum diyince gelir, kangala gel oğlum diyince sen gel lan der.
başucu eserleri
-
ba$ucu eserleri bir yazarin en ozenilmi$ cali$malarindan secmelerdir. secilmelerini ise ben tek tek her yazarin ozenilmi$ gordugum entrylerinden secmek suretiyle yapiyorum. sabahliyorum bu i$ icin.