hesabın var mı? giriş yap

  • neyzen tevfik bu akit gibiler için demişti gerekeni.

    "ben sana bok demem,
    boklar duyar ar eder.
    bir zerren düşse boka,
    onu da mundar eder.

    tanrı senin hamurunu
    necasetle yoğurmuş,
    anan seni sıçar iken
    yanlışlıkla doğurmuş..."

  • rivayete gore base noktalar vardir, ondan baseball denmektedir.

    oyun hakkinda: top firlatici topa vurani suzerken, topu yakalayacak olan maskeli karde$imiz de bacaklarini acar ve ortaya eliyle bir dizi rakamlar ve i$aretler olu$turur ki aticiya taktik versin. zira 3 out olmasinin di$inda normal ati$ hakki vardir. $oyle ki: topa vuracak ki$i her zaman sopasini sallamaz cunku eger sopa yay cizerek goguse tam dik pozisyona gelirse bu "topa hamle yaptin ama vuramadin" olur ve 1 out sayilir. eger atici topu vuranin arkasindaki takim arkada$inin gogsune topu atar, tutucu da gogusde bunu yakalarsa "goguse ati$ta ba$ari" dan dolayi 1 out sayilir, ancak i$te her zaman bunu yapmazlar atici ve tutucular, zira vurucu tam da bu hamleyi beklemektedir; o yuzden zaman zaman yere cok yakin ya da saga sola ati$ yaparlar ki konsantrasyon dagilsin, gerekirse vurucunun hamlesi bo$a gitsin. i$te bu goguse atilmayan vuru$lar out sayilmaz, onlardan ya 3 ya da 4 hak taninmi$tir her out yapmadan once. boku cikmasin diye de bu normal ati$tan 4ten fazla yapilirsa direk bir base ceza verilir atici takima. 4 kere normal atmi$ bir aticinin artik tutucunun gogsune topu atacagini bilen er vurucu da ona gore pozisyon alir. tutucu topu tutamaz ve du$ururse vurucu topa vurmami$ olsa bile ko$ma hakkina sahiptir ve base'e ula$ip ilerleyebilir. bazen de vurucular abanmazlar gelen topa ve sadece blok koyarlar, yerde tingir tingir yuvarlanarak aksi yone ilerleyen bu tur vuru$lar da taktiksel ve puansal acidan yararlidir.

    izlemesi zevkli, ancak kurallari onceden bilinmiyorsa seyrederek ogrenmesi zor bir oyun. bunlari seyrederken tuketilen sosisli sayisina hastayim.

  • öyle böyle bir ayar değildir...kendisi de beğendiğim bir gazeteci olmasa da fena saydırmış :

    "hürriyet'in bir grup yazarı ve yöneticisinin "yerli otomobilin prototipi"ni görmelerini ama yazmamalarını eleştirmiştim ya...
    kendini grubun lideri zanneden hanımefendiden yanıt geldi.
    hayli uzun bir yanıt.
    ve en az yayınladıkları ilk haber kadar komik, eğlenceli bir yanıt.
    mesela hanımefendi şöyle başlamış.
    “hürriyet türkiye’nin en büyük haber platformu”
    bu cümle bizler için komedinin doruğu...
    hürriyet için ise trajedinin...
    evet bir zamanlar hürriyet, türkiye’nin en büyük haber platformu idi.
    ama bunun üzerinden epey bir zaman geçti.
    çok uzun bir zaman.
    o zamanlar hürriyet’in ankara temsilciliğine mesela, en iyi haber yapanları getirirlerdi, en iyi yalakalık yapanları değil.
    bugün artık hürriyet, türkiye’nin haber platformu değil, olsa olsa türkiye’nin mizah platformu.
    yapmadığı, yapamadığı haberciliği ile mizah konusu olan bir platform.
    tabi ki, bu sizin kabahatiniz değil hanımefendi.
    elbette hürriyet siz orada olduğunuz için bu hale düşmedi.
    ama hürriyet bu hale düştüğü için siz oradasınız."
    edit: yazının tamamı

  • - benim numarası verilmemiş, buna rağmen çalışan, numarası olmadığı halde çalışan, ..., düşünebiliyor musunuz kardeşlerim? numarası verilmediği halde çalışan (ağlamalar)...

  • ağlayan çocuğunu susturmaya çalışırken topu başkasının üstüne atan kadındır. bazen bu "abi" kısmına amca, teyze, abla da gelebilir ama genelde abi diyorlar sanırım.

    ağlayan çocuğunu susturmaya çalışan kadın, "bak abi kızıyor" diyerek şaşkın bebek suratını, yüzüne çevirdiğinde at hırsızı gibi hissediyor insan kendini. ben de "ehe yok ya kızmıyorum" diyorum böyle durumlarda. sıçsın ağzına, bana ne; ben niye kötü polis olayım. bak abi kızıyor bak abi kızıyor diyerek bebeğin suratını iyice yaklaştırıyor suratıma. şaşkınlıktan gözbebekleri iri iri olmuş bebekle birbirimize bakakalıyoruz. diyecek bir şey de bulamıyorsun; tam bire epic fail.

  • fotoğraf makinesi flaşı çok kısa bir süre içinde çok kuvvetli bir ışık verir, normalde göz bebeği çok kuvetli ışık karşısında küçülüp göz içine fazla ışık girmesini engellemekle görevlidir ama bu kadar kısa sürede çakan ışığa tepki veremez.
    flaş aniden patladığında gözün içine çokça ışık girer ve bu ışık göz merceği aracılığıyla retina denilen, kılcal damarlarla dolu tabakanın üzerine düşer. bilindiği gibi maddeler bazı renklerdeki ışığı yansıtır ve bazı renklerdeki ışığı soğurur. cisimlere rengini veren olay da budur zaten. flaştan her renkte yayılan ışık, retina üzerine düştüğünde, kılcal damarlarla dolu olan bu kısım sadece kırmızı ışığı yansıtır ve bu ışık merceklerden tekrar kırılarak fotoğraf makinesine geri dönüp gözlerin kırmızı çıkmasına sebep olur. yani gözlerdeki kırmızılık aslında damar tabaknın ve kanın görüntüsüdür. hatta fotoğraf uygun bir şekilde çekildiğinde bu kırmızılık sayesinde damarların şekli bile seçilebilir.

  • gelmek istediğim ancak tırstığım zirve. amk yaka kartı falan dağıtıyorlarmış. bu nickle mi insan içine çıkıcam lan? bu nickle mi?

  • annemin bana üç aylıkken hamileyken çektirdiği bir fotosu var, kadın alien sürüsü doğuracak gibi dostlarım. oburiks gibi göbek var. bıraksan 9 ayın dolmasını beklemeden oracıkta nijerya milli takımının ilk on birini doğuracak gibi. şimdi yıllar sonra yanıma sırayla utaka, etuhu, yakubu falan gelse "biz de senin kardeşiniz" dese, hiç ses çıkaramam, o göbekten beklerim çünkü. gerçi nihayertinde çıka çıka ben çıktım o da ayrı konu.

    bir de tv8'i ayakta tutan isimlerden biri olan ebru hanım'a bakıyorum, 6 aylık hamileymiş yanılmıyorsam, karın ip man karnı gibi, bruce lee karnı gibi, inanılmaz bir şey, nazar değmesin hey maşallah diyorum. peki benim annem niye öyleymiş lan? bu işte de bir tuhaflık var kardeşim. ya annemi inceleyin, ya ebru'yu...