ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
türkiye'de çamaşır kurutma makinesinin tutmaması
-
ıki sebepledir. birincisi yer. camasir makinesi zaten cok yer kaplarken bir de kurutma 90m2 evlere sigmaz.
ıkincisi, kurutma makinesi kumasi cok yipratir. kullanmayanların bilmediği bir gerçek var. sürekli kurutmayla kurutulan kıyafetler pamuklanmaya baslar. ya da kolayca deforme olur. mesela havlular bir süre sonra yırtılır. hele jeanler... incecik olur.
bu arada öyle şak diye kurutmuyor. nereden baksan, 1,5 saat dönüyor yine o makine. kendi tecrübeme göre çamaşır odasına 1 ufo koymak aynı sürede aynı performansı sağlıyor. üstelik çamaşırlar da yıpranmıyor. üstelik odayı da ısıtıyor.
mobil internet kotasının aşırı hızlı tükenmesi
-
background app refresh (uygulamayi kullanmiyor olsaniz da uygulamanin, ornegin instagramin verileri arka planda senkronize etmesi) ve benzeri isler sebebiyle farkinda olmadan olabilecek olan durumdur. bu sayede bir cok uygulamayi actiginiz anda fotograf veya videolarin yuklenmesini beklemeden gezinebiliyorsunuz. bunu kapatabilirsiniz. onun disinda, hangi uygulama ne kadar harcamis diye bakip saglama yapmaniz da mumkun.
bana pek inandirici gelmeyen durumdur. internet firmalarinin yapabilecegi anca 1 kb harcamayi kullanim sonunda 1 mb'a yuvarlamak falan olur.
edit: bazı matematik dehaları 1 kb ile 1 mb arasında 1000 kat fark var demiş. doğrudur, 1024 kat fark vardır hatta. fakat burada anlatılmaya çalışılan, kullanımda x kb ücretlendirme sınırıysa, örneğin x = 1024 (1 mb) olsun, 1025. kilobyte'a geçildiği an kullanımı durdursanız da, 2048 kb (2 mb) gibi faturalandırılabilecek olmanızdı.
aziz sancar'ın artık bilim adamı olmaması
lise hocalarına yıllar sonra söylemek istenenler
-
gözlerim bozuk olduğu halde en arka sırada oturup tahtada yazan bir kelimeyi görmeden bitirdim liseyi ama hanginiz farkına vardı bunun.
ayrıca sonradan renk körü olduğumu farkettim, o koyu yeşil tahtaya pembe ince tebeşirle yazılanları hiç görmedim. en önemli kısımlar onlarmış ama olsun.
edit: farkında olmadan içini cızlattığım insanlar olmuş. merak etmeyin çok iyi konumdayım hayatta
çin'de eczanede satılıyor isteyen gidip alabilir
-
- gidip yaptırsınlar abi
+ endişeli vatandaşlara bir mesajınız var mı?
- banane abi
+ peki alman aşısı vurulmak isteyenler?
- gitsinler almanya'ya abi
+ siz sağlık bakanı olduğunuzdan emin misiniz?
- bilmiyom abi
türkiye'de alkol komple yasaklansın kampanyası
-
polisin de ilgilenebilecegi durum; 155 'i aramaniz yeterli.
toptan yasaklara her zaman lüzum yok yani.
akp'nin oy çalması kanıtlanırsa akp'linin yorumu
tavadaki yengecin etrafındaki sebzeleri yemesi
-
bu zavallının maruz kaldığı şey insanlık dışıdır, ahlaksızlıktır.
buna vahşet diyemeyeceğim, zira vahşilik doğaldır; karnını doyurmak için bir ceylanı parçalayan aslan ile bu yengece eziyet eden caniyi kıyaslamak doğru değil. ilkinde hayatta kalabilme kaygısı, burada ise sapkın bir "zevk" vardır. bir canlıyı, beslendiği sırada yavaş yavaş kızartmayı, beslenme ihtiyacı ile bağdaştıramazsınız.
ayrıca, yengecin suya atıldığında mı veya böyle yavaş yavaş pişirildiğinde mi acı çektiğini tartışmayı abes buluyorum, çünkü insan olmanın en büyük erdemlerinden birinin, doğaya ve beslendiği kaynaklara saygı duyması olduğuna inanıyorum.
"ilkel" diye tabir ettiğimiz birçok topluluk bu erdemin bilincindedir. avladığı hayvanın ruhuna tören edasıyla saygılarını sunar ve açıklamada bulunurlar: geride bıraktığı bedeninin boşa harcanmayacağını, çocuklarının yaşamını sürdürmesini sağlayacağını ifade ederek af dilerler.
eti için hayvanları öldürmediğimiz günler de gelecek, buna inanıyorum. hücrede gerçekleşen protein sentezi, bugün laboratuvar koşullarında sağlandı, ancak yüksek maliyet nedeniyle buna bel bağlamak için maalesef henüz erken. o zamana kadar, eti için ürettiğimiz canlılara iyi bakmak ve en önemlisi, acısız bir ölüm sunmak çağdaş insanın ödevidir. sayıları az da olsa, buna özen gösteren üreticilerin olduğunu bilmek bir ölçüde teselli veriyor.
çin'de 4 seneden uzun bir süre yaşadım. maalesef, yukarıdaki kaygıları orada gözleyemedim:
pekin'de sanlitun pazarı ve hongqiao pearl market gibi yerlerde canlı balık ve deniz ürünleri satılırdı. görevli, akvaryumdan seçtiğiniz balığı çıkarır ve önce çelik fırça ile pullarını temizler, ardından karnını yararak organlarını ayıklar, balığı yıkar ve poşet içinde teslim ederdi. bu süreç boyunca canlı olan hayvan, elinizdeki poşette bir süre kıvranmaya devam ederdi.
alışveriş yaptığım esnafa, balığı eziyet etmeden öldürmeyi ben öğrettim. bıçağı elinden kapıp, sapıyla balığın başına vurduğumda, hayvanın hareketsiz kaldığını gören esnaf bu yeni teknikten epey memnun kalmıştı, ancak benimkinden farklı bir gerekçeyle: "kıpraşınca ayıklamak zor oluyor!"
çinli balıkçıya, avına eziyet etmemeyi öğretmenin, karaya vurmuş bir yıldızı denize atmak kadar çaresizce olduğunu biliyorum, zira;
sazan gibi büyük balıkları daha fazla taze tutabilmek için kuyruktan başlayarak parça parça sattıklarını gördüm. gözleri benimkiler kadar olan bir sazanı bir anda ortadan ikiye bölünmesine tanık oldum. balık pazarındaki tezgahların çoğunda, organları dışarı yayıldığı halde ağzını açıp kapayan balıklar yatıyordu.
yılan balığının gözlerini tezgahtaki çiviye saplayıp, derisini yüzdükten sonra çıkardıkları "fileto" yılankavi şekilde kıvranmaya devam ediyordu.
su kaplumbağalarını yere bastırıp, kavkısını karpuz gibi kesiyor, can çekişen hayvanın ciğerini, yumurtalıklarını birer birer söküyorlardı.
bir gün sanlitun pazarının önünde, içi hınca hınç kümes hayvanıyla dolu kafesi gördüm. tavuklar, ördekler ve beyaz bir güvercin.
hepsinin durumu içler acısıydı fakat parmaklığın arasındaki bakışından mı bilemedim, en fazla güvercin dokundu kanıma. parasını verip avuçlarıma aldım, sonra bıraktım gökyüzüne. geniş bir daire çizip yine kondu kafesine. tekrar uçurdum, ürküttüm, kaçsın istedim. her seferinde gelip, “yuva” olarak bildiği tek yere, celladının hapishanesine döndü. “hayat”ın, yani evrende en az bulunan şeyin o güvercinin kanadı kadar hafif ve pamuk ipliği kadar ince olduğunu anladım.
tüketmek için üretilmiş dahi olsa, bir canlıyı yetiştirmenin, koruyarak büyütmenin yalnızca ticari değil, aynı zamanda vicdani bir sorumluluk olduğunu anlatmaya çalışıyorum. eliyle beslediği kuzuyu öldürürken, canı yanmalı insanın. avı önünde saygıyla eğilen “ilkel” kabile üyeleri gibi, vicdanını, insanlığını sorgulamalı.
doymak için öldürmenin ne kadar zor olduğunu anlatmak için insanlığı temize çekmeye çalıştığım kara kaplı defterde, karnını doyuran yengeci canlı canlı pişiren bir sapkın, müsvedde dahi olamaz. hayvan ki, hiç olamaz çünkü avın, yırtıcının can damarı olduğunu her hayvan bilir.
2017 miss turkey güzelinin tacının geri alınması
-
gelecekte sıkça yaşanacak bir sorunun bugünkü tezahürü.
çocuklukta ve ergenlikte hepimiz salaklıklar yaptık ama hafızalardan silindi. şimdiki çocuk ve ergenlerin tüm salaklıkları internette. kendileri bulup silmedikçe de öyle kalacak. 30 yıl sonranın başbakanı şuanda eski sevgilisine twitter'da laf sokmalı twit atıyor olabilir mesela.
turkcell hatlarımızı iptal ediyoruz kampanyası
-
haftalardır ismi tecavüzlerle anılan ensar vakfına sponsor olan turkcell'e karşı başlatılması gereken kampanyadır.
http://www.cumhuriyet.com.tr/…n_ensar_vakfi_na.html
https://twitter.com/…umay/status/709019474494660608
http://www.cumhuriyet.com.tr/…8_yonetici_gitti.html
(bkz: spk'nın turkcell yönetim kuruluna akp'li ataması)
havuz medyasına reklam aracılığıyla aktarılan paralar;
http://www.sozcu.com.tr/…boyle-aktariyorlar-656204/
edit: turkcell açıklama yapıp, utanmadan sponsorluğa devam edeceklerini belirtmiş;
http://medya.turkcell.com.tr/…klama-haber_8902.html
biz de tecavüz yaşanan vakıftan desteğini çekene kadar iptallere devam edeceğiz o halde, zekanızla alay edilmesine izin vermeyin. tüketiciye muhtaç olduklarını kavrayamamışlar sanırım.
(bkz: kardeş iptal ederiz sıkıntı yapma)
edit 3: xspace sağ olsun şurada numara taşımayı;
(bkz: #59574870)
şurada da kişiye göre uygun tarifeleri anlatmış;
(bkz: #59577811)
işe yaramaz diye konuş ak kafalara gelsin;
http://www.bloomberght.com/…rek-net-kari--712-dustu
2020 yılı editi: durmak yok yola devam : )
ak-saray'ın maliyeti
-
mehmet şimşek, ak saray'ın maliyetinin 1 milyar 370 milyon lira olduğunu açıkladı.
erdoğan'ın makam uçağı tc-tur için de "satın alma bedeli ile toplam maliyeti 185 milyon dolardır" dedi.
evet ak saray'a harcanan parayla neler yapılabilirdi?
- bütçe açığının yüzde 7’si kapanırdı.
- 40 kişilik 2740 yaşam odası yapılırdı.
- 13 bin işsiz 12 yıl boyunca asgari ücretten maaş alarak istihdam edilebilirdi.
- 1 günde 550 bin aracın geçtiği boğaz köprüsü’nden 391 milyon araç ücretsiz geçebilirdi.
- 800 okul yapılırdı.
- 400 yataklı 13 hastane yapılırdı.
edit: imla
recep tayyip erdoğan düşse dahi fikirleri sürecek
-
hangi fikri var da sürecek dedirten açıklamadır.
recep tayyip erdoğan, muhafazakar sağ tandanslı, oportünist bir politikacıdır.
kalıcı olabilecek hiç bir yeniliğe, hiçbir düşünce ekolüne imzasını atmamıştır.
benzerleri gibi, görevinden ayrıldığı andan itibaren, toplum üzerindeki etkisini kaybedecektir.