hesabın var mı? giriş yap

  • aynaya baktığında kendi yüzünü değil, birtakım boyalar ve hilelerle yaratılmış sahte bir sureti görünce mutlu olanlar tarafından kendine saygısı olmamakla itham edilen kadındır.

  • şerefsizliğin dik alasıdır.

    yakıt güvence muhabbetinin hikayeden olduğunun ispatı niteliğinde bir rezilliktir.

  • üstteki debe entrysinde sanılanın aksine filmleri kestiğini sanmadığım platform. madem ki mubi’ye abone olacak kadar sinemayı seviyorsunuz size bir şey öğreteyim. dijitalde izlediğiniz her film (35 mm) sinemada izlediğinizden daha kısa sürer.

    sinema filmleri, özellikle dijital olmayan ve filme çekilen eski filmler saniyede 24 kare çekilir ve gösterilir. bu filmler videoya aktarılırken ise 25 kare kaydedilir. yani her saniye için 1 kare fark vardır. video filmi daha hızlı oynatır ama bu gözle fark edilmez.

    bu demek ki her 24 saniyede 1 saniyelik sapma var. 99 dakikalık filmde 247,5 saniyelik sapma var. bu da eşittir 4 dakika 8 saniye. bu da sinema gösterimi 99 dakika olan filmin videoda 94 dk sürmesi için yeterli bir sapma.

  • türkiye cumhuriyeti müslüman bir ülke değildir, inanmayan anayasayı açıp bakabilir.

    şu ülkenin gelişimine, geleceğine, eğlencesine, kısacası mutluluğuna taş koymayın artık rica ediyorum.

    kafamızı şişirdiniz zırvalarınızla.

  • esimle gecen sene hollanda'da is bularak yaptigimiz eylemdir.

    kisa yoldan koseyi donmek icin ahlak disi isler yapmadigimiz, ne o tarafa ne bu tarafa yanasmadigimiz, siralara kaynak yapmayi bile beceremedigimiz icin azinlik oldugumuz ulkemizden bir bilinmezlige acildik tutunur muyuz, irkcilikla karsilasir miyiz, aralarina girebilir miyiz diye binbir turlu endiseyle...

    buradaki hollandali arkadaslarimizin tabiriyle 'onlardan biri oldugumuz icin' hicbir irkcilik, kotu tutum, terslik yasamadik. bir an bile pisman olmadik, bilakis bir terslik olur da geri donmek zorunda kaliriz diye milyonlarca b plani yaptik. insanlarin rahat, kasmadan is yaptigi bu ulkede turkiye'den alismis oldugumuz tempoda calismaya devam edip isverenlerimizi hayret icerisinde biraktigimizdan su an ikimiz de belirsiz sureli (permanent) kontrat almis bulunuyoruz ve kesinlikle geri donmuyoruz.

    inandigimiz tek bir hayat var o da bu dunya ustunde, cok kisa ve buradayken cok guzel. uzun yok, onu basa getiren curumus yozlasmis insanlar yok, etini kemigini somurup sirf yurtdisina tasiniyorsun diye yil sonu ikramiyenden para tirtiklamaya calisan etikten bihaber yoneticiler yok, yukselmek icin ustune basmaya calisan iki yuzlu is arkadaslari yok; yolda seni tanimadigi halde gulumseyip selam veren insanlar var, ulkende bomba patladiginda seninle acini paylasan is arkadaslari var, gelismen mutlu olman icin cabalayan yoneticiler var. ve herseyden ziyade bir turkiye'de kadin olmak var, bir de burda... kisacasi yazik turkiye'de gecen 26 seneme.

    imkani olan arkasina bakmadan kacsin.

  • patronu kayınbabası olan damatlardan. gerçi mussolini'nin damadı olmadan önce de soylu bir kökeni var. babası amiral costanzo ciano birinci dünya savaşında italya'nın donanma komutanı, ulaştırma bakanı, meclis başkanı ve de kont. bu yüzden damat da kont: kont ciano. hatta karısı olan mussolini'nin kızı edda'ya da kontes ciano diye hitap ediliyor. yani damat sonradan görme değil. bilakis hukuk eğitimi almış bir diplomat, yakışıklı bir playboy ve hatta bir tür sefa pezevengi, kibarcasıyla bon vivant.

    mussolini'nin kızıyla evlendikten sonra alıp yürüyor ve dışişleri bakanı oluyor. hatta öyle ki mussolini'nin yerine geçmesine kesin gözüyle bakılıyor. daha da ilginci mussolini'nin oğlu olsa kendisine ancak bu kadar benzer. hadi tipini geçtim, sesi, jesti mimikleri de. nitekim karısı bu benzerliklerin sorulması üzerine, kocam babamla o kadar fazla vakit geçiriyor ki bir süre sonra istemsizce onun gibi konuşup onun gibi davranmaya başlaması normal demiş.

    fakat ikinci dünya savaşının sonlarına doğru faşistler için işler boka sarmaya başlayınca italyan yüksek faşist konsey’inde mussolini’nin görevden alınması lehine oy kullananlardan biri de damat oluyor. akabinde kayınbabası tutuklandı, kendisi de bakanlıktan alınıp almanya'ya kaçtı. bundan sonrası ise film gibi: hitler, eski kankası mussolini'yi tutukluğu bulunduğu gran sasso d'italia dağındaki hapishaneden kurtarmak için özel bir bir havacı bir birlik* gönderip kurtarır.

    daha sonra ise hitler, mussolini'ye italya'nın kuzeyinde salo cumhuriyeti'ni kurdurur ve almanya'da kaçak yaşayan damadı eski dışişleri bakanı galeazzo ciano'yu tutuklayıp mussolini'ye iade eder. kızının "yapma etme baba, çocuklarımı babasız koyma" yalvarmalarına aldırmayan mussolini, damadını vatana ihanetten yargılatıp suçlu buldurdu ve ters oturtuğu sandalyede sırtından kurşunlanmak suretiyle 1944'te idam ettirdi. daha da fenası bütün infaz anını, damadının beyninin akmasını, can çekişmelerini falan kameraya aldırmış. +18.

    damadın idamından bir yıl sonra italya'dan kaçmak için girişimde bulunduğu sırada yakalanan mussolini ise milano'da kalabalık bir grup tarafından linç edildi. +18.

  • islami ve muhafazakar kesimin, ölen 33 vatandaşın kanı üzerinden laiklerle ve solcularla hesaplaştıkları katliam. katliamı terör örgütü pkk yapmıştır. yani yapılan açıklamalar böyledir. aşağılıkça bir eylemdir, barbarlıktır, ve sonuçta bir terör eylemidir. pkk buna benzer yüzlerce eylem gerçekleştirmiştir. fakat bu katliama siyasi hesaplaşmada ayrı bir anlam yüklenmiştir. sivas katilamı'ndan hemen sonraya denk gelmesi nedeniyle, "sivas için kıçınızı yırttınız, bunu da kınasaıza" demektedir islami ve muhafazakar kesim. maalesef bu da ayrı bir soğuk hesaptır. katliamı yapan pkk'dır. pkk bir terör örgütüdür. sivilleri öldürmek üzere kurulmuş, sivilleri öldürerek büyümüş, dehşet saçarak gelişmiştir ve her durumda-ortamda kınanmış, terör örgütü olarak adlandırılmış, algılanmıştır. sivasta'ki 33 insanı öldüren ise halktır. bildiğimiz vatandaştır. tabii ki daha fazla kafa yorulması gereken bir durumdur, sivas katliamı. "pkk da başbağlar katliamını yaptı. hadi bu defeterleri kapatalım, oluyor böyle şeyler" demek gerçekten vicdansızlıktır. eğer bir kentte kendi halinde yaşayan insanlar bir oteli kuşatıp içindekilerle birlikte yakıyorlarsa ve bunu kahkahalar eşliğinde izliyorlarsa, bu üzerinde düşünülmesi gereken, ciddi ciddi ele alınması gereken bir durumdur. ülkede başka bir terör örgütü de cinayetler işliyor diye geçiştirilemez. kaldı ki terör örgütü için tüm devlet seferber olmuş iken, ve bu konuda ülkede bir görüş ayrılığı bulunmaz iken, sivas katliamı sonrasında "oteli kuşatan vatandaşlarımıza zarar gelmemiştir", "tahrik vardı canım" açıklaması bile yapılmıştır. bu iki olayı karşı karşıya koymak ve "hadi bunu da kınayın" demek acayipliktir. bu ülkedeki insanlar her terör eylemini resmi bir bildiriyle kınamak durumunda değildir. çünkü bu iş bir süre sonra "şunlar eylem yaptı şu taraftan kınama gelmeli", "bunlar eylem yaptı bu taraftan kınama gelmeli" gibi hesaplara dönüşür ve konunun özü, tartışılması gereken asıl nokta iyice flulaşır.