hesabın var mı? giriş yap

  • lisede bir arkadaşımın ismiydi *. anlamının "yanlışlıkla" olduğunu öğrendiğimde bir anne babanın nasıl bu kadar açıksözlü olabileceğine aklım ermemişti.

  • star wars evreni, gerçekten "evren" tabirini hak edecek kadar geniş. çizgiromanları, çizgi dizileri ve romanları tümden okumaya ve izlemeye kalksanız muhtemelen iki insan ömrü kadar vakte ihtiyacınız olur. bu yüzden üçüncü serinin ilk filmi duyurulduğunda luke, leia ve han üçlüsünü bir kez daha görecek olsam da açıkçası biraz hayal kırıklığına uğramıştım. çünkü darth bane ve darth revan gibi karakterlerin olduğu evrende tamamlanmış bir hikayeyi devam ettirmeye çalışmak gereksiz görünüyordu bana.

    yine de ilk filmi heyecanla bekledim. force awakens pek cesur değildi çünkü a new hope'un tekrarı gibiydi. ancak bu durum anlaşılır geldi bana çünkü hem karakterler fena değildi hem de muhtemelen hayranların tepkisinden çekindiler diye düşündüm. bu yüzden film, star wars evrenini istediğim kadar detaylı işleyemese de ikinci filmi beklemeye başladım.

    the last jedi ise ilk filmin ardından beklemediğim kadar kötü çıktı. buradaki problem ise hikayeyi istedikleri hale getirebilmek için evrenin temel yapılarıyla oynamaları ve bunu yaparken doğru düzgün bir anlatım kullanmamaları. mesela force normalde ciddi bir eğitim ile kullanılabilen bir şey iken rey kırk yıllık jedi master gibi abartılı işler yaptı. tüm jedi'ların ona yardım etmesi burada yeterli bir açıklama değil çünkü madem ölen jedi'lar kalana yardım edebiliyordu ve bu kişinin güçleri inanılmaz seviyelere çıkıyordu, neden kimse luke'a yardım etmedi? sonuçta kendisi güçlü bir imparatorluğun başındaki iki adet sith lord ile karşı karşıyaydı. bunun üzerine snoke'un hikayesi için yazılan saçma sapan son, gereksiz casino sahnesi gibi şeyler eklenince film çukurun dibini gördü.

    bu yüzden üçüncü filmden hiç umudum yoktu. çünkü serinin geldiği yeri toparlayabilecek bir kişi yok şu an dünyada. o yüzden filmi "daha kötüsünü yapamazlar herhalde." diye izlemeye karar verdim. ancak jj beni bir kere daha şaşırttı. çünkü üçüncü film yazım tekniği anlamında da enkazdı. şimdi spoiler ibaresini bırakıp bu teknik kusurları yapmayı nasıl başarmışlar bir bakalım.

    --- spoiler ---

    filmin bozduğu ilk mekanik şu; biz luke'u neden seviyoruz? jedi olduğu için mi? hayır. insanlar luke'u seviyor çünkü luke skywalker gerçekten umudun temsilcisidir. sıradan bir çiftçiyken direnişin en büyük kozuna dönüşmesi, darth vader ve palpatine'e karşı durabilecek tek kişi olması gibi durumlar buna işaret eder hep. seri ilerledikçe babasının tüm galaksinin korktuğu kişi olduğunu öğrenmesi, elini kaybetmesi ve buna rağmen geri dönüp babasını light side'a çekmesi de durum ne kadar kötü olursa olsun asla mücadeleyi bırakmayan gerçek bir kahraman olduğunu gösterir bize.

    ancak bu seride böyle sabırlı bir mekanik yok.

    +direniş bir yerde sıkıştı. ne yapalım?
    -rey gelsin. tüm kayaları kaldırsın.
    +iyi de rey doğru düzgün jedi eğitimi almadı ki?
    -olsun. ne kadar beklenmedik o kadar etkileyici. bozma böyle devam.

    aralarında geçen konuşma bu sanırım ama rey'i etkileyici bir kahraman yapmak istiyorsanız, çok iyi bir force user değil, umudunu asla yitirmeyen ve bol bol mücadele eden biri yapmalıydınız. bu filmde ise rey'in girdiği mücadelelerin bir ağırlığı yok çünkü force kullanıp yırtacağını biliyorsunuz bir şekilde.

    burada beni rahatsız eden nokta rey'in geldiği yer değil aslında. eğer anlatabiliyorsan istersen rey'i gelmiş geçmiş en güçlü jedi ilan et. problem değil ama bu aşamaya nasıl geldiğini izleyiciye aşamalı bir şekilde göstermen gerekir. mücadelesini, korkusunu, yenilgilerini, zaferlerini hepsini anlatman lazım. ki zaten bir filmi yapmanın temel mantığı budur. bir karakterin oraya nasıl geldiğini anlatmak. ancak bu filmde neredeyse 3 bin yıldır var olan temel drama kuralları es geçilmiş.

    filmde bu yoksa ne var derseniz, sanırım şu son on senede gördüğüm en kötü kurgu var. hem dramatik kurgu olarak hem de kesmeler anlamında. önce filmdeki olay akışına bakalım.

    bu film aslında süresine göre çok fazla yan karaktere sahip ayrıca gereksiz fazla mekan var filmde. ne güzel maceradan maceraya koşuyorlar işte diye düşünebilirsiniz. filmin koştuğu doğru ama bunu o kadar dengesiz yapıyor ki hiç bir olayın derinine inemiyorsunuz. mesela filmin başında böyle kabile gibi bir topluluğun festivaline denk geliyoruz. belki burada rey kimler için savaştığını görüp moral depolayacak ama sahneyi maksimum 2 dakika tuttukları için bu duygusal ağırlık size geçmiyor. ya da mesela poe'nun denk geldiği kadın karakter. burada poe'nun geçmişine bakıp filme etki edecek bir şeyler öğreneceğiz diyorsunuz ama karakter bir şeyler veriyor ve ortadan kayboluyor bir dakika sonra. ismini bile hatırlamıyorsunuz.

    tüm exegol kısmı ise gerçekten çok yüzeysel yazılmış. sadece o sith bıçağının bulunması dramatik açıdan bir filme yetecek kadar büyükken bu film bıçak, oradan yolu gösteren piramit oradan da exegol'a geçiyor. yani bu kadar çok şeyin peşinde olmak bir film için çok fazla. çünkü bir macera filminde karakterlerin ateş başında konuştukları, gemi ile bilinmez denizlere açılırken güneşi izledikleri ya da ne bileyim durup yemek yedikleri sahnelere ihtiyaç vardır. bunlar da nefes alma anıdır ve o patlama çatlama arasında karakter ve evren derinliği yaratmak için kullanılır. bu filmde ise böyle bir üç saniye bile yok. bu yüzden film o kadar yüzeysel olmuş ki yönetmen michael bay deseniz inanırdım.

    filmin dramatik kurgusu bu şekilde. bir diğer kusur da filmin kesmelerini ayarladıkları kurguda. filmin gerçekten koştur koştur iş yapmaya çalıştığını burada daha net görebilirsiniz. tam saymadım tabi ki ama filmde sanırım 3 saniyeden uzun plan yok. mesela biri bir yere bakıyor kesme. elini bir şeye uzatıyor kesme. bir şey alıyor kesme. aksiyon sahnelerinde belki bu teknik kullanılabilir ama onların bile bir girişi olur. mesela a ve b kişisi dövüşecek olsun. önce b kişisini mekanda beklerken gösterirsiniz. bu bekleyiş gerilimin tırmanmasını sağlar. sonra a kişisinin ağır adımlarla geldiğini gösterirsiniz. bu da o karakterin acele etmediğini ve kendine güvendiğini gösterir izleyiciye. daha sonra karakterler yine yavaş kesmeler eşliğinde konuşur ondan sonra yapacaksan yaparsın hızlı kesmeyi. burada ise birilerinin uzay gemisine yürüdüğü sahnede bile dört kesme kullanmışlar en az. bu nedenle kendinizi film gibi değil de 2 saatlik klip izliyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz.

    mesela aradaki farkı görebilmek için yoda ve dooku'nun kapıştığı bu sahneye bakabilirsiniz. https://www.youtube.com/watch?v=3uuqiioo8rm burada yoda'nın girişi, christopher lee'nin karizması, koreografinin akıcılığı falan muhteşem ayarlanmış. ancak rise of skywalker'daki hiçbir sahnede böyle bir his bulamıyorsunuz.

    filmin bir diğer çöktüğü mekanizma da anlatmadan ayrıntı vermesi. mesela leia jedi training almış olabilir ama bunun filme pratik bir katkısı var mı? rey'i eğitiyor diyorsunuz ama rey'in pek eğitime ihtiyacı yok gibi. mesela finn anlaşılabilir şekilde force sensitive, peki telsiz gibi rey'e bağlanmaktan başka bir işe yarıyor mu bu durum? hayır. e madem hikayeye bir katkısı yok bana bunları neden anlatıyorsun? yine de anlatmak istiyorsan neden bunları bir yere bağlamıyorsun?

    --- spoiler ---

    sonuç olarak evet bir önceki filmin bıraktığı yer çok kötüydü ve bundan sonra toparlaması zordu ama açıkçası bu kadar kötü bir yazım da beklemiyordum ben. baya hiçbir soruyu çözemediği sınavın son beş dakikasında stresle bir şeyler uydurmaya çalışan öğrenci gibi yazmışlar senaryoyu. bir yığın karalamaca var ortada ama hiç biri sorunun cevabı değil.

    neyse ki artık seri bitti. ben burada filmleri yersem de bir sinemasever ve star wars hayranı olarak üzüldüm açıkçası. çünkü evet pek orijinal başlamamıştı seri ama rey, finn, poe ve ben solo gibi işlendiğinde iyi olabilecek karakterleri vardı en azından. ancak dediğim gibi bunları işleyiş biçimi çok kötüydü gerçekten. neyse artık olan olmuş ben de en iyisi yoda'nın luke'u eğittiği sahneleri izleyeyim de artık moralim düzelsin biraz. https://www.youtube.com/watch?v=e3-cpzzjl8w

  • öyle leş bir ülkede yaşıyoruz ki insanın aklına her türlü ihtimal geliyor. umarım çocuklar bileğinin hakkıyla almıştır da ülkeye faydalı bireyler olurlar.

  • brezilya'da vuku bulmuş olaydır. 11 yaşındaki kızını taciz eden 23 yaşındaki tacizciyi döve döve öldüren bir baba.

    haber linki

    liveleak (+18)

    şimdi, linç kültürüne karşıyım fakat ben bu haberi okurken öldürülen için hiçbir şekilde rahatsızlık duymadım. sözlük ahalisi ne der bu duruma acep?

  • ford otosan'ın sahibinin, ford otosan üretimi arabaya binmesi.
    babası da ford arabadan başkasına binmezdi.
    milyarder adamın kendi ürettiği arabaya binmesi değil, kamuda mevki makam sahiplerinin audi a8, bmw 7, mercedes s serisine binmesi sorgulanmalı.

    edit: otosan yerine otokoç yazmıştım değiştirild.

  • 4 kişi bir vatandaşı silahla gasp edip olduresiye dövüyor yetmeyip 7 metre yüksekliği olan bir yerden asagiya atip, parasini ve telefonunu caliyorlar. bunu yapanlar bulunup mahkemeye cikariliyor ve serbest bırakıliyorlar. söyleyecek tek kelime bulamıyorum artik.

    kaynak

    edit: yahu kaynagini belirtip bir haber paylastim, yemedigim hakaret kalmadi, burasi da dahil olmak üzere memleket ruh hastasindan geçilmiyor, gidip tedavi olun, manyak misiniz nesiniz.

    edit 2: bassavcilik olaya ayni gün itiraz etmis, ayrıca prof.dr. ersan şen'in olayla ilgili ayrintili bir yorumu var.
    kaynak 2

  • temel:
    - "ula fadime, ha bana oyle bir hakikat soyle ki, hem sevuneyum hem de uzuleyum..."

    fadime:
    -"ula temel, bütün arkadaşlarının içinde en buyuk senunki!"

  • şöyle bir şey.

    nasıl da mutlu not yazmışlar.

    "kutsalımıza saldırıyöörleeer" diye inleyip durup gururla böyle bir şey paylaşmak...

    bu adamlarla aynı ülkede yaşıyoruz lan. inanılmaz.

  • netflix'te izledigim son zamanlarin en etkileyici suc odakli belgesel yapimi.
    pizza dagiticisi 50 yasindaki yasli bir amcanın boynuna demir tasmayla takili bir bomba ile banka soygunu yapmasini ve sonrasinda gelisen olaylari konu aliyor.
    soyguncu amca, soygundan kisa sure sonra polis tarafindan caddenin ortasinda kistirilip gozaltina alinir. amcanin vucudunda bomba oldugunu fark eden polisler bomba imha uzmanlarini beklerken bir sure sonra bomba patlar ve amca orada hayatini kaybeder. bombanin zaman ayarli bir bomba oldugu, soygunu yapan kisinin de aslinda kurban oldugu ortaya cikar. birileri tarafindan banka soygunu yapmasi icin kacirilmis ve soygunu yapip gerekli talimatlari yerine getirdigi takdirde bombayi etkisiz hale getirecek anahtara ulasabilecegi ile ilgili notlar sonrasinda arabasinda bulunmustur. belgesel olayi butun yonleriyle arastiriyor. yillar suren bir calismanin sonucu ortaya cikmis. belgeselin sonunda gelen itiraf ile sok olacaksiniz.