hesabın var mı? giriş yap

  • otuza gelip deyim yerindeyse karta kaçmaya yakın, yirmilerin başlarına gidip serserilikler yapıp dağıtmaya bir o kadar uzak demek 27 yaşında olmak. yıla bakıp yaşlanma hesabı yaparken aynaya bakıp suratında pek bir değişiklik göremediğin yaştır. belki gözlerinin altındaki çizgiler birazcık derinleşmiş o kadar. ama hadi içip sıçalım dediğinde artık eskisi kadar diplerde dolaşamadığını gördüğün, farkında olmadan otokontrol geliştirmeye başladığın yaştır.

    biraz da hesap kitap yapmak demek 27 yaşında olmak. eteklerini döküp yaptıkların ve yapmadıklarını gördüğün, sadece kendin için başardıklarının, hayal ettiğin kadar kabarık olmadığını gördüğün yaştır. sanki elinden kayıp gitmiş onca zaman, onca gençlik, onca aşk, onca sana ait her şey. bunu idrak edince de hesaplar yapmaya başladığın yaştır. çevrede senden başarılı yaşıtlarınla kendini kıyaslamaya başladığın, adını tarihe yazmışları ilahlaştırdığın ondan da öte evlenip çocuk sahibi olmuş akranlarına saygı ile yaklaştığın yaştır.

    hayatın bir kıyısından öbür kıyısına geçtiğini fark ettiğin, farkındalığının arttığı bir eşikte olmak demektir 27 yaşında olmak. sancılı, ürkütücü, tekinsiz... iki yakanın ortasındaki köprü gibi, nereye ait olduğuna tam emin olamamaktır. atladığın mı da o eşiği, daha iyi mi ya da kötüye mi gider bilememek; kararsız kalmaktır.

  • bazen sözlükte yazılanları şaşkınlıkla okuyorum.

    bu kadar basit bir sebep ile birini dövmenin neresini savunuyorsunuz lan. cocugun belki maskesi yırtıldı yoktu. belki de kaybetti o an maskesini. hepsini geçtim takmamış olabilir maskesini. hemen direkt dövmekmi lazım, maske takmadı diye öldürseler onu savunacaksınız.

    burada eleştirecegim tek şey yürüyen merdiven var iken asansörle cıkmalarıdır. ben sirkeci marmaray istasyonunda bile asansör kullanmıyorum adamlar osmanbey durağında asansör kullanıyor. o zaman biri de cıkıp desin ki ulan ibneler ayagınız yok mu, hamile değilsiniz, engelli değilsiniz ne işiniz var asansörde şeklinde bağırıp hepsini dövseydi. ne değişik insanlarsınız.

  • kendisini savunan kişi an itibariyle chainard.

    haliyle, kenarda bu başlık için birkaç yıldır bekleyen entrylerimi sildim. düştüğü nokta bu. chainard savunuyor adamı, ahah.

  • püf noktalar

    yemekleri daima tencerenin içinden yiyin. böylelikle tabak kirletmemiş olursunuz

    asla sade pilav yapmayın. domatesli pilav yaptığınızda altını tuttursanız bile renginden anlaşılmaz

    mutlaka soğanlı bir yemek yapacaksanız asla soğana dokunmayın. özellikle rendelediğinizde elleriniz çok kötü kokuyor. bunun yerine soğana ekmek tahtasıyla beş altı kez vurmayı deneyin. aynı işi görür.

    patates kızartacaksanız soyduğunuz patatesleri asla yıkamayın. kızgın yağa attığınızda çok kötü patlıyorlar.

    yemekler asla kendi başlarına hareket etmezler. şayet geçen ay yaptığınız tavuk kendi kendine kımıldamaya başladıysa kurtlanmış demektir. sakın yemeyin.

    sebzeleri pişirdikçe vitamin değerleri düşer. mümkün olduğunca çiğ tüketin.

    karpuz tabağa koyulmaması gereken bir meyvedir. ikiye ayırıp ortasından kaşıkla yiyebilirsiniz.

  • pazar günü içimden, geldi, kahvaltıyla akşam yemeğini ben hazırladım. normal zamanlarda, mutfaktaki yardımım üst raflardan bir şeyler almakla sınırlı. aslında fena değilim yemek yapmakta ama işime gelmiyor hazır yapan varken.

    kız arkadaş - napıyorsun?
    ben - yemek hazırlıyorum.
    kız arkadaş - e kahvaltıyı da hazırladın.
    ben - olsun sen hep hazırlıyon.
    kız arkadaş - ben de içeri gidip, bağıra çağıra küfrederek fifa oynayayım bari.
    ben- ...

  • yazık olmuş.
    eğer sürücü bilerek ve isteyerek köpeği ezmiş ise diyecek bir şey bulamıyorum.
    ama daha üstüne gelen aracı görüp sağa sola kaçmayan , evcil olduğu, dışarda yaşayamayacağı on km öteden belli olan bir hayvanı dışarı sahipsiz salmak da en az sürücü kadar hatalı bir davranış .

  • özgür müzik seçimi, cipsli parmakları mahalle baskısı olmadan şuursuzca emebilmek gibi sıradışı ve nadide avantajlar olabilirler.

  • bir arkadas anlatti:
    bayramda turkcellden mesaj gelir:
    - turkcell sizin ve ailenizin bayramini kutlar bik bik bik...
    anne cevap verir:
    - cok tesekkur ederiz, biz de ailecek tum sizin ve calisanlarinizin bayramini kutlariz.

  • "virgülden sonra ‘that’ gelmez gibi formüller uygulanıyordu. bu adaylar arasında adaletsizliğe neden oluyordu” dedi."

    iyi de bunu bilen adam bilmeyenden daha avantajlı olmalı zaten. bilmeyene adaletsizlik oluyor demek de ne demek? sınavın amacı bilenle bilmeyeni ayırmak değil mi zaten?