hesabın var mı? giriş yap

  • hâlâ ayetmiş de okulun girişine yazılmasında sakınca yokmuş diyen var, arkadaşlar iran'a şeriat bir günde gelmedi unutmayın bunu, illa asacaksan türkçesini as, mealini as ne bileyim tefsirini as. bunu gören kaç türk vatandaşı okuyabilecek allahaşkına? bunun gibi ılık g.tlülerin her şeyi normalleştirmesi yüzünden yakında kendi kadınlarımız anca burka ile gezebilecek. o gün gelince anlarsınız.

    tanım: 2022 yılında türkiye cumhuriyeti'nde artık sıradanlaşan aktivitelerden biri.

    edit: tanım.

  • büyük ihtimal japonya başbakanı da ne diyo la acaba bu diyodur içinden.
    adamlara yaptıkları projeyi anlatmış. adamdan aldığını adama satmış.

    adam da naapsın, müşteri herzaman haklıdır diyip he abime, he uzunuma demiştir.

  • sonsuzluk kavraminin sezgilerimizle nasil celistigini gostermek icin david hilbert'in uydurdugu hayali otel. sonsuz tane odasi vardir, odalar 1, 2, 3,... seklinde numaralandirilmistir.

    sonsuz odali otele geldiniz, cok yorgunsunuz ve bir oda istiyorsunuz. resepsiyon gorevlisi uzulerek bildiriyor ki butun odalar dolu! siz de soyle bir sey oneriyorsunuz: musterilerden rica etsek, herkes kendi odasindan cikip bir ust numarali odaya gecse... yani 1 numarali odanin musterisi 2 numaraya gecse, 2 numaranin musterisi 3 numaraya gecse, vs vs... boylece mevcut musterilerden hicbiri acikta kalmiyor, ve 1 numarali oda sizin gecebilmeniz icin bosalmis oluyor! boylece hic bos oda olmayan otelde, kimseyi disari atmadan bir adet bos oda yarattiniz.

    oteli o kadar cok begeniyorsunuz ki ertesi gun sonsuz tane arkadasinizi toplayip ayni otele gidiyorsunuz. maalesef, butun odalar yine dolu! yukaridaki yontemle kendinize bir oda acabilirsiniz ama ya arkadaslariniz? bu sefer de soyle bir cozum oneriyorsunuz: musterilerden rica etsek, herkes kendi odasindan cikip iki kati numarali odaya gecse... yani 1 numaranin musterisi 2 numaraya, 2 numaranin musterisi 4 numaraya, 3 numaranin musterisi 6 numaraya gecse, vs vs... boylece mevcut musteriler cift numarali odalara dagiliyor ve hicbiri acikta kalmiyor, siz de arkadaslarinizla beraber tek numarali odalara yerlesiveriyorsunuz! yine kimseyi disari atmadan sonsuz tane bos oda yarattiniz.

    ornekleri cogaltmak mumkun, ama (bkz: you get the idea)...

  • bunun daha kötüsü o kız bana bakar dediğin kızın da sana bakmamasıdır.

  • inanılmaz bir olay: https://twitter.com/…_tr/status/1546251220720943119

    açamayanlar için: https://streamable.com/78bawg

    30 sene önce çoktan yeryüzünden silinmesi gereken bu çağ dışı sistemlerin aldığı bir can daha. akan trafikte kapıyı açık bırakmak ne demek? klima açmamak için kapı açık gidiyorlar. ayrıca aynı anda hem bekleyen yolcu takibi yapıyor, hem araba kullanıyor, hem para üstü veriyor, hem telefonla konuşuyor, hem de inmek isteyen varsa indirmeye çalışıyor. işine geldiği gibi süratli gidip terör estirmek veya çok yavaş gidip trafiği tıkamak da cabası. 2022'ye geldik halen bu ipsiz sapsız at hırsızı mafyalarla uğraşıyoruz.

    ve daha kötüsü ne iktidarın ne de muhalefetin bunları ortadan kaldırmaya yönelik tek bir projesi var. hepsi halinden memnun.

  • - ne oynuyorsunuz öyle ?
    - basket baba, ben yeniyorum oglunu...
    - verin biraz da ben oynayayim bari...
    - baba cok heyecanli, ya sonra oynatiriz seni...
    - olm iki dakka oynayayim, neymi$ merak ettim
    - babaaaaa
    - bu yüzden gelmiyorum, ilgilenmiyorum i$te, sizin gibi ewlatlarin ben anasini... nerde annen ?

  • onur beyin şehrazat yüzünden aldığı öte berinin boku çıktığı dizidir.

    - onur bey bu ne?
    + mandal şehrazat, çamaşırlarını asarsın diye şeettim.geçen gün tuhafiyede bakıyodun bön bön içim cız etti
    - bunu kabul edemem onur bey kaan ne der?
    + mandalla kapatırsın ağzını bişeycik diyemez
    - onur bey rica ederim
    + şehraaazattttt

  • aralarında barselonanın bulunmasının diğerlerine hakaret olarak gördüğüm şehir. eğer amacınız güzel deniz kıyısı akdeniz falansa, fransız veya italyan rivierasına gidin çok daha güzel yerler var. barselona kötü şehir değil tabiki, gidip gezilmesi ve görülmesi gereken bir yer. sadece diğer alternatiflerin yanında sönük kalıyor.

    roma çok güzel bir şehir. bir zamanlar bilinen dünyaya hükmetmiş, kimsenin karşısında duramadığı roma imparatorluğunun başkenti. zamanının en güzel şehri kesinlikle. tarihe ilginiz varsa ilk gitmeniz gereken yer. paris ve londra gibi büyük değil ama içi dolu bir yer. tarihi yaşayabileceğiniz bir şehir. bana sorarsanız roma tek başına paris ve londrayla kapışmaya yetmez. yanına floransayı da eklemek gerekir.

    paris gerçekten çok güzel bir şehir. tarihi var, sanatı var, kültürü var. şehrin her bölgesinde farklı bir şey yaşandığını görüyorsunuz. hangi yaşam tarzını severseniz sevin gidebileceğiniz yerler var. müze gezmek istiyorsanız yine fazlasıyla var. alışveriş için yine fazlasıyla var. bir italya olmasa bile mutfakları da çok güzel. kısacası kıta avrupasını tke bir devlet alırsanız, parisi başkent yapmaktan başka bir çareniz yok.

    londra ise inanılmaz bir şehir. parisin o farklı büyüleyici yanını göremezsniz belki ama çok farklı bir dünyaya görürsünüz. londranın en önemli özelliği modenliği ve klasiklii size bir arada sunabilmesi. çok eski yapılar içine gezerken bir anda kendinizi 21.yüzyılın içinde buluyorsunuz. müze anlmaında parise fark atar. avrupanın en güzel müzeleri burada. parklarında oturup 1-2 saat bile geçirmek ayrı bir güzellik. hele sincapları falan beslerseniz o tatlı bakışları size hayat enerjisi verecektir.

    kısacası benim sıralamam londra>paris>roma>>>barselona. evet barselonaın burada olmasını hiç anlamıyorum. istanbul barselonadan çok daha güzel bir şehir mesela. barselonayı görmek için diğerlerini ertelemeyin derim.

    edit: bu arada aklıma gelmişken şu sözü de ekleyeyim. "men did not love rome because she was great. she was great because they had loved her" -g.k. chesterton
    yani insanlar romayı muhteşem olduğu için sevmedi; roma insanlar onu sevdiği için muhteşemdi.

  • putin'in kör ya da sağır olmadığını gösterendir.

    iç siyasete "böyle vururuz, öyle indiririz herkes akıllı olacak", dışarı ise "rus uçağı olduğunu bilmiyorduk, uzun uzun uyardık" şeklinde konuşulduğunu herkes görüyor.

    ve kimse yutmuyor bunları, 30 iq'lu halkımız dışında.

  • dali, herhangi bir madde bağımlısı olmadığı halde bu gerçeküstü eserleri nasıl yaratabilmiştir?

    sıkı bir sigmund freud okuyucusu ve takipçisi olan dali, bu nedenden ötürü rüyalara ve anlamlarına, bilhassa sembollerine/ögelerine ekseri değer vermekteydi.

    dali'nin şöyle bir uygulaması bulunmaktaydı. yemeğini yedikten sonra salvador, üzerine de rehavet basması ile kucağına metal bir kase alırmış; göğsüne ise metal bir kaşık koyup, ellerini üzerinde birleştirirmiş. uyuduğu zaman elleri çözüldüğünden metal kaşık kaseye düşmek sureti ile ses çıkarır dali'yi uyandırırmış. dali, bu işlemi birkaç kez tekrar edermiş. neticesinde ise, bölük pörçük uyku durumundan elde etmiş olduğu rüyaları ve hatırladığı ögeleri, sembolleri resimlerinde işlermiş.

    işte bu yüzden dali'nin resimlerinde birbiri ile ilgisiz görünen nesneler, sürreal ya da gerçeküstü diye betimlenen farklı konuları bir arada görebilmek mümkündür. bunlar, ressamın hem uyku durumundaki bilinçaltının hem de kendi kişiliğinin, içsel dünyasının, yapısının ya da sanatsal görüsünün bir birleşimidir.

    bunun edebiyattaki örneğini düşündüğümde, öncelikli olarak aklıma samuel taylor coleridge geldi. afyon bağımlısı olmasına rağmen, şiirlerinin tamamen afyon ve etkisi ile yaratıldığını söylemek de bu şairin şairsel yeteneğini fazlası ile yadsımak olacaktır. coleridge'in, kubla khan şiirinin oluşumu dali'nin resimlerine benzemektedir. coleridge, kubla khan şiirini rüyasında gördüğünü, uyandığında aklında kalan kısımlarını kağıda aktardığını söyler. uyku ya da yarı uyku durumunda coleridge'ın bilinçaltının ortaya çıkardığı bu dizeler de tıpkı dali'nin eserleri gibi gerçeküstücülük barındırmaktadır. döneminde alışılmamış bu şiir içeriği ve biçimi elbette ki pek hoş karşılanmamıştır. evet, her ne kadar romantik dönem duyulara açıktıysa da, henüz bu kadar sürrealist açılımlara da müsait değildi belli ki lord byron onu yayınlarken şiir olarak değil, "as a psychological curiosity*" adı ile yayınlamıştır. yine de coleridge, romantik dönem şairi olmasına rağmen, bazıları tarafından gerçeküstücülüğün başlangıç noktalarından sayılmaktadır.

    dali'den nereye gitti olay.