hesabın var mı? giriş yap

  • üst edit:
    çokça soru aldım. ancak konuyla ilgili hiç bir uzmanligim yok. bu mesajda yazan bilgilerin doğruluğu teyite muhtactir. ilgili konuda bir sıkıntınız varsa lütfen profesyonel destek alın.

    ana mesaj:
    konuyu zamanında uzun uzun arastırmıstım.
    bazi yazıları alıntı olarak paylaşıyorum.

    hukukçu arkadaşlar daha iyi cevap verir.
    ancak okuduğum kaynaklara göre hukuk boya yipranmasini normal bir kullanım sonucu olarak görüyor ve dairenin boyalı teslim edilmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını söylüyor.

    --- spoiler ---

    kanun hükmü

    6098 sayılı borçlar kanunu’muzun “kiralananın geri verilmesi” başlıklı 334 üncü maddesine göre,

    kiracı kiralananı ne durumda teslim almışsa, kira sözleşmesinin bitiminde o durumda geri vermekle yükümlüdür. ancak, kiracı sözleşmeye uygun kullanma dolayısıyla kiralananda meydana gelen eskimelerden ve bozulmalardan sorumlu değildir.

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    örnek karar

    yargıtay 6. hukuk dairesinin esas: 2013/9132, karar: 2014/2227 ve 27.02.2014 tarihli kararında özetle aşağıdaki ifadeler yer almaktadır;

    “o halde, somut olayda davalı kiracı, sadece ve ancak, kira süresi içerisinde kiralananın hor kullanılması nedeniyle oluşan zararlarla sınırlı olarak kiralayana karşı sorumludur.

    dolayısıyla, hor kullanma iddiasının ileri sürüldüğü eldeki davada, yerel mahkemece öncelikle bu yön üzerinde durulmalı, kiralananda varlığı saptanan hasarların hor kullanım sonucunda oluşup oluşmadığı belirlenmelidir.

    delil tespiti raporunda kiralananda mevcut hasarlar tek tek açıklanmış ve taşınmazda hor kullanımdan kaynaklanan ve normal kullanımdan kaynaklanan hasarlar ayrı ayrı belirtilmiştir. nitekim bu ayırım mahallinde yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporuyla da ortaya konulmuştur.

    buna göre tavandaki kirlenmeden dolayı ve boya badanada meydana gelen hasarlar normal kullanım, kırılan cam bedeli de hor kullanım olarak belirlenmiştir.

    bu durumda, normal kullanımdan kaynaklanan hasarlardan dolayı borçlar kanunu’nun 266/2 nci maddesi uyarınca ve tersini öngören bir sözleşme hükmünün de bulunmaması karşısında, kiracının tazminat sorumluluğu bulunmadığından yazılı şekilde hem normal hem de hor kullanımdan kaynaklanan hasarlara hükmedilmesi doğru değildir.

    --- spoiler ---

  • anilari okunursa akdenizde gemi birakmadigi anlasilacak turk denizci.
    anilarindan bir alinti yapmak gerekirse;
    "kisi tunusta gecirdik, baharda 10 parca tekneyle acildik, sicilya yonune gidip barut, kursun, zeytinyagi, bugday,s eker dolu 20 kafir teknesi ele gecirdik, sonra sardunya aciklarina 10 ispanyol kafiri teknesi gorduk, 5'i batti, kalan 5'ini ele gecirdik, mora aciklarinda bizi arayan ispanyol donanmasiyla karsilastik, 28 parca gemiden olusan donanma bize saldiri hazirligindayken biz saldirdik, kafirler sasirdi, o sirada cok sevdigim bir reisim yanimda yaralaninca cok sinirlendim, 15-20 kafirin ortasina girdim. cenk cok cetin gecti, 120 kafiri esir ettik, 538 kafiri kilictan gecirdik. bizim 130 levendden 30 sehit verdik. 28 parca gemiyi yanimiza alip midilliye gittik. elde ettigimiz ganimetle sılamıza kavuşunca taze can bulduk. bütün akraba ve dostlarımız geldiler. hal, hatır sordular. yedi gün, yedi gece kazanlar kaynatıp, adanın bütün fakirlerini doyurduk. sünnetsiz çocukları sünnet ettirdik. ersiz kızları evlendirdik. gönüllerini şad etmek için, büyük düğünler yaptık."
    10 tekneyle acilip 60 tekneyle donuyorlar. ayrica nasil savastiklarini hayal bile edemiyorum, nasil bir deliliktik nasil bir gozukaraliktir ki 130 kisiyle 700 kisilik orduya daliyorsun.
    kendi tabirleriyle; "biz korsan değil, elhamdülillah mücahit gazileriz. din yolunda cenk ederiz."
    saygı duyuyorum.

  • ilk olarak buna harcanacak paraya acımayın. motorunuzun yapacağı hız, tipi vs farketmez. bütçenizi sonuna kadar zorlayıp en iyisini alın; scooter diye bütçe varken misal shoei, arai schuberth filan almaktan imtina etmeyin.

    kaskınız idealde full face (tam kapalı) olmalıdır ancak en üst segmenteki bir marka alacaksanız çeneden açılır da olabilir. bu kişisel tercih ve aldığınız risk ile alakalıdır. kişisel tercih kısmı, çeneden açılır kasklarda şehir içi düşük hızlarda kafanızın daha az pişmesi, gözlüğü daha rahat takıp çıkarma vs gibi nispeten önemsiz lükslerden kaynaklanır. risk kısmı da, yere yapıştığınızda çok yüksek ihtimalle çene civarı bir bölgenin zemin ile ilk temas edecek yer olması ve kaskın açık olması ya da mafsal/kilit mekanizmasının işlevini yerine getirmemesi durumunda çıkacak sıkıntılar olarak ifade edilebilir.

    kaskın ağırlığı önemlidir. biraz uzun yol yaparsanız, boynunuzda bir kaç yüz gram ağırlığa bile bir yerden sonra tahammül edecek haliniz kalmaz.

    bir diğer sorun güneşin gözünüzü alması olacaktır. bununla başa çıkmanın üç yolu var. birincisi güneş gözlüğü takmaktır. bu çözüm, ışık kırılmasında araya bir katman daha girdiği için bazı önemli detayları kaçırmanıza neden olabilir. ayrıca kask içinde bağımsız ekstra parça olması çok hoş bir şey değil. ben normal gözlük kullanmak durumundayım ve bunun riskini alıyorum. güneş gözlüğü kararı tamamen sizin risk alacağınız risktir.

    ikinci çözüm, gölgelikli bir kask almanızdır. schuberth, shoei ve nolan bu tarz çözümle sunarken, arai kaskın bütünlüğüne zarar verdiği için bu çözümden uzak durmaktadır. tünel ya da güneş batışı sonrası yolculuğa ara vermeden gölgeliği ortadan kaldırıp devam ediyorsunuz yola. ancak burada da arada güneş gözlüğü gibi bir başka katman girmesi sorunu var.

    üçüncü çözüm ise koyu vizör taşımak ve gün içerisinde değişiklik yapmak. bence en ideal çözüm bu. öyle ya da böyle bir çanta taşıdığımızı var sayarsak, bir şeffaf ya da bir koyu vizörü içine atabiliriz. dezavantajı, gündüz tünele girdiğinize vizörü açmak zorunda kalabilirsiniz ve hava karardığında vizörü değiştirmeniz zaruridir.

    kaskı alırken kafa çapınız yeterli olmayabilir. şakak tarafının geniş olması, çıkık elmacık kemikleri vs gibi bir ton problem gördüm bu güne kadar. üç üst düzey kaskın hiç bir modelinin uymadığı kişiler bile var ve bir sebepten japon markalarının buraya gelmeyen ürünleri ile şifayı bulabiliyorlar.

    ses yalıtımı schuberth'te iyidir diğer ikisine (shoei ve arai) nazaran ancak huzur tıkaç kullanmakta yatar. 3m'in tıkaçları işinizi rahatlıkla görür.

    hava kanalları düşük sürat ile seyirde asla yetmeyecektir; işin doğasında var diyelim.

  • 3-4 yaşındaki bir çocuğun recep tayyip erdoğan'ı çağırma şekli. "yapıyoçun çen, geysene buyaya", vb. şekilde seslenme devam eder.

    peki gel yerine gey diyen bir çocuk nasıl oluyor da recep tayyip erdoğan kelimelerini kusursuz çıkarıyor? kurban olduğum allah'ın hikmetinden sual olunmaz.

  • espri yapması çok kolay bir konu gibi geliyor değil mi size? nasılsa başınıza gelmez değil mi koçum? tecavüz edilenler zaten kuyruk sallamıştır he mi aslanım? o öyle değil işte söyleyeyim. sen bir anda duvara tosluyorsun hayatta, son hızla hayal dünyasında koşarken hem de.

    aşık olduğu kız tecavüze uğramış bir adam tanıdım ben bir defasında. nefes almayı unutmuştu sanırım. görmeyi, konuşmayı, duymayı unutmuştu. ha gerçi o, aşık olduğu kızı bakkaldan aldığı çikolataya da benzetmiyordu o yüzden ne dediğimi anlamayabilirsiniz.

  • sıkıntılı bir evliliğin son demleri.
    allahın günü evden kovuyor filan. para yok pul yok, sığınacağım kimse yok. düşmanıma bile dilemediğim bir kardeşim var, kocamdan beter. kocam almaya geldiğinde tıpış tıpış geri dönmek zorunda kalıyorum. onur gurur yerlerde.
    yaklaşık 3-4 yıl kadar sürdü bu durum. iş bulamadığım için boşanamıyorum, aile evine sığınamıyorum, aşağılanıyorum, psikolojim dibe vurmuş.
    kpss'ye filan girmiş, atanamamıştım.
    açıktan atamalar vardı, adliyenin sınavına başvurdum.
    hiç kızmayın, döne döne referans aradım, bulamadım.
    yaradana emanet girdim mülakata.

    açıklanan 55 kişilik nihai listenin 55.sırasında ismimi gördüm. mucize kısmı bu.
    evraklar toparlandı, istenen belgeler ayarlandı filan, başlayış yapmanız için çağıracağız dediler, başladım beklemeye.
    durdular durdular, tam da doğum günümde çağırdılar, memuriyete girişim doğum günümde oldu. bu da doğaüstü olan kısmıydı.

    kimilerinin beğenmediği, basit, değersiz bulduğu o kıytırık memuriyet benim hayatımı kurtardı. kelepçelerimden, mecburiyetlerimden, ezilmekten kurtardı. o beğenilmeyen üç kuruş maaşım beni zalime minnet etmekten kurtardı. doğum günüm ikinci kez miladım oldu.

    15 yıldır hem doğum günümü, hem mesleğe girişimi kutlarım. doğum günümde aldığım terfim en güzel doğum günü hediyemdir 15 yıldır.
    ekleme: ilk debem. çok teşekkür ediyorum.
    kocamı boşadım. aile evine de donmedim. kardeşimle iletişimi kestim. kimseye minnet etmeden sıfırdan hayatımı kurdum. muhteşem bir hayatim var.