hesabın var mı? giriş yap

  • maraş gitti mi geri gelmez ama yaptırımlar 1 yıl sonra kolaylıkla geri gelebilir.

    dolayısıyla hiç düşünmeden reddedilmesi gereken teklif.

    ancak iki devletli çözümü kabul etmeleri durumunda, böyle bir teklif değerlendirilebilir.

    edit: ırkçı türk düşmanları hemen heyecan yapmış başlık altında. türkler tarafından zamanında ne kadar küçük düşürülmüşlerse, aşağılık komplekslerini kusa kusa bitiremediler.

    siz gidin stk işleriyle ilgilenin, batılı finansörlerinizin gözüne girin, belki 3 kuruş daha fazla fon alırsınız. devlet kurmak, yönetmek sizin idrak edebileceğiniz işler değil.

    edit2: kıbrıs halkı öyle diyor, kıbrıs halkı böyle diyor diye hikaye uyduran arkadaşlara hatırlatalım, kıbrıs halkı sizin sevgili mustafa akıncı'nıza son seçimde hak ettiği dersi verdi. dolayısıyla ağlaklığın lüzumu yok. türk düşmanlığınıza kıbrıs halkını alet etmeyin.

  • dün tuvaletini kullanmak istediğimde, bana otelin sahibiymişim gibi bir edayla kapılarını açan, çok zarif ve samimi güvenlik görevlilerini bünyesinde barındıran otel. tuvaletin yolunu göstermek üzere, koridor boyunca bekleyen çalışanlar vardı. hiç birinde, "iyi hadi geç de kullan bari" ifadesini görmedim. uğurlarken, "kolay gelsin" dediler. bin kere orda konaklasam, bu etkiyi bırakamazlardı üstümde. başlarındaki insan kimse, onu da öpüyorum güzel yanaklarından.gözlerim doluyor; eyyorlamamı sonlandırıyorum.

  • eski bir röportajında "...benim bir sözüm var. düşünüyorum öyleyse varım" demiş insandır kendisi. röportaj eski ama 1650'lerden daha eski olduğunu zannetmiyorum.

  • her köşe başından kanlı bir cesedin çıkmayacağını,tavanlardan kan damlacıklarıyla beraber sarkan ölü dişilerin olmayacağını,ikide bir hen hen hen hen(bkz: korku filmi muzigi) diye bir melodinin ardından bıçaklı bir herifin hiyaa diye ortalığa atlamayacağını bildiğimden huzur içinde izleyip mutlu mutlu tırsmamı sağlamış film.

  • sen doğur, büyüt, hayatını çocuğuna ada.. evlilik yaşına gelsin biricik kızın... sonra kızının salak olduğu gerçeğiyle karşılaş. nasıl bir reaksiyon bekliyordun ?

  • öncelikle iyi bir et pişirmek için kaçınılmaz olan şey dinlenmiş kaliteli bir et olmasıdır. etiniz kötü olduğu taktirde istediğiniz kadar uğraşın iyi bir sonuç elde edemezsiniz. kasaptan alacağımız bonfileyi en az 1 parmak kalınlığında seçmeliyiz ve kesinlikle dövme denilen o alçak işleme tabii tutmamalıyız. bu işlem eti inceltmekte ve bütün suyunu kaybetmesine neden olmaktadır. bir diğer husus ise dinlenmiş et almak gerekliliğidir. bu işlem en doğru şekilde kasap tarafından yapılacağından etimizi alırken buna dikkat etmek gerekmektedir. dinlendirilmiş iyi bir eti aslında (bkz: marine etmek) gibi bir işlem gereksizdir ancak riske atmamak için etimizi marine edersek daha iyi bir sonuç alabiliriz. marine sırasında dikkat edilecek husus ise en iyi sonucun bir gün bekletilerek alınmasıdır ve marine sosunun içine tuz konulmamasıdır. marine edilmiş etimizi dolaptan çıkardıktan sonra oda ısısına gelmesini bekleyip pişirme aşamasına geçmeliyiz. et pişirme işleminde diğer önemli husus ise (bkz: dökme tava), ancak dökme tavanız yok ise teflon tava da işinizi görür. marine işlemi sırasında yağ kullandığımızdan etlerimizi deniz tuzu ile tuzlayıp tavamıza atabiliriz. etimizi marine ettik ve kızdırdığımız dökme tavada pişirmeye başladıktan sonra kilit nokta ise pişirme süresidir. bütün dünyada kabul görmüş 6 aşamalı bir pişirme derecesi vardır;

    1. blue: kanlı

    2. rare: az pişmiş, içi kanlı, dışı pişmiş görüntüde.

    3. rare-medium: biraz daha az kanlı, dışı pişmiş.

    4. medium: kan kaybolmuş, etin pembeliği duruyor

    5. medium-welldone: pembelik yarı yarıya azalmış.

    6. weldone: pembelik tamamen kaybolmuş.

    bu aşamada http://www.youtube.com/watch?v=hc89yrlpsgg linki işinizi görebilir.

    bu sonuçları elde etmek için süre vermek pek doğru değildir ancak kızdırılmış yüksek ısılı tavada 4 5 dakika bir tarafını 3 4 dakikada diğer tarafını pişirmek bize rare-medium sonucunu vermektedir. etin piştiğini anlamak için çatal batırmak ya da kesmek gibi işlemler etin suyunun dışarı akmasına sebep vereceğinden bütün emeğinizin boşa gitmesine neden olacaktır. unutmayın ki ete lezzetini veren içindeki suyudur ve çok pişen et gitgide su kaybedeceğinden lezzetini de kaybeder.

  • hamit altıntop sakatlandığında halama akciğer kanseri teşhisi koymuşlardı.

    halam, onca kemoterapi gördü akciğer kanserini yendiğini öğrendim bugün, bu hamit hala iyileşemedi.

    bacağı komple koptu yeni bacak mı diktiler bu adama nasıl bir sakatlık bu amk.

    edit: adam yılda bi kere aklıma gelir entry yazarım, bileğini kırar. adını anmamı istediğiniz kaynananız filan varsa söyleyin yani.. biraz okkalı anarım adını direk mefta.

  • gözlemlediğim kadarı ile aracın motoruna ve yakıt ekonomisine zarar verilerek gerçekleştirilen eylemdir.

    dizel araç kullananlar, kimin nereden ve nasıl uydurduğu belli olmayan bir tavsiyeye uyarak "devirli kullanılmaları" gerektiğine inanmışlar.

    burada dizel motorun verimli çalışma aralığından bahsetmek farz oldu artık...

    dizel motorlar, benzinli yoldaşları gibi harici bir ateşleme sistemi kullanmadıkları için, hava yakıt karışımının ani bir şekilde sıkıştırılarak yanma derecesine erişmesi prensibi ile çalışır.

    distribütör, buji kablosu, buji filan yok yani.

    (kızdırma bujisi çok ayrı bir şey, ilk çalıştırmada soğuk ve vizkositesi yüksek olan yakıtın ısıtılıp inceltimesi, daha kolay püskürtülebilir hale getirilmesi için kısa bir süre kullanılır, o kadar)

    konumuza dönelim.
    ateşleme için yüksek sıkıştırma gerektiren bu mekanik düzenek, bu açıdan benzinli motor ile büyük fark taşır. benzinli motorların sıkıştırma oranları 7.00:1 ila 12.5:1 arasında bir yerlerde olup, ezici çoğunluğu 9.5 - 10.00:1 arasındadır.
    dizel motorların sıkıştırma oranı ise nereden baksanız 17.00:1 civarından başlar, 22.00:1, hatta daha yüksek değerlere ulaşır.

    bu kadar yüksek sıkıştırma oranı da, devir yükseldikçe ilgili mekanik bileşenler üzerinde ciddi bir yük yaratır.

    diğer yandan, dizel motor pistonlarının benzinlilere kıyasla silindir içinde daha uzun bir mesafe kat ederek çalışması da (bkz: stroke) daha düşük devirde güç üretmeleri anlamına gelir.
    benzinli ve dizel motorların hp ve tork grafikleri karşılaştırıldığında bu değerlerin dizel motorlarda ne kadar erken zirve yaptığı açıkça görülür.

    dizel motorların hatırı sayılır bir kısmı turbo charger ile aşırı beslenir.
    söz konusu bu turbo chargerlar benzinli motorlardakilerden farklı olarak çok daha erken (bazı uygulamalarda 1200, genellikle 1500 - 1800 devir/dakika) devreye girerek çalışırlar.

    tüm motorlara genel bir bakış ise, redline olarak ifade edilen müsaade edilebilir en yüksek operasyonel devrin de dizellerde benzinli motorların yaklaşık 2/3'ü kadar olduğunu gözler önüne serer. (dizel motoru 7000 devir/dakika seviyesine çıkarmaya çalışırsanız ortalık pek şenlikli olur)

    tüm bunlar göz önüne alındığında, dizel motorların tasarım parametreleri olan 1800 - 3000 devir/dakika aralığında kullanılması, kadranda 2000 - 2500 devir görülecek şekilde vites seçilmesi hem motor ömrü, hem de yakıt tasarrufu açısından en makul yöntem olacaktır.

    (bu değerler özel amaçlı üretilen, iş makinası, gemi motoru, uzun yol kamyon/otobüs motoru gibi istisnaları kapsamamakta, ortalama bir araca hitap etmektedir.)

  • geçenlerde eşi hakkında çıkan icra-iflas olayını örtbas etmek için tezgahlanmış bir olay gibi geldi bana. bizim o kadar paramız var ki unutuyoruz hesabı. yoksa kim unutur lan o kadar parayı evde. ayrıca zenginler daha pintidir arkadaşlar evden demir paraları bile toplamışlardır merak etmeyin.