• elbette sadece beyaz show için geçerli değildir ama sık sık yabancı konuk aldığı için bu bağlamda söylenmesinde mahzur görülmemiştir.

    bugükü şovunda lost dizisinin bilmem neyini konuk edecekmiş. son bir can havliyle bir kez daha hatırlatalım dedik.

    beyaz show yapımcıları, ey beyazıt öztürk, türkiye'de yabancı konuk alan bilumum şovmenler, movmenler.. program yapımcıları, yönetmenleri..

    yeryüzünde "simultane çeviri" diye birşey var..

    bu konuda hizmet veren onlarca şirket var.

    bu şirketlerde çalışan iyi yetişmiş, canavar gibi, diplomatik-bilimsel düzeyde çeviri yapan insanlar var.

    lan niye hala konuk aldığınız yabancının yanına hiçbir çeviri yeteneği olmayan bir kızcağız-oğlancağız-adamcağız-kadıncağız dikiyorsunuz, programın ahengini bozuyorsunuz?

    simultane çeviri yaptırırsanız, aldığınız konuk, siz diğerleriyle türkçe konuşurken mal mal etrafına bakıp sohbetten kopmaz bari lan. neler konuşulduğunu duyar, belki söyleyecek birşeyi vardır.

    adı üstünde talk show
  • dunyanin en sacma diyalogu yasandi:

    beyaz: tolga var mi oyle mactan once sonra yaptigin seyler?
    tolga: abdest alirim her mactan once, bir de sukur secdesi iste...
    beyaz: biz de yayına çıkmadan duamızı filan şey yaparız.

    seyirci alkislar.

    bak baba tolga istedigini yapsin. kimseyi zerre ilgilendirmez. ama
    1. tolga bunu anlatip yukarda dendigi gibi duyar kasmamali
    2.seyircinin bunu " vay be adam namaz kiliyotr helal olsun "diyerek alkislamasi ancak iki yuzluluktur.

    yetmedi din uzerinden populizm kasmalar. doyamadiniz.
  • bütün programlar aynı hızla kirleniyordu. birinciliği beyaz'a verdiler.
  • acilen behzat ç.'nin abisinin stüdyosunu basıp ''ulan madem çağırdınız benim kardeşimi niye konuşturmuyorsunuz, kalk behzat kalk gidelim'' demesini beklediğim program.
  • "ismail abi mi diyeyim? durduk yere"

    ali atay şu programa birkaç kez daha gelse, artık değişmeleri gerektiğini anlayacaklar eminim..

    ayrıca "yapmaz olaydım" diziye karşı bir tepki değil de "buraya gelmez olaydık" gibi hissettirdi bana ki haklı valla o ne öyle müsamere çocukları gibi..

    hal ve tavırlarından pişmanlıkları belli oluyor fakat filmin daha fazla kişiye ulaşılabilirliği açısından önemliydi bu adım..

    ek: ali atay'ın leyla ile mecnun ve ben de özledim'den aşina olduğumuz sahte gülümsemesiyle arz-ı endam ettiği program.. mutsuz olduğunu anlayabiliyoruz abiciğim, biz de sizin hatırınız için katlanıyoruz valla..
  • umarım beyaz show'dan bir yetkili bu iletimi okur:

    beyaz show'un artık sadece sinema filmi çıkanların veya piyasaya yeni cd çıkartların reklam penceresi olmuş. her geçen gün irtifa kaybediyor, özgünlüğü yok oluyor.

    eski beyaz show değil bundan eminiz. bir tanıtım programına espiriler serpiştirilmiş bir yayın tadında artık.
  • her hafta cumayı cumartesiye bağlayan gece başlayan "aaa bu program devam ediyor mu yahu" muhabbetinin startı an itibariyle verilmiştir. iyi şaşırmacalar efendim.*
  • ali atay ve serkan keskin'i maymun etmiş program. eminim şuan programa katıldıklarına bin pişmanlar.
  • bu geceki canlı yayın protestosu esnasında konukların hal ve hareketlerini inceledim, buyrun:

    murat boz; ilk ses duyulduğunda boynunu döndüremeden arkasına dönüyor, muhtemelen seyircili yayınların kaşarı olduğundan, neredeyse beyazıt'la aynı anda önüne dönüp bir "evet" diyor, "hadi biz devam edelim" şeklinde, beyazın vtr anonsunu kafasıyla onaylıyor, vtr girdikten sonra da bir daha arkasına dönüp bakmıyor. görmedim, duymadım, bilmiyorum. aferin sana...

    aslı enver; sesi duyar duymaz sert bir boyun hareketiyle (irkilerek) sesin geldiği yöne dönüyor, ne olduğunu anlayınca önce bi dudaklarını bastırıp başını yana yatırıyor, "yaa niye yaptınız ki şimdi bunu" der gibi, sonra ellerini dizinin üstünde birleştirip ayağını öne arkaya sallamaya başlıyor. empati yaptı ve utandı, ama tedirginlik de var yüzünden belli. vtr girdikten sonra da sürekli ne olup bittiğiyle ilgili. bana sempatik geldi açıkçası...

    burak özçivit; garibim bi yarım saniye geç tepki veriyor sese, sonra da bir türlü anlayamamış gibi bakıyor. mal mıdır biraz acaba?

    eyyorlamam bu kadar...
  • beyaz'ın 145.833 program yapmasına rağmen hala sunuculuğu ve şovmenliği öğrenemediği program.

    arkadaş yoldan bi adam tutsan, bir süre sonra öğrenir işi. fakat beyazıt öztürk, 16 sene mi olmuş ne kadar olmuş aralıksız talk show yapıyor, ilk günkü halinden bile kötü. arada sırada olsa, güler geçersin. güzel bir enstantane olur ama aynı hatalar her programda 50 defa tekrar edince sevimli falan olmuyor haliyle.

    -konuğun adını unutuyor, daha doğrusu hiç öğrenemiyor. işin ne abicim? ya 5 kişinin adını öğreneceksin, ya da elindeki kağıda doğru zamanda bakıvereceksin.

    -sanat kültürü sıfır. genel kültür yok, onu geçtim ama mesleğiyle doğrudan ilgili olan tv, sinema, müzik kültürü de hiç yok. 20 yıldır program yaptığı insanlar %99 oranda bu üç sektörden geliyor. kaderin cilvesine bakın ki kendisi de bu üç alanda at koşturmuş ama en temel kavramlara, kült olmuş isimlere yabancı. şu anda 20+ yaşındaki herhangi bir genci tutup ekrana çıkarın, bin kat daha içerikli ve zevkli sohbet eder o konuklarla.

    -sohbeti yürütemiyor. diğer konulardan bağımsız olarak, karşısında bir (veya bir kaç) insan var ve üç cümle etmesi gereken bir insan, havadan sudan da olsa o sohbeti yürütebilmeli. beyazıt öztürk maalesef bu konuda içler acısı bir vaziyette. megan fox'un geldiği programda ekran karşısında utanmıştım. "eee, öööö, abi bi soru da sen sorsana" diye kilitlenip kalmıştı (bkz: #27080179).

    -konuğu anlamıyor. beyazıt öztürk'ün programlarında cidden dikkatimi çeken bir durum da bu. konuk sanki kore gazisi dedesiyle konuşmaya çalışıyor gibi, basit bir şey söylüyor, karşıdakinin aklı karışıyor. sohbetin yürümemesinin bir sebebi de bu. beyazıt öztürk bir türlü konukların üç cümlesine karşı üç cümle edemiyor. eee, ööö, yani şimdi, hah bi dakka, öyle miydi böyle miydi... az önce sadi celil cengiz ile yaşadığı diyalog şöyleydi:

    beyaz: evli misin (falan filan)?
    sadi: evet, eşim şu anda burda, bizi seyrediyor. kendisi normalde edirne'de öğretmen. bu yıl böyle oldu (...)
    beyaz: aaa, öyle mi? sen mi gidiyorsun o mu geliyor, nasıl ediyorsunuz(...)?
    sadi: bazen ben gidiyorum, bazen o geliyor...
    beyaz: şimdi edirne'den mi izliyor bizi?
    sadi: yok, burda... bu progam olunca bu hafta o geldi (....)
    beyaz: izliyor mudur şimdi?

    kardeşim, adam zaten "eşim burada bizi izliyor" diye girdi mevzuya. diyaloğun temeli bu cümle ama beyazıt öztürk üç defa aynı şeyi sordu. tüm bu diyalog geçti biitti ama beyazıt hala anlamadı kadının burda olduğunu ve programı seyrettiğini.

    -bütün bu sorunlara rağmen, programa hazırlanmıyor. yıllardır görüntü o yani. bir yazar ekibin olsun, önceden espriler hazırlasın. programa çalış, ne soracağını, nereye bulaşmayacağını bil. konuklar hakkında bilgin olsun. ama bu yetmez, o akşam neye, hangi konuya odaklanacağını bil. yani context diye bir kavram olsun hayatında. bunları prova et ki program esnasında elindeki kağıtlardan bile olsa akışı düzgün yürütebilesin.
hesabın var mı? giriş yap