• yerli makaleleri ve genel bakış açısı nedeniyle pek sevdiğim dergi. fakat pek sevmeme rağmen perinçek'e yöneltilen ajanlık suçlaması daima aklımın bir köşesindedir. geçtiğimiz yıllarda dünyadaki tüm kültürlerin türk kültüründen türediğini iddia eden bir kaç yazara uzun uzun haddinden fazla yer vermeleri dikkatimi çekmişti. akabinde mhp'nin ani oy patlaması ortaya çıktı. sonra düşündüm ki ilk sayılarında mütemadiyen dine verip veriştiriyorlardı, akabinde de rp patlaması olmuştu. şu sıralar ağırlıklı mevzu nedir? sanırım sık sık eski doğulu bilim adamlarını işliyolar. buradan haraketle amatör bir öngörü yaparak yakında birilerinin "biz batılı deyil doğuluyuz, siktiredelim avrupayı amerikayı, yaşasın asya" diyebililiceğini söyliyebiliriz. ya da ben paranoyağım.
  • bilim ve ütopya'nın söz konusu sayısını -jakobenizm- okumadan jakobenizm hakkında atıp tutan cahil dallamaların laf ettiği kaliteli yayın organı.
  • türban konusunda açıklama yapan dergi. açıklama şöyle:

    üniversite inançlarin değil,
    bilimin özgürce yaşanacaği yerdir

    son günlerde yeniden gündemin ilk sıralarına taşınan “türban tartışması”, yanlış bir eksende yürütülmektedir. “özgürlük” kavramı çarpıtılmakta, bu kavrama tarih ve bilim dışı anlamlar yüklenmektedir. üniversitelerin amacı, sanki konu dışı bir unsurmuş gibi, tartışmanın dışında tutulmaktadır. oysa üniversitelerin temel görevi, bilim üretmek, öğretmek ve uygulamak olduğuna göre, üniversitelerimizi ilgilendiren tüm sorunların bu amaç ve görev doğrultusunda ve bilimsel bir yaklaşımla çözüme kavuşturulması gerekir.

    inanç özgürlüğü aydınlanma ve laiklikle mümkün hale geldi

    ortaçağ'da inanç özgürlüğü yoktur. din, iktidarın ve toplumsal düzenin kaynağıdır. halk kitleleri, aklı bir şeye ermeyen, doğasındaki kötülüklerden arındırılması için güdülmesi gereken bir sürü gibi görülmektedir. bu anlayışa göre, halktan insanlar için, bilen bir çobanın sürüsüne dahil olmaktan başka bir kurtuluş yolu zaten yoktur. bu ortamda din ve inanç, bir seçimin, dolayısıyla da özgürlüğün konusu değildir. inanç özgürlüğü, ancak aydınlanma'yla, bireylerin dünyayı akıl ve bilimle kavrayabileceği anlayışı sayesinde mümkün hale gelmiştir. iktidarın kaynağı olarak ulusal egemenliğin dinin yerini alması sonucunda, yani laiklikle, akıl ve vicdanlar, dine dayalı bir toplumsal düzenin tutsaklığından kurtarılmıştır.

    dolayısıyla inanç özgürlüğünün yaşanacağı yer, kişisel vicdanlardır. “özgürlük” adına dinsel kaynaklara dayalı toplumsal düzenlemeler yapmak, inanç özgürlüğünü olanaklı kılan toplumsal temeli yok etmeye yönelmek demektir. inanç özgürlüğüne yönelik esas tehdit, dinen başın nasıl örtülmesi gerektiğini ulemadan sorup, kıyafet yönetmeliğini buna uygun düzenlemeye çalışanlardan gelmektedir. toplumsal düzenlemelerde bir kez dinsel kaynaklar esas alınmaya başladı mı, bu sürecin özellikle kadınlarımız açısından hangi noktalara varabileceğini herkes rahatlıkla değerlendirebilir.

    türban türkiye'ye bir nifak gibi dışarıdan sokuldu

    1980 ler öncesinde ülkemizde bir türban sorunu yoktu. bu sorun, “yeşil kuşak”, “türk-islam sentezi”, “ilımlı islam” ve “büyük ortadoğu projesi” gibi ülkemize dışarıdan dayatılan tasarılarla birlikte hayatımıza dahil edilmiştir. prof. dr. nevzat yalçıntaş'ın 13 şubat 2008'de bu hususta yaptığı, “konu türkiye'ye bir nifak gibi sokuldu ... amerikalılar türbanı bir fitne olarak gündemimize koydular.” değerlendirmesi son derece öğreticidir. aslında son yıllarda ülkemizin gündemine dayatılan her sorun, adeta ulusu kamplara ayırmak hedefi gözetilerek seçilmektedir. her biri, ulusu başka bir doğrultuda bir kez daha bölmeyi ve ortak bir geleceği birlikte kurma hedefini olanaksız hale getirmeyi amaçlamaktadır. bu bölünmelerin yol açtığı zaaftan yararlanmayı umanlar, türbanda olduğu gibi, kuşkusuz ayağı türkiye toprağına basan ve kendi kaderini ulusun kaderiyle birleştirmiş olan güçler olamaz.

    türban sorunu ortaçağ'a teslim olarak çözülemez

    demokrasinin ölçütü, aklın özgürleştirilmesi ve kendi kafasını kendi omuzları üstünde taşıyan yurttaşların ülkenin geleceğinin kurulmasına etkin biçimde katılmasıdır. ortaçağ'dan günümüze kalmış olan tarikat ve cemaatlerde olduğu gibi, aklın şeyhe ya da lidere emanet edilmesi ve ona kesin itaat, aklın özgürleştirilmesiyle bağdaşmaz. insanın aklını ve iradesini başkasına devretme özgürlüğünden söz edilemez. aynı şekilde bir ulusun da kendi geleceğini ve iradesini başka güçlerin proje ve planlarına terk etme özgürlüğü yoktur. hangi baş bağlama modelinin dinin ölçütlerine uygun olduğunu türban sorununun çözümüne esas almak, tarikat ve cemaatlere olan saygısını ilan etmek, türkiye'yi ab ve abd'ye kim daha iyi bağlar yarışına girmek, özetle ortaçağ ve emperyalizme karşı bir tür “sıfır sorun” politikası gütmek, demokrasiden de, ülkenin bağımsızlığından da vazgeçmekle eşdeğerdir. üstelik cemaat ve tarikatlerin kıskacındaki insanlarımızı, ortaçağ'ın elinde tutsaklığa terk etmek demektir.

    üniversite inançların değil, bilimin özgürce yaşanacağı yerdir

    üniversitelerimizde “mürşit seçme özgürlüğü” yoktur. tek yol gösterici vardır, o da bilimdir. bireyler, bilim dışına düşen inançlara sahip olabilir. ancak ne üniversitelerin böyle bir hakkı vardır, ne de kimsenin üniversitelerden böyle bir anlayışı benimsemelerini istemeye. üniversitelerin inançların özgürce yaşandığı bir yer olmalarını istemek, “demokrasi” adına bilimle bilim dışına eşit muamele yapılmasını istemek demektir. bunun anlamı, “evrim kuramı'yla 'akıllı tasarım'a eşit muamele; bilimsel bilgilerle 'mucizelere' eşit muamele; bilimsel öğretilerle saidi nursi'nin öğretilerine eşit muamele yapın ki, isteyen istediğini seçsin, 'herkesin kendi doğrusunu seçme özgürlüğü' olsun” demektir. bu yaklaşım, bilim dışının yanında bilime şimdilik katlanan bir anlayışın ifadesidir. böyle bir sürecin sonul hedefi, “bilimden bütünüyle özgür” hale gelmektir.

    üniversitelerimizin ve bilim kuruluşlarımızın üstüne düşen görev, “bilimin hayatta en gerçek yol gösterici olduğu” yaklaşımının öğrencilerine ve bütün topluma benimsetilmesi için bütün olanaklarını kullanmalarıdır, yoksa kıyafet yönetmeliğine aykırı hareket eden öğrencileri sınıfa kabul etmeyen öğretim üyeleri hakkında soruşturma açmak değil. 12 eylül darbesi'yle üniversitelerimizi zapturapt altına almak için oluşturulmuş olan yök, günümüzde bu özgün işlevine yeniden kavuşturulmuş durumdadır. “türbana özgürlük” isteyen rektörlerin atanmasıyla başlayıp, yürürlükteki kıyafet yönetmeliğini uygulayan öğretim üyelerinin soruşturulmasına varan “türban operasyonu”ndan sonra, sıra üniversitelerde sivil polis karargâhlarının oluşturulmasına gelmiştir.

    bugün üniversitelerimizde ihtiyacı en çok duyulan özgürlük, “bilime özgürlük”tür. bilim, atatürk devrimi'yle kurulmuş olan cumhuriyetimizin en önemli temel taşlarından birini oluşturmaktaydı. varlıklarını bu temele borçlu olan bilim topluluğumuzu ve üniversitelerimizi, bilimi yeniden ülkemizin geleceğinin kurulmasının temel aracı haline getirme görevini gerçekleştirmeye çağırıyoruz.

    prof. dr. semih koray
    bilim ve ütopya kooperatifi başkanı
  • 19- 20 mart'ta istanbul'da, 26- 27 mart'ta ankara'da marksizm dersleri başlığıyla ikişer günlük etkinlikler yapacak olan dergi.

    ders verecekler arasında korkut boratav, taner timur, izzettin önder, semih koray, yıldırım koç, irfan erdoğan, kerem cankoçak, güçlü ateşoğlu, remzi demir, hüseyin özel gibi isimler bulunuyor.

    her iki şehirdeki etkinlik programı ve başvuru için gereken bilgiler şöyle:

    marksizm dersleri

    19-20 mart- istanbul

    10.00- 10.15 niçin marksizm dersleri

    gani bayer

    10.15- 11.00 açiliş dersi: marxist felesefe üzerine tartişma ve geliştirme amaciyla kisa değinmeler

    prof. dr. uluğ nutku

    11.00- 11.15 soru-cevap

    11.30- 12.15 felsefe, bilim ve devrim

    prof. dr. semih koray

    12.15- 12.30 soru cevap

    13.30- 14.15 toplumsal değişme ve alt yapi-üst yapi ilişkisi

    prof. dr. izzettin önder

    14.15- 14.30 soru-cevap

    14.45- 15.30 diyalektik materyalizm

    arş. gör. güçlü ateşoğlu

    15.30- 15.45 soru-cevap

    16.00- 16.45 tarihsel materyalizm

    yrd. doç. dr. devrim topses

    16.45- 17.00 soru- cevap

    ikinci gün

    10.15- 11.00 açiliş dersi: marksizm, bilim ve teknoloji

    prof. dr. taner timur

    11.00- 11.15 soru-cevap

    11.30- 12.15 kapitalizm ve emek değer kuramlari

    yildirim koç

    12.15- 12.30 soru cevap

    13.30- 14.15 oryantalizmden emperyalizme

    doç. dr. çağatay keskinok

    14.15- 14.30 soru-cevap

    14.45- 15.30 marks’ta yabancilaşma

    doç. dr. hüseyin özel

    15.30- 15.45 soru-cevap

    16.00- 16.45 pozitif bilim açisindan marksizm

    doç. dr. kerem cankoçak

    16.45- 17.00 soru- cevap

    17.15- 17.45 kapitalizmin son aşamasi olarak emperyalizm

    arslan kiliç

    17.45- 18.00 soru- cevap

    18.00- 18.30 katilimcilara belgelerinin verilmesi ve değerlendirme

    katılım ve başvurular için: bilimveutopya@gmail.com, bilimveutopya@bilimveutopya.com.tr, (212) 252 97 99,

    meşrutiyet cad. no: 3/4, galatasaray/beyoğlu/istanbul (galatasaray lisesi karşısı)

    ****

    marksizm dersleri / ankara
    26- 27 mart 2011 (cumartesi- pazar)

    birinci gün

    10.00- 10.15 niçin marksizm dersleri emrah maraşo
    10.15- 11.00 felsefe, bilim ve devrim prof. dr. semih koray
    11.00- 11.15 soru- cevap
    11.30- 12.30 diyalektik ve tarihsel materyalizm prof. dr. korkut boratav
    12.30- 12.45 soru- cevap
    13.45- 14.30 toplumsal değişme ve alt yapı-üst yapı ilişkisi prof. dr. izzettin önder
    14.30- 14.45 soru- cevap
    15.00- 15.45 kapitalizm ve emek değer kuramları yıldırım koç
    15.45- 16.00 soru- cevap
    16.15- 17.00 marks ve yabancılaşma prof. dr. hüseyin özel
    17.00- 17.15 soru- cevap

    ikinci gün

    10.15- 11.00 marksizm, bilim ve teknoloji prof. dr. taner timur
    11.00- 11.15 soru- cevap
    11.30- 12.15 boris hessen ve sosyalist bir bilim tarihi okuması prof. dr. remzi demir
    12.15- 12.30 soru- cevap
    13.30- 14.15 oryantalizmden emperyalizme doç. dr. çağatay keskinok
    14.15- 14.30 soru- cevap
    14.45- 15.30 çağdaş biliş yönetimi prof. dr. irfan erdoğan
    15.30- 15.45 soru- cevap
    16.00- 16.45 emperyalizm ve devrim: kapitalizmin çürümesinde mafyalaşma ve yeni devrimler dönemi arslan kılıç
    16.45- 17.00 soru- cevap
    17.00- 17.30 katılım belgelerinin sunulması ve kapanış konuşmaları

    katılım sınırlıdır. katılım şartları ve başvurular için iletişim bilgileri:
    ilyas karatepe. konur 2. sok. 69/1 kızılay- ankara
    0312 418 52 64- 0531 348 45 72
    marksizmdersleri@gmail.com – krtpilyas@gmail.com
  • mao zedung özel sayısı yapmış olan aylık bilim, kültür ve politika dergisi.

    yazarlar: doğu perinçek, samir amin, korkut boratav, hikmet kıvılcımlı, semih koray, onurcan ülker, emrah maraşo, george thomson, wang nanshi ve cenk özdağ.

    bu da tanıtım videosu:
    http://www.youtube.com/…oo7lk1u2zk&feature=youtu.be
  • sosyal medyada duyurduklarına göre mao zedung sayısı 10 günde 2. baskıyı yapmış...
  • dergi içinde savundukları görüşlerin tam zıttı fikirlerle, mistisizm ile donatılmış reklamlarına bayıldığım dergi. misal: yüce bilge budist hede anlatıyor, zart yayınları.
  • temmuz sayısını marksizm'e ayırmış olan dergi.

    kapak dosyasına katkı sunan isimler şöyle:

    prof. dr. korkut boratav, prof. dr. semih koray, doç. dr. çağatay keskinok, doç. dr. hüseyin özel, işçi partisi genel başkan yardımcısı kamil dede, yrd. doç. dr. h. haluk erdem ve dr. doğu perinçek.

    bu ayın çiviyazısı şöyle:

    21. yüzyila marksizm damga vuracak!

    dergimizin “emektar” okurları anımsayacaklardır; bu, marx’a ve bilimsel sosyalizme ilişkin hazırladığımız ilk kapak dosyası değil. on bir yılı aşkın süre önce, dergimizin mart 1998 tarihli 45. sayısında da benzer bir kapak dosyası ile çıkmıştık bilim ve ütopya okurlarının karşısına. yalnız önemli bir farkla! komünist partisi manifestosu’nun yazılışının 150. yılı dolayısıyla hazırladığımız o sayıda, abd’nin “yeni dünya düzeni” damgalı emperyalist ve neoliberal saldırılarının henüz hızını kesmediği ve üstüne üstlük “sosyalizmin ve ideolojilerin öldüğü”nün, “tarihin bitiği”nin yoğun bir şekilde propaganda edildiği bir dönemde, 2000’li yıllara damgasını vuracak ideolojinin bilimsel sosyalizm, ya da bir başka deyişle marksizm olacağını söylemiştik. bugün ise söz konusu öngörümüzün haklı çıktığı, kapitalizmin amiral yayın organlarının bile marx veya mao temalı kapaklarla piyasaya çıktığı bir dönemde sesleniyoruz sizlere.

    emperyalist-kapitalist sistemin tarihinin en kapsamlı darboğazına girdiği, abd merkezli finansal krizin baş döndürücü hızla tüm dünyayı kasıp kavuran bir ekonomik krize dönüştüğü günümüzde, marx’ın ve bilimsel sosyalist teorinin bilime ve insanlığa olan katkılarını özümsemek ve yeni başlangıçlar için buradan kuvvet almak kuşkusuz çok daha önemli bir hale geldi. bilim ve ütopya’nın elinizdeki sayısı, işte tam da bu amaca hizmet etmek üzere hazırlanmış bulunuyor. bu çerçevede dergimizin içerisinde marksizmin enine boyuna tartışıldığı bir yuvarlak masa toplantısı dökümü, kapsamlı bir röportaj ve bir de makale bulacaksınız. geleceğe ışık tutacağına inandığımız bu sayıda emeği olan değerli bilim insanı ve aydınlarımıza bir kez daha teşekkür ediyoruz.

    marx, latin şairi terentius’un “insansal olan hiçbir şey bana yabancı değildir” sözünün kendisini anlattığını ifade etmişti. engels’in deyişiyle “gölgesini satamadığı ağacı kesen” kapitalizm, doğaya ve insana ait olan her şeyi barbarca yok ediyor. bu noktada kapitalizm ve sosyalizm arasındaki karşıtlık, tercih olmanın ötesinde yaşamsal bir önem taşıyor. insanlık ya büyük çoğunluğu için kolektif projelerle yaşamı ve doğayı kapitalizmden kurtaracak ya da bir süre daha küçük azınlıkların bencil çıkarları için zorluklar içinde yaşamaya devam edecek. biliyoruz ki dünyamızın büyük bölümü bu acımasız ve insan türünü yok etmeye doğru giden sisteme karşı ayağa kalkacaktır. sistemin çelişmelerini insanlık daha fazla taşıyamayacağı aşamaya doğru hızla ilerliyor. işte bu çelişmelerin çözümünde anahtar olacak büyük kolektif tasarımları ve bu düşüncenin ideolojisini işlemek gündemimizde önümüzdeki dönem de yer almaya devam edecek.

    katkı sunduğumuz etkinlikler

    bu sayımızda üzerinde durduğumuz tek konu marksizm de değil elbet. forum köşemizde, bilim ve ütopya’nın da hazırlanmasına önayak olduğu iki kapsamlı etkinliğe ilişkin notları bulacaksınız. ayrıca, kapitalizmi, kadının metalaştırılması ve bireyin topluma yabancılaşması gibi boyutlarıyla mercek altına alan önemli makaleler de bilim ve ütopya’nın temmuz sayısında bulacaklarınız arasında…
  • yayın hayatına aydınlık gazetesinin eki olarak başladığını yeni öğrendiğim dergi. bu fark ediş dergiye bakış açımı biraz değiştirdi.
  • bu ay perinçek'e büyük bir bölüm ayırmışlar.
hesabın var mı? giriş yap