• çogu basına yansımıyor bu olayların. ağızlıksız hatta tasmasını çıkarıp insanların arasında parklarda dolaştırıyorlar bu vahşileştirilmiş köpekleri, pitbulları, dogo arjantinleri. parkta oturan insanların kimliklerini toplayip kontrol yapiyoruz diye resmen iki saat parkta açık hava nezaretinde tutan polislere yasal olmayan biçimde bu köpeklerini burnumuzun dibine sokan insanları gosterdigimizde birşey yapamayiz cevabı alıyoruz.
  • amerikan tv lerinde verilmediği kalmış olayın . iki köpek yanlışlıkla ayakkabı yerine adamın ayağına dalıyor . bütün olay bu
  • başrollerini 3 itin paylastigi dehsettir.
  • bir tane özgüvensiz sefil, güçlü köpeklerle gezip özgüven kazanacak diye insanların yüzlerini gözlerini kollarını bacaklarını kapıyor bu köpekler.

    bence bu mastifleri vurmak serbest olmalı abi. hatta sahiplerini de vurmak serbest olsun. hele tasmasız gezdirenler ... parkta, sokakta, şehirde, kırsalda herşeyden habersiz gezen insanlara saldırıyor bunlar.

    he diyeceksiniz ki 'ama onlar eğitilirse böyle olmaz ıvır zıvır', yok öyle bir şey. hayvan bu. hiçbir zaman yüzde yüz kestiremezsiniz ne yapacaklarını. hele böyle kas kütlesi yüksek, saldırganlığa eğilimli, savaşçı köpeklerse ...
  • pembe tişörtlü gencin cesaretine hayran kaldığım olaydır. kel kafalı değişik adam, pitbull'u öleee bekliyor sanki, gelip alsın ayağını ağzına diye. töbe yarabbim.
  • ucuz atlatılmış olay.

    bursa'da gerçekleşen bu olay üzerine değil ama benim genel olarak bu konu hakkında söylemek istediklerim var. hayvansever arkadaşların nedense anlamakta zorlandıkları bir konu bu. farkındaysanız hayvanlarla herkes sizin kadar iyi anlaşamıyor. hayvanları sevmiyorlar demiyorum, büyük çoğunluk uzaktan sevmeyi tercih ediyor. hani köpeğinizi dolaştırırken tasmasını kaldırımda seksen metre salıyorsunuz ya. tatlı köpeğiniz sadece oynaşmak, koklaşmak amacıyla kuyruğunu sallaya sallaya karşıdan gelenlerinden ayağına yöneliyor. işte karşıdan gelen o kişi örneğin ben isem, köpeğinizin hiç bir saldırganlık işareti göstermediğini, tek amacının, ayağımın on santim yan tarafındaki boş meyve suyu kutusunu incelemek olduğunu tahmin etsem de, o an kalp atışlarım tavan yapıyor biliyor musunuz? bu benim kontrol edebildiğim bir şey değil. kendime engel olamıyorum. korkuyorum.

    - korkmana gerek yok sadece oynamak istiyor...

    bu cümle o an arkaplandaki bir sinek vızıltısı gibi. öyle anlamsız, rahatsız edici ki. inanın hiç yardımcı olmuyor. o an ben soğuk terler döküyorum. hani köpeğiniz öylesine havlasa falan kendimi kaldırımdan caddeye atma ihtimalim o kadar yüksek ki. ve buna engel olamayacağımı biliyorum. korkuyorum. evet bunu okuyan hayvanseverlerin içlerinden ya ama sadece oyun oynamak istiyor ki diye geçirdiklerini ve beni anlamadıklarını, hiç bir zaman anlayamayacaklarını tahmin ediyorum ama en azından denedim şu an içim ferah. belki şu entrymi okuyan 3-5 kişi köpekten korkan birinin ne hissettiğini az çok tahmin eder ve kaldırımlarda köpeğinin tasmasını azcık daha kısa tutmaya dikkat eder. bir umut işte.
  • "ya ne garip bazi insanlar nasil da bilmiyor, kopek geldigi zaman hareketsiz durmak, yatmak, korkmamak lazim. daha ilkokulda bile ogretiliyor bunlar halbuki."
    iste bakin boyle zihniyette insanlar var memlekette. kopek adami orda az kalsin hastanelik edicek, hala sucu adama atanlar var. kopeklerden daha tehlikeli bu zihniyet...
  • orada sahibi midir nedir bilmiyorum tasmasiz iki kopegi sokak ortasinda donduren bir adam var. gerci hicbir kopek tasmasiz gezdirilmez ama ozellikle pit bull gibi dovusmek icin uretilmis kopekler kesinlikle tasmasiz gezdirilmez. degil pit bull, minik bir poodle bile olsa kopek dilinden anlamayan bir kisiye saldirabilir. kopek sahibi olacaksaniz once kopeginize sahip olmayi ogrenin. sonra boyle hadiseler olunca zavalli kopeklere yuklenmeyin.

    gerizekali kopek sahiplerinin oldugu bir ulkede gayet normal bir olaydir.
  • bu osmangazi denilen yerde bir süre yaşadım, hayatımda yaşadığım en sıkıntılı bölgedir, 5 dakikada 30 40 kişinin yürüdüğü yolda, sokağa sandalye atıp esrar çeken esnafı mı dersin, baltalı bıçaklı kavga eden serserisi mi dersin, yoksa bir köşede uyuşturucunun etkisiyle triplerde triplere giren, patlamaya hazır bir bomba gibi insanları tehdit eden apaçiler mi dersin? hepsini gördüm, en son oturduğum apartmanın duvarına biri kanla "anan" yazınca burdan ayrılma vaktim geldiğini anladım. şimdi bu vidyoyu görünce aklıma geldi yaşadıklarım ve nedense bu vidyo, gördüğüm onca şeyin yanında hayvanla, sahibi arasındaki muhteşem dostluk tadında geldi bana. öle duygusuzlaştım o bölgede yaşarken. bunlar orası için alelade mevzular anlıyacağınız.
  • en sert köpek ırklarından biri olan amstaff baktım, eğittim. yavruluğunda aynı yatakta uyuduk, yetişkinliğinde parklarda oynattık, çocuk olsun-köpek olsun bi' allah'ın kulu da şikayetçi olmadı, köpeğim de bi' allah'ın kuluna saldırmadı. yani eğitim meselesine bağlıyorum ben konuyu. bu köpekler yanlış ellerde yetiştirildiği gibi bu gibi vakalar yaşanıyor. tıpkı kenar mahallelerin gençlerinin torbacılık yapması gibi, otoparkçılıkla terör estirmesi gibi...

    peki çözüm ne?
    etiketçi bi' hayvansever gibi amalarla başlayan cümleler kurup, onların da yaşamaya hakkı var triplerine hiç girmeyeceğim. burada bi' sıkıntı var ve sıkıntının çözümlenebilmesi için de yasal düzenleme şart!

    yasa hala pitbull terrier ve japanese tosa gibi tehlikeli köpekler diye bi' kategoriden bahsediyor. o tehlikeli köpeklerin ne olduğu belirtilmemiş. bizim ceza yargımızda en temel kural "kanunsuz suç ve ceza olmaz" düsturudur. o halde genelleme yapılarak tehlikeli köpek kategorisi belirlenemez. yasal olarak öncelikle tehlikeli köpek sınıfı belirlenecek, tek tek kategorilenecek...

    sonrasında; tehlikeli sınıfa giren köpekler için belli yaptırımlar uygulanacak. bunlardan en önemlisi de ağızlık ve tasma olmayan köpek sahiplerinin yaptırım altına alınmasından geçecek. çok ciddi para cezaları gerekiyor, eğer ki tehlikeli sınıftaki köpek meskun mahalde ağızlık takmadan geziyorsa zabıta ve polis'in köpek sahibine ceza yazması kaçınılmaz olacak. ceza tutarları için de alt sınıf en az 1000tl gibi meblalar olacak.

    medeni kanun'un hayvan sahibinin sorumluluğu'nu düzenleyen hükümleri oldukça yetersiz. bu kapsamda zararın aynen tazmini ile birlikte köpeğin uyutulması koşulsuz olarak nitelendirilebilir. bir kere bu yönde bi' yaptırıma uğrayan kişinin köpek bakması da kısıtlanabilir...

    sert sınıftaki köpeklere bakabilmek için de köpeğin doğum karnesi'nin gelişigüzel alınması yerine belli kurallar çerçevesinde alınması gerekiyor. örneğin; bu karneleri bakanlık nezdinde düzenleyebilirler, karneyi almak için sert sınıftaki köpeklerin sahiplerinin belli koşullara sahip olması istenilebilir. bunun yanında karnesi olmayan köpeklerin doğrudan barınaklara alınması, karne sahibinin gerekli kriterleri sağlamaması durumunda köpeğin yaşamının barınakta idamesi sağlanabilir.

    karne alma kriteri olarak aklıma gelen ilk kural, sağlık raporu, ruh sağlığının yerinde olduğuna dair bi' rapor. tıpkı ticari araç kullanabilme ehliyeti gibi sert sınıfa giren köpekler sahipleri de bu gibi yaptırımlara maruz bırakılmalıdır.

    bu ve bunun gibi düzenlemelerin bir an önce düzenlenebilmesi için bir kişinin köpek saldırısıyla yaşamını yitirmesi ve akabinde de ulusal medyada yer alması mı gereklidir?

    bi' kere de üzücü bi' vaka yaşanmadan zamanında çözüm bulun be kardeşim, bi' kere!
hesabın var mı? giriş yap