• annesi tarafından bulunduktan sonra, pazarı kurdukları ve ağlarken tutunduğu paslı demir direklerin kokusunu elinden koklaya koklaya ağlamaya devam eder. seni gidi pis.
  • 'anne, anne...' nidalarıyla etrafta dolaşırken kaybolduğu fark edilen çocuktur. bir iskemleye oturtulur, eline temizleyici görevi görüle tutamaçlı plastik bir süpürge tutuşturulur. ta ki annesi büyük bir heyecan içerisinde onu bulana kadar öyle saf saf oynar o oyuncakla...
  • bir neslin kaybolma sekliydi.
    şimdilerde cocuklar avm'lerde kayboluyorlar.

    çarşı pazarın akabinde kasaba girilip cikarken kasapta unutulup ağlayarak beklemisligim var.
    simdi bi cocuğa kasap desek et et bakarlar yazik.
    **
  • bendim o. cok dalip gittigimden mutevellit takili kalirdim. sonra cevrede kimse olmazdi. kosa aglaya salya sumuk cok cikis aramisligim vardir. bulundum. sorun yok. kucuk beden, buyuk korkular.
  • çılgın kalabalıklar arasında yalnız kalmanın dehşeti genç dimağına dövme gibi kazınan, post apokaliptik
    vahşete aşina nesildir.
  • babasını kaybedeni de mevcut olan nesildir. meğer adam karşı tezgahta domates seçiyormuş.
  • muhtemelen annesini gördüğünde sevinci kursağında kalmadan dayağı yemiş nesildir.
  • soğukkanlılığı erken öğrenmiştir. yıllar yıllar önce, bir pazar yerinde bir baktım annem diye başkasının elini tutmuşum. bir çığlık atacak gibi oldum önce, sonra sakinleşip yavaşça elimi çektim, doğru anneye doğru yöneldim. annem fark etmemişti bile olanları, kaptırmış kendisini domates patates seçmeye...
hesabın var mı? giriş yap