• eleman 8 yaşında
    -anne beni seviyo musun?
    -tabii ki
    -dolaptaki tobleronu bitirseydim de beni sever miydin?
    -severdim
    -iyi o zaman yedim ben hepsini. serap teyzenin aldığı balıklı tabağı kırsaydım da sever miydin
    -severdim
    -o demin duvara şut çekerken kırıldı
    -canın sağolsun başka sorun var mı?
    -yok bu kadar
    -bak tatlım benim sana karşı sevgim başka, yaramazlıklarına kızmam başka şey. kızabilirim ama seni her halükarda severim ben. bundan şüphen olmamalı
    -ben de seni her harkulade seviorum. harkulade annem
  • 2 yaşındaki deniz'in yaşı gereği "ufak" bir saç çekme problemi vardır. deliberte de bu dönemden nasibini almıştır. bir gün yemekte yanımda oturan deniz yemeğin uzun süre deliberteye baktıktan sonra sessizliğini bozar.

    -deliberte
    -efendim denizcim
    -ben artık kızların saçlarını seviyorum
    -...
    -çekmeden.

    bu yaşta kendisi ile yüzleşen çocuk. hayran kaldım ne diyeyim.
  • bir arkadaşım vasıtası ile bana aktarılan olay; özel bir okulun ortaokula hazırlık sınıfı...

    öğretmen: hitler çok sayıda insanın öldürülmesini sağlamış...

    (iki kız öğrenci kendi arasında durumu değerlendiriyor...)

    dila: of amma çok insanı öldürmüş, ece, sence hitler kaç kişiydi?
    ece: ya amma salaksın dila, hitler sayılamayacak kadar çooookkk kişiydi!
  • ege (6 yaşında)

    ege: anne şu etiketin üzerine sadece galatasaraylılar girebilir yazar mısın?
    romica: neden?
    ege: lütfen anne, yaz.
    romica: peki.

    aradan bir süre geçer, ege suratı asık gelir.

    romica: ne oldu ege?
    ege: babam odama gelip benimle oynamıyor.
    romica: neden?
    ege: kapıya sadece galatasaraylılar girebilir etiketini yapıştırmıştım ya, bundan sonra odama girmeyecekmiş.
    romica: eee haklı, ayrımcılık yapmışsın.
    ege: ayrımcılık ne demek?
    romica: sadece belli bir zümreye mensup olanları kabul edip diğerlerini dışlamak...
    ege: ??
    romica: zümreyi topluluk gibi düşün, mesela galatasaraylılar, beşiktaşlılar, istanbullular gibi... mensup olmak da bu zümreye ait olmak demek, içinde bulunduğun gruba dahil olmayanları dışlarsan ayrımcılık yapmış olursun.
    ege: neden?
    romica: yani bu şey demek gibi, galatasaraylılar iyidir, beşiktaşlılar galatasaraylı olmadığı için yeterince iyi değildir ve ben onları istemiyorum.
    ege: yani takımlarla ilgili bir şey mi ayrımcılık?
    romica: yok sadece takımlarla ilgili değil, mesela dersen ki türkler çok iyidir ama ingilizler çok kötüdür, o zaman da ayrımcılık yapmış olursun, buna ırkçılık da denir. ya da erkekler iyidir, kızlar kötüdür dersen bu sefer cinsiyete dayalı ayrımcılık yapmış olursun.
    ege: hiçbir şeye iyi demeyelim mi yani?
    romica: olur mu öyle şey, mesela galatasaray'ı çok seviyorum yazabilirsin kapına, o zaman mensubu olduğun zümreye sevgini dile getirmiş olursun, bu ayrımcılık değildir. ya da erkek arkadaşlarımla futbol oynamak çok eğlenceli dersen bu duruma olan beğenini dile getirmiş olursun, kızları dışlamak anlamına gelmez bu, anladın mı?
    ege: anladım.
    romica: ne anladın?
    ege: benim gibi olmayanlar giremez ya da kötüdür falan dersem ayrımcılık yapmış olurum, bu da kötü bir şeydir.
    romica: afferin sana.
    ege: yalnız okulda sorarlarsa ayrımcılık nedir diye cevap vermem söyleyeyim de...
    romica: niye ki?
    ege: ya cevap verdiğimde öğretmen; "bunlar annenin cümlelerine benziyor" diyor!
  • 3 yaşındaki zeynep ece ananeyle birlikte teyzesinin düğün cd sini izlemektedir. tabiki ananenin toruna sabah sabah çizgi film açmak yerine teyzesinin düğün cd sini -hem de göz yaşları içersinde- izletmesindeki garipliği ben de farkettim. ancak elden ne gelir işte, biçare torun da dizini kırıp izlemiştir cd yi sonuna kadar. ve en sonunda beklenen soru gelir:

    - anane ben de gelinlik giymek istiyoyum nesyin* gibi...
    + evlendiğin zaman giyersin sen de. hem de teyzenden daha da güzel olursun.
    - evlenmeden giyemem mi?
    + evlenirken gelinlik giyiliyor ama.
    - hmmm o zaman evlenecek eykek koca bulmalısın bana. kocam yok ki benim. hani neyde koca...
    + !!! aaaa... *

    zaten ben anlamıştım bunu böyle olacağını, nitekim ilk vukuatı da değil kendisinin (bkz: #11497582). korkum şuki 3 yaşında koca arayışına giren, mazallah 20 sine gelmeden çoluk çoçuğa karışmasın.

    (bkz: insan yedisinde neyse yetmişinde de odur)
  • ilay (4 yaş) umursamaz bir eda ile mutfağa girer...

    ilay: anne...
    romica: efenim??
    ilay: uzun bacaklı bir hayvan, bil bakalım hangisi?
    romica: zürafa
    ilay: cık!
    romica: fil
    ilay: cık!
    romica: dinozor
    ilay: cık! kuş olacak...
    romica: devekuşu
    ilay: cık!
    romica: eeee leylek!
    ilay: cık! pembe, suya girip çıkar, tek bacağı havada.
    romica: flamingo!!!
    ilay: iyi aferin bildin.
    romica: hadi len, adını unuttun bana soruyorsun değil mi?
    ilay: yooo, ben tek kerede bildim, sen üç otuz kerede!
  • teyzemlerin dükkanda otururken annesiyle beraber içeri giren bir ufaklık ve melodili okul zili arasında geçen diyalog:

    m: aman da aman ne tatlı şeysin sen öyle, gel bakayım buraya.

    ufaklık hemen gelir, melodili de kızı kucağına alır.

    m: adın ne senin prenses?

    kızdan cevap gelmez, melodili tekrar sorar. yine ses yok. üçüncü soruşta kız kucaktan sıyrılır ve şu cevabı verir:

    a: anneme sorayım.

    ufaklık gider annesine "anne menim adım ne?" diye sorar ve koşa koşa geri gelir.

    a:menim adım aslı.
  • ilay (4 yaşında)...

    ilay: anne çişim geldi.
    romica: git yap kendi kendine, aaa büyüdün artık.
    ilay: ya yaparım da, tuvalette nikroplar var! sen yaptırt o yüzden.
    romica: tamam ben yaptırırım ama onun adı nikrop değil, mikrop.
    ilay: ben de öyle dedim, tuvalette nikroplar var.
    romica: tuvalette mikroplar var, miiiiiiiii, tekrar et miiiii...
    ilay: miiiiiiiiii...
    romica: mikrop
    ilay: mikrop
    romica: afferin, gel elini yıkayalım, neden tuvalletten sonra elimizi yıkarız?
    ilay: pis olmasın diye.
    romica: evet, neden pis olur peki?
    ilay: çünkü tuvalette * nik...
    romica: çünkü tuvalette ne var?
    ilay: off, bok var!!!
    romica:!!%*?!!
  • cemre (5) evde oynamaktan iyice sıkılmıstır;

    cemre: dede parka gidelim mi?
    dede : ezan okunsun, namazımı kılayım gideriz.
    cemre :bu kez de ezan okunmadan kıl, hem allaha da süpriz olur.
    dede :!!!??
  • 3-4 velet kaldırımda top oynamaktadır.bir tanesinin gelişine vurduğu top kafamı sıyırır top duvara çarpar önüme düşer.topun bende olması bana avantaj sağlamıştır.

    baboli: ayıp değil mi ama, geçtiğimi gördünüz.

    çocuklar: sessizlik ve masum bakışlar.

    baboli: ya kafama gelseydi bu top evladım.

    çocuklardan biri: döverdin abi.

    baboli: niye döveyim ben seni çocuğum.alın topunuzu dikkat edin ama bi dahakine.

    aynı çocuk (top avantajı): dövmiyceksen bi dahakine kafana atarız.

    baboli: ulan!!

    çocuklar : kaç lan kaç.
    aynen topuk.

    alem şu çocuklar.
hesabın var mı? giriş yap