• çocukken, abimle birlikte karşı apartmanda oturan, aynı sokakta yıllarca birlikte oturduğumuz ayşe teyze'ye bayramlaşmak için gittiğimizde, elini öptükten sonra cüzdanından 5 tl'yi çıkarıp eliyle iki parçaya ayırarak yarısını bana diğer yarısını abime vermesi. bizim için büyük bir hayalkırıklığı ve anlayamadığımız bir durum olmuştu. ayrıca annem de evde ayşe teyze'nin kulaklarını çınlatacak laflar söylemişti.

    böyle insanlar da var bu hayatta. geberip gideceğin bir dünya'da paraymış pulmuş ne önemi var.
  • cimri insanlara dev gıcığım. o kadar ki, yaptığı cimriliğin parasal karşılığının üç katını suratına fırlatıp siktir git ötede cimrilen* diyesim gelir. bi kere yapmışlığım da vardır buna yakın bir şey.

    cimrinin anlamadığı şey şudur; kazancı neyse onu süper cimrilenerek asla dev karlara geçemeyecektir. iyi para biriktirmek istiyorsa hayatında bir şeyleri değiştirmesi gerekir. radikal bir şeyleri... daha fazla para getirecek bir şeyler bulması gerekir yani. elindeki standart gelirden dev kesintiler yapmak onu sadece itici yapar. bana kimse bazı geceler nemli hava soluyarak su parasından tasarruf ettim ve bakın şimdi neyim var hikayesi anlamasın. rencide ederim.

    cimrinin en sıkıntılı tarafı kendinde olup senin elinde de bulunan bi şeyi yermesidir. cimridir, ordan burdan kırpıp bi aletin über modelini almıştır. daha düşük modelli cinsi sende de varsa, gelir onu gömer bir de yanında. lan sikik, ihtiyacımı karşılasın diye alıp geçmişim ben o dalgayı, unutmuşum kaç para verdiğimi, kör olmamışım muadil model karşılaştırmaktan (donanımhaber is everwhere), gelip kafa sikiyorsun yanımda.

    efsane cimrilik hareketi bilmem ama efsane cimri siktir etme hareketim vardır. yani ekmeksiz aç karnına 400m sırtüstü çok pis cimri gömerim. yanımda kar ettim diye, sendeki muadil de boktanmış diye öteni de her türlü ezerim.
  • bir tanıdıkla çocukken adalar'a gitmiştim. vapurda da muhtemelen fazla güneşte durduğum için bayılmıştım. düşünün bayılmışım bir de... dışarıda olduğum süre boyunca yediklerim, baygınlıktan sonra vapurdaki yolcuların getirdiği bir adet kesme şeker, maden suyu ve birlikte yediğimiz bir paket hanımeller bisküvi idi.
  • mezarcı ev arkadaşım bilgisayarda oyun oynamak için kol almaya karar verir ve uzun süren araştırmalardan sonra 14.90 tl'ye bir tanesinde karar kılar ve kredi kartına 4 taksitle alışverişini bitirir.
  • bir yılda en az seksenbin liralık mal alisimizin olduğu firmaya sipariş için her gidisimiz öğle yemeği saatlerine denk geliyor, adam öyle randevu veriyor.

    her seferinde"yahu bu defa yemeği orada yeriz herhalde" deyip gidiyoruz ama nafile. kimse aç mısın tok musun demiyor.

    bir defa işi yuzsuzluge vurdum artık.

    "doğan bey tam da yemek saati bir yemek yesek? " dedim.

    adam istifini bile bozmadan "tesekkur ederim siz gidin yiyin ben gelemem" dedi.

    herif bir de onu davet ettiğimizi sandı amk.
  • cimri bir genç adam, kendisini bırakacağını söyleyen nişanlısına çok kızar:
    “-demek ki, başkasını seviyorsun. peki, adı ne, nerede bulurum onu? nerede oturur?”
    kız telaşlanır:
    “-gidip dövecek misin yoksa?”
    genç adam gayet sakin cevaplar:
    “-hayır, kendisine nişan yüzüğümü satacağım.”
    buna benzer bir olay gördüm gerçekten ..

    ışıktan tasarruf
    cimri bir adam, kör alfabesini öğrenmektedir. bir arkadaşı sorar:
    “-yahu, gözlerin görürken, kör alfabesini öğrenmenin ne faydası var?”
    cimri adam sinsi sinsi gülerek cevap verir:
    “-faydası olmaz olur mu? geceleri parmaklarımla okurken ışıktan tasarruf ediyorum.”
  • sene 2009, avea'nın avealılarla sınırsız konuşma paketine sahip olduğum zamanlar. süper pinti ve yüzsüz arkadaşıma bu pakete sahip olduğumu söylemek gibi bir gerizekalılık yaptığım için telefonumu benden daha çok kullanıyor olması son derece sıradanlaşmıştı benim için. beraber gittiğimiz kursta kendisine sorgusuz ve rutin bir şekilde telefonu teslim ediyordum sevgilisiyle yarım saat iğrenç "aşkişkom nasılsın" muhabbetini yapsın diye. gün boyu yine bedava telefon olduğu için normalde hiç aramadığı insanları araması da artık "haber" niteliği taşımıyordu.

    paraya kıyıp nasıl yaptığını bugün bile anlamadığım şekilde yeni telefon almıştı. yine bir gün telefonumu istedi, sonuç olarak bedava telefon neden istemesin ki (bu arada gerçekten böyle düşünüyordu, zaten sınırsız konuşma hakkı var, sanki ben bu tarifeye ekstra para vermiyormuşumcasına benim 'bedava' telefonumu kullanma hakkında en ufak şüphe duymuyordu) verdim telefonu, en az bir saat geçti, baktım kendi telefonu da benimki de masada duruyor ve ikisi de açık.

    "hayırdır ne yapıyorsun" dediğimde "abi yaa telefonumun şarjı çabuk eskimesin diye tamamen şarj bitmeden takmayayım dedim, hazır senin bedava (!) hattın varken kendimi senden aradım şarjımın bitmesini bekliyorum" dedi.

    küçük hesapların adamı kimdir, nasıl olunur o gün ufkum açılmıştı.
  • (bkz: extreme cheapskates)
    birkaç örnek: 1, 2, 3.
  • keske boyle anilarim olsaydi, hic yok. olanlara da hasta oluyorum, ibretle dinliyorum, oha nasil aklina gelmis filan diyorum. nolur lan beni de araniza alin, kredi kartlarimiza puan biriktirelim, ticket larimizi harcmayip evden yemek hazirlayalim, sinemaya gitmek icin indirim gunlerini takip edelim. hatta sinemaya girmeden canta dolduralim. cok ozeniyorum olm.
  • yazmazsam ölürüm.

    bizim bir tanıdık aracıyla çevreyolu diye tabir edilebilecek bir yolda göbeğe yaklaşıyor. 4. vitesle giderken " ne gerek var şimdi frene bas 3. vitese düş sonra tekrar gaza bas 4. vitese çık boşu boşuna yakıt gidecek" deyip göbeğe hız kesmeden giriyor.

    sonuç : araba virajı alamayıp kaldırımın üzerinde yan duruyor. 4000 tl masraf.
hesabın var mı? giriş yap