• bu konuda ortaya atilan 3 farkli fikir var gibi gozukuyor.

    1.) istisnasiz herkes issiz kalacak.
    2.) mavi yakalar issiz kalacak, beyaz yakalar ihya olacak.
    3.) hem beyaz yakalar hem de mavi yakalarda bir kisim isini kaybedenler olacak ama yine de herkes issiz kalmayacak.

    ben ucuncu gruptayim. aslinda burada yasanan sey yeni bir sey degil. mesela 1900 yilinda abd'de 30 milyon ciftci vardi. ulkenin toplam nufusu o donemde 76 milyon olduguna gore her 2 kisiden biri ciftciydi. diger bir deyisle 30 milyon insanin urettigi yiyecekler 76 milyon insani besliyordu ve ortalama her ciftci 2 kisilik yiyecek uretiyordu. bugun abd'de toplam 3 milyon ciftci ve 320 milyon nufus var ve her ciftci ortalama 100 kisilik yiyecek uretiyor. ustelik gunumuzde ortalama bir insan 1900 yilina gore 2-3 kat fazla kalori harciyor yani o zamandan beri kisi basina artan tarim uretimi kalori bazinda 100 kat kadar.

    eskiden bir tarladan 1000 kisinin calisarak yaptigi uretimi bugun john deere traktorleri sayesinde 10 isci yapabiliyor (bu entry john deere sponsorlugunda girilmistir). peki geri kalan 990 kisi issiz mi kaldi? hayir. abd'de daha bugun aciklanan rakamlara gore issizlik orani yuzde 3,8. geri kalan isciler tarlada calismak yerine john deere sirketinde calismaya basladi. bazilari traktor dizayn etti, bazilari o traktorun satisini yapti, bazilari sirketin marketing departmanina gecti, kimileri insan kaynaklarinda calisti, oburleri sirketin fabrikasinda calisti. boylece eskiden tarimla calisan insanlara bir suru yeni is imkani saglandi. birkac sene once caterpillar sirketinde calisirken dedeleri, babalari ciftcilik yapan ve simdi kendisi sirketin bunyesinde calisan bir cok insana denk gelmistim.

    aynisi baska sektorlerde de gorundu. mesela eskiden bin madencinin calistigi madenlerde artik makineler sayesinde 20-30 madenciyle ayni uretim yapilabiliyor. geri kalan madenciler issiz mi kaldi? hayir, baska sektorlere gecti.

    gecen gun elon musk'a tesla'yla ilgili bir soru soruldu. elon musk tesla'nin fabrikasindaki uretimin cogunun robotlar tarafindan otomatik olarak yapildigini soylemisti. buna cevap olarak gazetecilerden biri "peki o zaman neden fabrikada 10 bin isci calistiriyorsunuz" diye sordu. elon musk "fabrikada uretimi robotlar yapiyor ama o robotlarin bakimi, tamiri gibi bir cok isi insanlar yapiyor" demisti. kisaca insanlar uretimden ziyade baska baska islere yonelmeye basliyorlar.

    bir ornek de oregon'dan vereyim. bundan 50 yil once oregon dunya'daki en buyuk odun uretim merkezlerinden biriydi. dort mevsim yagisli iklim, asiri derecede verimli topraklar ve bati yakasinin tamamen cam ormanlariyla kapli olmasi yuzunden kaliteli odun uretimi yapilan eyalette yasayan insanlarin %50'sinden fazlasi odun endustrisinde calisiyordu. su anda bu eyaletin kucuk bir orman kasabasinda yasiyorum ve yaslilarin anlattigina bakilirsa eskiden liseyi bitirenler yaz tatilinde ormana gidip odunculuk sirketlerinde 3 ay calisirmis, dondukten sonra ceplerinde yeni bir ev alacak kadar para olurmus. o donemde zaman zaman 1 haftaligina kampa odun kesmeye gidip 1 hafta sonra sifir araba alacak kadar parayla donenler oluyormus. sonra burada bir cok dogayi koruma kanunu gecirildi ve is makinelerinin de yaygin kullanimiyla odunculukta calisanlarin sayisi %50'lerden %2-3'e kadar dustu.

    odunculuk yerine baska endustriler olustu. adamlar "madem muhtesem bir dogamiz var ve onu en iyi sekilde koruyoruz, turizme ve doga sporlarina yogunlasalim" dediler. odunculuk sonrasi issiz kalan insanlarin bir kismi turizme yonelirken bir kismi nike, columbia, adidas gibi spor malzemesi uretip satan sirketlerde calismaya basladi. intel'in oregon'da 30 bine yakin eleman calistirmasi da yerel ekonomiyi cokmekten kurtardi. artik gunumuzde 1 haftaligina ormana gidip araba alacak kadar parayla donen liseli gencler yok ama eyalette issizlik orani %4'un altinda. eyalette kisi basi yillik gelir gecen sene 50 bin dolari asti ve 2020'de asgari ucret saatlik 15 dolara yukselecek. demek ki odunculuk islerinin kaybedilmesi o kadar da kotu olmadi.

    bu sadece mavi yaka mesleklerle sinirli da degil. beyaz yaka mesleklerin huviyeti de giderek degisiyor. eskiden muhendisler ve mimarlar her turlu hesaplamayi kagit kalemle yaparmis. ozellikle istatistikcilerin bir veriyi hesaplamasi gunlerce suruyormus. gunumuzde yazilimlar sayesinde eskiden gunler suren veri hesaplamalari artik 10-15 saniyede tamamlaniyor (10 saniyede aktim emegine saglik kardes). eskiden belki 5-6 muhendisin yaptigi uretimi simdi daha guclu yazilim ve bilgisayarlar sayesinde 1-2 muhendis yapabiliyor. bu durumda mevcut muhendislerin %60-70'inin isini kaybedip issiz kalmasi gerekirdi degil mi? muhendisler islerini mi kaybetti? tabi ki hayir. bundan 10 yil once pc marketini ve teknoloji dunyasini neredeyse domine eden ama son 10 yildir batmakta oldugu soylenen intel bile son 20 yilda bunyesinde calisan muhendis sayisini 30 binden 40 bine cikartti. merak edenler icin intel'in yeni mezun maasi primlerle beraber ama vergi kesintisinden once california'da 8 bin dolar, oregon'da 6 bin dolar civari ve her yillik tecrube icin buna aylik 500 dolar ekleyin. mesela oregon'da 10 yil tecrubeli bir intel muhendisi aylik 11 bin dolar kazanacaktir. demek ki muhendisler icin muthis bir talep var.

    artik meslekler eskisine gore daha spesialize (plaza turkcesi?) hale gelmis durumda. eskiden "doktor bey" vardi, simdi 100 cesit doktor var (akciger kanser uzmani doktor bey). eskiden "psikolog hanim" vardi, simdi "cocuk depresyonu uzmani psikolog hanim" var. eskiden "avukat bey" vardi, artik "avrupa birligi is hukuku uzmani avukat bey" var. eskiden beyaz yaka belli bir alana yonelip o alanda bir cok bilgiye sahipti ama simdi beyaz yakalar cok daha spesifik konularda uzmanlasmaya basladilar.

    mesela kendi meslegimden ornek vereyim. eskiden "psikolog" diye bir meslek vardi. sonra farkli farkli alanlara bolundu. "pratik psikolog" ve "akademik psikolog" diye iki alana ayrildi. sonra bunlar kendi aralarinda "klinik psikolog", "deneysel psikolog", "endustriyel psikolog" diye bolundu. sonra endustriyel psikologlar bir cok alt dala bolundu. mesela ise eleman alinirken yapilan testleri duzenleyen psikologdan tutun da sirket calisanlara memnuniyet testi yapanlara, performans olcumu yapanlardan calisanlarin sirketin kulturune uyum konusunda danismanlik yapanlara kadar bir cok alt dal olustu. mevcut hemen hemen tum beyaz yaka meslekler alt dallara ve uzmanliklara bolundu. artik bilgisayarlar ve gelisen teknoloji sayesinde sadece mavi yakalar degil beyaz yakalar da islerini daha verimli bir sekilde yapiyor ama bu issizlige sebep olmadi. aksine, daha farkli is alanlari acildi.

    kaldi ki istisnasiz tum isleri robotlar yaparsa ve tum insanlar issiz kalirsa uretilen o kadar urunu kim satin alacak? musteri yoksa uretim de yoktur ve uretim yoksa sirketler de para kazanamaz. bu durumda ortaya atilan fikirlerden biri "universal maas" yani devletin robotla uretim yapan sirketlerden vergi toplayip istisnasiz herkese maas baglamasi. uzun vadede boyle bir sey uygulanabilir hatta toplumun bazi kesimlerinde uygulanmaya baslandi bile denilebilir.

    aciklayayim. eskiden insanlar tarimla gecinirken ailelerin cok cocuk sahibi olmasi onemliydi. 1800'lerde ortalama bir aile 10 kadar cocuk sahibi olabiliyordu. bir sonraki nesilde (dedelerimiz) cocuk sayisi 6-7'ye dustu. bir sonraki nesilde (babalarimiz) 4-5 cocuga dusuldu. bundan sonra nesilde de (biz) 2-3 cocuga dusuldu. gunumuzde ailelerin cogu 1-2 cocukla yetiniyor ve bati ulkelerinde cogu zaman evlenip cocuk sahibi olmayan aileler de mevcut. bu durumda nufustaki ortalama yas giderek artiyor. ornegin bugun japonya'da nufusun %35'i 60 yasin uzerinde, %25'i 65 yasinin uzerinde, yani nufusun neredeyse ucte biri devletten emekli maasi aliyor. bati ulkelerinde de benzer manzaralar mevcut. nufuslar yaslandikca emekli maasi alan insanlarin orani artiyor. insanlar daha az cocuk sahibi oldukca mevcut isci sayisi azaliyor.

    bu durumda 1-2 nesil sonra islerin cogunu robotlar yapiyor olsa bile genc nufusun sayisi az oldugu icin bu bir sekilde dengelenecektir. artik dogan cocuklar daha kucuk yastan teknoloji kullanmaya basliyor ve bazi bolgelerde daha ilkokulda programlama dersleri verilmeye baslandi. gelecekte isler daha da spesifik hale gelecek ve uzmanlik alanlari daha da buyumeye devam edecek. belki bundan 50 yil sonra 200-300 doktor cesidi, bir o kadar da muhendis cesidi olacaktir.

    bu arada gelecekte calisma saatleri de azalacak deniyor. bunun ilk isaretlerini simdiden gormeye basladim. ornegin eskiden gunde 2-3 saat trafikte gecirilirken simdi ozellikle teknoloji basta olmak uzere bir cok sektorde calisanlara "evden calisma" imkani saglaniyor. tek basina bu bile her gun iste gecirilen vakti azaltmaya yetiyor. cevremde gozlemledigim kadariyla eskisine gore cok daha az mesaiye kalan insan var. eskiden bir cok insan haftasonlari calisirken artik yok denecek kadar az. eskiden intel'in park yeri gece 6-7'de bile arabalarla dolu olurmus ve simdi 4'ten sonra park yeri bosalmaya basliyor ve 5:30 gibi tek tuk araba kalmis oluyor. insanlarin calisma saatleri ve sartlari biraz daha rahat hale gelmis gibi gozukuyor. ha sunu da diyebilirsiniz: "bu bati ulkelerinde bugun olur, turkiye'ye ulasmasi 10-15 yil surer" ama er ya da gec gelisim tum dunyaya yayilacaktir cunku evrimin ve gelisimin onunde durulamaz.

    su anda lisede olanlar veya universiteye yeni baslayanlara uzmanlasmalarini tavsiye edebilecegim alanlar: artificial intelligence, machine learning, autonomous driving, virtual reality, augmented reality, alternative energy, data science, data security.

    mesela su anda silikon vadisi sirketleri data scientist dedigimiz veri bilimcilerini havada kapiyor. data science'den anlayan birini bulduklarinda 10-15 bin dolar maas onerip "ne zaman baslayabilirsin?" diye soruyorlar. ozellikle lyft ve uber gibi sirketler bu konuda inanilmaz agresifler. adamlarin beyaz yaka kariyer sayfasinda belli bir is tanimi bile yok. "data science'tan anliyorsan gel basla, sana bir is buluruz" diyorlar. hemen hemen her gun bu konuda bir cok muhabbete kulak misafiri oluyorum ve ortada muthis bir talep var. onumuzdeki 5-10 senede abd'de beyaz yakalara verilen calisma vizesi (h1b) buyuk olcude bu alanlara aktarilacak gibi gozukuyor. zaten h1b kotasini surekli somuren sirketler (intel, microsoft, facebook, google gibi) mevcut kotalarini yukarida saydigim alanlarda kullaniyorlar. artik bu konularla alakali degilse teknik mesleklerin bile (ornegin insaat muhendisi) h1b almasi oldukca zor bir hale geldi (ama imkansiz degil).

    artik insan kaynaklari gibi departmanlar bile ai, machine learning gibi teknolojileri kullanmaya basladi. mesela su anda calistigim takimin uyelerinden birinin bilgisayar muhendisliginde doktorasi var ve adam ise basvuranlarin cv'leriyle sirketin mevcut islerini eslestiren bir yazilim uzerinde calisiyor. mesela ben de sirketin her yil 100 bin calisanina yolladigi anketlerde yazilan yorumlari okuyup puan veren, kategorilere ayiran bir yazilim uzerinde calisiyorum. kisaca artik insan kaynaklari bile oldukca teknik bir hale gelmeye basladi. guya insan kaynaklarindayiz ama bizim takimdaki 7 kisinin 4'unun doktorasi, 3'unun cift master'i var. kisaca is hayati eskisine gore daha rahat hale geliyor ama uzmanliklar giderek daha da sivriliyor.

    yaziyi bitirmeden bir ornek daha vereyim. intel israil'deki mobileye sirketini satin aldigindan beri bmw'yle beraber kendi "kendini surebilen araba" projesi uzerinde calisiyor (proje takimi almanya ve oregon'da). tabi bunu ford, gm, tesla, volkswagen ve google gibi diger sirketler de deniyor. mesela kendi kendini surebilen bir araba gun boyunca gerek kameralariyla gerek diger aygitlariyla 40-50 gb civari bir veri topluyor/harciyor. gunumuzde bir cok internet servisinin aylik kotasi bile bunun altindayken bu kadar verinin toplanip, islenip, analiz edilip, servise sunulmasi cok buyuk bir emek isteyecek. gelecekte her araba birer super-bilgisayar olacak ve yukarida saydigim uzmanliklardan (ai, machine learning, data science) anlayan insanlara cok fazla ihtiyac olacak. ortada bu kadar veri varken en onemli mesleklerden biri de hic suphesiz data security yani veri guvenligi olacak.

    bu konuda elimde bir cok veri var ama bircogunu paylasmam yasak oldugu (sirket politikasi) icin sadece bir kismini paylasabildim ama tum verileri paylassaydim bile yazinin ana fikri degismeyecegi icin bir sey farketmezdi. neyse bu entry'i de cok uzattim. aslinda 3-4 paragraf yazip birakmayi planliyordum ama neden bu kadar uzadigini ben de anlamadim (esim cok konustugumu, bir konusmaya basladigimda susmak bilmedigimi soyluyor gerci). tamam tamam, sustum.
  • üretim için artık iyiden iyiye öngörülebilen, çerçeveleri netleşen bir milat*.

    genel yazılanın aksine zorla pompalanan bir danışmanlık tuzağı değil endüstrinin teknoloji ile beraber yöneliminin doğal bir sonucudur. o yüzden bence yalan, gerçek değil tuzak gibi önermeler biraz garip. sanırım uyanık danışmanlık şirketlerinin radarına girmiş mağdur arkadaşlar bu şekilde düşünüyor.

    ne olduğu zaten birkaç entaride gayet iyi yazılmış, bir hocamın sonucu ile ilgili tespitni paylaşmak istedim ben. endüstri 4.0 ile işçilik maliyetlerinin ürünün toplam maliyeti içindeki payı hatrısayılır bir düşüş yaşayacak ( robot, 3d printer vs.). bu da üretime aşina toplumların işçi - ucuz işçi prangasından kurtulup özgürleşmesi demek. bu durum ise bizim gibi katma değerli ürün üretemeyen, ucuz işgücü ile pazarda tutunabilen, karnını doyurabilen ülkeler için çok kötü bir senaryo malesef. mesela artık otomotiv firmalarının montaj hatlarını türkiyeye kurma ihtiyacı kalmayacak, lojistk ve ucuz işçi yi içeren denklem lojistik olarak tek bilinmeyene düşecek.

    yine hocamın ağzından, türkiyenin bu treni kaçırması şu bahsedilen meşhur yeni dünya düzeninde yönetilen olması demek. çünkü türkiyenin elindeki tek güç olan ucuz, sabırlı, beklentileri düşük ( kimine göre uygun afyonu almış) ve diğer ülkelere göre kalifiye işgücü değersizleşecek.

    bunu önlemenin tek yolu katma değerli ürün üretmek. çünkü üretim aşamasından kazanç, rekabetteki anlamını yitirir bir seviyeye düşecek. peki katma değerli ürün nası üreyecek? mitozlamı. belki. burdan sonrası siyasete girmeden devam edemeyeceğimden yazıyı burda noktalıyorum.

    endüstri 4.0 ın da danışmanlığı neymiş çok merak ettim. inanmayın böyle şeylere yalan dolan belliki. önce 5s yapında etrafı toplayın, ne nerde belli olsun ortalığı bok götürüyo.
  • ülkemiz nasıl ki ilk üçünü kaçırdıysa dördüncüyü de kaçırarak istikrarını hiç bozmayacaktır.

    nede olsa osmanlı kurulur falan fistan işte

    eğitime, bilime, özgür düşünceye gerekte yok.

    haa hayaller osmanlı gerçekler ne mi olur

    yarı veya tam sömürge ülke olursun.

    birkaç gündür bu konuyu düşünüyorum.

    şimdi düşünün bazı ülkeler çok gelişti. bilimde sanayide aldı başını gitti. adamlar artık insansız ordular kuruyor. sen neredesin bu şablonda yoksun halen insana dayalı kalifiye olmayan gücünle duruyorsun.

    böyle olunca kaynaklarını verimli kullanamıyorsun. bu durumda aşmış ülke gelip seni işgal etse nasıl karşı koyacaksın.

    misal bize kereste lazım olunca gidip ormanı kesiyoruz o orman başka canlıların evi değil mi. misal bir sincap gelip bizim devasa araçların önünde dursa ve kendince bir şeyler söylese onu umursayıp ulan yazık ettik sincaba bak evini falan yıktık deyip vicdan mı yapıyoruz.

    aynı durum çok gelişmiş toplumlarla ve az gelişmiş toplumlar arasında olur. adam gelip seni işgal edince o sincap gibi gider önlerine dikilir ulan burası benim evim deseniz sizi umursar mı.

    o adama senin ülkenin kaynağı lazım sen onun umurunda bile değilsin.

    neyse daha wikipedia kapalı önce onu bir açalım da gerisi belki gelir
  • aynısını ostim'de 3.0'a yapıyorlar.
  • yetişemediğimiz teknolojiyi yasaklamak gibi milli bir adetimiz var.
    en son booking.com'da örneğini gördük.
    endustri 4.0 dünyayı sardığında biz "robottan ucuz işçilerimiz" ile övüneceğiz.
    yani 1 mayıs kutlamaları konusunda endişeniz olmasın.
  • 4. sanayi devrimi olacak siber güvenlikler, kodlar, robotlar havada uçacak diyenlerin feci yanıldığı devrim.

    1) bu devrim en çok büyük işletmeleri vuracak. mal üretimi çok ufak atölyelerde mümkün olacağı için devasa işletmeler olmayacak, unutmayın her sanayi devrimi, daha büyük fabrikalar değil, daha ufak fabrikalar doğurmuştur, ayrıca daha büyük üreticiler yerine daha ufaklar doğup tekelleşme de azalmıştır.

    2) ucuz ve vasıfsız işçilik tarih olacak bu bir gerçek. bir başka gerçekse büyük kentsel alanlar da tarih olacak. iş dediğiniz şeyi, çorumun dağ köyünde yaşayan gündüz çapa sallayıp akşam bilgisayar başında çalışacak elemanlar çözecek.

    3) işçilerin alım gücü düşecek, ama kapitalistler bunu görüp buna izin vermez diyen mallardan olmayın, bu durum istese de istemese de olacak. çünkü işçiliği düşürmüş, üretimi daha kusursuz ve firesiz hale getiren, atığını bile işleyebilen bir sistem olursa, diğerlerini önüne katar, ister istemez sistem bu yöne kayar.

    4)şehirlerde barınamayan işçiler ve ufak sermaye daha kırsala kayacak, kira avantajı, yaşamsal maliyet avantajı. yani yarının patronları da çapa sallayacak.

    5) inanılmaz bir lojistik ve iletişim alt yapısı oluşacak. merkezden kırsala doğru inanılmaz bir hammadde ve mal akışı sağlanacak, bitmiş ürünler tekrardan bütün dünya çapına dağılacak. yani yozgat kırsalında yapılan malın amerikaya teslimi 1 haftada sağlanacak, ama o malın yapılması için çinden, hindistandan, almanyadan hammadde akışı sağlanacak.

    6) maviyakalılar yerini üretimde çalışan patrona bırakıp, bazı maviyakalılar patronlaşacak. beyazyakalıların işe işi çok daha zor, bankacılık, ofis hizmetleri vb. 15 seneye tarih olacak. buradaki kasıt yok olmak değil ama, çok azalacak. örneğin her yerde atm ler olacak, fiziksel para alışverişi kent merkezlerindeki çok az banka şubesinden sağlanacak.

    7) kod yazarım ben yea, siber güvenlikçiyim diye kendini bir şey sananların yanıldığı görülecek, hndistanda 10 dolara kod yazanlar ortalığın hepten anasını sikecek. yapay zeka, öğrenen makineler, adaptasyonu çok arttıracak.

    8) türkiye de bu değişimden payını alacak, fiziksel sermaye yerini bilgi ve yaratıcı emeğe bırakacak. bunun sonucunda daha iyi eğitimli ve yaratıcılar geleceğin toplumuna yön verecek.

    9) en değerli olan şey hammadde olacak bu ister bir maden, ister tarımsal ürün olsun hammaddesi olanlar şanslı olacak, köyde dağ başında 20 dönüm arazinin istanbulda 3 ev parası edeceği zamanlar 15 seneye kadar mümkün olacak.

    10) çok değil 3 sene sonra bu satırları okuyan sen saygıdeğer insan, özellikle türkiyede 3 senede yaşanan inanılmaz değişimi yaşarken bugünkü karamsarlığına gülüp geçeceksin. 2020 de akp tarih olmuş olacak ama daha kötüsü, yaşam şartları çok ağırlaşmış, değişimin göbeğinde birisisin, şartlara çabuk adapte olmaya ve ata dede toprağına sahip çıkmaya bak.
  • yetkililerden, biz direk endustri 5.0'a geçeceğiz diye açıklama beklediğim devrim.
  • vikipedi'nin kapalı olduğu ülkelerde işe yaramaz.
  • bir erp danismani olarak gotumle guluyorum buna.

    her sey otomatiklessin diye diye sirketin it bolumunde 100lerce danisman milyonlarca euro somuruyor.
    bu almanya'da da boyle bizde de boyle.
    her kurulan program yeni yeni sektorler cikariyor. programi kurunca 10 isciden kurtuluyorsun yerine 50 tane danisman calismaya basliyor :) hem de bunlarin gunlugu 500 euro.

    yeni bir adam sikme furyasi herhalde bu.

    amazon'da robot calisiyormus, nah calisiyor onlarin hepsi reklam.
    yaragimi calisir robot. oyle robot bul getir beraber sikelim. patrona oyle bir robot gotursem 10 milyon dolari direkt onume koyar.
    milyonlarca cesit urunu sen hic boyutlarina gore paket yapacak robot gordun mu hayatinda? ya da bunlari istedigin yere tasiyacak sorunsuz olarak.

    sadece tek urun satan herifler robot kullanabiliyor, mesela matbaalar kagit rulolarini robotla tasitir. cunku tek urun var, boyu eni belli.
    3d yazicilar insani azaltacakmis, olm ne kadar cahil adamlarsiniz. 3d yazici isci sayisini artiriyor, onun yerine yillardir enjeksiyon makinesi kullaniliyor. 3d yazinin belki milyon kat daha hizlisi bu aletler. 3d yazici sadece prototip yapmak icin guzel.

    bak somut ornek de vereyim.
    fatura tarama programi yaptik, normalde 1 isci bakarak elle sisteme giriyordu faturalari.
    ocr denen nane var iste faturayi veriyorsun tariyor sisteme giriyor hata olursa isci bakip duzeltiyor.
    lisans parasini bosver 5 danisman neredeyse 1 yil bunu oturtmaya calisti
    (erp entegrasyonu da var). dunyanin parasi verildi, ozel tarayici falan da alindi.
    sonuc olarak iscinin isi 2 kat artti, cunku sifirdan girmek hata duzeltmekten daha kolay. 1 ay kullanip cope attik sistemi.

    son olarak kimse zaten insani uretimden cikarmak istemiyor, devletler gerekirse isciye cukur actirip tekrar doldurtacak yine de istihdam saglayacak. ben demiyorum iktisati bulan herifler diyor bunu. bos kalan insan devlete isyan eder bunu kimse istemez, niye trafik sorunu cozulmuyor saniyorsunuz.
  • bir süredir duyduğumuz, her geçen gün daha fazla duymaya başlayacağımız, belli bir süre sonra da hayatımızın ortasına yerleşecek yeni bir dönemin adı.

    şu sıralar ülkemizin gündemi, bu dönemi neresinden yakalayacağımız üzerine kurulu.

    yine geçmişte birçok konuda olduğu gibi bu akımı yıllar sonrasından takip ederek ve sadece kopyalayarak mı yer edineceğiz yoksa dünya ile aynı anda ve entegre bir şekilde sistemin içerisinde yerimizi alabilecek miyiz?

    her ne kadar bu sistemin içerisinde en başından itibaren bulunabilecek çok güçlü firmalarımız ve beyin gücümüz olsa da, şahsi inancım yine bu akımı yakalamayı başaramayacağımız yönündedir. geç kalmak üzereyiz ve büyük bir ihtimalle çok kısa bir süre sonra, gel kaldık diyeceğiz.

    aslında endüstri 4.0 hepimizin kafasında yıllardır yer alan görüntülerin gerçekleşmesi. nasıl interneti önümüze koydular ve kullanmaya başladık, bunun bize yansıyacak kısmı da bu kadar kolay olacak.

    öncelikle kullandığımız makineler daha elektronik, daha otomatik daha sanal bir gerçekliğe sahip olacak. makinelerden kastım; içeriğinde bir şekilde elektronik bulunan her türlü alet.

    bu elektronik yapı, içerisinde bulunan ağ sistemi ve internet ile düşündüğümüzden biraz daha fazla otomatikleşecek ve bu otomatik sistemler sanal olarak elimizin altında olacak. tabi en önemlisi gerçek zamanlı bir şekilde bağlantı sistemi oluşturulması.

    yani, şöyle düşünelim; bir seramik fabrikasında 30 tane farklı özelliklere sahip makine var. bu makineler her ne kadar birbiri ile entegre ve tam otomatik olsa da içerisinde akıllı bir sistemi barındırmıyor. ınternet ile birbirine bağlanmış makineler arasındaki iletişim ve süreç yönetimi girmek üzere olduğumuz sistem içerisinde hem fabrika içi hem de fabrika dışı tüm etmenlerle de entegre haline gelecek. burada önemli olan nokta şu - fabrika içi ve fabrika dışı- endüstri 4.0'da sınırlar kalkıyor.

    hani hep konuşulur ya, satın alma zinciri ve lojistik zinciri arasındaki fark gibi.

    şu anda sahip olduğumuz sistem satın alma zincirine bir örnek ama endüstri 4.0 ile lojistik zincirinin tüm ağları birbirine bağlanmış olacak. bu zincirde herhangi bir aksaklık olması durumunda, soruna vardiya müdürü müdahale etmeyecek, vardiya müdürü evinde uyurken, vardiya şefi olan robot sorunu görecek ve vardiya müdürünün cep telefonuna bilgi notu gönderecek. bilgi notuna aldığı cevabı da fabrikada uygulayacak. üretim sisteminin içerisinde çalışan insan sayısı düşecek, bu da ilk aşamada istihdamda azalamaya neden olacak gibi görünüyor ancak varılacak sonuç bu olmayacak, nitelikli istihdamda artışa gerek duyulacak. know how her zamankinden daha önemli hale egelecek.

    bir başka konu, big data dedikleri şu veri toplama ve analiz kısmı. şu anda bir veri analizi yapmak istediğimizde, öncelikle buna karar vermemiz gerekiyor. oysa ki sanayi 4.0’da veriler gerçek zamanlı olarak analiz edilebilecek. üretim sisteminde otomatik olarak akan veriler, otomatik olarak analiz edilecek ve otomatik sonuçlar ortaya koyacak. bu otomatik sonuçlar da yine otomatik olarak süreci iyileştirmede kullanılacak.

    diyelim ki fabrika yeni bir ürün geliştirmek istiyor çeşitli deneme üretimi, maliyet çalışması, hangi makinenin kullanılacağı vb ile ilgili fizibilite yapılacak. hiçbirine gerek yok. sanal bir fabrika oluşturulacak ve yeni ürün bu fabrikada denenecek.

    bütün bunların ne faydası olacak. verimlilik artacak ve maliyetler düşecek. dolayısıyla bu sistemin içinde ne kadar çabuk yer edinirsek rekabet gücümüz o kadar artacak ya da tam tersi edinemediğimiz ölçüde azalacak.
hesabın var mı? giriş yap