5 entry daha
  • salgın günlerinde yapılacak en iyi aktivitelerden biri de film izlemektir. izlenecek türler arasında da yaşadığımız şu günlerle olan benzerliği sebebiyle korku ve gerilim türü başı çekmekte. bu anlamda, netflix'te yayınlanan ispanyol yapımı "the platform" izlenmeyi hak eden bir gerilim filmi.

    "üç tür insan vardır. yukarıdakiler, aşağıdakiler ve düşenler". film, bu basit cümleden ibaret aslında. tüm film, ne amaçla inşa edildiğini bilmediğimiz hapishane benzeri bir platformda geçmekte. söz konusu hapishane, sayısını kestiremediğimiz ve üst üste inşa edilmiş platformlardan ibaret. ve yukarıdan aşağıya doğru, üstü çeşit çeşit yemeklerle dolu bir taş blok inmekte. her bir platform sakini bu ziyafet masasından payına düşeni almak zorunda. tabi blok aşağı katlara indikçe yemeklerden geriye pek bir şeyin kalmayacağı da aşikar. işte arzu ettiğimiz gerilim de tam burada başlıyor.

    genel yapısı itibarıyla cube serisine ait filmlere benzerliği fazla denebilir. kendisi için kısaca, tek mekanda geçen, düşük bütçeli bir başka gerilim filmi diyebiliriz aslında. tek mekanda çekilen gerilim filmlerinde konu genel anlamda hep aynıdır. dar bir mekanda sıkışmış birkaç insan filmin sonuna kadar hayatta kalmaya çalışır. bu tarz filmlerde çoğu zaman kurbanlar birbirini öldürmeye zorlanır ya da zaman geçtikçe kurbanlar ister istemez birbirinin düşmanı olacaktır. "insan insanın kurdudur" sözünü bu tarz filmlerde çok iyi anlarsınız. 2009 yapımı exam, 2007 yapımı la habitación de fermat ve 2019 yapımı escape room bu türde fena sayılmayacak filmler arasında yer alır.

    "the platform" filmi de benzer bir yoldan ilerliyor. bu tarz filmlerde olduğu gibi süresini kısa tutuyor, çok fazla ana karaktere yer vermiyor, neden böyle bir hapishane inşa edildiğine dair bilgi vermeye pek yanaşmıyor ve kısıtlı imkanlarla gerilim dolu anlar yakalamaya çalışıyor. bu tarz filmlerde belirsizlik çok önemlidir. cube serisi filmlerinde de olduğu gibi bu insanların oraya neden tıkıldıklarını tam anlamıyla bilemedikçe biz seyirciler oturduğumuz koltuklarda daha çok geriliriz.

    bu film de hem birkaç sosyal içerikli mesajının olması hem de kayda değer gerilim dolu anlar yakalaması açısından başarılıydı. verdiği mesajlar bir gerilim filminden bekleneceği üzere oldukça basit ve bilindik mevzular olsa da mahkumların bir sonraki platformunun hangisi olacağını beklemek heyecanı diri tutan bir unsurdu.

    ispanyolların sinemada en iyi oldukları iş "gerilim yaratmak". bu konuda kimse ellerine su dökemez. zamanında franco diktası altında yaşadıkları gerilim dolu onca yılın ardından sinemanın bu türünde oldukça gelişmiş olmaları da normal bir bakıma. (6,7/10)
1748 entry daha
hesabın var mı? giriş yap