48 entry daha
  • miyazaki'nin hollywood'u bir kez daha hayran bırakan harikası.

    filmde fazla gözükmese de kilit roller üstlenen şalgam kafa, enteresan bir karakterdir...

    filmi de özetleyen şekliyle şalgam kafa şöyle bir önemli şahsiyettir;

    --- spoiler ---

    korkuluk, sofi’nin taktığı isimle şalgam kafa; hikayenin yan karaktere yaklaşan tiplerinden biridir ; artı şeklinde birbirine bağlanmış iki çubuktan ve tepesine geçirilmiş kocaman beyaz bir şalgamdan oluşmuş bir tarla korkuluğudur…

    eski-püskü de olsa; smokinli, papyonlu ve şapkalıdır. elleri niyetine çubukların ucuna geçirilmiş iki beyaz eldiven vardır. arada sırada, daha çok sevindiğinde, şalgam kafası kendi ekseninde 360 derece dönmektedir ama o aslında tam bir korkuluktur..

    şalgam kafasına çizilmiş bembeyaz dişleriyle sabit bir gülüşe sahiptir. ağzında tütmeyen bir pipo vardır sürekli.. en üst ucuna şalgam kafası geçirilmiş olan, omurgasını ve gövdesini oluşturan ince / dikey bir sırığın üzerinde zıplayarak yer değiştirir…

    hiç konuşmaz, gözleri sabittir hiç oynamaz ve suratının gülümseyen ifadesi hiç değişmez..

    şalgam kafa; büyük bir büyü sonucu korkuluğa dönüştürülmüş olan karşı ülkenin prensidir aslında…

    filmde söylenmese de,
    bence;
    savaşa karşı oluşu nedeniyle babasıyla ters düşmüş, bu yüzden, babasının entrikasıyla korkuluğa dönüştürülmüştür… büyü; ancak, aşık olunan kadın tarafından öpüldüğünde bozulacaktır.
    babası onun “kalp kırıcı bir çapkın” olduğunu bildiği için de bu büyünün uzun süre bozulmayacağına emindir.

    çünkü prens, yani şalgam kafalı uşak, ona korkuluk büyüsü yapılmadan önce;
    (yine bence) her çiçekten bal alan, ayran gönüllü, her şeyden çabuk bıkan, kızları kendine aşık edip onları yüzüstü bırakan egoist, şerefsiz bir tiptir…o da zaten daha çok bu adi huyu nedeniyle bu laneti hakettiğini düşünmektedir…

    bu yüzden, incecik bir çubuğun üzerinde tın tın dingildeyerek yürüse de;
    her an, herkese hizmet etmeye hazır bir halde, gerçek aşkı aramaktadır.

    şalgam kafalı uşak, yürüyen şato’yu nereye gitse takip eder.. belki şato’nun sahibi iyi büyücü howl’un büyülerinden medet ummakta belki de öptüğünde büyüyü bozacak olan, aşık olacağı kadını beklemektedir şatonun civarında…

    hikayenin en başından bu yana herkese ve özellikle de ilk olarak yaşlı haliyle gördüğü ve onu “sarpa sardığı” çalılıklardan kurtaran sofi’ye yardım eder ve o her dışarı çıktığında onun gölgesi gibi onu izler… sofi’nin güzel ruhuna aşık olmuştur şalgam kafa.

    anlayışlı, duyarlı ve romantiktir.. sofi’ye platoniktir.. sofi’nin ne zaman ona ihtiyacı olsa oradadır, bazen bir dost, bazen duygusal bir aşık, bazen bir alet, bir kaldıraç, bir dayanak, bazen de bir uşak gibi sofi’nin ve herkesin hizmetindedir…

    yağmurda sofi’ye şemsiye tutan bir centilmen ve kibar bir beyefendidir o… çamaşır direğidir, uçurumun kenarında insanları kurtaran bir fren çubuğudur. duygulu odundur… kafası şalgam olsa da sofi’nin dediği gibi “iyi bir şalgamdır!”

    hikayenin sonunda; herkesi uçuruma düşmekten kurtardığı için sofi’nin ona verdiği dostça bir teşekkür öpücüğü sonrasında büyü bozulur ve şalgam kafa, prens’e dönüşür…
    ve yakışıklı prens, geçmişi ne olursa olsun, artık iyi biridir ve iki ülke arasındaki savaşı durdurmak için, herkese veda ederek ülkesine döner.


    şalgam kafa; aslında mekansızlık duygusunu hissettirmek, asıl mekanın insanın kalbi olduğunu anlatmak ve
    korkuluk gibi de olsa” insanın mutlaka candan bir dosta sahip olması gerekliliğini anlatmak için bu hikayede vardır.

    --- spoiler ---
187 entry daha
hesabın var mı? giriş yap