47 entry daha
  • kazık kadar adam oldum bi kere bile incelemedim, araştırmadım, okuyup öğrenmedim bu hinliğin sebeb-i hikmetini. oysa allah biliyor ya ayak fetişistiyim ben. artık utanmıyorum bunu söylemekten; devir değişmedi mi? bir zamanlarlar 'bir şeyler olmaktan' utanmak önce tarih sonra efsane olmadı mı? millet patır kütür içini döküyor da ben neden sakıncak mışım. elimde olan bir şey olsa çoktan aldırırdım. seviyorum ama napayım. o ben ki kendimce güzel bir ayak göreyim, terlerim. o ben ki heyecanlanırım, gülerim, kendimden geçerim. ayak dendi mi sanki ben vişneli bir dondurmayı durmaksızın yalarım ('hop edip' diyenler; yok hayır patron değilim, ama biraz onun gibiyim). o sandaletler yok mu, o açık ayakkabılar, o güzelim ojeli ojesiz parmaklar, narin tarak kemikleri... küçükken masanın altından komşunun ayaklarına bakan ben gene benim. büyüyünce vajina monologlarına giren, giren ama girmişken bir de ayaktan bahsetmek isteyen, ama bahsedemeyen, içine atan ben yine benim. sevgilisinin ayaklarına kapanıp uyuyan evet işte o yine benim. napayım öyleyim. sapıklık mıdır, sevginin başka bir göstergesi midir bilmiyorum. bir organa ilgi duymak sapıklıksa hangimiz sapık değiliz ki hem. he şunu da demeden geçmek istemiyorum, sevdim mi bütünüyle severim, saç da benimdir, kol da benimdir, göğüs de benimdir. demek istediğim; ama ayak da benimdir. horlanan, dışlanan, insanların dikkatsizliği ve kirliliği yüzünden tiksinilen ayaklar da benimdir. belki onlar biraz daha benimdir. eğer karşıdakinin ruhu benimse zaten organların önemi nedir?
1599 entry daha
hesabın var mı? giriş yap