622 entry daha
  • fazıl say’ın mesajın eseri güzelleştirip taşımasını beklediği, oysa ki eserin mesajdaki güzelliği ortaya çıkarıp taşıması gerektiğini görmediği ve haliyle pek birşey beceremeyen eser.

    türkiye’de “la la la” diye isviçre alplerindeymiş gibi koşan bir gençlik, bir duygu yok, “ver ver ver” diye dizeye girerseniz çoğu insanın aklına bambaşka bir çağrışım uzayı açarsınız, ümitsizliğin eşiğindeki bir halk için şimşek metaforu zihinlerde canlı olamaz.

    hadi sözlere illa sadık kalmak istediniz, müziksel olarak nerede şimşek? size dies irae yazın demiyoruz (belki de demeliyiz) ama atatürk’ün gözleri ana metaforsa neden prozodik olarak sıkışık? neden herşey aceleye gelmiş, “ben bilirim” tepeden bakmacılığı ile yapılmış gibi duruyor?

    çünkü belki de öyle. liyakatten dem vuracaksak, bu tür bir eser için sanatçının liyakati insanların dile getirmeye çalıştığı duygularla temas halinde olmak, başkalarının “evet tam da bunu demek istiyordum” diyebilmesini sağlamaktır. bir marş için liyakatin ölçüm mercii kitlenin kendisidir. kitlede “la la la” demeye mecali olan kim var? deprem, yıkıntı, ümitsizlik, anlamsızlık, güvensizlik, cezalandırıcılık ortamından ışıması gereken güneş “la la la”lar ve “şimşek gözler”in intikamı mı?

    gurbet konserlerinde fazla takılmış, başka bir ülkenin sanatçısı olmuşsunuz, ne zamanı, ne de insanlarınızı anlamamışsınız. en azından şuan gereksizsiniz.
72 entry daha
hesabın var mı? giriş yap