40 entry daha
  • filmi ilk izleyişimden sonra şunu söyleyebilirim ki, bu film ses ve görsellik açısından reha erdemin en başarılı olduğu ve türk sinemasında da pek eşi benzeri olmayan bir çalışma olmuş. dışarıdan gelen birçok ses izleyiciyi ilgilendirirken, hikayeyi genellikle hiç etkilemiyor. yani ses ve görüntü birbirinden ayrı iki eleman olarak kullanılmış denilebilir. şimdi filmin içeriği hakkında ufak spoilerlı bir şeyler söylenecek olursa;

    --- direkt ortadan okumaya dalanlar için spoiler ---

    filmin ilk ve son sahnelerinin aynı olması bende şu hissi uyandırdı: herhangi bir köye bir "insan" geldi ve misyonunu tamamlayıp gitti. kosmos karakteri için ikinci kez izlemeden önce söyleyeceğim tek şey, onun iyilik, kötülük gibi birçok insan özelliğini içinde barındırması ve insanın doğayla bütünleşmiş tarafını temsil ettiğidir. bu yüzden de o köyden tüm doğallığıyla ( yani olması gerektiği gibi ) bir insan geçip, gitmiştir. herhalde insanın doğaya bu denli yabancılaştığı bir zamanda, böyle bir yabancının köyü darmadağın etmesi ve "huzur"u bozması çok olağandır. kosmos için bir şifacı, bir hırsız ya da bir katil demek bu yüzden çok anlamsızdır. film ilerledikçe kosmos'un bu tür sıfatlardan hiç birini tam anlamıyla hak etmediği görünmektedir. kosmos, yeri geldiğinde kötülük yapan, yeri geldiğinde yararlı işler yapan bir insandır. aslında tam da bu yüzden o köyde yabancılar sevilmez, çünkü köyde mesele insan olmak değil de, kendi çıkarların için yaşamaktır. oysa reha erdem doğal/otantik insanın doğayla iç içe, ruhu ve bedeniyle bir uyum içerisinde yaşadığını göstermektedir. ya da en azından benim anladıklarım bunlar. filmi, ikinci kere izlemeyi de bu yüzden istiyorum işte, kosmos karakterinin dini referansları, doğaüstü davranışları ve köylüye çektiği nutuklar kafa karışıklığına sebep olabiliyor ve ayakları yere basan bir çıkarım yapmak için ikinci izleyişin önemli olduğunu düşünüyorum. şimdilik spoilerlar bu kadar, umarım film hakettiği kadar izlenir.

    --- spoiler bitti ---

    not: ömür gedik'in film hakkında yazdığı yazı beni benden aldı. mezbaha sanhnelerinde hayvanların kesilmesi çok rahatsız etmiş hanımefendiyi. hayır, bunun film için yapılmadığını, zaten kesilecek olan hayvanların filme çekildiğinin farkındaymış, ama ne bilsin işte yine de rahatsız ediciymiş, çok üzülmüş. yazının tamamını internette bulamadığımdan link veremiyorum, fakat hürriyet keyif ekinin herhangi bir sayısında okudum işte. üzerine de fazla bir yorum yapmak istemiyorum, hayvan haklarını savunurken saçmalamak istiyorum, falan filan...
276 entry daha
hesabın var mı? giriş yap