182 entry daha
  • aronofsky'nin ölümsüzlük temasını işlediği filmidir.

    --- spoiler ---

    birinci hikayede; tümörler üzerine bir projede çalışan tommy (hugh jackman) -ki eşi izzy (rachel weisz) hastadır ve tommy'nin hayvanlar üzerine yürüttüğü bu çalışmalar eşinin de kurtuluşu için bir umuttur- eşi ölmeden önce bir sonuca ulaşamaz ve eşini kaybeder.

    ikinci hikayede; izzy'nin yazmış olduğu kitaptaki ülkesi işgal tehlikesi altındaki ispanya prensesi isabel (rachel weisz), emrindeki rütbeli askerlerden thomas'ı (hugh jackman) mayaların tapınağını ve oradaki ölümsüzlük ağacını bulması için görevlendirir. ancak tapınaktaki rahip, thomas'ı öldürmek üzeredir.

    bu iki hikayeye parelel olarak ilerleyen üçüncü bir hikayede de; tom creo (hugh jackman) şibalba'ya ulaşmaya çalışmaktadır.

    ilk hikayede izzy'nin ölmesi ile aronofsky mesajı verir: ölümsüzlüğe çare aramaya gerek yok, ölüm de bir şekilde hayatı devam ettirme yoludur. öldüğümüzde asla tam olarak ölmüş olmayız. ölümden sonra da bir şekilde yaşam devam etmektedir, farklı formlarda bile olsa. önemli olan bunu anlayabilmektir ve asıl ölümsüzlük işte bu bilinçle gelecektir.

    üçüncü hikayedeki tom creo şibalba'ya varamadan ölümsüzlük ağacının ölmesiyle bilinç yolculuğunu da tamamlamış olur. izzy ondan çok daha önce bu bilince ulaşmıştır zaten. ölümsüzlük ile ilgili bilinç düzeyine ulaşan tom creo kısa bir süre sonra şibalba'ya ulaşmış olur. ve o da artık ölümsüzdür bir anlamda.

    tom creo'nun bu bilinç düzeyine ulaşmasıyla, ispanya prensesinin görevlendirdiği thomas kendisini öldürmek üzere olan maya rahibinden kurtulmuş olur ve ölümsüzlük ağacına ulaşır. ölümsüzlük ağacının suyundan içer ve ölümsüzlük ağacı onun vücudundan tekrar büyür. bu aslında ölüm ile ilgili bilinç düzeyinin ölümsüzlüğü getirdiği metaforudur.

    izzy'nin mezarına da tommy ölümsüzlük ağacının tohumunu dikmektedir.

    hikayeler birbirleri ile bazen paralel ve bazen iç içe ilerlerken ne olduğunu anlamadan film biter.

    damağınızda bi tat kalmıştır, ölüm ile anlatılan ölümsüzlüğün kekremsi tadı.

    ha bu arada aronofsky'nin sinema dilini ve kullandığı metaforları neredeyse zirveye çıkarttığını söylebiliriz. ölümsüzlük ağacının tüyleri ile izzy'nin ensesindeki tüyleri hikayeler arası geçişte kullanması ve finish it sözünün her üç hikayeye de puzzle parçası gibi oturtulması, aslında anlatılan hikayelerin birbirinden hiç de bağımsız olmadığını gözümüze sokar. hiç bir şey söylemeden bu ve benzeri metaforlarla geçişleri izleyiciye normalleştiren aronofsky'nin bu filmdeki en büyük artısı da budur.

    --- spoiler ---

    not: bu kadar karışık anlatmak zorunda kalınmasının tek sebebi filmin kendisidir.
352 entry daha
hesabın var mı? giriş yap