25 entry daha
  • şimdi kendisi sadece "düğünümü dolmabahçe sarayı'nda yapmak istiyorum, ben ve ailem için manevi önemi var. sayın başbakanın da düğünümüzde nikah şahidi olmasını çok isteriz." deseydi yine hakkında atıp tutan çıkardı ama mesele bu kadar büyümezdi. hatta çok büyük ihtimalle erdoğan* güç gösterisini sevdiğinden bu isteğini yerine getirirdi. ancak öncelikle sultan olma şerefinden bahsederek akılları bulandıran bu genç kız ardından başbakana beyefendi diyerek bir nevi onu tanımadığını deklare ediyor, sonra da dedelerimizin sarayı ve iade-i itibar diyerek asıl niyetini gözler önüne seriyor. üstelik bu mail'i direkt erdoğan'a atma imkanı dururken milletvekillerine yollayıp siz bilahare kendisine iletirsiniz dediği için hem başbakanı muhatabı kabul etmemiş oluyor hem de milletin iradesi ile seçilmiş vekillerini -ki meclisin büyük çoğunluğu benim irademi yansıtmasa da yapılan davranış hiç hoş değil- elçi konumuna düşürüyor.

    eğri oturalım doğru konuşalım: bahsettiğimiz genç kız öğrenimi nedir bilmiyorum ama diplomatik dil ve protokole aile terbiyesi ve eğitimi sayesinde son derece hakim. yani bu mail'de kelime analizi yapacak olursanız her birinin özenle seçildiğini fark edeceksiniz. alelade yazılmış bir tiki şımarıklığı değil anlayacağınız. hatta bence bir sonraki adımının da alt metni. ne diyor nilhan osmanoğlu? düğünümü dolmabahçe sarayı'nda yapmama izin verirseniz iade-i itibarım gerçekleşecek, yani beni, ailemi ve benden gayrı 16 sultanı bu toprakların simgesel de olsa asıl sahipleri ilan edeceksiniz diyor. peki sonra ne olacak? benim anladığım asıl amaçları, avrupa'daki monarşinin devamına izin veren ülkelerde** olduğu gibi, protokolde yer edinmek, yabancı devlet adamları ile diplomatik temaslarda söz sahibi olmak ve tabii ki bu simgesel görevlerin karşılığında maaşa bağlanmak. yani olsun canım ne var ki demeden önce isteklerinin ucunun nereye varabileceğini de hesaplamak lazım. düşündüm de maalesef diplomasiden nefret eden başbakan, herşeye rağmen özellikle de "izin verme" yetkisinin kendisinde olmasından çok hoşlanacağı için yine de nilhan osmanoğlu'nun arzularını yerine getirecektir.

    bir de osmanoğlu ailesine atalarımız diye sahip çıkan bir kitle var ki cahilliklerine gülsem mi ağlasam mı bilemiyorum. bakın tek bir adam düşünün, başka bir milletten bir kadından çocuğu olmuş. sonra o çocuk bambaşka bir milletten bir kadından çocuk yapmış ve bu böyle 30 küsür defa tekrar etmiş. şimdi bu kadar karışan bir gen haritasında hangi aileden, kimin atasından, kimin soyundan bahsettiğinizi bir daha düşünün ve lütfen aklınızdan pervasızca geçenleri yazıya dökerken de düşünmeye devam edin. evet, atalarımız falan diye bağrına basmak çok romantik hareketler de bu akılsızlara desem ki senin kanında italyan da var, rus da, yunan da, beni öldürmekle tehdit eder. ama osmanlı senin atan... allah akıl fikir versin, ne diyeyim.

    son olarak tabii dedesinin sarayı, benim dedemin olacak değil ya diye savunanlar var ya, onlara da değinmeden geçemeyeceğim. bütün monarşilerde bu böyledir, halk hükümdar için çalışır ve o sırada halkın içinde bulunduğu durum hükümdarın zerre umrunda değildir. yani kazancın vergisini verip düzgün bir hayat sürmekten değil, hükümdar ne kadar uygun görürse o kadarıyla yetinmekten bahsediyorum. mesela ailenin sofraya ekmek koyacağı parayla -tabii milyonlarca aileden söz ediyoruz burada- hükümdar sarayında zevk-ü sefa içinde yaşamış, yetmemiş halkın sırtına ekstra borçlar yükleyerek daha büyük daha görkemli saraylar inşa ettirmiş. şimdi bu paranın sahibi kim oluyor?? olay, ingiliz gemisine binip kaçmak olmadığı gibi tek bir padişaha indirgenemeyecek kadar da kapsamlı bir konu.

    tarihte sırf halk aç gezerken saraylarda gösterişin devam etmesi sonucu fransız ihtilali gerçekleşti, rus devrimleri yaşandı. osmanoğlu ailesinin başı sultanahmet meydanı'nda kesilmediği için şanslı olduğunu unutuyoruz bence. ülkeden sağ salim çıkmalarına izin verilmiş, hatta yıllar sonra af ile geri dönmelerine de göz yumulmuş. mesela fransızlara gidip de marie antoinette senin atalarındadır, aksini iddia ediyorsan aşağılık kompleksin var de bakayım, ne oluyor. sanki bir bu topraklarda imparatorluk yıkılmış, daha önce böyle şeyler yaşanmamış gibi içselleştirmeyi ne çok seviyoruz oysa ki. bu mantığa göre, şimdi biri çıksa, ben son doğu roma imparatoru* xii konstantinos paleologos'un bilmem kaçıncı kuşak torunuyum, istanbul'daki dikilitaşların hepsi dedeme hediye gelmişti, yerebatan sarnıcını da dedelerim yaptırmıştı dese ne yapacağız? külliyen tapularını mı devredeceğiz? hah, işte bu ne kadar akıl karı ise, dolmabahçe'nin osmanoğlu ailesinin olduğunu iddia etmek de o kadar akıllıca bir iş.
995 entry daha
hesabın var mı? giriş yap