3 entry daha
  • uzunköprü'den keşan'a giden, orada durmaz, denize kadar iner elbet. bu nedenle keşan'da herkesin burnuna deniz kokusu gelirken, hayal gücüne göre deniz kokusu uzunköprü çıkışına kadar uzanabilir. hayal gücünü yanına almayanlar için koku: batosun pençeleri arasına sıkışmış, gündendi tanelerinin yağlı kokusudur.

    uzunköprü'den keşan'a giden, sesler de duyar. hayal gücünü yanına almayanlar, aracın motor sesini duyar bi tek. diğerleriyse, budey tarlalarının hışırtıları arasında alır yolu. ha bi de lodoslu havalarda bi inleme sesi duyulur derinden, semadirek inleyi der yaşlılar. kulağını veren herkes duyar onu. gitgide yaklaşır, çünkü, semadirek'tir inleyen, ege'nin yalnızı, bahtsız kızı, sema direk...

    uzunköprü'den keşan'a giden, işemek için yolun kenarında bir gündendi tarlasına varınca, yeni yeşermiş gündendi kafalarındaki çiğ taneleri, tadını bile bile tadar.

    uzunköprü'den keşan'a giden, bildik yollar, virajlar ve tarlaları görür. amahayal güçleriyle birlikte seyehat eden, yukarı bakınca, gergedanı görür, yaşlı bir adamın derin hüznünü, şaha kalkmış atında iskender'i, belki de bir düdüklü tencereyi görür, bulutlarda. ve bir de geceye bakan, yola atlamaya hazırlanan ya da yanından geçtikten sonra arkadan saldıracak olan canavarlar görür, ağaçların karanlıklarında.

    uzunköprü'den keşan'a giden, camdan dışarı uzatıverir elini er ya da geç. o zaman, zamana dokunur, parmaklarının arasından aktığını hisseder zamanın, keşan'dan uzunköprü'ye doğru.
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap