37 entry daha
  • irlanda anglikan kilisesi'nde papazdır. kişinin kendisini asma sürecindeki duyu durumunu merak ettiği için kendisini asmıştır, ancak birkaç dakika içerisinde olayı gören arkadaşları ipi keserek kendisini ölümden kurtarmıştır. bu bile ne denli enteresan bir kişiliği olduğunu iddia etmek için yeterlidir. yirmili yaşların ortasında iki adet kitap yazmıştır. görme üzerine yaptığı çalışmalar, algılama hakkındaki ilk sistematik empirist yaklaşım örneğidir. objeleri direkt olarak göremediğimizi, yalnızca görsel bilgilere ve deneyimlere dayalı olarak bazı çıkarımlarda bulunup bazı yargılara varabileceğimizi söylemiştir. objeler hakkındaki bilinen gerçeklik yalnızca bizim onları algılıyor olmamızdır. buna subjektif idealizm denir. renk, algılayıcıya göre değişir. tek bildiğimiz şey algıdır. peki ya gerçeklik? örneğin ben şu an çalışma odamdayım ve yalnızca burayı algılıyorum. peki ya yatak odam? evde benden başka kimse yok, ve yatak odamı algılayan herhangi bir kişi olmadığı için şu an yatak odam yok mu? hayır, var. niçin? çünkü her an her şeyi algılayan bir şey mevcut. o şey de tanrının ta kendisi. berkeley için böyle yani. kimselerin gitmediği bir ormandaki ağacı da benim yatağımın yanındaki su şişesini de algılayan bir tanrı mevcut kendisine göre. tüm bunların ötesinde, berkeley bazı felsefi soruları bir tık ileriye taşımıştır. örneğin filozoflar 'gerçeğin doğasını ne kadar öğrenebiliriz' diye sormayı bırakıp 'görsel algı, bilgiyi nasıl üretir' tadında sorular sormaya başlamıştır ki bu büyük bir adımdır.

    ha bir de dönemin aristokrat buluşmalarında berkeley kapıya yaklaştığında muhakkak birileri kapıyı kapatırmış. berkeley kapıyı çalıp açmalarını istediğinde ise içeriden 'olm hani gerçek dünya yoktu aq, madem her şey soyut hadi gir içeri de görelim, ama giremezsin, çünkü kapı diye bir fiziksel gerçeklik var, amına koduğum salağı, ahahah' diye dalga geçerlermiş.
30 entry daha
hesabın var mı? giriş yap